| Konu: | Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 17 |
| Tarih: | 08.11.2022 |
CHP GRUBU ADINA EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli Genel Kurul üyeleri, öncelikle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, bugün 364 sayılı Vergi Usul Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni görüşüyoruz. Değerli arkadaşlar, bu Mecliste 2018 yılından bu yana 4'üncü yılımız ve dört yıldır hem Plan ve Bütçe Komisyonunda hem de diğer komisyonlarda çeşitli kanun görüşmeleri yaptık, kanuni düzenlemeleri görüştük, ciddi tartışmalar içerisinde geçti bu düzenlemeler, bu kanun görüşmeleri ancak değişmeyen bazı şeyler vardı ve hâlâ da değişmedi. Bunlardan bir tanesi, getirilen düzenlemelerin hepsinin torba kanun şeklinde getirilmiş olması. Şimdi, yine 25 maddeden oluşan bu Vergi Usul Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair -torba- Kanun Teklifi'ni görüşüyoruz ve bu da torba şeklinde getirilmiş bir düzenleme. İçerisinde birtakım teknik düzenlemeler var. Evet, vatandaşın yararına olan birkaç düzenleme var ama onun dışında yaklaşan seçimlere yönelik birtakım düzenlemelerin olduğunu da ifade etmek zorundayım.
Tabii, her zaman olduğu gibi, yine dediğim gibi, birbirine benzemez konuları ve birçok maddeyi içeriyor. Teklifte yer alan madde metinlerinden her biri ayrı ihtisas komisyonlarının çalışma alanlarına giren ve aslında detaylarıyla uzun uzun görüşülüp tartışılması gereken düzenlemeler. Neler bunlar? 25 maddeden oluşan bu torba kanun teklifinin 3, 4, 5, 6, 7 ve 23'üncü maddelerinin örneğin Adalet Komisyonunda görüşülmesi gerekiyordu. 8 ve 21'inci maddelerinin Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda; 10, 19 ve 20'nci maddelerinin Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda; 14, 15, 16 ve 17'nci maddelerinin İçişleri Komisyonunda; 22'nci maddesinin Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar ve Bilgi Teknolojileri ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarında ayrıca esas veya tali komisyon sıfatıyla görüşülmesi gerekmekteydi. Ama her zaman olduğu gibi yine hop, torbanın içerisinde bizim önümüze getirildi, bu yapılmadı. Ve bu son görüştüğümüz torba teklif bütçe görüşmelerinin arasına sıkıştırıldı değerli arkadaşlar. Artık bütçe görüşmelerinin, bakanlık bütçelerinin görüşmelerinin ortasındayız. Komisyonda bir yandan da bunları, bu görüşmeleri yürütüyoruz, diğer yandan da burada gördüğünüz gibi torba kanun görüşmelerini yapıyoruz.
Bu kanun teklifinin içinde bizim ana muhalefet partisi olarak Anayasa'ya açıkça aykırı bulduğumuz birçok düzenleme var. Bu dört yıl boyunca torba kanun görüşmelerinde Anayasa'ya aykırılık konularını da uzun uzun çok kereler tartıştık ama hiçbir şekilde iktidar tarafından, sizler tarafından bu tartışmaların sonucunda muhalefetten gelen eleştiriler kabul edilmedi, şimdi de kabul edilmediğini zaten görüyoruz.
Biraz önce, teklifin görüşülmesine başlamadan önce bu teklifin getirilişi ve Anayasa'ya aykırılıklarıyla ilgili ciddi bir usul tartışması yapıldı. Özellikle teklifin içinde getirilen, toplam 6 maddeden oluşan, cemevleriyle ilgili getirilen düzenlemeler var. Bu 6 maddenin temel kanun olarak görüşülmesi gerektiği ve bu nedenle kanun metninden çıkarılması gerektiği net bir şekilde ifade edildi ama geldiğimiz nokta çıkarılmadan işte, görüşüyoruz. İşte, gördüğünüz gibi Türkiye Büyük Millet Meclisinin son geldiği nokta bu. "Nedir burada yaşanan sorun ve düzenlemeler?" dersek onlardan bahsetmek istiyorum. Özellikle Alevi vatandaşlarımızın uzun yıllardır iktidardan talepleri var. Aleviliğin bir inanç ve cemevlerinin de ibadethane olarak kabul edilmesi ve eşit yurttaşlık temelinde gerekli desteklerin devlet tarafından sağlanması ancak teklifte bu taleplere yönelik düzenlemeler yok.
