GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:25
Tarih:24.11.2022

İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin geneli üzerine partim İYİ Parti adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimin başında, bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü, başta Sayın Genel Başkanım Meral Akşener olmak üzere tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü kutluyorum. Yine elinde kaleminden başka silahı olmayan, terör örgütleri tarafından canlarına kıyılan tüm şehit öğretmenlerimizi ve Hakk'ın rahmetine kavuşan öğretmenlerimizi rahmetle anıyorum.

Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'in söylediği gibi, İYİ Parti iktidarında ilk iş olarak, cumhuriyetimizin 100'üncü yılının şerefine 100 bin öğretmenimizi atayacağız. Ancak işimiz burada bitmeyecek; eğitim fakültesi mezunu ve elinde öğretmenlik diploması olan 600 bin öğretmenimizin atama sorununu da kademeli olarak çözeceğiz. Bu doğrultuda, ilk etapta 250 bin öğretmenimizin atamasını yapacağız. Neden, biliyor musunuz? Çünkü köy okullarını yeniden açacağız yani köylerimiz öğretmenlerine yeniden kavuşacak çünkü Sayıştay raporunda belirtilen 128 bin norm kadro açığını tamamen kapatacağız çünkü emekliye ayrılacak öğretmenlerimizin yerine yeni mezun öğretmenlerimizin atanmasını sağlayacağız çünkü 4+4+4 sistemine son verip ilkokulu yeniden beş yıl yapacağız. Yeni sınıf öğretmenlerine ihtiyacımız olacak, böylece iktidarımızın ilk yılında toplamda 250 bin öğretmenimizin atamasını gerçekleştireceğiz.

Ayrıca, Öğretmenlik Meslek Kanunu'nu yeniden ele alarak unvan uygulamasına bir an önce son vereceğiz. Meslekte beş yılını doldurmuş öğretmenlerimiz bir derece kazanacak ve bu öğretmenlerimize en yüksek brüt devlet memuru maaşının yüzde 60'ı kadar eğitim öğretim tazminatı ödeyeceğiz. Meslekte on beş yılını doldurmuş öğretmenlerimize bir derece verilecek ve öğretmenlerimiz de en yüksek brüt devlet memuru maaşının yüzde 120'si kadar eğitim öğretim tazminatı alacak. Ayrıca, öğretmenlerimizin emeklilik dönemlerinde de hak ettikleri gibi yaşamaları için emekli maaşlarını yeniden düzenleyeceğiz.

Elbette özel okullardaki öğretmenlerimizi de unutmayacağız. Onların da özlük haklarını ve çalışma koşullarını hak ettikleri seviyelere getireceğiz. İYİ Parti iktidarında sınıflar yeniden memleketimizin yükseliş ocakları olacak; okullar yeniden mutlu öğretmenlerle, mutlu öğrencilerle dolup taşacak. Okul bahçelerinden çocuklarımızın, gençlerimizin, öğretmenlerimizin gür sesinden yeniden Andımız duyulacak. İnanın, çok az kaldı. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz teklife baktığımız zaman, gerekçenin hemen başında "kaçakçılığı ve kayıt dışı üretimi ortadan kaldırmak, haksız rekabeti önlemek" gibi İYİ Parti olarak da olumlu baktığımız ifadeler bulunmaktadır fakat vatandaşlarımız neden kaçakçılık yapma yolunu seçiyor veya vatandaşlarımız neden kaçakçılığa konu olan ürüne yöneliyor? Bu konular maalesef detaylı olarak araştırılmadan kanun teklifleri önümüze geliyor. Bu konuların sosyoekonomik sebepleri araştırılmadan kaçakçılığı teşvik eden, kaçak ürünlere, kaçakçılığa konu olan ürünlere vatandaşlarımızın talebinin artmasının nedenleri nelerdir? Bu konuların detaylı bir şekilde araştırılması gerekmektedir ki vardığımız sonuçlara göre vatandaşımızın lehine olan kanunlar çıkarabilelim. Gerçekten, baktığımız zaman, vatandaşlarımızın büyük bir kısmı sigaralarını kaçak yollardan, içkilerini de kendi bodrumlarına, mutfaklarına kurmuş oldukları alet edevatlarla kendileri temin etmektedirler. Niçin böyle yapıldığı sorulduğunda da büfede 500 liraya satılan bir alkollü içkiyi kendi imal ettiğinde 150 liraya mal ettiğini söylemekte ve dışarıdan 33 liralık sigarayı da 20 lira dolayında alabildiğini söylemektedir. Öncelikle hem alkollü içeceklerin hem de sigaranın -içki ve sigaraya karşı olan bir kişi olarak belirtmek isterim ki- vatandaşın alabileceği fiyatlara çekilmesiyle kaçakçılığın önüne geçilir diye düşünüyorum.

