| Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 02.11.2022 |
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; bu madde aslında Anayasa Mahkemesiyle ilgili teknik yönleri bulunan bir madde. Anayasa Komisyonuna gelmesi gerekiyordu fakat burada ele alınmış. Ben onun üzerinde durmayacağım, ben Anayasa Mahkemesi üyeliği ve üyelerin görev sonrasında, görev yapacakları yer açısından sakıncalarına ve anayasallık sorununa değineceğim. Şimdi, bu vesileyle, okundu biraz önce, oradaki değişikliği tekrar dile getireceğim biraz sonra.
Şöyle bir sorunla karşı karşıya bulunuyoruz, Anayasa Mahkemesi üyeliğine giden süreç, bir; Anayasa Mahkemesi üyeliğinin yapıldığı dönem, iki; üç, Anayasa Mahkemesi üyeliği sonrası. Şimdi, bu açıdan, Anayasa Mahkemesine, örneğin, 45 yaşında atanan bir üyenin 57 yaşında görevi sona erecek ve 65 yaşına kadar bu kişi ne yapacak, bu düşünülmemiş, 2010 Anayasa değişikliğinde düşünülmemiş; dolayısıyla, Anayasa değişikliğinin ne kadar önemli olduğunu göstermesi açısından bir kez daha bunu düşünmemiz gerekiyor.
Şimdi, Anayasa Mahkemesi üyeliği bitenler, biraz önce belirtildiği gibi, dört kategori; Yargıtay, Danıştay ve Sayıştaydan gelenler görev süresi bitmemişse görevlerine dönüyorlar, öğretim üyeleri görevlerine dönüyorlar, raportörler görevlerine dönüyorlar fakat üst düzey yöneticileri ve serbest avukatlar görevlerine dönmek yerine, bir başka görev yapmak yerine Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının Başmüşaviri oluyor. Şimdi, bu, gerçekten, anayasa yargıçlığıyla, Anayasa Mahkemesi üyeliği statüsüyle bağdaşmayan bir durum. Bunun yanı sıra, birinci kategoriye dokunulmamış, ikinci ve üçüncü kategoride yer alanlar da eğer isterlerse kendi görev yerlerine dönmeyecekler, Meclise gelecekler. Şimdi, bu nedenle buradaki sakıncayı önlemek için şöyle bir öneride bulunduk: "Üyeliğe üst kademe yöneticileri veya serbest avukatlar arasından seçilenler görevlerinin sona erdiği tarihi izleyen bir ay içerisinde Türkiye Adalet Akademisine yazılı dilekçeyle başvurmaları durumunda en geç bir ay içerisinde Türkiye Adalet Akademisine öğretim üyesi olarak atanırlar." biçiminde bir somut önerimiz var.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Anayasa Mahkemesi üyesi olmak demek Adalet Akademisine... Öyle şey mi olur ya!
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Bu, hem anayasallık açısından, hukuki açıdan önemli hem de yerindelik açısından önemli. Birincisi, sayın üyeler, yargıç bağımsızlığı açısından... Yargıç bağımsızlığı bilindiği gibi bir statü sorunudur ve tarafsızlığı bir erdemdir; bağımsızlık statüdür. Burada Anayasa Mahkemesi üyesi on iki yıl süreyle görev yaptığı sırada sonrasını düşünmeksizin kararlarını yazmalıdır. Burada ise, kararlarını denetlediği bir kuruma gönderilmesi esasen Anayasa Mahkemesi üyelerinin yasama organı ve yürütme organı karşısındaki bağımsızlığına özü itibarıyla belki olmayabilir ama özellikle görüntü olarak halel getirmektedir. Bu bakımdan, Anayasa yargıçlarının bağımsızlığı statü açısından ve tarafsızlığı erdem açısından... Bunun düzeltilmesi gerekir. Ha, Büyük Millet Meclisinde görev açısından tabii ki hani burada yasama uzmanları var, onlar zaten bu görevi yapmaktadırlar. Anayasa Mahkemesi üyesi buraya geldikten sonra "Yasayı şöyle yaparsanız Anayasa'ya uygun olur." mu diyecek Büyük Millet Meclisi Başkanlığına? Yani görevin yerindeliği açısından da sorun ama Anayasa Mahkemesinde on iki yıl süreyle çalışmış olan bir yargıç, pekâlâ Adalet Akademisinde daha verimli olabilir. Şimdi, birincisi bu, yani son kategori için, avukatlar için ve üst düzey yöneticileri için ama ikinci ve üçüncü kategori için hani neden üniversiteden gelen kişi üniversiteye gitmesin de Meclise gelsin? Anayasa Mahkemesindeki deneyiminden de yararlanılarak üniversiteye gitsin ve orada çok daha etkili olabilsin. Dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı bir merkez valiliği gibi yemlik makamı değildir, dahası Anayasa Mahkemesi üyelerini de aşağılayıcı bir durumdur yani Anayasa Mahkemesi üyelerini işlemlerini denetledikleri organa getirmek suretiyle sanki bir ödüllendirme gibi bir sürece sokuluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim.
Kaldı ki Anayasa Mahkemesinden ayrılan bir kişi emekli de olsa bir başka görev alamamalı, bu bir kuraldır. Evet, Yargıtaydan gelen, örneğin geçen yıl atanan kişi en az beş yıl sonra Yargıtayda görev yapacak, ona bir görev güvencesi sağlanmış oluyor. Ama burası da Yargıtay, Sayıştay, Danıştay gibi olmalı, ya görevlerine dönmeli ya bunlar için özel düzenleme yapılmalı ya da bizim öngördüğümüz, önerdiğimiz gibi daha nötr bir göreve gelmeli, onların da bağımsızlığı korunmalı.
Kuşkusuz bu, şu sorunu tekrar gündeme getiriyor: Anayasa değişikliğinin özenle yapılması gerektiğini ki fırsatçı, istismarcı ve dayatmacı Anayasa değişikliğinin neden yapılmaması gerektiğini bir kez daha görmüş oluyoruz. Tabii ki Anayasa Mahkemesinin yeniden yapılandırılmasında demokratik hukuk devleti ereğinde Avrupa modelinin ele alınması gerektiği de bir kez daha ortaya çıkıyor.
Teşekkür ederim. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)