Değerli arkadaşlar, aslında Alevi vatandaşlarımız ne diyorlar: "İlim Çin'deyse alın." diyen Hazreti Muhammed'in, "Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum." diyen Hazreti Ali'nin, "İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır." diyen Hacı Bektaş Veli'nin hatta "En hakiki mürşit ilimdir." diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yolundan giden Alevi vatandaşlarımızın taleplerini hiçbir zaman göz önüne almadınız, hiçbir zaman önemsemediniz. Şimdi, bu teklifte bu düzenlemeler neden yok, oraya da geleceğiz. Söz konusu maddelerle ilgili, bu 6 maddeyle ilgili daha önceden Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerinin Türkiye Büyük Millet Meclisine vermiş bulunduğu çok sayıda kanun teklifi gündeme alınmamış, bazı kanun tekliflerinin komisyonlarda görüşülmesi sırasında verilen çok sayıda önerge reddedilmiştir.
Getirilen düzenlemeler kısaca şöyle: İmar planlarında cemevlerine yer verilmesine olanak sağlanıyor. İmar planlarının tanziminde planlanan beldenin ve bölgenin koşulları ile gelecekteki gereksinimler göz önünde tutularak cemevi yerleri ayrılacak. Cemevi yeri imar mevzuatına aykırı olarak başka amaçlar için ayrılamayacak. Büyükşehir belediyelerine, il özel idarelerine ve belediyelere cemevleri için gerektiğinde bina yapımı, bakımı ve onarımı yapma yetkisi veriliyor. Cemevlerinin aydınlatma giderinin Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinden karşılanması öngörülüyor ama buradaki sorun ne? Şu ana kadar okuduğum şeyler içerisinde belki sorunlu gibi görünmüyor ama cemevleri hiçbir maddede ibadethane olarak geçmiyor. Hatta özellikle ibadethane içeren maddelerdeki düzenlemeler yerine cemeviyle ilgili düzenlemeler kanun teklifinde başka şekilde getiriliyor. Bunların detaylarını maddeler üzerine konuşan arkadaşlarımız sizlerle paylaşacaklar ancak burada Diyanet İşleri Başkanlığı altında yapılması gereken düzenlemeler maalesef, Kültür ve Turizm Bakanlığı çatısı altında yapılıyor. Cemevleriyle ilgili düzenlemeleri Anayasa'ya açıkça aykırı birçok düzenlemeyi içeren bir torba teklifinin içine koyarak Türkiye Büyük Millet Meclisine getirmeniz çok samimiyetsiz bir durum ve Alevi vatandaşlarımızı da kırmıştır. Bunu öncelikle bilmenizi istiyorum.
Ayrıca bizim başta CHP olmak üzere muhalefet olarak itiraz edeceğimizi de düşündüğünüzden... Neden düşünüyorsunuz? Torba kanuna itiraz edeceğimizi düşündüğünüzden -çünkü dediğim gibi, aslında itiraz edeceğimiz, Anayasa'ya aykırı olan ya da düzenlendiği zaman olumlu sonuçlar vermeyecek olan birtakım düzenlemeler var- bunlara itiraz edeceğimizi düşündüğünüz için Alevi vatandaşlarımızla ilgili düzenlemeleri de bu kanun teklifinin içine koydunuz ve bizim olumlu oy vereceğimizi tabii ki bu maddelerle ilgili düşünerek.
İkincisi, getirdiğiniz düzenleme çok seçim kokuyor arkadaşlar. Yirmi yıldır aklınız neredeydi, siz neredeydiniz? Bu soruyu komisyonda da sorduk. Yirmi yıldır iktidarsınız ama seçime çeyrek kala hem de bir torbanın içine sıkıştırarak Alevi vatandaşlarımızla ilgili düzenlemeleri getirdiniz. Taraflara sormadan hazırladınız ve siz kabul etmeseniz de Anayasa'ya aykırılıklar içeriyor bu düzenleme.
