| Konu: | Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 23 |
| Tarih: | 22.11.2022 |
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan torba kanun teklifinin 8'inci maddesi üzerine söz aldım. Selamlarımı sunarım.
Bu maddeyle 2803 sayılı Kanun'a bir ek madde ilave edilmekte, personelin uyması gereken kurallar, sahip olması gereken vasıflar ve diğer hususların İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenmesi düzenlenmektedir. İçişleri Bakanlığı, kolluk kuvvetlerini oluşturan Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığıyla milletimizin huzur ve güvenliğini, asayişi sağlayan ve adaletin tecellisi için çalışan bir Bakanlıktır. Aynı zamanda, Millî Savunma Bakanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatıyla birlikte uyum içerisinde çalışması gereken bir Bakanlıktır. Partili Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesiyle birlikte Bakanlık anlayışı hızla değişmiş, kurumsal yapı bozulmuş, liyakatin yerini talimatla iş yaptırma esasına dayanan partizanlık almış, ast-üst arasına güvensizlik girmiş, Bakanlığın güç ve etkisi azalmıştır. Devlet adamlığı ciddiyetinin kaybolmasıyla keyfî kararlar alınmaya başlanmış, mahkeme kararlarına bile uyulmaz olmuş ve İçişleri Bakanlığı sadece terörle mücadele eden bir Bakanlığa dönüşmüştür. Teröre karşı verilen mücadeleyi yakından takip ediyor ve destekliyoruz ancak çok konuşulmasını doğru bulmamakta, terörle mücadelenin siyasete alet edilmesinin yanlış olduğunu belirtmek istiyoruz. Bilhassa Türk toplumunu kutuplaşmaya götüren kötü sözleri ve hakaretleri yakışıksız ve tehlikeli buluyoruz.
Bu vesileyle İstiklal Caddesi'ndeki ve Gaziantep'teki terör olaylarını şiddetle kınıyor, teröre destek veren veya sessiz kalan iç ve dış bütün mihrakları lanetliyorum.
Değerli milletvekilleri, yakın veya uzak 100'den fazla ülke vatandaşı normal veya kaçak yollarla kolayca ülkemize girmiştir. Kötü niyetli olmalarına rağmen âdeta ellerini kollarını sallayarak gelen bu kişiler, son zamanlarda suç örgütü kuracak kadar cesur davranmaktadırlar. Başta İstanbul gibi büyükşehirler olmak üzere ülkemizin pek çok yerinde her türlü mafyatik işlere bulaşmış ve aralarında hâkimiyet mücadelesi yapmaktadır. Oysa bir ülkenin sınırları namusu gibidir, çok iyi korunmalıdır, sızma bile olmamalıdır. Halk arasındaki genel kanaate göre bu kural çiğnenmiştir. Sınırlarımız âdeta kalbura dönmüştür, isteyen herkes ülkemize girebilmektedir. Kimse abartıldığını düşünmesin, gerçekten durum çok vahimdir. Bilhassa İstanbul'un arka sokakları sadece Suriyelilerle değil, Güney Asyalı ve Afrikalılarla doludur.
Burada anlaşılması zor bir konu vardır. 8 Mayıs 2022'de güney sınırlarımızda denetim yapan Millî Savunma Bakanı "Sınırda kaçak geçişler ve düzensiz göç konusunda çok ciddi mücadele verilmektedir. Cumhuriyet tarihimizde hiç olmadığı kadar hudutlarımız kontrol altındadır. Sınır güvenliği noktasında da dünya standartlarının üzerindeyiz." demiş, Cumhurbaşkanı da aynı gün Millî Savunma Bakanının denetimini överek "Şu ana kadar hudut boylarında en ufak bir yanlışa fırsat verilmemiştir." diye konuşmuştu. İstiklal Caddesi'ndeki terör olayının failinin Suriye sınırından girdiği açıklandığına göre daha önce söylenenlerin ciddiyeti ve inandırıcılığı azalmaktadır. Yabancıların karıştığı tehdit, tecavüz, işkence ve cinayet olayları o kadar çoktur ki sadece basına yansıyanlar duyulmaktadır. Pek çok uyuşturucu baronu, silah kaçakçısı, suç örgütü liderinin ülkemizi kaçakçılık organizasyonlarında gizlenme ve hesaplaşma alanı olarak kullandığı anlaşılmaktadır. Son yıllarda vuku bulan bazı olayların failleri yakalanıp ülkelerine iade edilse de yeni gelenlerin daha çok olduğu da ortaya çıkmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, Türkiye bu yükü taşıyamaz, taşımak zorunda da değildir. Sınırlarımızın ve giriş kapılarımızın güvenliği İçişleri Bakanlığımızın sorumluluğundadır. Gereklerinin yerine getirilmesi için teknolojinin bütün imkânlarının kullanılması ama her şeyden önce devlet ciddiyetinin yeniden tesis edilmesi şarttır. Devlet düzenindeki bu dağınıklığın giderilmesi için sorunlu gördüğümüz partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin değiştirilerek parlamenter sisteme geçmeye az kaldığına olan inancımı paylaşıyor, saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)