| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 21 |
| Tarih: | 16.11.2022 |
HDP GRUBU ADINA ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Merhabalar, halklarımızı selamlayarak başlıyorum.
Benim konuşacağım konu bir katliam, konuşması da kolay olan bir mesele değil. Zira geçen sene temmuz ayında Konya'nın Meram ilçesinde bir aileden 7 Kürt katledildi, ırkçı bir saldırıyla katledildi; tetikçi Mehmet Altun tarafından evlerinin bahçesine gidilerek 7 kişi öldürüldü ve aileden sadece 1 kişi şu an yaşamını devam ettiriyor.
Aslında bu saldırı "Geleceğim." diyen bir saldırıydı. Zira bundan önce yine aynı aileye yönelik -Dedeoğulları ailesine yönelik- yine aynı aile tarafından saldırı gerçekleştirilmişti ve bu saldırıda aile fertleri yine hayati tehlike atlatacak derecede yaralanmıştı. Aslında bu saldırı dalgası on yıldır sürüyordu; Dedeoğulları ailesi komşuları olan Keleş ve Çalık ailesi tarafından tam on yıldır sistematik olarak ırkçı bir saldırıya maruz bırakılıyordu.
Peki, bu ön saldırı olduğunda ne oldu? Aslında hep bildiğimiz hikâye oldu; gerçek anlamda bir soruşturma yürütülmedi, olayın üstü kapatılmaya çalışıldı, saldırıya uğrayanlara koruma verilmezken saldıran aileye koruma tahsis edildi. Bu soruşturma dosyasında ailenin katledilmesine kadar hiçbir işlem yapılmadı. Olayın olduğu anda dinlenmesi gereken tanıklar dinlenmedi, ne zaman dinlendi? Dedeoğulları ailesi katledildikten sonra dinlendi. Soruşturmanın önemli bir delili olan HTS ve telefon kayıtları ne zaman incelendi, ne zaman dosyaya girdi? Aile öldürüldükten sonra.
Savcı bütün işlemleri ancak sonraki dosya gündeme girdiğinde yani aile katledildiğinde ve tabii ki bu, kamuoyuna yansıdığında kamuoyu baskısı sonucu dosyayı aldı ve incelemeye başladı. Ve biliyor musunuz ne olmuştu? Dosyada bu savcı daha önce takipsizlik kararı vermişti, üstelik de kendisi delil araştırması istemişken, daha delillerin sonuçları gelmeden alelacele takipsizlik kararı verdi. Bu takipsizlik kararını verirken de olayı çarpıtacak bir cümle kullandı "Olayda Kürt olmalarından kaynaklı bir durum yoktur, ırkçı saldırı yoktur." Hangi araştırmayı yaptınız da bu sözü söylüyorsunuz diye buradan sormak gerekiyor. Ve yine bu soruşturmada Dedeoğulları ailesinin evinin bahçesinde bulunan fişeklerle ilgili de bir değerlendirme yapmış savcı bey. Fişeklerin Dedeoğulları ailesine ait olduğunu söylemişti, oysaki sonraki soruşturmada bunların saldırgan aileye ait olduğu açıkça ortaya çıktı.
Dedeoğulları ailesinin basına da yansıyan beyanlarında şöyle şeyler geçiyordu: Dedeoğulları ailesine hitaben bu aile "Biz ülkücüyüz, siz Kürtleri buradan kaldıracağız." diyerek saldırmıştı. Olay tarihinde ağır yaralanan Yaşar Dedeoğulları, ifadesinde şahıslarla aralarında on yıldır husumet olduğunu, husumetin sebebinin Kürt olmalarından, Kürtlük mevzusundan kaynaklandığını dile getiriyor. Yine, katilin 112 çözümleme tutanağında "Biz Türk halkı olarak siz polisleri çok seviyoruz, biliyorsunuz değil mi? O teröristleri vurdum, aslında daha fazlasını da vuracağım." diyor.
