GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:15
Tarih:02.11.2022

HDP GRUBU ADINA DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Teşekkür ederim Başkan.

Ben de bizi televizyonları başında izleyen bütün halklarımızı ve herkesi saygıyla selamlıyorum. Gelir Vergisi ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerinde söz aldım.

Öncelikle, torba yasa anlayışını yani yapılan bu torba yasa anlayışını doğru bulmadığımızı ifade etmek istiyorum çünkü birbirinden farklı, birbiriyle alakası olmayan konular bir torba içine konularak tartışılmaya ve yasalaştırılmaya çalışılıyor. Öncelikle, toplumun büyük kısmını etkileyen düzenlemeler içeren tekliflerin hepsini bir torbanın içine doldurarak "Biz yasa yaptık." diyemezsiniz. Yasa yapmıyorsunuz aslında, yasaları Hükûmetin politikalarına uygun hâle getirmeye çalışıyorsunuz.

Tüm toplumu etkileyen bu kadar önemli bir konuda bu torba yasa tartışılırken ne Parlamentodaki grupların ne sivil toplum örgütlerinin ne de ilgili meslek odalarının görüşleri ve önerileri alınmadı. Kamu yararının gözetildiği yasalar yerine, kişisel ve siyasal amaç taşıyan yasalar Meclisten geçiriliyor; bu, "Sayısal çoğunluğum var, istediğimi yaparım." anlayışının yansımasıdır. Onun için de yasa teklifleri görüşüldüğünde genelde noktasına, virgülüne dokunulmadan hem komisyonlardan hem de Meclisten geçiriliyor. Bu tutumun otoriter ve antidemokratik olduğunu da belirtmek istiyorum.

Sayısal çoğunlukla bu torba yasaları Meclisten geçiriyorsunuz ancak bizden de bu anlayışı kabul etmemizi beklemeyin. Usul yönünden yaptığımız eleştiriler iktidar milletvekillerinin genelde hoşuna gitmiyor, onun için de tepkiyle karşılık veriyorlar. Bu usulsüz yasa yapma tekniği, meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Biz bunun meşrulaştırılmasına müsaade etmeyeceğiz. Her zaman yaptıkları gibi kapalı kapılar ardında oldubittiye getirilerek bu yasalar görüşülüyor, Meclis Genel Kuruluna da getirilince bir çırpıda bu yasalar geçiriliyor. Buna dayanarak da Meclisin aslında iyi çalıştığı anlatılmaya çalışılıyor. Kısa süre içinde çok fazla sayıda çıkarılan yasaların sorgulanması gerekir, niteliği ve uygulama aşamalarına bakmak gerekir; halka bilgi veriliyor mu; anlaşılıyor mu; aslında yasa yapma süreçlerinde bunlara dikkat etmek gerektiğini düşünüyorum.

Meclis bir imalathane gibi çalışıyor ama çıkardığı yasaları maalesef takip etmiyor. Aslında, Parlamentonun bir diğer işlevi ise çıkardığı yasaların uygulamadaki sürecini takip etmektir. Şimdi soruyoruz: Bu Meclisten çıkardığınız onca torba yasanın uygulama aşamasını bu Meclis takip edebildi mi? Yasalar etkin olarak uygulanıyor mu? Toplumun gereksinimine cevap oluyor mu? Bunlara bakmak gerekir. Görüyoruz ki bunların hiçbiri olmuyor; şayet yasalar uygulansaydı her gün yeni bir kadın cinayeti haberiyle sarsılmazdık. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda bir koçbaşı işlevi görmesi gereken 6284 sayılı Kanun'un etkin uygulanmadığı ve uygulanmasından sorumlu kurumlar takip edilmediği veya sorumluluktan kaçtığı için kadınlar ölmeye devam ediyor.

