| Konu: | Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 20 |
| Tarih: | 15.11.2022 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
Mevcut 13 farklı kanunda değişiklik yapan torba kanun teklifinin ikinci bölümünün görüşmelerine başlıyoruz. Birbirinden farklı mevcut kanunlarda, birbirinden farklı 13 yeni hükmü düzenleyen bir teklifi tek bir çerçevede birleştirmeye çalışmak, ciddiyetsizliği Meclis onayına sunmak demektir. Böylesine günü kurtarmaya yönelik kanun teklifi hazırlama yöntemiyle durmadan değişikliğe uğrayan karmakarışık bir mevzuat sistemi oluşturuluyor. AK PARTİ iktidarı, Parlamentomuzun yasama sorumluluğunu ciddiyetten uzaklaştırıyor.
Komisyonda görüşülen teklif kamuoyuna sunulurken "Tarihî bir adım atılıyor." algısı oluşturuldu ancak vatandaşlarımızın hassas olduğu konuların iktidar partisi tarafından siyasi çıkar için kullanılmasına maalesef yine cüret edildi. Kanun teklifi Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülürken bir yanda cemevleriyle ilgili düzenlemelerin yasalaşması, diğer tarafta ise devlete ait limanlarımızın hâlihazırda süren işletme devirlerinin kırk dokuz yıl daha uzatılması Anayasa'ya aykırı şekilde istendi. Aslında AK PARTİ iktidarı torba kanunun içerisine cemevleriyle ilgili hassas meseleleri ekleyerek sakıncalı maddelere "Hayır." denmesini engellemek istedi; Alevileri, kendi sorunlu çıkarları için kullanmak istedi. Torba kanunda teklif edilen maddelerle Alevi kardeşlerimize sempatik gözükerek kamuoyu oluşturulmak istense de AK PARTİ zihniyetinin konuya sığ bakması sebebiyle teklif maalesef onur kırıcı bir hâl aldı, Alevileri rencide etti.
İlgili maddelerin gerekçe kısımları son derece özensiz bir biçimde hazırlanmış. İktidar tamamladığı bir torba kanunun maddelerinin arasına bu önemli konuyu sonradan iliştirmiş. Üzerinde gerekli çalışmaların yapılmadığı anlaşılan, cemevleriyle ilgili maddeler başka sorunlara da zemin hazırlayabilecek nitelik taşıyor. Teklifin 8, 14, 15, 16, 17 ve 22'nci maddeleri cemevlerinin yapımı, bakımı, giderleri ve imar planlarındaki durumları hakkında düzenlemeler içeriyor. Alevi vatandaşlarımızın büyük beklenti içerisine girmesine rağmen beklentilerini karşılamayan böyle bir düzenlemenin hem de bir torba kanun içerisine sıkıştırılması son derece yakışıksız ve inciticidir. İktidarın asıl amacı, cemevleriyle ilgili maddelerin bir torba içerisine dâhil edilerek odağın o maddeler üzerinde toplanması ve bu sayede, alışılageldiği üzere, sakıncalı maddeleri kamufle ederek muhalefetin kanun teklifine "Hayır." demesinin önüne geçmekti. İktidarın bu tutumu başta Alevi vatandaşlarımız olmak üzere toplumun tüm kesimlerini incitir. Çok boyutlu olarak görüşülmesi ve sonuca bağlanması gereken bir konunun yalnızca elektrik ve su giderleriymiş gibi basit bir meseleye indirgenmesi toplumumuza hiçbir yarar sağlamaz. Zaten yargı kararlarıyla Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yapılan bu tür ödemeler, torba kanunda sanki bir yenilik gibi duyurularak başka kurumlara devrediliyor.