Bugün Alevi vatandaşlarımız seslerini duyurmak için Meclisin önüne geldiler, toplandılar ve sizlere gerçek taleplerini anlatmak istediler ama samimi olmadığınız için onlara bu hakkı da tanımadınız, onlara bunu bile çok gördünüz; polis müdahalesiyle cevap verdiniz. Anayasal bir hak olan gösteri ve ifade özgürlüğünü yeni otokratik tek adam sistemiyle rafa kaldırdınız ve kitleler kendileriyle ilgili sorunlarını artık sizlere ifade edemiyorlar. Siz eğer bir taraf olarak herhangi bir konuda bir konuyu görüşmeyi uygun görüyorsanız görüşülüyor ancak taraflar kendilerini ifade etmek istediklerinde bunlar yapılamıyor, sürekli engelleniyor. Sadece Alevi vatandaşlarımızı mı? Doktorlar sokağa çıktı, üzerlerine polis gönderdiniz; avukatlar sokağa çıktı, üzerlerine polis gönderdiniz; öğretmenler çıktı, polis gönderdiniz; şimdi de sıra Alevi vatandaşlarımıza geldi. Hâlbuki bugün Sayın Genel Başkanımızın da hatta sadece bugün değil, bundan önceki günlerde de ifade ettiği gibi, ülkede uyuşturucu baronları, mafya liderleri cirit atıyor, kol geziyor, birbiriyle savaşıyor, çocuklarımız sokaklarda uyuşturucudan maalesef muzdarip, aileler perişan ama siz bunlara müdahale etmek yerine hakkını arayan vatandaşlara müdadele ediyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar) Siz bunlara müdahale etmek zorundasınız. Sizin İçişleri Bakanınız gerçek sorunlarla ilgilenmek yerine sokaktaki satıcıyla mücadele etmeye çalışan polislere "Ayaklarını kırın." emrini verebiliyor sadece çünkü uyuşturucu baronlarıyla fotoğrafları var, çünkü onlara bağımlı, sesini çıkaramıyor, gücü ancak bize yeteceğini sanıyor. Gücünün Genel Başkanımıza yeteceğini sanıyor ama yanılıyor; gücü yetmeyecek, sizin de yetmeyecek, biz bu sorunlarla da baş edeceğiz.
Evet, değerli arkadaşlar, kanun teklifiyle ilgili maddelere devam etmek istiyorum. Alevi vatandaşlarımızla ilgili konuları arkadaşlarımız konuşacak demiştim. Neyse, iyi bir konuyla devam edelim, bağlayalım, bizim de olumlu gördüğümüz bir düzenleme yeni bir madde ihdasıyla getirildi. Madde 18, teklife komisyon aşamasında eklendi bu madde. Maddeyle Amasra'da yaşanan maden kazasına ilişkin düzenlemeler getirildi. Düzenlemenin birinci fıkrasında, daha önce 5510 sayılı Kanun'un geçici 66'ncı maddesi kapsamındaki 2003 ve 2014 yılları arasında iş kazası sonucu ölümlere ilişkin zaman kısıtlaması kaldırılıyor ve genel olarak kömür ve linyit madenlerinin yer altı işlerinde çalışanlardan iş kazası sonucu ölenlerin prim borçları affediliyor. Yani bu kısıtlama kalkmış, bu iyi bir uygulama.
Devamında, maddenin ikinci fıkrasında yapılan düzenlemeyle yukarıdaki birinci fıkrada belirtilen zaman kısıtlaması kaldırıldığından ölüm tarihindeki mevzuatın uygulanması düzenlenmiş.
Yine, maddenin üçüncü fıkrasında yapılan düzenlemeyle "...her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin -madencinin anne ve babasına aylık bağlanmasıyla ilgili ailenin her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin- asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/ veya aylık bağlanmamış olması..." şartının aranmadan bunlara aylık bağlanacağına ilişkin özel düzenleme yapılmıştır.