Bugün kadın örgütlerinin en büyük taleplerinden biri, çıkarılan yasaların etkin bir şekilde yürütülmesidir. Kadınlar bir taraftan kendilerini şiddetten, cinayetten, cinsel istismardan koruyacak yasalar çıkarılsın, diğer taraftan da bu yasalar uygulansın diye mücadele ediyor. Aslında bu işi kadınların değil, Meclisin üstlenmesi gerekiyor. Çıkardığı yasaları takip etmeyen bir Meclis var; bu durumda, artık, Meclis, milletin gerçek temsilcisi sıfatıyla temsil görevini yerine getirmemektedir. Asıl görevi olan yasa yapma, sadece bir onay makamı olarak yasaları oylama işlemine indirgenmiştir.

İkinci asli görevi olan yürütme organını denetleme işlevini ise yerine getirmemektedir. Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nde de görüldüğü üzere, söz konusu torba kanun teklifi toplumu esas almak yerine, seçimi kazanmaya yöneliktir. Yıllardır krize dönüşen ve çözülmeyen sorunlara "Müjde!" diyerek Parlamento alet ediliyor. Oysa bunlar var olan politik, ekonomik sorunlarla yara bandı bile olmaktan uzaktır. Elektrik, doğal gaz desteği, ihracatçılara çifte pasaport, KYK faizlerinin silinmesi, icra takibine düşen borçlar, kur korumalı mevduat uygulaması gibi birçok düzenlemeyi bu torba yasa içerisinde görüyoruz.

Toplumun ihtiyacı olan bir iki önergeyi torba içine koyuyor, bununla birlikte asıl kendi ihtiyacınız olan maddeleri araya sıkıştırıyorsunuz. Örneğin, kur korumalı mevduat sistemi 31 Aralık 2023 tarihine kadar uzatılıyor. Böylece emekçilerden, yoksullardan aldığını sermayeye ve zenginlere aktarmaya devam edecek. Ekim ayı itibarıyla kur korumalı mevduata -eylül ayı- hazineden 9,3 milyar TL ödeme yapılmış. Kur korumalı mevduatın hazineye toplam maliyeti ise 84,5 milyar TL olmuştur. Bu devasa kaynak, bizim vergilerimizden alınıyor.

Yine, Türkiye Barolar Birliği Risk Merkezinin verilerine göre, ocak-ağustos döneminde bireysel kredi veya bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe alınmış kişi sayısı 1 milyon 91 bin oldu. Yasal takip işlerinde en fazla artış, kredi kartı borçlarında yaşanıyor. Bu sayı 613 bin olarak ifade ediliyor. Bir yıl önce bu sayı 310 bin kişiydi. Bu korkunç tablo karşısında AKP, seçimden çıkar sağlamak için 2 bin TL ve altındaki borçların tasfiyesini düzenlemektedir. Bu düzenlemenin bu hâli bile seçimlerde göz boyamaya yöneliktir. En başta söylediğimizi yine en sonda söyleyelim çünkü bu torba yasa, toplumun gereksinimlerini ve beklentilerini karşılamaktan uzaktır.

Yine, 9'uncu maddeyle ilgili bir görüşme gerçekleşti ve madde geçti ama Yükseköğretim Kanunu'nda yapılan düzenlemeyle tıp fakültelerinin 5'inci yılını tamamlayıp 6'ncı yılına geçen öğrencileri ile diş hekimliği fakültelerinin 4'üncü yılını tamamlayıp 5'inci yılına geçen öğrencilerin uygulamalı eğitimleri süresince, on iki ayı geçmemek üzere, ilgili kurumların bütçesinden ödemenin yapıldığı tarihteki net asgari ücret tutarında aylık ücret ödenmesi ve bu ödemeden herhangi bir vergi kesilmemesi öngörülmektedir. Bu sağlık emekçilerinin staj süresi zaten on iki ay.