Teklifle, aydınlatma giderlerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından karşılanması, bir dinî mabet olan cemevlerinin kültür merkezleri statüsüne indirgenmesi demek de oluyor. Bu yanlış uygulamanın kırık kalplere neden olacağı da aşikâr. Cemevleriyle ilgili maddelerin torba kanun teklifinden geri çekilerek mabede saygı çerçevesinde daha detaylı ve özenli bir biçimde ele alınması, müstakil bir kanun teklifi olarak Meclise sunulması gerekir.
Sayın milletvekilleri, teklifin 20'nci maddesiyle İstanbul Finans Merkezi için yeni bir vergi indirimi teklif ediyor. İFM Kanunu'nu geçtiğimiz haziran ayında daha yeni görüştük, İYİ Parti olarak uyarılarda bulunduk. Kanunun yasalaşmasının üzerinden altı ay bile geçmemişken bir başka vergi indiriminin daha yapılması İFM'ye beklenen rağbetin gösterilmemiş olduğunu bize kanıtlıyor. İFM'nin kuruluş aşamasının son derece yanlış yürütüldüğünü İYİ Parti olarak Komisyonda anlatmaya çalışmıştık. Dünyadaki finans sisteminin dijitalleştiği bir ortamda "İFM" denilerek etrafı duvarlarla çevrili bir beton sitenin fiziki sınır olarak belirlenmesi son derece hatalıdır. İstanbul zaten tarihi, prestiji ve jeopolitik konumu itibarıyla bir finans merkeziyken İFM projesiyle bir beton sitenin finans merkezi olmasında ısrar ediliyor. İFM'nin çeşitli inşaat projeleriyle duvarlar arasına sıkıştırılmaya çalışılması doğru bir yöntem değildir. Bu anlayış, verilen tüm vergi indirimleri ve muafiyetlere rağmen istenilen etkiyi yaratmaz.
Ayrıca, İstanbul Finans Merkezi bölgesinde faaliyette bulunan kurumlara getirilmek istenen istisna diğer kurumlar vergisi mükelleflerine de sağlanmalı. Vergide adaletin tesis edilmesi, ekonomik büyüme oluşturulması, ekonomik istikrarın korunması, istihdam imkânlarının artırılması ve ülkemize döviz girdisi sağlanması ancak eşitlik ve adalet yoluyla artabilir. Yeni bir vergi imtiyazı daha sağlayarak bu yapısal sorunun çözülmesi mümkün değil. Kamuya ait tüm finans kurum ve kuruluşlarının İFM çatısı altında toplanmasıyla finans merkezi oluşturulamaz. Finansal açıdan gelişme ancak ülkemize yeni yatırımcıların çekilebilmesiyle sağlanır; sen, ben, bizim oğlanla bu iş olmaz.
Tekliften anlaşıldığı kadarıyla, İFM talep görmüyor. Finans merkezleri hukuksal altyapının bulunduğu ve hızlı hareket ettiği, insanların güvenliklerinin en üst düzeyde sağlanmış olduğu, rüşvet ve yolsuzlukların asgari seviyede olduğu yerler olarak tanımlanıyor. Kaydettiğim bu hususların bulunmadığı, çok hukuklu, çok dilli bir sistemle İFM kendine mahsus bir piyasa hâlini alır ve kara para aklamaya kadar giden bir zemin oluşturulur; Türkiye'ye de bu durum hiçbir şekilde yakışmaz.
Teklif, getirilmek istenen yüzde 50 vergi indirimini sıfıra indirebilmek ve yüzde 100'e çıkarabilmek için Cumhurbaşkanına yetki verilmesini de içeriyor. Bir başka ifadeyle, Cumhurbaşkanına vergi indirimini tamamen kaldırma yetkisi de veriyor. Anayasa'nın 73'üncü maddesinin üçüncü fıkrasında "Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır." deniyor. Kanun çıkarmak suretiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi uhdesinde bulunan yetkinin torba kanun teklifiyle Cumhurbaşkanına devredilmek istenmesi açıkça Anayasa'ya aykırılık teşkil eder. Bu çerçevede, Komisyonda, İYİ Parti olarak, vergi indiriminin ülkemize döviz girdisi sağlayacak tüm kurumlar için uygulanması ve Cumhurbaşkanına tanınmak istenen yetkinin makul sınırlara çekilmesi hakkında bir önerge verdik; önergemiz Cumhur İttifakı oylarıyla reddedildi.
