GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:16
Tarih:03.11.2022

DERSİM DAĞ (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilenler vardır ama bilmeyenler için Hevsel Bahçeleri'nden kısaca bahsetmek istiyorum.

Hevsel Bahçeleri sekiz bin yıldır yüzlerce canlıya ev sahipliği yapan ender güzelliklerden biridir. Yine, Dicle Nehri ise Diyarbakır'ın ruhunu oluşturuyor. Diyarbakır, Hevsel Bahçeleri ve Dicle Nehri üzerinden var olmuştur. Ekolojik olarak zenginlik sağlayan bu iki yer, son zamanlarda iktidarın rant devşirdiği alanlar hâline getirilmek isteniyor. Ülkenin tatil beldelerindeki ormanlar otel rantına kurban edilirken Hevsel Bahçeleri de bundan nasibini almaktadır.

Hevsel Bahçeleri, 2015 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alındı. Bölgenin arazisi, koruma altında olmasına rağmen iktidar ve aparatı olan kayyum, Hevsel Bahçeleri ve bölge arazisi üzerinden rant devşirme arayışına girmiş durumda. Belediye yönetiminin gasbedilip kayyum yönetimine geçmesiyle birlikte, bu alanlarda tahribatlar derinleşerek arttı. Koruma Bölge Kurulu onayı olmadan arazide Millet Bahçesi, On Gözlü Köprü etrafında çevre düzenlemesi ve Devlet Su İşleri tarafından nehir yatağını bozmak suretiyle taş tahkimatları yapıldı, Dicle Nehri'ne molozlar yığıldı. Ekoloji ve sivil toplum örgütlerinin tüm çağrılarına rağmen bu talanlarda ısrar sürüyor. Şimdi de Diyarbakır'ın simgesi Hevsel Bahçeleri ve çevresi tamamen yok edilme riskiyle karşı karşıya. Talanın, doğa katliamının ve ağaç kıyımlarının sorumlusu kayyumlar ve onları atayan AKP iktidarıdır. Uluslararası sözleşmelerde korunan bir bölgenin bu kadar suistimal edilmesi hem iç hem de dış yasalar çerçevesinde suçtur. Hevsel Bahçeleri yüzlerce ailenin geçim kaynağı, kentimizin göz bebeğidir; Diyarbakır'ın tarihi, hafızası ve sembolüdür.

Hasankeyf'in sular altına bırakıldığı gibi, geri dönüşü olmayan bir yola girilmeden evvel bu yanlıştan dönülmesi gerekiyor. Hevsel Bahçeleri ve çevresi uluslararası sözleşmeler gereği koruma altına alınmalı ve talan politikasında rol oynayan kişi ve kurumlar denetlenmelidir. Bölgenin yağmalanmasında başrol oynayan kayyumlar, ihale ve rant sağlayan kurumlar sadece şehrin dokusunu bozmayı amaçlamıyor, aynı zamanda kentle özdeşleşen yapıları da hedef alıyor. Hevsel Bahçeleri, On Gözlü Köprü ve Dicle Üniversitesi sınırları içerisinde yer alan arazilerin imara açılması bölgenin ruhu ve hafızasına tehdittir. Bunun son örneğini Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesinin taşınma kararında gördük. Üniversiteye ait 157 hektarlık alan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının onayıyla yerleşime açıldı. Üniversiteye bağlı araziler satışa çıkarılmış, yirmi beş yıllık binlerce ağaç kesilerek ekolojik kırım gerçekleşmiştir. Sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve Diyarbakır halkının itirazlarına rağmen bu yanlıştan vazgeçilmemiştir. Bunun sonucunda Dicle Üniversitesine bağlı kırk yıllık hukuk fakültesi gerekçesiz bir şekilde boşaltıldı. Öğrencilere ve öğrenci bileşenlerine danışılmadan alınan bu kararla kentin kültürü ve yaşattığı hafıza yok sayılıyor. Öğrencilere henüz yapımı dahi tamamlanmayan, etrafta dikili bir ağacı bile olmayan beton yığınında eğitim dayatılıyor. Hukuk Fakültesi öğrencileri taşıma kararına karşı üç gündür seslerini duyurmaya çalışıyor ve fakültelerinin taşınmasını istemiyor. AKP, resmen, bırakılan mirası yok eden haylaz çocuk misali. Bugün Türkiye'ye miras olarak bırakılan tüm doğal güzellikler bir bir AKP eliyle ortadan kaldırılmaktadır. Hasankeyf'i barajlar altında bırakan da bu iktidar, Kaz Dağları ve Cudi'de ağaç katliamı yapan da bu iktidar, İkizdere'yi Cengiz İnşaata peşkeş çeken de bu iktidar, Hevsel Bahçeleri'ni ranta kurban etmek isteyen de bu iktidar. Bizler doğanın ve insanın tamamlayıcılığını esas alıyor ve savunuyoruz. "Doğa ve yaşam bir bütündür." ilkesinden hareketle tüm canlıların yaşamının devamlılığı ve korunması için politikalar geliştirmek hepimizin temel görevi olmalıdır. Dünyanın miras olarak kabul ettiği Hevsel Bahçeleri'ne sahip çıkmak gerekirken, bugün talan edilmek istenmesine karşı çıkmak hepimizin sorumluluğudur.

Ayrıca, geleneğine ve geleceğine sahip çıkan öğrencilerin haklı mücadelesinin de yanındayız. Üniversitenin dekanı ve rektörü bu karardan vazgeçmelidir. Fakültenin kırk yıllık tarihi ve hafızası rant politikalarına kurban edilmemelidir. Bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)