GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:14
Tarih:01.11.2022

HDP GRUBU ADINA AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başında bizi izleyen değerli halkımız, cezaevinde rehin tutulan değerli arkadaşlarımız; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Bugün gazetecilerin maruz kaldığı sorunlarla ilgili grubumuzun verdiği bir önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Evet, aslında biz bunu Meclis kürsüsünden çokça ifade ediyoruz, geçen haftalarda da burada bir sansür yasası konuşuldu, az önce de RTÜK Yasası konuşuldu. Aslında uzun bir süredir gazetecilere dönük bir saldırının olduğunu sürekli bir biçimde ifade ediyoruz ama sadece biz söylemiyoruz. Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün hazırladığı 2002 raporuna göre, Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ne göre Türkiye 180 ülke arasında 149'uncu sırada. Yine, Türkiye'de en az 26 gazeteci, şu anda cezaevlerinde, gazetecilik faaliyetleri yürüttükleri için rehin tutuluyorlar. Türkiye'de basın özgürlüğü konusunda oldukça vahim bir tabloyla karşı karşıyayız. Sarı basın kartları bütün gazetecilerden toplatıldı, bunların yerine başka renkte bir basın kartı verildi ama eskiden sadece habercilik yaptığını ispat edince alınan bu kart şimdi, bu dönemde -birçok engellemelerle karşı karşıya kalıyor basın- bu da yetmiyor, bu kartı alabilmek için güvenlik soruşturmasından geçmek zorunda kalıyor gazeteciler yani iktidar diyor ki: Gazeteciyi ben belirlerim. Bana göre bir gazeteciyseniz ben size kart veririm ancak değilseniz biz sizin elinizden bu basın kartlarını alır, gazetecilik yapmanızı engeller, yetmez cezaevlerine atarız.

Şimdi, 2022 yılı Haziran ayı içerisinde Diyarbakır merkezli bir operasyon yapıldı. Bu operasyonda 19 gazetecinin evine eş zamanlı bir biçimde baskın yapıldı ve gözaltına alındılar. Bu gazetecilerden 16'sı gazetecilik yaptıkları için tutuklandılar. Neydi kendilerine sorulan sorular ya da ithamlar? Mesela, Aziz Oruç MA'ya yaptığı haberler nedeniyle yani Mezopotamya gazetesine yaptığı haberler nedeniyle ve sokak röportajları nedeniyle tutuklandı. Safiye Alagaş JINNEWS'e yani dünyada ilk kadın basın ajansı olan JINNEWS'e haber yaptığı için tutuklandı. Elif Üngür, Mehmet Şahin, Mehmet Ali Ertaş, Neşe Toprak; bunlar da yine gazetecilik yaptıkları için gözaltına alınıp tutuklandılar hatta Neşe Toprak kültür sanat programı yaptığı için gözaltına alındı ve tutuklandı. Remziye Temel, bu ajansta ön muhasebeci olduğu için tutuklandı. Serdar Altan yine yaptığı programlar nedeniyle, Suat Doğuhan yapım şirketi sahibi olduğu için tutuklandı. Bu da yetmedi -bu bir dalga operasyonuydu- geçtiğimiz hafta içerisinde, 25 Ekimde yine bir operasyon yapıldı, bu operasyon da Ankara merkezli bir operasyondu. Diyarbakır'da, Van'da, İstanbul'da, Ankara'da, Urfa'da, Mardin'de eş zamanlı ev baskınları yapıldı ve ev baskınlarında bu gazeteciler darbedildi, işkenceye maruz kaldılar.

