| Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 13 |
| Tarih: | 27.10.2022 |
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Teşekkür ederim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, biz birçok kere, bu kürsüde, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini gündeme getirdik. Evet, Türkiye cezaevlerinde çok fazla hak ihlali var ama şu an cezaevlerinin en temel sorunlarından bir tanesi ise hasta tutukluların meselesidir. İnsan Hakları Derneğinin açıkladığı rapora göre, 604'ü ağır olmak üzere 1.605 hasta tutsak şu anda cezaevinde bulunuyor, son bir yıl içerisinde bu hasta tutsaklardan 59'u yaşamını yitirdi. Cezaevinde tutuklular patır patır yaşamını yitiriyor ama maalesef, Adalet Bakanlığı, Meclis bu ölümlere kulağını kabartmıyor, gözü görmüyor, suskunluk içerisinde bu ölümleri izliyor. Yani öyle bir duruma geldi ki tutuklular aileleriyle vedalaşmadan, helalleşmeden cezaevlerinde ya da hastane koridorlarında yaşamını yitiriyor.
Bakın, biz, aslında defalarca Mehmet Emin Özkan'ın durumunu bu kürsüde ifade ettik, Mehmet Emin Özkan'ın durumunu ısrarla gündeme getirmeye devam edeceğiz. Mehmet Emin Özkan yirmi altı yıldır cezaevinde ve 83 yaşında ama bütün başvurularımıza rağmen, cezaevinde tek başına kalamaz demelerimize rağmen, buna dair insan hakları örgütlerinin raporlarına rağmen Mehmet Emin Özkan cezaevinde ısrarla tutuluyor. Bakın, Mehmet Emin Özkan konuşamıyor, algılayamıyor, duyamıyor. Aslında içerisinde olduğu atmosferle bir ilişkisi de yok ama ısrarla Mehmet Emin Özkan cezaevinde tutuluyor.
Yine, hukuksuzluklar, açıkçası, anlat anlat bitmiyor. Günlerdir Sincan Adliyesinde bir duruşma devam ediyor; evet, partimize yönelik açılan Kobani kumpas davası. Arkadaşlarımızın savunması bir güne indirilmek isteniyor. Şimdi, yüzlerce klasör var. Her biri için 38 defa ağırlaştırılmış müebbet isteniyor. Yani dosyaya müdahil olmayan kimse kalmamış ama arkadaşlarımıza diyorlar ki: "Bu kadar ağır ithamlar, bu kadar kumpas dosyalarına karşı, siz çıkın, kendinizi bir gün savunun." Neden sadece bir günle sınırlandırıyorsunuz savunma hakkını? Çünkü o mahkemenin adalet gibi bir derdi yok, mahkemenin acelesi var; hemen, hızlıca dosyayı kapatmak istiyor, verilen talimatı yerine getirmek istiyor, hızlıca "Ben görevimi layıkıyla yerine getirdim, bu meseleyi bitirdim." demek istiyor çünkü artık HDP'ye saldırmak, HDP'yi ötekileştirmek bir ikbal meselesi olmuş. Bunu yapan herkes hızlıca kariyer basamaklarını tırmanıyor. Böyle bir iklim yarattınız. Bu iklimde HDP'ye yönelik saldırılar meşru hâle gelmiş.
Bakın, İzmir'de partimize saldıran, partimizin içerisine girerek Deniz Poyraz arkadaşımızı katleden katil ne diyor mahkemede? Diyor ki: "Benim bu cinayeti işleme gerekçem HDP'nin kapatma davasında." Evet, işte, tam da bu iklimden, bu zihniyetten güç alıyorlar ve insanları katlediyorlar, bizlere saldırıyorlar, bizleri hedef hâline getiriyorlar.
Düşünen, konuşan, itiraz eden herkese yönelik bir linç kampanyası başlatıldı. Şimdi, ülkede tabular oluşturulmuş "Şunu konuşamazsın, şunu söyleyemezsin, şunu ifade edemezsin; bizim çizdiğimiz bir gerçeklik var, bizim çizdiğimiz bir hakikat var, hepiniz de buna uymak zorundasınız." deniliyor. Bakın, tam da bu politikadan kaynaklı Şebnem Hoca bugün tutuklandı. Günlerdir sosyal medya üzerinde Şebnem Hoca linç edildi. Şebnem Hocam iyi bir hekimdir, iyi bir insan hakları aktivistidir.
OYA ERONAT (Diyarbakır) - Sana göre, sana göre!
MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Başkan, şuna beş dakika ver de konuşsun.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) - Aslında Şebnem'i tutuklayarak bir korku imparatorluğu yaratılmak isteniyor, Şebnem'in şahsında bu iklim güçlendirilmek isteniyor. Onun için de kendi hakikatinizi egemen kılmak için, hegemonyanızı kılmak için bu hegemonyaya itiraz eden herkes hedefte. İşte, gazetecilerin günlerdir gözaltında yaşadıklarını -zamanım yok, tekrar tekrar anlatmayacağım- arkadaşlarımız ifade ettiler.
Biz doğruları her yerde söylemeye devam edeceğiz, biz yaratılmak istenen bu korku imparatorluğuna teslim olmayacağız. Seçim sürecine giderken biz bu korkular karşısında sesimizi çıkarmaya, sözümüzü söylemeye devam edeceğiz. Ve inanıyorum ki halklarımız da sandık kurulduğunda bu korku imparatorluğuna hesabını soracaktır.
Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)