| Konu: | Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 21 |
| Tarih: | 16.11.2022 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 366 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin geneli üzerinde görüşlerimizi ifade etmek için İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, zorlu bir yeni yıla gireceğimiz gerçeğini aklımızdan çıkarmamalıyız. Millî birlik ve beraberliğimizin daha da tahkim edilmesi, demokrasi ve özgürlüklerde halkımızın rahatlatılması, geçim zorluklarının ve enflasyonun hafifletilmesi elzemdir. Unutmamalıyız ki savaş koşullarının oluştuğu bu süreçte güvenlik örgütlenmemizin güçlendirilmesi şarttır. Artan terör faaliyetleri karşısında milletçe uyanık olmalıyız. Terörü, terör destekçilerini, terörden medet umanları da bu vesileyle lanetliyorum.
Görüşmekte olduğumuz teklif yürürlük ve yürütme maddeleri dâhil 16 maddeden oluşmaktadır. Teklifin içeriğine baktığımızda ise güvenlik koruculuğundan Polis Akademisine, Jandarma Asayiş Vakfından Sahil Güvenlik Komutanlığına kadar güvenlik birimleriyle ilgili muhtelif düzenlemeler yapılacağı anlaşılmaktadır. Usulde bazı sorunlar olsa da düzenlemelerin esasında bazı ihtiyaçların karşılanmak istendiği de görülmektedir. Bunlara bizim bir itirazımız da olmamıştır ancak sorumlu muhalefet anlayışımız gereği eksik ve hatalı bulduğumuz bazı hususları ifade etmek durumundayız.
Değerli arkadaşlar, görüşmekte olduğumuz teklifin komisyon toplantısında da muhalefet partilerinin değişiklik önergeleri alelacele reddedilmiştir. 24 Haziran 2018 tarihinde Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilmesiyle yönetim usullerindeki ve teamüllerindeki bozulma, devlet geleneklerinden uzaklaşma, denge denetimin ortadan kalkması, devlet ciddiyetinin ve devlete güvenin kaybolması, partizanlığın liyakate tercih edilmesi bugün içinde bulunduğumuz total krizin nihai çıktılarıdır. Bu ucube sistemin millete ve devlete bir yarar sağlamayacağını, ülkemizi uçurumun kenarına sürüklediğini çözülemeyen krizlerden çok net anlıyoruz. Yüzde 186'lara ulaşan enflasyon ortamında derin ekonomik krizler yaşanırken, hayat pahalılığı, geçim zorluğu katlanılamaz seviyelere ulaşmışken, sığınmacılar nedeniyle demografik yapımız bozulma tehdidi altına sokulmuşken, dış politikada etrafımız ateş çemberiyle kuşatılmışken, terörle mücadelede her gün yeni şehitler veriyorken, uyuşturucu bağımlılığı ilkokul yaşlarına kadar düşmüşken, aile mefhumunun içi kasten boşaltılıyorken, toplumsal huzur ve ahenge yönelik tehlikeler fazlasıyla artmışken, doğal afetlerden yakamızı kurtaramıyorken yirmi yıllık AKP iktidarının bildiğini okumaya devam etmesi, sorumluları başka yerlerde araması da doğrusu ibretliktir. Devletin bütün organlarına, kamusal alanın bütün hücrelerine bir virüs misali sirayet ederek temel dokuları tahrip etmesi maalesef bugünkü çaresizliğin, karamsarlığın nedenidir. Dünyanın her yerinde böyle bir iktidarın meşruiyeti tartışmalı hâle gelir. Böyle bir iktidarla yönetilen her ülke, başka ülkelerin rüzgârında savrulmaktan kurtulamaz, nitekim kurtulamıyor da.