Zaten "fotoroman bakanı" olarak artık tarihe geçmiş suç işleri bakanı bir de prodüksiyon yapmaya başladı. Ne yaptı? Gazeteciler evden çıkarken başları eğildi, ters kelepçeyle gözaltına alındılar ve bu biçimde, basına bir malzeme verilmeye çalışıldı; burada gözaltına alınan arkadaşlarımız kendi ifadelerinde, beyanlarında söylediler. Yetmedi, mesela, bunlardan bir tanesi; bakın, buradaki Berivan Altan, yanındaki de Deniz -yine ikisi de gazeteci- bu fotoğrafı çekmek için özel bir organizasyon yapıldığını söylüyorlar. Bu fotoğrafın çekilmesi için polislerin yelek giymesi beklenmiş, kamera kayıtları beklenmiş, yetmemiş; yine, gözaltına alınan basından bir arkadaşımız Zemo Ağgöz için çekim 5 defa yenilenmiş, istedikleri görüntü çıkmamış. Arkadaşlara da basındaki bu gazetecilere de Berivan'a da "Zorluk çıkarmayın, başınızı eğeceğiz." demişler. Emniyete varır varmaz da bu görüntüleri ulaştırmaya çalışmışlar.

Tabii ki basın emekçileri sadece gözaltı, tutuklama, yargı taciziyle yüz yüze değiller, haber yaparken de her türlü saldırı, her türlü engellemeyle karşı karşıya kalıyorlar; kolluğun tacize varan şiddetiyle yüz yüze kalıyorlar; gözaltına alınıyorlar, itilip kakılıyorlar, haber yapma hakları engelleniyor, ekipmanları parçalanıyor. Niye? Çünkü yandaş basın değiller.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Bir dakika Başkan.

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Bakın, inanıyorum ki sizler de buradaki bütün herkes de özgür basını mutlaka takip ediyordur. Eğer takip etmezseniz nasıl bir ülke var; yani sanki ülke güllük gülistanlıkmış gibi: Bu ülkede hiçbir ekonomik kriz yok yandaş basına göre, aksine ekonomide bilmem kaç büyüme var; zaten zam yok, fiyat güncellemesi var hatta Türkiye'de ekonomik kriz yok, Avrupa'da kriz var. Her gün en az bir kadın öldürülmüyor bu ülkede; mesela, Şule Çet intihar etti, böyle geçiyordu yandaş basın. Gülistan Doku kaybolmadı, İpek Er ölüme sürüklenmedi. İstanbul Sözleşmesi kadına yönelik şiddeti artırıyordu, bu nedenle de çekilme kararından sonra kadına yönelik şiddet vakaları azaldı; yandaş basın böyle söylüyor. Erkekler bunu mahkeme salonlarında bir veri olarak kullanmadı. Dili, kültürü, kimliği yok sayılan; baskıyla, zorla çözülmeye çalışılan Kürt sorunu yok çünkü Cumhurbaşkanının Kürt arkadaşları var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Başkan, yarım dakikada toparlayacağım, yarım dakika...

BAŞKAN - Süreniz tamamlandı ama açayım bir yarım dakika.

Buyurun.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Evet, tamam.

Bütün ülkeye sirayet eden bir tecrit sistemi yok yandaş basına göre, cezaevlerinden 2021 yılında en az 56 cenaze çıkmadı. Hatta işkenceye sıfır toleransı varmış iktidarın; bakın, Diyarbakır Cezaevini kültür merkezi yapıyormuş. Yaşam alanlarımız, doğamız talan edilmiyor yandaş basına göre. Gençlerin üniversitede barınma hakları yok sayılmıyor; sokaklarda, parklarda yatmıyorlar. Polis bana "Seni çivilerim." demedi, Habip Eksik'in bacağını kırmadı hatta Habip Eksik kendini yere atıp manipülasyon yapmaya çalıştı. İşte, sizin yaratmak istediğiniz basın bu ama bunun karşısında özgür basın mücadele etmeye devam ediyor; dört duvar arasında da mücadele etmeye devam eder çünkü bu topluma hepimizin hakikati ulaştırma yükümlülüğü var. Özgür basın katledildi, bombalamalarla yüz yüze kaldı, gözaltına alındı, tutuklandı ama hakikati topluma ulaştırmaktan vazgeçmedi.

Selam olsun mücadele eden özgür basın emekçilerine. (HDP sıralarından alkışlar)