GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:24
Tarih:23.11.2022

İYİ PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekili arkadaşlarımız; görüşmekte olduğumuz kanunun ikinci bölümü üzerine on dakika süre aldım.

Kanunun geneli üzerinde mütalaada bulunmayacağım; Emniyet teşkilatıyla ilgili söylenmesi arzu edilen bazı hususlar var, Emniyet teşkilatımızdan gelen talepler var, bunlar size de geliyordur.

Biliyorsunuz, Emniyet teşkilatımızın -1937- Teşkilat Kanunu zaman içerisinde birtakım değişikliklere uğradı. Emniyet teşkilatı, malumualiniz, hem yaptıkları iş itibarıyla hem de üzerinde bulunduğumuz coğrafyadaki kimlik kavgalarının, efendim, ideolojik kavgaların, bölge üzerindeki hâkimiyet planlarının içerisinde hesabı, hevesi, hayali olan herkesin öyle ya da böyle değebildiği bir teşkilattır.

Devlet istiskale uğrar, bu heveslerin merkezine, mutlaka bu hevesleri olanlar Emniyet teşkilatını muhatap alarak mutlaka bir şey yapmaya kalkarlar; efendim, darbe teşebbüslerinin önünde, arkasında bir şekilde Emniyette mevzilenme hevesleri yatar; efendim, başımıza gelen 15 Temmuz alçaklığının içerisinde bu hazırlığın belki ön tedbir mekanizması önce Emniyeti felç etmek hevesleriyle buluşur, başa bela olur. Dolayısıyla, Emniyet teşkilatımızı konuşurken biraz yaptıkları işin mahiyetine, daha önce başa gelen belalara, bundan sonra bu işler başa gelmesin diye gayretlerimizin merkezine Emniyet teşkilatımızın bundan sonra nasıl olması gerektiğini düşünerek konuşmalıyız.

Sebebi şudur: Efendim, 15 Temmuz tahribatının topluma bu düzeyde hissettirdiği şiddetli sarsıntının ilk bozulma sinyalleri Emniyet teşkilatında görülmüştür. Emniyet teşkilatı, ben bir gün devleti elime alırsam heveslerinin merkezi hâline getirilme gayretleriyle sulandırılmış, sızılmış, Emniyet teşkilatının ana fonksiyonları dışında çalışabileceği alanlarda kendi iddialarına hizmet etsinler diye Emniyet teşkilatı hiyerarşisi altüst edilmiştir. 15 Temmuzda tecrübe ettiğimiz bu acı işin bize kazandırdığı tecrübeyle doğru işler yapmalıyız. Efendim, devleti istiskal etmek isteyen Emniyete; siyasi olarak iradesine muhafız isteyenler Emniyete; efendim, darbe olursa darbede yanımızda olsunlar hevesleri, kendilerine kuvvet devşirmek isteyenlerin hevesi, hesabı Emniyete; Emniyete dönüktür. Yani her hesap yapan Emniyeti kendi yanına çekmek, Emniyeti kendi siyasi iktidarına, kendi hayaline, kendi ideolojik mücadelesine merkez yapmak istemiştir.

Başa gelen bunca beladan sonra çıkardığımız dersler şu olmalıdır: Türk polisi, Türk Emniyet teşkilatının bu ağır yükünü çeken bu kurum, her türlü başa gelen beladan çıkarılan derslerle Türk milletinin teşkilatı hâline gelmeli, getirilmeli; bunu engelleyen, gölgeleyen, bunun oluşmasına imkân veren her türlü mâni, keder temizlenmelidir. Neyi kastederek söylüyorum? Efendim, siyaseti dizayn etmek hevesiyle bir şey yapmak isteyenler Emniyetin, kolluk teşkilatımızın adli kolluk... Bizim de tekliflerimizde vardır "Adli kolluk cumhuriyet savcılarının kontrolüne verilsin." diye. Niçin? Çünkü bakıyorsunuz siyaseti dizayn etmek isteyenler de Emniyeti kullanırlar, siyaset toplumu dizayn etmek isterse bir şekilde Emniyetin politik hüviyette aşınmasına sebep olur falan.

Bütün bunları şunun için arz ediyorum: Emniyet teşkilatımızın yaptıkları iş itibarıyla muhafaza edilmesi gerekiyor çünkü bu kurum, 15 Temmuzda, hesabı yanlış yapmanın, kurumları aşındırmanın, kurumları kendi tasarrufuna göre kullanma heveslerinin bir kurumu ne hâle getirdiğinin en bariz örneğidir. Emniyet teşkilatımızı bu kabîl saldırıların merkezi olmaktan çıkaracak olan mekanizmaları kurmamız lazım. Dolayısıyla siyasetin emrinde değil, kanunun emrinde; bir siyasi iktidarın emrinde değil, partinin emrinde değil, devletin emrinde ve milletin hizmetinde vazifelerini yapabilecek şartlara taşımalıyız.

Mahiyeti itibarıyla çok yorucu bir meslek; on iki saat istirahat, on iki saat çalışma. Yıpranma paylarının doğru hesaplanması lazım. 20 yaşında mesleğe başlayanların emeklilik haklarını aldıktan sonra on beş yıl daha çalışması gerekir -biliyorsunuz- 30 yaşında mesleğe başlayanların beş sene daha çalışması gerekir; son düzenlemelerle yıpranma paylarındaki hadler biraz daha düşürüldüğü için, Emniyet teşkilatı hem ağır mesai altında kalıp hem de standartları itibarıyla çalışmalarına hak ettikleri karşılığı bulamadıkları için muzdariptirler. Tayinlerinde, terfilerinde birtakım zorlanmalar vardır; doğu hizmetlerinde, şark hizmetlerinde vardır. Aile bütünlüklerini sağlamakta talepleri vardır, 3600 ek gösterge ve EYT'yle ilgili talepleri ve haklı çığlıkları vardır; bütün bunları göz önünde bulundurmalıyız çünkü Emniyet teşkilatımız bugün buralarda huzurla yaşıyor olmamızın ilk bedel ödeyen kurumudur.