Değerli arkadaşlar, iktidarın yeni örgütlenme girişimleri birçok kurumda olduğu gibi İçişleri Bakanlığına bağlı kurumlarda da sıkıntılara yol açmaktadır. Emniyet Genel Müdürlüğü içinde bulunan KOM Başkanlığı yani Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı, İstihbarat Daire Başkanlığı, Personel Daire Başkanlığı gibi başkanlıklar müstakil başkanlıklar hâline getirilmiştir. Bu durumda Emniyet Genel Müdürünün iş yükünün aşırı ölçüde artacağı muhakkaktır çünkü müstakil başkanlıkların doğrudan Genel Müdüre bağlı olması kaçınılmazdır. Hiç olmazsa Göç İdaresi Başkanlığı nasıl örgütlenmişse Emniyet Genel Müdürlüğü de aynı yöntemle örgütlenebilirdi. Emniyet başkanlığı türü bir düzenleme yapılarak bünyesindeki daire başkanlıklarının genel müdürlük olarak tanzimi mümkün olabilirdi. Bu karmaşıklığın ileride yönetimde zorluklara ve çatışmalara neden olabileceği unutulmamalıdır. Bunu önlemeye yönelik hiçbir çabanın, hiçbir girişimin olmaması ne kadar acıdır. Gerek jandarmamız gerekse polisimiz bizim rahatımız, huzurumuz için her zaman devletimizin ve milletimizin yanındadır; bunlar vatan müdafaasında önemli sorumluluklar üstlenen, sürekli olarak şehit veren, gazi veren teşkilatlarımızdır. O nedenle, bu kurumlarımıza ilişkin yapılacak düzenlemelerin daha titizlikle ele alınması, ince ince kurgulanması ve işlenmesi gerekiyor. Bu yapılıyor mu? Evet, arkadaşlar, maalesef yapılmıyor.
Ulusal güvenlik politikasının uygulamada önemli bir teşkilatı olan Emniyet Genel Müdürlüğümüz memur ve amir sınıfının kalitesiyle daha da başarılı olacaktır. Bunu sağlamak için hizmet içi eğitimin, akademik eğitimin, mesai dâhilinde eğitimin önemi asla unutulmamalıdır.
Bölücü ve yıkıcı faaliyetler yani PKK ve açılım politikaları, gerginlik ve kutuplaşma, terörle müzakere ve vekâlet savaşları hep teşkilatımızın yetki alanına giren temel uğraşı konuları olmuştur. Bunun dışında, emniyet ve asayiş hizmetlerinde; halkın canı, malı ve ırzının korunmasında, tasarrufa ilişkin emniyette, genel sağlık ve esenlikte yüzde yüz başarılı olacak bir teşkilat temel arzumuzdur. İşte, arkadaşlar, 85 milyonu huzur ve güven içerisinde, özgürlük içerisinde yaşatacak bir teşkilat arzusu taşıyoruz, bu da doğal olarak eğitimden geçmektedir.
Değerli arkadaşlar, teklifin ilk 3 maddesi 442 sayılı Köy Kanunu'nda değişiklikler yapılmasını öngörmekte olup güvenlik korucularına ilişkindir.
1'inci maddeyle güvenlik korucularına verilecek disiplin cezalarının çeşitleri ile ceza uygulanacak fiil ve hâllerin ilgili kanuna eklenmesi öngörülmektedir; disiplin cezaları "uyarma" "kınama" "ücretten kesme" "görevden çıkarma" başlıkları altında detaylandırılmaktadır.
2'nci maddeyle güvenlik korucularına getirilmek istenen disiplin cezalarının belli durumlarda hafifletilmesi düzenlenmektedir.
3'üncü madde, ilk 2 maddede yer alan cezaların yetersiz kaldığı durumlarda Devlet Memurları Kanunu yani 657 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağını emretmektedir.
Yani arkadaşlar, teklifin ilk 3 maddesinden anlıyoruz ki iktidar korucular için herhangi bir hak iyileştirmesi yapmak yerine disipline ilişkin hükümlerde düzenlemelere gitmektedir.
Güvenlik korucularının disiplin suç ve cezaları ile bunlara itirazların belirlenmesi elbette önemlidir. Ancak terörle mücadelemizde büyük sorumluluk taşıyan AKP'nin FETÖ'yle, PKK'yla iş tuttuğu dönemlerde büyük acılar yaşamış korucularımıza parmak sallayarak bu işler olmuyor arkadaşlar. Bu işler telefon dağıtmakla, harç muafiyetiyle, giyim standardıyla, harcırahla da olmaz; temel sorunlar bunlar değil.
Şimdi, burada İYİ Parti olarak güvenlik korucularımıza ilişkin düşüncelerimizden kısaca bahsetmek istiyorum:
1) Güvenlik korucularımızın gazi olanlarına Devlet Övünç Madalyası verilmesi.
2) Köy Kanunu dışında mahsus bir kanun çıkarılarak statülerinin belirlenmesi.
3) 4/A sigortalılıktan 4/C sigortalılığa geçirilmesi. Böylece tazminat ve kıdem tazminatına hak kazandırılması.
4) Geriye dönük sigortalarının yatırılması.
5) Daimî kadro verilmesi.
6) Aktif görev ve operasyonlarda ilave ikramiye verilmesi.
7) İstihkaklarının da kesintiye uğramaması ve devamı.
