GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:19
Tarih:10.11.2022

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, herkesi ayrıştırma ve düşmanlaştırma politikalarının doğal sonucu olarak aslında tabanının eridiğini gören iktidar cenahı seçim yaklaşırken açılımlara geri döndü. Hak temelli eşit yurttaşlık ilkesini savunan bizler için Alevi yurttaşların talepleri, bunların karşılanması, sorunların çözülmesi çok önemli ancak aylarca reklamını yapıp sonra da meseleyi torba kanun içine sıkıştırdığınızda Alevi yurttaşların sorunları çözülmüyor; TRT Şeş açınca Kürt sorununun çözülmediği gibi. Aynı şekilde, cemevlerini kültür merkezi statüsüne alıp elektrik faturasını karşılamakla da Alevi yurttaşlara eşit yurttaşlık tanınmış olmayacak. Oysa Alevi yurttaşların talebi çok net; cemevlerinin ibadethane statüsünün tanınması ve eşit yurttaşlık.

Şimdi, algı yöneterek imaj tazeleme tüm dünyanın sorunu aslında. İnsan hakları sorunlarıyla gündeme gelen ve bu yıl Dünya Kupası'na ev sahipliği yapacak olan o çok sevdiğiniz Katar'a bakalım örneğin. Stadyum ve tesis inşaatlarında çalışan çoğunluğu göçmen binlerce işçi kupa hazırlıklarında hayatını kaybetti. O ölümlerin üstüne oynanacak futbol için FIFA "Siyaseti bırakın, futbol konuşun." diyor. Şimdi, binlerce işçi ölmüş ve gerçekten, aslında, tamamıyla bir sömürü politikasının sonucu olarak yani siyasetin tam göbeğinde ölmüş o işçiler ve deniyor ki -birçok yerde duyduğumuz o laf- "Siyaset yapmayın." Katar'a futbolla itibar kazandıramaz kimse, siyasetin tam göbeğidir bu.

Size yine gelince, Amasra'da 42 maden işçisinin hayatını kaybettiği katliama ilişkin komisyon kurdunuz ve sanki başka insan yokmuş gibi, o komisyonun başına, Soma katliamının yaşandığı dönemde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olan ama hiçbir sorumluluğu üstlenmeyen Taner Yıldız'ı getirdiniz. Ona itibar kazandıracağınızı düşünüyorsunuz. Ne Amasra'dan ne de Soma'dan itibar kazanamazsınız.

Amasra faciasına baktığımız zaman, metan gazı seviyesi 2 kere patlama eşiğini aştığı hâlde işçilerin çalıştırılmaya devam edildiği... Ayrıca, madenin gaz ölçüm merkezinde polislerin yaptığı inceleme tutanağından görüyoruz ki patlamanın olduğu gün yani 14 Ekimde metan gazı seviyesi 85 kez ikaz seviyesinin üstüne çıkmış ve 5 kez de alarm seviyesini aşmış. Aslında sadece, bir yıldır serpilmeyen taş tozu bile serpilmiş olsa kömür tozu patlaması engellenecek ve çoğu bu nedenle, bunun yaydığı ısı nedeniyle yanarak ölen işçiler kurtulmuş olacaktı. Başta TTK Genel Müdürü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ve tüm ilgili yönetici ve denetçilerin yaşanan bu katliamda cezai sorumluluğu var ve hiçbiri sonradan itibar kazanamaz.

Evet, algı yöneterek imaj tazelemeye örnekler çok. Yine, COP27'de mesela küresel iklim krizini yaratan diğer ülkeler gibi Türkiye de iklim hedefini açıklayacak, karbonsuzlaşma için sera gazı emisyonlarının azaltılacağına, ormansızlaşmanın önüne geçileceğine dair sözler verecek. Tabii, fosil yakıt şirketleri, maden şirketleri, çok uluslu endüstri şirketleri de çevre için sosyal sorumluluk projeleri yürütecek ama diğer taraftan da Amazon Ormanları yine, bu şirketlerin ticaret savaşları nedeniyle yakılmaya devam edecek ya da Eko İklim Zirvesi'ne katılıp "Yarınlara yeşil bir dünya bırakmayı istiyoruz, bunun sözünü veriyoruz." panosunu imzalayan Ankara Belediye Başkanı ODTÜ Ormanı'nı yok edecek rant yolu projesinde ısrar edecek. Evet, bütün bunlardan kimse itibar kazanamaz.

Bakın, yanı başımızda Suriye, Lübnan ve Irak'ta insanlar kuraklık nedeniyle kolera salgınıyla uğraşıyor ve Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 1 Kasım itibarıyla 81 kişi kolera nedeniyle yaşamını yitirdi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Bundan da Fırat Nehri'ndeki akışı kısıtlayan bu memleket sorumlu ve gerçekten bu iktidar sorumlu.

Son olarak şunu ifade etmek istiyorum: Evet, bir kadın; 90 yaşında, Adile Ada ve bu kadın bir gösteri sırasında kelepçelendi. Evet, Soylu, gerçekten bir dakika korumasız dolaşabilir mi; etrafında polisler, korumalar olmadan? Ona kelepçe takılması emrini veren Soylu. O zaman bu kadın mı cesur, Süleyman Soylu mu cesur? Bu kadın cesur çünkü bu kadın 90 yaşında hâlâ bir protesto içindeyse o, gerçekten bir haklar abidesidir, başka bir şey değil. (HDP sıralarından alkışlar) Bir de insanlara düşünceleriyle baş eğdiremeyip, aynı şekilde polislerle baş eğdirmeye çalışıyor. Baş eğmeyecek, bunu böylece bilin.

Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)