| Konu: | Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 24 |
| Tarih: | 23.11.2022 |
BURHANETTİN BULUT (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkenin başına öyle bir sistem getirdiler ki karabulut gibi çöktü. Ülkede kuzeyi, güneyi, doğusu, batısı hiçbir yer ayrımı olmadan ve hatta içinde yaşayan vatandaşlar açısından da işçisi, memuru, emeklisi, herkesin sıkıntı çektiği bir partili Cumhurbaşkanlığı sistemi karabulut gibi ülkenin üzerinde geziyor. Ne için partili Cumhurbaşkanlığı sistemine geçmişlerdi? En önemli amaçlarının kuvvetler ayrılığı olduğunu ifade ettiler ancak gelinen noktada kuvvetler ayrılığını boş verin, tek kuvvete döndü. "3Y'yle mücadele edeceğiz." dediler, 3Y'nin esiri oldular; yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar ülkede kader hâline geldi. Devletin hukuk kurumları çöktü, devleti devlet yapan, devleti oluşturan temel kurumlar çöktü, demokrasi kanalları tıkandı, bürokrasi, ülkenin tüm bürokrasisi saraya teslim oldu. Hâliyle böylesi bir siyasi afet bir ekonomik afete de tekabül eder. Bu afet içerisinde sarayın 5 müteahhidi, yandaşları, ballı maaşlı kişileri dışında herkes perişan. Bugün yasa maddesinin içerisinde geçen polislerimiz yani Emniyet güçlerimiz de dâhil olmak üzere... Hele hele onlar için çok ekstra bir paragraf açmak lazım, intihar vakalarının olduğu bir dönemde dahi maalesef, onlar görülmüyor; görülen, bütçede bakıldığı üzere, kaynaklar yine bu ülkenin elit kesimine. Örneğin, 23 Mart ve 31 Ekim, bu yılın bu tarihleri arasında kur korumalı mevduata 91 milyar lira aktarılmış; yine, bu dönem bütçe teklifinde, 2023 bütçe teklifinde 565 milyar lira bütçeye konulmuş.
Peki, bu bütçenin içerisinde yardımlara bakıyorsunuz, yardımlarda geçen yılla mukayese ettiğinizde pek artış yok ancak faizlerde artış 3 kat. Asıl önemlisi, aileler bir şekilde kendini geçindirmeye çalışacak ama asıl sorun çocuklarımızda. Bugün ülkemizde 23 milyona yakın evladımız var, hepimizin evladı. TÜİK rakamlarıyla söylüyorum, bunların içerisinde 1 milyonu akut yetersiz beslenme içerisinde ve "yoksul" olarak ifade edilen sayı da üçte 1 oranında. Yani 23 milyon çocuğun üçte 1'i şu anda temel besin öğelerine yetişemiyor çünkü aileleri elektrik, kira masraflarını karşılayamamaktan, ay sonunu getirememekten dolayı onlara bu desteği veremez durumdalar. Ülkede ülkeyi yöneten iktidar ise bu durumu şöyle ifade ediyor: "Yirmi yıldır biz bu ülkede hiçbir vatandaşımızı enflasyona yedirmedik." Ve ifade ettikleri, "Yedirmedik." dedikleri enflasyon Avrupa'da Arnavutluk'tan sonra ama mukayese olarak kıskandıkları Almanya'yı değil, sanırım Afrika'daki ülkeleri baz alıyorlar.
Bakın, size 2018'den sonra, bu sistem sonrası ezmeyi boş verin, tuz buz ettikleri bu çocuklara ilişkin -yarın da 24 Kasım- öğretmenlerin attığı "tweet"leri okuyayım; çocuklarımızın en temel hakkına ilişkin öğretmen tespitleri. Bir öğretmenimiz demiş ki: "Öğrencimin beslenmesi, çocuk hüngür hüngür ağlıyor 'Ben zeytin sevmiyorum, anneme koyma diyorum, yine de koyuyor, peynir yok, sadece 3-5 zeytin ve ekmek' diyor. Çocuk ağladıkça ben kahroluyorum." Öğretmenin bahsettiği beslenme çantası.
Yine bir öğretmen: "Bugün neye üzüldüm? Bir çikolata okul kantininde 10 lira olmuş, küçük bir tost 12 lira. Çocuklar saat 13:00 ile 19:00 arasında hep aç. 'Öğretmenim günlük harçlığım yetmiyor, babam veremiyor, annem 2 tane su koyuyor.' diyor. Daha 12 yaşında bu çocuk, canları isterken geldikleri hâl."
Yine bir öğretmen: "Ya, okulda açlıktan ağlayan öğrencilerim var. Bunu görüyor bu gözler. Sabah hava buz gibiydi, montsuz gelenler var. Koca liseli çocuklar uzun süre aç kaldığı için çaresiz bir hâldeler. Bu kadar kör nasıl olabiliyorsun, gözlerin sadece Starbucks sırasına girenleri mi görüyor? İnsanın siniri bozuluyor." Bunları biz demiyoruz, öğretmenler söylüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BURHANETTİN BULUT (Devamla) - Hemen bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
BURHANETTİN BULUT (Devamla) - Yine "Bir derdin var mı?" diye bir "hashtag"ten, bir öğretmen yazmış: "Bir öğretmen olarak söylüyorum ki çocuklarım okula aç geliyor. Bu yüce devlet için bu kadar zor mu, lise dâhil tüm kademelerde kahvaltı ve öğle yemeği verecek gücümüz yok mu? Biz öğretmenler 9 bin TL maaşla cebimizden fedakârlık yapıyoruz ama yetmiyor; çaresiziz. Bu Mecliste bu çocuklara birer öğün yemek vermek için maalesef ret oyu verdiler."
Uzun sözün kısası, çokça bu tür "tweet"ler var ama son noktada, hani millîyiz ve yerliyiz ya, "Sefalet yok." diyor ya bu iktidar, eğer sefaleti görmek istiyorsa çocukların beslenme çantasına baksın, eğer vicdan var ise orada sefaleti görecektir ama iktidar kendini sadece saraydan müteşekkil zannediyor.
Hepinize çok teşekkür ediyorum, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)