Maddenin son fıkrası, dördüncü fıkrasında da birinci fıkrada yapılan zaman kısıtının kaldırılmasına ilişkin değişikliklere paralel olarak yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce ölen madencilerin hak sahiplerinin de SGK'ye yazılı olarak başvurmaları hâlinde yasanın yürürlük tarihinden itibaren gelir ve aylıklarının bağlanacağı ve geriye yönelik aylık alamayacaklarına ilişkin düzenleme yapılmıştır.
Şimdi, tabii, günde saat, 2 kere de olsa doğruyu gösterir diyoruz, bu düzenlemeyi de bu şekilde değerlendirmek istiyorum.
Şimdi, teklifin 9'uncu maddesi, 4059 sayılı Finansal İstikrar ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun'a madde eklenmesi suretiyle Fiyat İstikrar Komitesinin görev ve yetkilerini kanunla düzenliyor.
Şimdi, Fiyat İstikrar Komitesiyle ilgili düzenleme öncelikle Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapılmıştı fakat Anayasa Mahkemesinin "Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulamaz." dediği Finansal İstikrar Komitesi, şimdi bu düzenlemeyle, kanunla kuruluyor. Maddeyle, Fiyat İstikrar Komitesi kurulması, oluşumu, sekretaryası, görev ve yetkileri tanımlanmakta. Fiyat İstikrarı Komitesinin kuruluşu, oluşumu, görev ve yetkilerine ilişkin söz konusu düzenleme aslında 74 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle yapılmıştı ancak Cumhuriyet Halk Partisi bu kararnamenin tümü ve bazı maddelerinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurmuştu; Anayasa Mahkemesi de 1/6/2022 tarihinde düzenlemeyi iptal etmişti. Kanun teklifiyle getirilen düzenleme -dediğim gibi- bu iptal edilen Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin de aynısı, değişiklik yok değerli arkadaşlar ancak burada ele alınması gereken asıl konu şu: Konu, Merkez Bankasının fiyat istikrarını sağlama görevi ile Merkez Bankasının bağımsızlığına ilişkin konudur. Anayasa Mahkemesi yetki açısından konuyu değerlendirdiğinden esasa girmemiştir. Yani esas konu, burada Merkez Bankası yetkisi altında olan bir konunun Fiyat İstikrarı Komitesi yetkisine alınması.
Arkadaşlar, anılan bu Cumhurbaşkanlığı kararının 3'üncü maddesi şöyle diyor: "Para ve maliye politikaları arasında eşgüdümü gözetmek suretiyle fiyat istikrarını sağlamaya yönelik yapısal politika önerileri geliştirmek, fiyat istikrarını tehdit eden riskleri izleyerek alınması gereken tedbirleri belirlemek, ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından uygulanmasını sağlamaya yönelik kararlar almak ve kamu tarafından belirlenen ya da yönlendirilen fiyatların, fiyat istikrarı odağında uygulanmasını sağlamaya yönelik kararlar almak." Bunlar, Komitenin görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. Burada, dediğimiz gibi, mesele Merkez Bankasının bağımsızlığının ve para politikasını belirleme yetkisinin fiilen ortadan kaldırılmasıdır, kaldırılmaya çalışılmasıdır. Hatta, Bankanın Başkanı Komitenin bir üyesi hâline getirilerek Hazine ve Maliye Bakanlığına tabi kılınıyor bu düzenlemeyle. Dolayısıyla kanunun çalıştığı bir alan yaratılmakta, bir yandan yeni bir birim ile bir kamu tüzel kişiliği arasında görev ve yetki çatışması yaratılmakta. Bu yetki çatışması, değerli arkadaşlar, önümüzdeki süreçte bir kaos ortamının doğmasına sebep olacaktır. Merkez Bankası zaten görünürde bağımsızdı, devamlı başkanı değişiyordu. Şu anda Cumhurbaşkanı ne derse Merkez Bankası zaten onu yapıyor, onun verdiği kararları alıyor. "Faiz indirilecek." diyor, Merkez Bankası