Ayrıca, güvenlik korucularımızın Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'e ilettiği talepler de söz konusu. Onlara baktığımızda, maaş göstergelerinin 25 bin göstergeye ayarlanması ve maaşların bu gösterge üzerinden hesaplanması, emeklilikte toplu tazminatlarının ödenmesi, emekli yaşının 50'ye düşürülmesi, görev yolluklarının ve geçici görevlendirme ücretlerinin takip eden maaşla birlikte ödenmesi, gönüllü olarak on beş yıl güvenlik koruculuğu yapan korucularımıza şeref aylığının bağlanması, emekli güvenlik korucularımızın emekli maaşlarının iyileştirilmesi, PKK terör örgütüyle mücadelede yaralanmış yüzde 40 ve üzeri uzuv kaybı olmayan güvenlik korucularımıza da gazilik haklarının verilmesi gibi... Yani sorunların farkındayız, takipçisiyiz ve bunu çözmeye biz de hazırız.
Teklifin 4'üncü maddesi 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu'nda bir düzenleme yapmaktadır. Buna göre, sağlık gerekçesiyle memuriyetten ilişiği kesilen personelin gerekli sağlık şartlarını taşımaları hâlinde genel idare hizmetleri sınıfına açıktan atamaların yapılmasını sağlamaktadır. Bu konuda mağduriyet yaşayan personele hayırlı olsun diyoruz, komisyon görüşmeleri sırasında verdiğimiz değişiklik önergesinin reddedilmesini de üzüntüyle karşılıyoruz. Maddeye ilişkin verdiğimiz değişiklik önergesi kıdemli başpolis ve başpolislerin yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesini amaçlamaktaydı. Önergemizin kabulü durumunda, sayıları günümüz itibarıyla 1.800 civarında olan bu personelin sorunları çözüme kavuşmuş olacaktı; böylece, bunların hizmette geçen süresinin rütbeden sayılması yoluyla, Emniyet teşkilatının ilk kademe amir rütbelerindeki ihtiyaç büyük oranda karşılanmış olacaktı. Maalesef, iktidar milletvekilleri bu öneriye "hayır" demiştir.
5'inci madde, 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun'da değişiklik yapıyor. Böylece, şehit ailelerine intikal eden silahların ruhsat sürelerinin uzatılmasında süre kaydı aranmayacaktır; şehit yakınlarından istenen cezalı harçların oluşturduğu mağduriyet önlenmiş olacaktır. Buna da hayırlı olsun diyoruz.
6'ncı madde, 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu'nda değişiklik yapmaktadır. Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personelinin görevde ya da görev dışı zamanlarda uyması gereken kurallar ve sahip olması gereken vasıflarla ilgili konularda düzenlemeler ve mevzuatta uyumlulaştırma yapılmaktadır.
7 ve 8'inci maddeler, 2803 sayılı Jandarma Teşkilat Kanunu'yla ilgili.
7'nci madde, Türk Polis Teşkilatını Güçlendirme Vakfına sağlanan muafiyetin Jandarma Asayiş Vakfına da sağlanmasını içeriyor. Böylece, Jandarma Asayiş Vakfına, "kanunla kurulan vakıf" statüsü kazandırılmaktadır.
8'inci maddeyle, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personelinin uyması gereken kurallara ve sahip olması gereken vasıflara ilişkin hazırlanacak mevzuatın yürütülmesinde yasal düzenleme yapılmaktadır.
9,10,11 ve 12'nci maddeler, 4652 Sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu hakkında olup Polis Akademisinin Yapısında ve işleyişinde değişiklikler öngörmektedir. Uzun bir ihmal döneminin ardından Polis Akademisine yeniden odaklanılması isabetlidir.
9'uncu maddeyle Polis Akademisine ön lisans ve lisansüstü eğitim öğretim yapan personelin yanı sıra lisans mezunu personel alınması amaçlanmaktadır. "Güvenlik Bilimleri Fakültesi" olarak tanımlanan kanundaki ibarede ise isim değişikliği yapılmaktadır.
10'uncu maddeyle polis meslek yüksekokullarında başarılı olan öğrencilerin dikey geçişle Polis Akademisine geçişine imkân sağlanmaktadır. Ayrıca, Polis Amirleri Eğitimi Merkezi öğrencilerine ödenecek harçlıklara ve zorunlu hizmet süresine ilişkin düzenleme yapılmaktadır.
11'inci maddeyle yabancı dil hazırlık, lisans ve öğrencilere verilecek ilave eğitim süreleri düzenlenmektedir.
