| Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 02.11.2022 |
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Sayın Başkan, sayın vekiller; öncelikle, cezaevinde özgür basın emekçileri tutuluyor, özgür basın emekçilerini burada sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Özgür basın susturulamaz.
Yine Habip Eksik Milletvekilimizin bacağı kırıldı biliyorsunuz bu ülkede İçişleri Bakanlığına bağlı kolluk tarafından ve geçtiğimiz hafta da Hasan Özgüneş Vekilimize, göbeğine bir kurşun çekirdeği fırlatıldı. Bu milletvekillerimize yönelik bu saldırıları burada kınadığımı söylemek istiyorum ve bu Meclisin suskunluğunu aynı zamanda anlayamadığımı söylemek istiyorum. Habip Vekilimize geçmiş olsun diyorum, Hasan Özgüneş Vekilimize geçmiş olsun diyorum.
Sayın vekiller, biz gelir vergisi ile bazı kanunlarda değişiklikleri konuşuyoruz. Biliyorsunuz, gelir vergisi, vergiler bu ülkede halktan toplanıyor, aslında yüzde 65'ine yakın bir miktarı dolaylı vergilerle toplanıyor. Dolayısıyla en yoksul kesimler dâhil olmak üzere bu vergiler toplanıyor ama bu vergilerin halka gittiğini göremiyoruz, bu ülkenin çocuklarına gittiğini göremiyoruz. Biraz önce, vekilimiz de ifade etti ama ben de bahsetmek istiyorum. Özellikle Millî Eğitim Bakanlığı ile A101 arasındaki bu protokolle öğrencilerin ucuz emek gücü, çocuk emeği olarak çalıştırılmasını ve kâğıt üzerindeki öğrenciliği asla kabul etmediğimizi söylemek istiyorum. "Eğitimde bir yılda büyük sıçrama oldu." diyor Millî Eğitim Bakanı ama bu ülkenin çocukları şirketlere, firmalara, fabrikalara ucuz iş gücü olarak gönderiliyor. Bu, aynı zamanda turizm sektöründe de çok yaygın bir durum ve bu bedavacı, emeği sömürmeye göz diken anlayışı kabul etmiyoruz. Antalya Rixos Otelde bir stajyer öğrenci böyle yaşamını yitirdi; Burak Oğraş. Büyük bir ihtimalle bir iş cinayetine maruz kaldı ancak bugüne kadar bu şüpheli ölüm aydınlatılmadı. Yani çocuklar iş yerlerine gönderiliyorlar, eğitim hakları ellerinden alınıyor, emekleri sömürülüyor, iş cinayetlerine maruz kaldıklarında savcılık da harekete geçmiyor. Bakın, Burak Oğraş'la ilgili tanık beyanına rağmen bir sermaye grubunu koruyan sisteminiz nedeniyle hâlâ bu konu aydınlığa kavuşmuş değil 2011'den bu yana.
Şimdi, biz cumhuriyetin de 100'üncü yılına giderken hani cumhuriyetin ilk yıllarında deniyordu ya "Sınıfsız, zümresiz, kaynaşmış bir toplumuz." diye, o büyük bir yalandı aslında. Gerçekten de cumhuriyet öyle bir cumhuriyet değil, tam da şimdi, biraz önce söylediğim gibi hem sınıflı hem zümreli hem de kaynaşmamış olan bir cumhuriyet ve bir halk. Bununla ilgili bir vakfın konferansı var, size de tavsiye ederim. Kasım ayında Sosyal Araştırmalar Vakfı, "Cumhuriyetin 100 Yılı: Sınıflı, Zümreli, Kaynaşmamış Bir Halk" başlığıyla, bununla ilgili Miras ve Reddi Miras Konferansı yapıyor. Bence çok ilginç bir konferans olacak çünkü aslında bizim yaşadıklarımız tam da böyle bir şeyi anlatıyor. Bir taraftan, Kürt halkının siyasi temsilcilerinin bacağı kırılıyor, göbeğine kurşun çekirdeği atılıyor, mafyatik yöntemlerle tehdit ediliyor; öte taraftan, bu halkın yoksul çocukları iş cinayetlerine maruz kalıyor, emekleri sömürülüyor. Bir taraftan da şu anda Amasra Maden Kazasını Araştırma Komisyonu devam ediyor, o da çok çarpıcı. Bakın, Amasra Maden Kazasını Araştırma Komisyonun başında kim var? 6'yı aşkın, belki daha da fazla onlarca maden katliamından sorumlu olan bir eski Enerji Bakanı var. TTK'nin Başkanı yine maden katliamından sorumlu Genel Müdürü ama ne yazık ki tutuklu değil, gözaltında değil, herhangi bir soru da sorulmuş değil ama biz maden cinayetlerini araştırmaya çalışıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) - Teşekkürler.
Aslına bakarsak görüyoruz ki bu ülkenin ezilenleri, işçileri, madencileri, yoksulları, çocukları, kadınları, gençleri, emeğiyle geçinen halkı baskı altında, sömürü altında; iş cinayetleriyle karşı karşıya fakat öte taraftan iktidarlar, rejimin kendisi sermayeyi desteklemek için, sermaye birikim süreçlerini desteklemek için her yola başvuruyor ve Türkiye'nin temel sorunlarını inkâr eden politikalarıyla "mış" gibi yaparak aslında bu halkı sömürmeye, ezmeye devam ediyor.
Ben buradan başta maden emekçileri, maden işçileri olmak üzere tüm halkımızı iş cinayetlerine karşı öz savunmalarını yapmaya, örgütlenmeye ve hesap sormaya davet ediyorum.