GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:21
Tarih:16.11.2022

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli vekiller; madde 23, TMSF işlemlerine ilişkin bulunmaktadır. Bunun özü şudur: TMSF'nin kayyum olarak atandığı şirketlerin ortaklık pay ve haklarına ilişkin olarak şirket ortakları tarafından yapılmış olan devir ve temlik işlemlerinden TMSF'nin değerlendirmesi sonucu muvazaalı addolunanlar geçersiz sayılacak ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun talebi üzerine ticaret sicilinden terkin edilecektir.

Muvazaa üzerine geçersizlik ve terkin yaptırımları mülkiyet hakkına ve sözleşme özgürlüğüne aykırıdır; ilk olarak, yasallık ilkesine aykırıdır çünkü bu işlemlerde kullanılan ölçütler belirlilik ilkesinden uzaktır, bu bakımdan Anayasa'nın birçok maddesine aykırıdır ama bu söz konusu özgürlüklere getirilen sınırlamada özellikle ölçülülük ilkesi bakımından ölçüsüzdür ve bu yönüyle de Anayasa'ya aykırıdır; mülkiyet hakkı ve sözleşme özgürlüğü, Anayasa madde 13, ölçülülük ilkesi.

TMSF'ye tabi olan şirketler, devredilmiş olan şirketler ve diğerleri arasında bu işlem farklılığını haklı kılacak bir neden bulunmadığından eşitlik ilkesine ve ayrımcılık yasağına da aykırı bulunmaktadır.

Ayrıca, yargı yeri tarafından yapılması gereken bir işlemin idari bir birim tarafından yapılacak olması nedeniyle de özellikle hak arama özgürlüğü kuralına, Anayasa madde 36'ya aykırı bulunmaktadır.

Dahası, bu konuda Anayasa Mahkemesi kararı bulunduğundan Anayasa Mahkemesi kararının gerekleri yerine getirilmemektedir, böylece Anayasa 153'e de aykırılık taşımaktadır bu düzenleme.

Anayasa madde 2'ye hukuk devleti açısından aykırıdır. Şöyle ki idari nitelikte karar alan TMSF'nin kararlarına karşı yapılacak yargısal başvurularda idari yargının değil ama adli yargının yetkili kılınması bizdeki adli yargı-idari yargı ayrımı ilkesi geçerli olması nedeniyle Anayasa madde 2'ye -hukuk devletine- aykırıdır.

Sonuç olarak, TMSF'nin muvazaalı işlemlerine, AYM kararına rağmen yine Anayasa'ya açıkça aykırı bir koruma zırhı getirilmektedir aynen OHAL'de hukuksuz işlem yapanlara getirilen sorumsuzluk zırhı gibi. Fakat TMSF, özellikle 15 Temmuz sonrası el konulan şirketler ve bu şirketlerin büyüklükleri de dikkate alındığında bir sermaye transferi merkezi olarak kurgulanmaktadır, yapılan hukuksuz işlemler koruma ve sorumsuzluk zırhına kavuşturulmaktadır. Bunu cemevleriyle birlikte değerlendirdiğimizde şöyle bir görünüm karşımıza çıkmaktadır: Anayasa dünyevi bir metindir; bu, dünyevi metin olarak bütün inançları güvence altına almaktadır. Vergi yükümlüsünün hakları açısından baktığımız zaman Sünni bir yurttaş "Vergim neden bir dernek için harcansın?" diyecektir çünkü Aleviliği bir derneğe indirgiyor bu yasa önerisi; Alevi yurttaş ise "Vergim neden Diyanet İşleri Başkanlığı için harcansın?" diyecektir, iki. Ama Diyanet İşleri Başkanlığı sitesine ve Diyanet Vakfı sitesine bakan Diyanet Vakfı'nın 149 ülkede faaliyet gösterdiğini, 103 ülkede cami yaptırdığını, kuzey Suriye'de ise 491 caminin bakım ve onarımını üstlenmiş olduğunu gören bir yurttaş, bütün Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları "Neden benim vergim Misakımillî sınırları dışında harcanmaktadır?" diye soracaktır. Bu sorular pek meşrudur. TMSF'yle birlikte bu konuyu değerlendirdiğimiz zaman akçasal OHAL sürekliliği yani TMSF inanç OHAL'iyle devam edecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim.

Burada 2 soruyu sormak gerekir: TMSF yoluyla sürekli kılınan akçasal OHAL, inanç OHAL'iyle mi sürdürülmek isteniyor?

Anayasasında resmî din olan devletlerde bile farklı din ve inançlar hoşgörüden yararlanırlar ve onlar kendi ibadetlerini toplu olarak ibadethanelerinde yaparlar. Ne var ki laiklik ilkesine dayanan Türkiye Cumhuriyeti'nde laiklik ve demokratiklik temel ilke olduğu hâlde Alevi inancını yadsıyarak dinsel hoşgörü ilkesinin bile geçerli olmaması söz konusudur. Acaba bunun nedeni Anayasa madde 24'ün sürekli politikaya, dinin sürekli politikaya alet edilmesinden mi kaynaklanıyor "Hukuk yoksa ahlak da yok." dedirtircesine?

Peki, o zaman...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, cümlemi tamamlayayım.

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - O zaman Avrupa Mahkemesi bu konuda kesinleşmiş 6 karar verdiğine göre sayın vekiller ve bu, Avrupa Mahkemesinin kesinleşmiş kararlarına aykırı olduğuna göre, bu yasa eninde sonunda Avrupa Mahkemesine götürüldüğü zaman Avrupa Mahkemesi yüklü bir tazminata hükmettiğinde, bunu Anadolu'nun yoksul insanları karşılayacağından, acaba burada bugün bu yasaya "evet" oyu verenlerin vicdanları sızlamayacak mı?

Teşekkürler. (CHP sıralarından alkışlar)