Yani sağlık emekçilerinden, özellikle stajyer hekimlerden çok talep geldi bana, sosyal medya üzerinden de birçok yerden ulaştılar. Şimdi, biliyorsunuz bu sağlık emekçilerinin zaten staj süresi on iki ay, bu teklif yasalaşıp geçtikten sonra neredeyse beş, altı ayını zaten geçirmiş olacak. Dolayısıyla, özellikle hekimlerin, staj yapan hekimlerin, öğrencilerin talebi var; talepleri de geriye dönük ödemelerin yapılmasına ilişkin. Eğer geriye dönük ödemeler yapılmazsa ciddi bir mağduriyet yaşayacaklarından söz ettiler. Dolayısıyla bu yasada sadece tıp öğrencilerinin değil, diğer bütün sağlık emekçileriyle ilgili bir düzenlemenin olması ve onların da hak kayıplarının giderilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Özellikle Covid-19 salgını sürecinde sağlık emekçilerinin ne kadar büyük bir özveri ve fedakârlıkla çalıştığının hepimiz şahidiyiz, gördük. O dönemde zaten sürekli sağlıkçıların ayakta alkışlanacak kadar ülkenin sorunlarına cevap oldukları, sağlık sektöründe ne kadar büyük hizmetlerinin olduğu iktidar tarafından da ifade ediliyordu. Dolayısıyla sağlık emekçileri hem coronavirüs döneminde hem de şimdi çok yoğun bir emek harcıyorlar ve bu ağır çalışma koşullarına ve düşük ücrete itiraz eden, yurt dışına gitmek zorunda kalan sağlık çalışanlarına ise "Gidin!" denildi.

AKP'nin tutarsız ve ikiyüzlü politikasını hem yasal düzenlemelerde hem de söylemlerinde görebiliyoruz, özellikle sağlık çalışanlarına ilişkin uygulamalarında. Dolayısıyla en azından bu önerdiğimiz değişiklikle bir nebze de olsa sağlık emekçilerinin sorunlarını gidermeye çalışın.

Bu yasaların ve politikaların pragmatist ve seçim gerekçesiyle yapıldığı bir gerçekliktir. Emeği bilinçli şekilde sömüren, halkı yoksullaştıran AKP, bu torba yasa teklifinde görüldüğü gibi, göz boyamaya dönük düzenlemeler yapıyor.

Yine, 2023 yılı bütçesine baktığımızda, emek karşıtı bir bütçe olduğu açıkça görülmektedir. Bunlar, AKP'nin 2023 yılı son torba yasaları ve bütçe teklifleridir. Sandıklar kurulduğunda sırtına torbalarını verip göndereceğiz. Seçimler yaklaştıkça, kaybetme korkusu sardıkça, işte böyle torba yasalara sarılmaktadır ama bunun nafile bir çaba olduğunu bir kez daha buradan da belirteyim.

Evine 1 torba un alamayan, 1 kilo şeker, çay alamayan halkın, sizin bu göz boyama torbalarınıza karnı tok! Seçimi hedefleyen makyajlı düzenlemelerinize karşı, bu sömürü çarkının ve sisteminin değişmesi gerekir; bunu da çözüm bütçesiyle bizlerin yapacağını ifade etmek istiyorum. Dolayısıyla bu torba yasalarla Meclis ve Komisyonlara getirilen, burada çözümlenmeye çalışılan sorunların, bu torba yasa anlayışıyla çözülmeyeceğini; bunun, gerçekten eğer sorunları çözmek niyeti var ise ilgili STK'lerin, demokratik kitle örgütlerinin, ilgili odaların görüşlerinin alınıp, önerilerinin alınıp, yasama sürecine dâhil edilip, ondan sonra burada konuşulup, özellikle muhalefetin önerilerinin de dikkate alan bir yasama süreciyle sorunlara çözüm olunabileceğini biliyoruz ama böyle yapılmadığını, sadece... Biz burada konuşuyoruz, karşımızdakiler dinliyormuş gibi yapıyor ama hiçbir şekilde bu öneriler dikkate alınmıyor ve "el kaldır-indir" biçiminde yasalar oylanıyor, geçiriliyor. Bunun da sorunların çözümüne katkısı olmadığını hepimiz biliyoruz.

Tekrardan Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)