Başkanı indiriyor "Faiz sabit kalacak." diyor, Merkez Bankası sabit tutuyor ama yine de bir özerk durumu vardı; şimdi bu düzenlemeyle Merkez Bankası daha da etkisiz hâle getirilecek. Belki de bu düzenleme acaba Merkez Bankasını etkisiz kılmak için mi getiriliyor diye de düşünmek lazım. Fiyat istikrarı böyle komitelerle falan sağlanmaz. Daha önce Fiyat İstikrarı Komitesi mi vardı diye sormak istiyorum. Bugün eğer bir fiyat istikrarı yoksa bu yine sizin yanlış ekonomi ve maliye politikalarınızın sebebidir. "Faiz sebep, enflasyon sonuç" politikanızın sonuçlarından dolayı bir fiyat istikrarı yoktur. Enflasyonun aşırı artması, dövizin aşırı artması, hayat pahalılığı, alım gücünün düşmesi, halkın yoksullaşması, fiyatlardaki oynaklık, üreticinin artık neyi kaça üreteceğini bilemiyor olması, önünü görememesi, hepsi sizin yanlış ekonomi politikalarınızın sonucu. O yüzden böyle istikrar komiteleri kurarak falan bunları düzelteceğinizi zannetmeyin. Bütün bunları, seçimden sonra, yeni iktidarımızda bu ülkenin kurumlarını önce bağımsız hâle getirerek ve doğru, gerçekçi ekonomi ve maliye politikalarıyla biz çözeceğiz, artık sizin çözme şansınız hiçbir şekilde yok.
Değerli arkadaşlar, kalan az bir zamanımda kanun teklifinden çıkarılan 9'uncu maddeyle ilgili konuşmak istiyorum. Şu anda bu madde kanun teklifinde yok. "Bu 9'uncu madde neydi?" derseniz, bu 9'uncu madde limanlarımızla ilgiliydi. Özelleştirilen limanların kırk dokuz yıllığına kiralanmalarının, işletilme sürelerinin uzatılmasıyla ilgiliydi. Bugüne kadar 18 limanımız özelleştirildi. Ne diye özelleştirildi? Daha az kamu maliyeti olacak ve daha verimli olacaklar diye. Aslında, limanlarımız, stratejik konular, stratejik birimler, ülkemizin ticareti için çok önemli. Bu kadar önemli olmasına rağmen sizler özelleştirmeyi seçtiniz. Aslında özelleştirme sizin tabii ki bir politikanız. İktidarınızda, yaklaşık 273 kuruluşta hisse senedi veya varlık satış devir işlemi yapıldı sizin döneminizde arkadaşlar yani burada biz 18 tane limanın özelleştirilmesinden bahsediyoruz ama 273 kuruluş... Bu kuruluşlardan 268'inde artık kamu payı da kalmadı. 4 binden fazla kamuya ait gayrimenkul satıldı ve 2002'den bugüne yirmi yılda toplam 63,7 milyar dolarlık da satış gerçekleştirildi. Şimdi tam da işletme sürelerinin azaldığı bir dönemde, tekrar kırk dokuz yıllığına çıkarılmasıyla ilgili bu düzenlemeyi daha önce 2 kere getirdiniz. Son getirdiğinizde Sanayi Komisyonunda görüşülmüştü ancak yine bizim başvurumuzla bu düzenleme Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Tekrar bu düzenlemenin içine getirdiniz ve sonra Komisyon görüşmelerinde geri çektiniz. Geri çekmenizi tabii ki olumlu buluyoruz, olumlu karşılıyoruz ancak getirmiş olmanız bile vahim, bunu yeniden düzenlemeye çalışmış olmanız bile vahim. Buradan, son cümle, şunu söylemek istiyorum: Umarım ki bu düzenlemeyi tekrar karşımıza getirmezsiniz.
Daha birçok madde var düzenlemede ancak o maddelerle ilgili hem bölüm üzerine konuşma yapacak olan arkadaşlarımız hem de maddeler üzerine konuşma yapacak olan arkadaşlarımız değerlendirmelerini yapacaklar.
Ben yine de bu torba kanun teklifinin hayırlı olmasını diliyorum. En azından içindeki uygun maddelerin, vatandaşlarımızın hayrına görünen maddelerin, düzenlemelerin onlar açısından faydalı olmasını diliyorum ama hepsi palyatif düzenlemelerdir, onu da söyleyeyim, uzun vadeli hiçbir çözüm yoktur.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)