12'nci maddeyle Polis Amirleri Eğitim Merkezinde İç Güvenlik Fakültesi kurulmaktadır. Böylece, lisans mezunu polis memurlarına ilk derecede amirlik eğitimi verilerek faaliyetlerine devam etmesi ve ihtiyaç duyulan uzmanlık alanlarında görevlendirilecek amir ihtiyacının karşılanabilmesi amaçlanmaktadır. Burada, öğrencilerde aranacak şartlar, giriş sınavı ile eğitim öğretime ilişkin usul ve esaslarda belirsizliklerin olduğu görülmektedir. Bunların giderilmemesi de üzüntü vericidir.
Dinî radikal örgütlerin, suç ve terör şebekelerinin kurumlarımıza, teşkilatlarımıza, okullarımıza bir kez daha sızmasına mahal verecek durumlara karşı tedbirli davranmak gerekirdi. Buradan ben açıkça ikaz ediyorum: Vatan ve millet hassasiyetini; devlete, millete olan bağlılığı bir kenara bırakıp partizanlığı tercih etmenin bedeli ve vebali ağır olur arkadaşlar.
13'üncü maddeye gelince, 5902 sayılı Kanun'da değişiklik yapılmaktadır. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının genel müdürlükler düzeyinde teşkilatlanması, Başkanlığın hizmet birimlerinin görev, yetki ve sorumluluklarının genişletilmesi, merkez ve taşra teşkilatında görev yapan personelden denetçi atanması amaçlanmaktadır.
14'üncü madde, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nda değişiklik yapmaktadır. Göç İdaresi Başkanlığında görev yapacak Göç İdaresi Başkanlığı denetçisi kadrolarına atamaların yapılması amaçlanmaktadır. "Göç İdaresi" demişken İçişleri Bakanlığı bünyesinde oluşturulan yeni bir idari birim olarak yerini almıştır ancak burada liyakatin gözetildiği de söylenemez. O yüzden, bizim de tanıklık ettiğimiz birçok yasa dışılıklar Göç İdaresine zarar vermektedir. Kayıtların düzgün ve düzenli tutulması, geçici koruma statüsündeki sığınmacıların iyi takip edilmesi güvenlik ve istikrarımız için gereklidir. Sayın İçişleri Bakanı diyor ki: "Göçmenleri pasaportlarını yırttıkları için sınır dışı edemiyoruz." Sayın İçişleri Bakan Yardımcısı da diyor ki: "122 bin Suriyeli kayıp, aradık bulamadık." Güvenlik ve istikrar böyle mi sağlanıyor arkadaşlar?
Son 2 madde ise yürürlük ve yürütme maddeleridir.
Evet, yirmi yılı geçen AKP iktidarı döneminde kamu yönetimi tahrip edilmiştir, kamu yönetimi partizanlığa kaymıştır, en büyük memur kıyımı ve kadrolaşma yapılmıştır, memurlar yoksullaşmıştır, devletin anayasal ve idari yapısı bozulmuştur, nepotizm, eş dost kayırmacılığı had safhaya ulaşmıştır, devlet bir ganimet membası olarak görülmüştür, sözde reform paketleriyle yargı çökertilmiştir, böylece yandaş yargı yaratılmıştır. Dış güçlerin yargıya müdahalesine ses çıkartılmamıştır, TCK ve CMK değişiklikleriyle kamu düzeninde olumsuz ve olumlu görev uyuşmazlıkları aşırı ölçüde artmıştır.
Değerli arkadaşlar, sonuç olarak Emniyet, Jandarma, Sahil Güvenlik gibi iç güvenlik teşkilatlarımızla birlikte Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve MİT'in iç ve dış güvenlikle ilgili bürokratik kademelerinin rahat, bağımsız, tarafsız, yetkin, adil görev yapabilmelerinin en önemli koşulu, gözden ırak tutmamamız gereken millî ekonomimizdir. Yağmalanmış, talan edilmiş, yıllardır üretim ve yatırımdan mahrum bırakılmış, enflasyon ve işsizliğin maksimum düzeye ulaştığı ülkemizde mevcut ekonomik tablo doğrudan ve taammüden iç ve dış güvenliğimizi tehlikeye atmıştır. Binaenaleyh, değerli arkadaşlarım, bu labirentten çıkmak zorundayız. Üreten, büyüyen, kalkınan bir Türkiye, aynı zamanda demokrasisini ve güvenliğini daha kolaylıkla teminat altına alabilir. İYİ Parti olarak biz kurumlarımızı kıskançlıkla koruyacak ve geliştireceğiz. Ekonomimizi yağmadan, talandan ve harami düzenden arındıracağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Teklifin hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)