| Konu: | Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 24 |
| Tarih: | 23.11.2022 |
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Halklarımızı selamlayarak başlıyorum.
Ya, bugün aslında çok benzer konularda konuşuyoruz. Kürt meselesindeki çözümsüzlük hikâyesi, AKP'nin Kürt düşmanı siyaseti aslında birçok alanda sorun hâline gelmeye, kadınlara yönelik de ciddi şiddetin doğmasına yol açmaya devam ediyor.
Kürt illerinde görev yapan askerlerin, polislerin, bekçilerin ve korucuların ciddi anlamda karıştığı çokça fazla sayıda suçlar var ama işin ilginç tarafı bu suçlara ilişkin bir cezasızlık politikası da var. Kürt sorununda çözümsüzlük politikasının yarattığı ortamda korucular ve işledikleri suçlar da cezasızlık politikasıyla ödüllendiriliyor. En çok, kadın ve çocuklara karşı suç işleniyor. Kürt illerinde yaşanan istismar, kadın cinayeti ve şiddet olaylarında korucu ismi ya da bağlantılarını görmek hiç şaşırtıcı olmuyor.
Köy korucuları köy yakmadan insan öldürmeye, tecavüzden hırsızlığa, gasba, insan yaralamadan uyuşturucu ve silah kaçakçılığına dair bir dizi suça karışıyorlar. Bu suçlar yalnızca sivil halka yönelik değil, kimi zaman kendi aralarında da silahlı çatışmaya varacak durumlara geliyor. Şimdi, bunlara ilişkin çokça örnek sayılabilir ama bir kısmını burada aktarmaya çalışacağım.
Van'ın Çatak ilçesinde Korucu Rıskı Okam 2021 yılında 12 yaşındaki bir çocuğa sistematik olarak tecavüzde bulundu.
Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Uzungeçit beldesinde 15 yaşındaki S.A. Korucular Cengiz Yıldız ve Semyan Aydemir tarafından cinsel istismara maruz kaldı.
Midyat'ta Saime A. 4 Ağustos'ta ağır yaralı olarak devlet hastanesine kaldırıldı, "Merdivenden düştü." denilen Saime A.'nın vücudundaki darp izlerinden şüphelenen doktorlar polise haber verdi. Yapılan çalışma sonucunda kadının güvenlik korucusu olan eşi tarafından şiddet gördüğü belirlendi. Medeni A. sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemede tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Bingöl'ün Genç ilçesinde Haciyan köyünde yaşayan Fatma Tümen, Köy Korucusu Ahmet Tümen'den boşanmak istediği için evi basıldı ve öldürüldü.
Elazığ Karakoçan'da Remziye Apaydın, Korucubaşı Nihat Cav tarafından öldürüldü, cesedi evin bahçesine gömüldü. Cav'ın birden fazla kadına şiddet uyguladığını ve telefonla irtibata geçtiği çoğu korucu 50'ye yakın kişinin aynı nedenle gözaltına alındığını yine haberlerden duymuştuk.
Van'ın Gürpınar ilçesinde Korucu Tekin Gülaçtı'nın zihinsel engelli 2'si çocuk 3 kardeşe nitelikli cinsel istismarda bulunduğu diğer bir bilgi.
Şırnak'ın Silopi ilçesinde geçici köy koruculuğu yapan 30 yaşındaki S.D. isimli erkeğin 8 çocuğu sistematik cinsel istismara maruz bıraktığını biliyoruz.
Diyarbakır'da eski JİTEM itirafçısı ve Korucubaşı Murat İpek, Aleyna Avcı'yı ateşli silahla katletme girişiminde bulundu.
Mersin'de Leyla Öztürk güvenlik korucusu olan Sebahattin Öztürk tarafından katledildi.
İstanbul Sultangazi'de Ulviye Avağ, Mardin'de güvenlik korucusu olan Mehmet Demir tarafından katledildi. Mehmet Demir uzun süre Ulviye'yi kendisiyle birlikte olmaya zorlamış, kabul etmeyince korucu olmasından faydalanarak tehdit etmiş ve ormanlık alana götürerek katletmişti.
Yine, Firdevs Babat, Ahmet Babat tarafından katledilmiş, silah ise katilin korucu abisine ait çıkmıştı. Silahın sahibi olan Ramazan Babat'ın bu olayda gözaltına alınmasıyla birlikte 16 yaşında bir kız çocuğuna daha tecavüz ettiği ve ifade vermemesi için ölümle tehdit ettiği de bu dosyada ortaya çıkan diğer bir durumdu.
Şimdi, bütün bunlar yaşanırken siz bütün bunlara çözüm bulmak yerine, koruculuğu lağvetmek yerine koruculuk meselesindeki birtakım disiplin soruşturmalarını düzenlemekten bahsediyorsunuz. Yani "Kürt sorununda çözümsüzlüğü, savaş politikalarını dayatmaya devam edeceğim." diyorsunuz.
Kadınlar meselesi sadece korucular meselesi değil; kurumları kapatıyorsunuz, kadın özgürlük mücadelesindeki kadınları tutukluyorsunuz, "İstanbul Sözleşmesi'nden çıkıyoruz." demeniz yetmemiş gibi erkek egemenliği büyüten bütün adımları da atmaya devam ediyorsunuz. Biz kadınlar "Özgürlük talep ediyoruz." "Erkek egemenliğine boyun eğmiyoruz." dedikçe siz bize sokakları, meydanları, alanları yasaklamaya çalışıyorsunuz. Bu erkek egemen düzeni biz kadınlar yerle yeksan edeceğiz. Bugün İran'da kadınlar, asla geri adım atmadan zalim mollalara karşı tüm varlıklarıyla mücadele ediyorlar. Jina Mahsa Amini'yi katleden kadın düşmanları karşılarında eskisinden daha dirençli, örgütlü ve birleşmiş bir kadın mücadelesi buluyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) - Dünyanın her yerinde kadınlar kendi dillerinde "kadın, yaşam, özgürlük" diyerek mücadeleyi büyütüyorlar. Kâbil'den Tahran'a, Tahran'dan Mahabad'a, Mahabad'dan Berlin'e, İstanbul'a, Kobani'ye, Rojava'ya tüm kadınlar erkek iktidarlara karşı yaşam mücadelesi, özgürlük ve hak mücadelesi veriyor aynı bizim ülkemizde olduğu gibi. Erkek egemenliği karşısında hiçbir kadın ne öfkesinde ne direncinde yalnız hissetmiyor çünkü kadınlar, biz birlikte güçlüyüz. Hepimiz inanıyoruz, bu yüzyıl kadınların özgürlük mücadelesinin yüzyılı olacak ve biz kadınlar kazanacağız. "..."(*) (HDP sıralarından alkışlar)