| Konu: | Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 10.11.2022 |
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sözlerime başlarken Ağrı Tutak'ta yaşanan vahim trafik kazasında yaşamını yitiren yurttaşlarımıza Allah'tan rahmet, ailelerine sabır, yaralılara şifa diliyorum.
Daha Derik'teki, Antep'teki ve birçok yerdeki kayıpların acısı geçmeden şimdi de Ağrı'da halkımız ağır bir yara almıştır. Ağrı yolunun trafik yükü, tek şerit olması son kazaya açıkça davetiye çıkarmıştır. Trafik kazalarını önlemek için gerekli çalışmaları yapması gereken iktidar, saltanatını kaybetme kaygısıyla her gün ilgisiz birçok gündemle toplumu uğraştırıyor, oyalıyor. Sadece trafik kazaları değil, neredeyse her gün yaşanan kadın cinayetleri, iş cinayetleri, ateşli silahlarla ölüm haberleri ne yazık ki gündem olmaktadır.
Değerli üyeler, ülkenin temel meseleleri olan savaş ve çatışma, yoksulluk ve işsizlik, kadın emeği sömürüsü ve kadın cinayetleri, ekolojik yıkım ve doğa talanı sorunlarını çözmek yerine daha da derinleştiren, tek adam rejimini kurumsallaştırıp rantı ve yandaşları esas alan torba kanunlar önümüze getiriliyor. Torba kanun yöntemi başlı başına bir sorundur ve yasama yetkisinin istismarıdır. İktidar, bu kanunları ilgili toplum kesimlerine, sivil toplum kuruluşlarına, muhalefete danışmadan tekçi bir anlayışla yapıyor. Tekçi, ırkçı, cinsiyetçi ve ayrımcı kültürü torba yasalarla kalıcılaştırmaya, kurumsallaştırmaya çalışıyorsunuz. Aynı torbada Alevilik, madenlerde yaşamını yitirenler, motorlu araçlar, kamulaştırma gibi birbiriyle ilgisiz, alakasız konuların yer alması iktidarın ciddiyetsizliğini ve toplum karşıtlığını gösteriyor.
Kanun teklifinin 5'inci maddesinde kamulaştırma ve kamulaştırmasız el atma üzerine bir düzenleme yapılıyor. Kamuya ait tarihsel birikimleri, kurumları, kamusal hizmetleri yok pahasına özelleştiren bir iktidarın kamulaştırma hukuku üzerinde bu kadar tepinmesi de tesadüfi değil. Özellikle, kamulaştırmasız el atma işlemlerinde ve alelacele kamulaştırma işlemlerinde kamu hizmetlerini geliştirme amacıyla bir işlem yapılmadığı açıktır. Nerede bir maden alanının bir yandaşa tahsis edilmesi, tarihî, kültürel bir alanını ranta açılması, HES'lerle doğanın yağmalanması varsa orada AKP önce kamulaştırıyor ya da kamulaştırmasız el atıp sonra yandaş sermayeye devrediyor. AKP iktidarı sadece son bir yılda 7,7 milyar TL'lik kamu taşınmazını satmıştır. AKP tüm ülkeyi satarken kayyumlar eliyle de gasbettikleri belediyelerimize ait ne varsa yandaşlara peşkeş çekiyor.
AKP-MHP iktidarı kamulaştırmanın değil, özelleştirmenin iktidarıdır. Bunun en büyük örneği kamuya ait olan PTT'nin taşeronlaştırılmasıdır. PTT personeli içerisinde kamu çalışanı oranı her geçen gün azaltılarak çalışanlar güvencesiz, esnek ve ucuz iş gücü olarak ağır bir iş yüküyle karşı karşıya bırakılmış, yoksulluğa mahkûm edilmiştir. Çalışan memurlara yönelik mobbing, sürgün ve ayrımcılık uygulamaları her hafta kamuoyuna yansımaktadır. İktidarın özelleştirme politikalarını da TELEKOM'un özelleştirilmesi skandalında hep beraber gördük. Kamuya ait olan TELEKOM, kamu bankalarından verilen kredilerle AKP'nin seçtiği bir şirkete verilmiş, bu firma TELEKOM'u on üç yıl işlettikten sonra kredi borcunu ödemeden TELEKOM'u yine borçları karşılığında kamu bankalarına devretmiştir. Bu özelleştirmede kamu bankalarının zararı 5 milyar dolar civarında olup ülkenin kaybı ise tam olarak hesaplanamamıştır. TELEKOM özelleştirmesinde olduğu gibi halka ait olan her şey sermayeye peşkeş çekilmektedir. Bu Meclisin bağımsız bir araştırma komisyonuyla başta TELEKOM olmak üzere tüm özelleştirme süreçlerini araştırması gereklidir.
Derin bir toplumsal yoksulluk, artan mafyalaşma, yolsuzluk ve bunlara karşı çıkan herkesin baskıyla sindirilmesine dayalı bir yasaklar ülkesindeyiz. Artan yoksulluk ve ağırlaşan yaşam koşulları toplumda büyük bir umutsuzluk yaratmış, en ufak sorunlarda bile bir cinnet hâli topluma sirayet etmiş, sokaklar şiddet alanına dönüşmüştür. Yargıya güvenin kalmadığı bu tek adam düzeninde, herkes adaleti kendi eliyle gerçekleştirmeye çalışırken iktidar da bireysel silahlanmayı âdeta teşvik etmektedir.
AKP iktidarı döneminde uyuşturucu ve silaha ulaşmak kolaylaştırılmıştır. Siyasi tutsaklar cezaevlerinde fiilî ölüme mahkûm edilirken her türlü suçu bulaşmış tecavüzcü, kadın katilleri, mafya elemanları, uyuşturucu baronları iyi hâl ve aflarla serbest bırakılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Devamla) - Kabineden bir bakanla, özellikle de o bakanla fotoğrafları varsa sınır kapıları dâhil tüm kapılar açılıyor.
İktidarınız, toplumun temel değerlerine, halkların diline, inancına ve mezhebine savaş açmış; devletin kurumlarını, bütçesini, kolluk gücünü ve bürokrasisini topluma karşı kullanan bir yapıya dönüşmüş durumdadır.
Bütün baskı ve saldırılarınıza, nefretinize, halk ve kadın düşmanlığınıza rağmen bizler emekten, adaletten, eşitlikten, özgürlükten ve yaşamdan vazgeçmiyoruz. Sözümüz var: Bedeli ne olursa olsun bu ülkede onurlu bir barışı, demokrasiyi, özgür ve eşit bir yaşamı inşa edinceye kadar mücadele edeceğiz ve halkların umudu olmaya devam edeceğiz.
Tüm halkımızı saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)