Ben daha önce zikretmiştim, tekrarında fayda mülahaza ediyorum. Efendim, Ali Er evladımız 1992'de şehit oldu, emniyet müdürüydü, Özel Harekât polisiydi. Son dönem tayin olduktan sonra, son görev yerine gitmek için eşiyle, çocuklarıyla vedalaşınca eşi ona demiş ki: "Gitme, tayin oldun, niçin gidiyorsun?" "Niçin gidiyorsun?" feveranlarının arasında demiş ki: "Son kez gidiyorum; bu son, dönüyorum inşallah." Necdet Hanım anlamış ki eşi gelmeyecek, son gidişinden anlamış ki gelmeyecek; çocuklarına demiş ki: "Evlatlarım, gelin, babanız gidiyor, babanızın arkasından bakın, babanız gelmemek üzere gidiyor." Güzeldere'de kendisini almaya gelen sivil memurlarla pusuya düştü, mermileri bitene kadar PKK'yla vuruştular, sonra şehit oldular. 3 evladı var geride; 1 evladı Özel Harekâtta, 2 evladı Emniyette görev yapıyor. Babaları şehit olduktan sonra evlatlarının da aynı vatan nöbetinde tutabildiği kurum.

Ahmet Çamur isminde bir şehidimiz var çözüm sürecinde, 1.200 şehidimizden her biri birbirine denk kahramanlardan birisi. Babalarının bacaklarına sarılıp resim çekindiler, hafızamızda o resimler kaldı.

Bu Emniyet teşkilatımız, güvenliğimiz için ilk bedel ödeyen, teröre karşı ilk bedel ödeyen, şehitler tabutlar içerisinde eşitlenirken "Benim babam hangisi?" diye çocukların protokol sıralarından koşup tabutlardan babalarını seçmek zorunda kaldığı ağır bedellerin kurumudur bu kurum. O yüzden, bu kuruma konuşurken özeni, devleti, hakkı, hukuku koruyarak kollayarak konuşmalıyız. Bazı konuşmalar yapılıyor, bazı konuşmaları duyuyorum; bunları rencide edici buluyorum, Meclis adına da temsil ettiğimiz, hizmet etmeye çalıştığımız millet adına da rencide edici buluyorum. Evlatları böyle ölen, ölen eşlerinin arkasından böyle dua eden, kalan evlatlarını vakarla ve haysiyetle büyüten anneler adına Emniyet teşkilatıyla ilgili konuşurken özenli konuşmak lazımdır.

Sultan Süleyman, Şehzade Mustafa'nın cenazesinde, evladının ölüm emrinden muzdarip olmuş, biraz derbeder olunca Rüstem Paşa padişahı teskin etmek için demiş ki: "Hünkârım, Sultanım, kendinizi heder ettiniz, bu kadar derbeder olmanıza gerek yok." falan diye konuşup teskin etmeye çalışınca Sultan Süleyman demiş ki ona: "Konuş Rüstem, konuş; evlat senin değil, devlet senin değil." Dolayısıyla evlat da bizimdir, devlet de bizimdir. Evlatlarımız ve devletimizin güvenlik hizmetlerini koruyan, kollayanlar için doğru konuşmak zorundayız, doğru kanunlar çıkarmak zorundayız. Bu yapıyı, icra ettikleri mesleğin kalitesine göre en nitelikli hâle getirmek zorundayız. Siyasetin gölgesinden, keyfî uygulamalardan en az etkilenecek hâle getirmek zorundayız. Polisliği, okullarıyla, onlara sunulan hizmetlerle, verdiğimiz imkânlarla, onlara sunduğumuz konforla memleketin birinci sınıf bürokratları, güvenlik personeli hâline getirmek zorundayız. Bu, bizim yaşadığımız belalı coğrafyada vazifemizdir. Bizim teröre karşı da vereceğimiz en esaslı cevap adalettir. Emniyet teşkilatımızın, güvenlik bürokrasimizin umumiyetle ama münhasıran Emniyet teşkilatımızın da başa gelen belalardan çıkardıklarımızın da doğru dizayn edilmesi lazım. Emniyetteki yükselme, hiyerarşi, terfi, bütün bunlar mensubiyetten azade hâle getirilmeli, liyakat merkezli olmalıdır; kimin neye mensup olduğuna bakılmaksızın, hangi mensubiyet grubuna, hangi aidiyet grubuna bağlı olduğuna bakılmaksızın Emniyette yükselmenin önü sadece liyakate bağlı olmalıdır, bu anlamdaki müdahalelerin siyaset kısmı daha çok kapatılmalı, kurum ve kariyer planlamasının önü liyakatle irtibatlandırılmalıdır. Bu yapılabilirse bu belalı coğrafyada ayakta durmamıza imkân verecek olan Emniyet teşkilatımızın devletin, milletin hizmetinde, kanunun, hakkın, hukukun gözetiminde çalışmasına fırsat verilir, aksi hâlde hem kurum yıpranır hem devlet yıpranır hem ümit yıpranır hem de bu memleketteki huzurumuza halel gelir.

Genel Kurulumuza saygılarımızla efendim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)