GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:13
Tarih:27.10.2022

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 361 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 21'inci maddesi üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.

AK PARTİ Hükûmetinin değişik bir uygulaması vardır, kendiliğinden giden sistemler AK PARTİ'ye yaramaz. Hükûmet ister ki her şey kendi kontrolünde olsun, kendi isteğiyle olsun, kendi dileğiyle olsun; eğer bu şekilde kendiliğinden yürüyen bir sistem varsa onu durdurmak için elinden geleni yapar.

Hükûmet, üniversitelerin hem idari hem de mali özerkliğine karşıdır. Mali özerkliğini bozmak vasıtasıyla onları idari olarak ele geçirmenin yollarını aramaktadır. Neymiş? Kamu hastanelerine verilen götürü usulden para alınmayacakmış, onlara bırakılacakmış. Sağlık kurumları hak ettikleri hizmetin bedelini alsalar zaten her şey kendiliğinden gelecek ve bu kadar kolay idare mekanizması için kanun çıkarmaya gerek kalmayacaktır.

Hükûmetin yanlış ekonomik tercihleri vatandaşı yoksullaştırmıştır. Örneğin, 2016'dan 2022'ye kadar çalışanların millî gelirden aldıkları pay yüzde 33,1'den yüzde 24,6'ya düşmüştür. 25 Ekim 2022 tarihinde Grup Başkan Vekilimiz Sayın Erhan Usta'nın yaptığı bir hesaba göre millî gelirdeki 1 puanlık düşme 125 milyar Türk lirasına tekabül etmektedir. Buna göre, 2022'de, çalışanların millî gelirden mahrum bırakıldığı miktar 1 trilyon liradan fazladır. 1 trilyon Türk lirası sadece çalışanın cebine giren bedel değildir, aynı zamanda, çalışanın bulunduğu çevredeki bakkalın, manavın, kısacası o şehrin cebine giren bedeldir. Bu gerçek, çalışanlarla ilgili vaziyet. Ya diğer kesimler? Örneğin, çiftçiler; çiftçiliği terk edip köyünden göç eden insan sayısı yirmi yılda 15 milyondur. Gelir kaybına uğrayan insanların yapacakları şey hâliyle borçlanmaktır. Bunu nerede görüyoruz? Bankalarda görüyoruz. Yirmi yıl önce bankalara borçlu vatandaş sayısı 1 milyonken şu anda 3 milyona çıkmıştır yani vatandaş bankalara 3 misli daha borçlanmıştır.

Diğer bir konu ise icra dosyalarıdır. İcra dosyaları 2002'de 8,6 milyon iken 2022'de 23,5 milyona yani 3 misline ulaşmıştır. Bunun dışında, elektrik borcunu ödeyemediği için elektriği kesilen, doğal gaz borcunu ödeyemediği için doğal gazı kesilen... Eşine dostuna, sağa sola borç, borç, borç; vatandaş hayatını borçla döndürüyor.

Plansız programsız açılan üniversiteler, diğer bir deyişle -AK PARTİ için- gençlerin dört yıl bekletildiği işsizlik parkları ayrı bir sorundur. Bu kurumlardaki 8,5 milyon genç... Bu sayede Hükûmet gençlerin iş talebini dört beş yıl geciktirerek durumu idare etmektedir. Hükûmet ne diyor öğrenciye? "Ben kadro açtım, gel, oku." Sınavı kazanıyor, giriyor, oturuyor, bitiriyor; iş yok. Gençlere iş verilmiyor. Günümüz itibarıyla aylık öğrenci masrafının üçte 1'i kadarı devletin verdiği kredilerle karşılanmaktadır. Genç, okulu bitiriyor, iş bulamıyor ve sudan çıkmış balık gibi; devlet bu gençten verdiği krediyi istiyor. Genç nereden bulsun; iş yok, aş yok. Sonra da sadakat kültürü "Ben senin kredi borcunun tamamını değil de faizlerini kesiyorum." diyor. "Oku." dediğiniz öğrenciye okulu bitirdikten sonra işsizlik maaşı ödemelisiniz, işsizlik maaşı; Hükûmet kalkmış "Faizini siliyorum." diye övünüyor.

Vatandaşın yüzde 59'unu asgari ücrete muhtaç hâle getiren Hükûmet telefon, elektrik, su borcunu almıyorum diye övünüyor. Hükûmet bu borçları almaktan hicap duyması gerekir. Bu yasa, ülkeyi idare edenler için mahcubiyet duymaları ve üzülmeleri gereken bir yasadır. Çalışan kesimden, alt gelir grubundan kestiğiniz ücreti eğer bu vatandaşa öderseniz, millete öderseniz milletin böyle bir yasaya ihtiyacı kalmaz. Milletin böyle bir yasaya değil seçime ihtiyacı var.

Hepinizi saygıyla selamlarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)