Dedeoğulları ailesi bu saldırıdan sonra bir kez daha saldırıya uğruyor ama yine soruşturma ya da bir güvenlik önlemi alınmıyor. Basına yansıyan sürecin en başından itibaren hem iktidar yetkilileri hem Konya Cumhuriyet Başsavcılığı olayın aydınlatılmasının ve ırkçı saiklerin cezalandırılmasının önünü kesen açıklamalar yapıyorlar. Israrla "Kürtlük meselesiyle ilgisi yoktur." diyorlar oysaki dosya içeriği tam da bunu gösteriyor ve bütün bu sürecin sonunda 7 kişilik bir aile katledildi.
Dosya içerisindeki belge ve bilgiler, delil karartmaya dahi varan bir soruşturma sürecinin yaşandığını açıkça gösteriyor. Olay bile, isteye aydınlatılmıyor. Mehmet Altun'un dışındaki tüm failler tahliye edildiler, hem de çok kısa bir sürede. Dedeoğulları ailesine mensup müşteki aile üyelerinin duruşma salonunda dile getirdiği adalet taleplerinin cevabı ise aileye yönelik darp, gözaltı ve soruşturma dosyaları oldu. Failler, bu soruşturma dosyalarındaki şikâyetlerinde 12/05 tarihinde gerçekleşen saldırı sonrası soruşturma savcısıyla görüştüklerini söylüyorlar. Bakın, bunlar dosyada var ve diyorlar ki: "Keleş ve Çalık ailelerinden tutuklananları biz tahliye ettirdik." diyor, sanıklar açıkça bunu söylüyor.
Mehmet Altun'un olay sonrası firari olduğu süreçte 155'le otuz beş dakikalık görüşme kaydı bile dosyadan çıkarılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayınız.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) - Mehmet Altun'un olay sonrası firari olduğu süreçteki bu kayıtlar neden ortadan kaybedildi? Bu katliam, ısrarlı bir şekilde "komşular arası husumet" olarak, "tarla meselesi" olarak geçiştirilmeye çalışılıyor, ısrarla faillere karşı cezasızlık politikası devreye sokulmaya çalışılıyor. 30 Temmuz 2021'de gerçekleşen katliam sonrası dosyaya giren cezaevi görüşme kayıtları, katil Mehmet Altun'un yakalandıktan sonra âdeta kahraman gibi karşılandığını gösteriyor. Kolluk birimlerinin, infaz görevlilerinin kendisine ve ailesine ne kadar iyi davrandığını, teselli ettiklerini kendisi anlatıyor. Öyle ki ilk duruşmada salona polis silahla giriyor, müştekilerden birine doğru yöneliyor ancak diğer polislerin durdurmasıyla engellenebiliyor. Sanıklar tüm aşamalardaki tutarlı beyanlarında -ki en tutarlı beyanları bunlar- kolluğun kendilerine her zaman ısrarla ne kadar iyi davrandıklarını hatta polisin kendileriyle beraber neredeyse tarlaya gidip onlarla çalışmak istedikleri yönünde beyanda bulunuyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) - Tamamlamak için süre rica edeceğim Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Gülüm, bir kararımız var ama siz istisna olun.
Buyurunuz efendim.
OYA ERONAT (Diyarbakır) - Niye? Sebep?
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) - Çünkü bir katliam var.
Şimdi, böyle bir katliamın duruşması yarın görülecek ve bir karar verilecek.
OYA ERONAT (Diyarbakır) - Sizden iyi katliamcı mı olur? Alçakça yapıyorsunuz.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Bir daha söyle anlayamadık. Bir daha söyle, duyamadık.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) - Ama biz yürütülen süreçten şunu gözlemliyoruz: Her zaman olduğu gibi bir tetikçi cezalandırılacak, dosyanın diğer failleri yargılanmayacak ve daha da önemlisi bu katliamın aslında ırkçılıkla beslendiğini, Kürtlere yönelik bir katliam çizgisinin sonucu olarak gerçekleştiğinin üstü örtülmeye çalışılacak. İşte, biz bu nedenle diyoruz ki: Burada bir araştırma komisyonu kurulmalı ve bu gerçek açığa çıkmalıdır ki bundan sonra benzer katliamlar gerçekleşmesin. Bu nedenle önergemize olumlu yönde oy kullanmanızı bekliyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)