Teklifte ayrıca maden ocaklarında hayatlarını kaybeden işçilerimizin ailelerine aylık bağlanması öngörülüyor; ayrıca, bir yakınının kamuda istihdam edilmesi hakkında düzenlemeler de yapılıyor. Bu vesileyle maden kazalarında hayatlarını kaybeden kardeşlerimize Allah'tan rahmet dilerim, ailelerine sabırlar niyaz ederim. Allah milletimize böyle kazalar bir daha göstermesin.
Amasra'daki maden faciası sonrasında görüşülen ilk torba kanuna ek madde ilave edilmesini ve benzer bir düzenlemenin yapılmasını olayın sıcaklığıyla İYİ Parti olarak teklif etmiştik. Teklif maalesef Cumhur İttifakı tarafından o zaman reddedildi. Bu partizan tavır doğru değildir, oldukça üzücüdür. Hayırlı ve gerekli bir konuda verilen, geçmiş önergemizin neredeyse benzeri olan önergeye İYİ Parti olarak aynı yanlış tavrı göstermeden Komisyonda "kabul" oyu verdik.
Sayın milletvekilleri, Komisyon görüşmeleri sırasında İYİ Parti olarak yoğun itirazlarımızın olduğu, önerge de verdiğimiz sakıncalı bir madde tekliften çıkarıldı. Çıkarılan madde, limanlarımızın işletme haklarının ihalesiz, rekabetten uzak bir şekilde uzatılmasına yönelikti. AK PARTİ tarafından bu sakıncalı konu ısrarla Parlamentomuz gündemine getiriliyor. Seçimlere sayılı aylar kala bu ısrar izaha muhtaçtır. Devlete ait bazı limanların işletme hakları belli süreler için devredilmişti. 2022 yılı Ocak ayında özelleştirme kapsamına alınan limanların işletme süreleri ihalesiz, rekabetten uzak, keyfî bir biçimde kırk dokuz yıla kadar yine uzatılmak istendi. Bu çerçevede hazırlanan bir kanun teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul gündemine getirildi, Cumhur İttifakı oylarıyla kabul edildi. 2022 yılı Temmuz ayında ise Anayasa Mahkemesi sözleşme sürelerini ihalesiz olarak kırk dokuz yıla kadar uzatan kanun maddesini oy birliğiyle iptal etti. Son derece kritik, stratejik önemi olan limanların daha süreleri bitmeden ihalesiz, rekabet ortamından uzak ve iktidar tarafından seçilmiş firmalara adrese teslim tekrar verilmesi kamu kaynaklarının peşkeş çekilmesidir. AK PARTİ, hukuka ve Anayasa'ya aykırı bu düzenlemeyi tekrar Meclisin gündemine getirmeye çalışarak Anayasa'yı ve hukukun üstünlüğünü umursamayan bir yasama anlayışına sahip olduğunu hepimize gösteriyor.
Diğer yandan, teklif maddesinin gerekçesinde düzenlemeye neden ihtiyaç duyulduğu kaydedilmiş. Gerekçeye göre, işletme süreleri kısaldığı için şirketler yatırım yapamıyorlarmış; özürleri kabahatlerinden büyük.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) - Aslında bu bahaneyle kamu kaynaklarının nasıl verimsiz kullanıldığı da itiraf ediliyor. Yatırım yapılmasını şart koşan sözleşme koşullarına neden yer verilmiyor; veriliyorsa neden vakitlice denetlenmiyor? Bu sorular yanıt bekliyor.
Kaybedilmesi muhtemel seçimler öncesi devletin malını yakın çevreye peşkeş çekmenin yakışıksız ve haram olduğunu ifade eder, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)