GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:19
Tarih:10.11.2022

HDP GRUBU ADINA HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; totaliterlik, otoriterlik ve faşizm araştırmalarında klasik değer kazanmış bir eser olan, Ernst Fraenkel'in diktatörlük teorisine bir katkı olarak kaleme aldığı "İkili Devlet" kaynağını okumanızı ve Nazi Almanyası ile AKP Türkiyesi yargısındaki benzerliği görmenizi tavsiye ederim.

Anayasa'nın 8'inci ve 138'inci maddelerindeki güvenceye rağmen Türkiye'de yargı bağımsız ve tarafsız değildir. İktidarın açıkladığı yargı paketlerine rağmen yargıya güven sürekli düşüyor. Türkiye'de yargının, bağımsız ve tarafsız olmadığı gibi, konjonktürel kodlarla hareket ettiği konusunda hiçbir tereddüt bulunmamaktadır. Türkiye'de yargı, her zaman için Türkiye'nin demokrasisi gibi sorunluydu. İstiklal mahkemeleri, DGM'ler, özel yetkili mahkemeler vesaire, hep sorunluydu, hep ancak hiçbir zaman son yıllardaki kadar istikrarlı bir şekilde hukuksuzluğa, kanunsuzluğa, hatta anayasasızlığa saplanıp kalınmamıştı. 17-25 Aralık operasyonlarıyla başlayan, 15 Temmuz sonrasındaki 5 bin hâkim ve savcının ihraç edilmesi, Adalet Bakanlığınca 15 bin -ki ekseriyetle partili- hâkim ve savcının atanması, Anayasa değişikliği sonrası HSK yapısının değişmesi ve herkesin bildiği AKP'li hukukçuların kurul üyesi seçilmesi, tabiri caizse yargının AKP il teşkilatına döndürülmesi gerçekliğiyle karşı karşıya kaldık. Kobani kumpas davasının mahkeme başkanı, biliyorsunuz, dolandırıcılık çetesinin üyesi olmakla gözaltına alındı.

Tabii, süre kısıtlı olduğu için teker teker hepsine giremeyeceğim ama şunu söyleyeyim: Olağan bir hukuk düzeninde ulusal ve uluslararası mahkemelerin bağlayıcılık açısından sıralaması; AİHM, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay, istinaf ve ilk derece mahkemesi olması gerekiyorken iktidarın beğenmediği yargı kararlarını tanımamaktaki ısrarıyla Türkiye'de, Cumhurbaşkanı ve iktidar siyasetçileri, HSK, sulh ceza, ağır ceza, Anayasa Mahkemesi ve en sonda AİHM yer almakta, bu şekle dönüşmüş durumda. Çünkü İçişleri Bakanı "Ben AİHM'in kararını boşlukta görüyorum." Cumhurbaşkanı "Ben AİHM'in kararını tanımıyorum." diyebiliyor.

Tabii, yine bugün, muhaliflere karşı, özellikle Kürtlere karşı, HDP'ye karşı yargı eliyle inanılmaz bir dizayn etme durumu söz konusu ancak yargıda şunu net bir şekilde görüyoruz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Teşekkürler Sayın Başkan.

AKP'lilerin suç iddialarına rağmen hiçbir şekilde yargılanmaması, yargıda kadrolaşma, AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararlarının -dediğimiz gibi- uygulanmaması, Kobani kumpas davası, siyasi soykırım operasyonları ve yine bugün İmralı tecridi gerçekliğiyle karşı karşıyayız. Yargının hukuku eğip bükerek siyasi iktidarın temennilerine göre karar vermesi hâlinde ortaya çıkan durumun ya da çöküşün sonuçlarını tüm toplum yaşar, bugün yaşadığımız gibi.

Yine Nazi rejiminden bir örnekle konuşmamı bitirmek istiyorum. Nazi rejiminde binlerce muhalifi idama mahkûm eden halk mahkemelerinin başyargıcı, Führer'e mektup yazıp "Halk mahkemeleri bundan böyle karar verirken o karara konu olan olayı siz değerlendiriyor olsaydınız nasıl karar vereceğinize inanıyorsa o yönde karar vermeye çalışacaktır." diyordu. Bugün Türkiye'de de yargıçlar bu şekilde karar veriyor.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)