Alkollü içecekler ve tütün ürünleri tüketicilerin sağlığı üzerinde olumsuz etkilere neden olmaktadır. Ortaya çıkan bu etkiler doğrudan ve dolaylı yollarla devletin sağlık, adalet ve güvenlik gibi kamusal harcamalarında artış yaşanmasına neden olmakta ve tüm toplumu etkilemektedir. Hem toplum sağlığını korumayı hem de kamu harcamalarında tasarrufu hedefleyen devlet bu ürünlere özel tüketim vergisi uygulayarak tüketim oranını kontrol altına almayı ve tüketimi azaltmayı hedeflemektedir. Alkollü içecekler ve tütün ürünleri üzerindeki vergilerin tüketim ilişkisi çerçevesinde etkileri ve vergilemeyle hedeflenen sosyal amaca ulaşılıp ulaşılmadığının ortaya çıkarılmasını amaçlayan kapsamlı bir araştırmayı incelediğimizde tütün ürünleri üzerindeki vergi yükü ile kaçak tütün ürünlerinin kullanımı arasında anlamlı, pozitif yönde ilişki bulunmuştur. Tütün ürünleri üzerinde artan vergi yüküyle kaçak tütün ürünlerinin kullanımı da artmaktadır. Tütün ürünleri üzerindeki vergi yükünün azaltılmasıyla kaçak tütün ürünleri kullanımı da azalmaktadır. Alkollü içecekler ve tütün ürünlerinde uygulanan vergi oranlarındaki artışlar tüketimi azaltmamaktadır; aksine az da olsa tüketim üzerinde pozitif etki yaratmaktadır yani artan vergilerin alkol ve sigara tüketimi üzerinde azaltıcı bir etkisi olduğu gözlemlenmemiştir. Öyle ki bu ürünler üzerinde uygulanan özel tüketim vergilerinin neden olduğu fiyat artışları bazı kesimlerce ticari rant olarak değerlendirilmektedir. Bu durum kaçakçılık faaliyetlerinin artışında önemli bir rol oynamaktadır. Kırmızı ışıkta geçmenin cezasının 427 TL, sınırdan geçmenin serbest olduğu ülkemizde bu kaçakçılığı önlemek mümkün görünmemektedir. 2020 yılı itibarıyla sigara üzerindeki vergi yükü, yüzde 63'ü özel tüketim vergisi olmak üzere, ortalama yüzde 81 civarındadır. Bu vergi uygulamasıyla artan sigara fiyatlarının özellikle genç neslin erken yaşta sigaraya başlamasının engellenmesi, orta ve düşük gelir grubundaki sigara tüketicilerinin ise sigarayı bırakmaları hedeflenmiştir ancak yüksek vergi ve yüksek fiyat, sarmalık kıyılmış tütün tüketimiyle birlikte sigara kaçakçılığını körüklemiştir.

2020 yılında sigara tüketiminin önceki yıla göre yaklaşık 2 milyar adet azaldığı görülmektedir. Buna karşılık sarmalık kıyılmış tütün tüketiminde artış meydana gelmiş, yaklaşık 118 milyar adetlik yasal sigara satışına sarmalık kıyılmış tütün ile kaçak sigara tüketiminin de eklenmesiyle iç piyasada 138 milyar adetlik bir tüketimden bahsedilmektedir. Türkiye, sigara satış hacmine göre dünyanın en büyük 10 pazarı arasında yer almaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 yılında devletin vergi geliri 1 trilyon 165 milyar; bunun 105 milyarı ÖTV'den meydana gelmiş, alkollü içeceklerden alınan ÖTV 23 milyar TL, sigaradan alınan ise 68 milyar TL olmuştur. Buna göre, 2021 yılında ÖTV gelirlerinin yüzde 11'i alkollü içeceklerden, yüzde 33'ü ise sigaradan elde edilmiştir. 2022 yılında tütün mamullerinden alınan ÖTV'nin 96 milyar, 2023 yılında ise 126 milyar TL olması bekleniyor. Yine, alkollü içkilerden 2022 yılında 40 milyar, 2023 yılında ise 65 milyar TL ÖTV geliri beklenmektedir. 2023 yılında tütün mamulleri ve alkollü içeceklerden toplam 187 milyar TL ÖTV gelirinin olacağı beklenmektedir. Vatandaşların kaçak sigaraya yönelmesi, kaçak alkole eğilimi nedeniyle devletin bu alanda ÖTV gelirlerinden 75 milyara yakın gelir kaybı tahmin edilmektedir. Bu parayla yıl boyunca okullarımızda okuyan 15 milyon 100 bin öğrenciye ücretsiz kahvaltı, öğle yemeği verilebilir; böylece çocuklarımız okullara aç susuz gitmekten kurtulur, annelerin yüreği de bu sızıntıdan, bu sıkıntıdan kurtulmuş olur.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin uluslararası piyasalarda marka değeri olan en önemli tarımsal ürünlerinden bir tanesi tütündü. Türkiye'de yetiştirilen oryantal tütünler, dünya piyasalarında uzun yıllar boyunca gördüğü yüksek talep nedeniyle "Türk tütünü" ismiyle anılır hâle gelmişti.

Bir zamanlar fındık ve üzümden sonra en önemli tarımsal ihraç ürünü olan tütünün, 2012 yılından itibaren ithalat karşısında üstünlüğünü kaybettiğini görmekteyiz. Açıklanan verilere göre, 52 milyon 42 bin 363 kilogram tütün ihracatı karşılığında Türkiye, 258 milyon 79 bin 418 dolar gelir elde etmiş; ithalat rakamlarındaysa, 102 milyon 877 bin 491 kilogram tütüne karşılık, 510 milyon dolar civarında dışarıya para ödemek zorunda kalmıştır. 2007 yılında 280 milyon dolar olan yaprak tütün ithalatı, 2018 yılında 590 milyon dolarla zirve yapmıştır. Bu yerli tütün teşvik edilmiş olsaydı, 590 milyon dolar Türk çiftçisinin, Türk vatandaşının cebine girmiş olacaktı. Tütün ihracatında yaşanan düşüşün ana etkenlerinin başında ithal tütüne ek vergi getiren Tütün Fonu'nun kaldırılması gelmektedir. Yerli tütün kullanımında ise büyük bir düşüş yaşanmaktadır. Önceki yıllara göre ise yaprak tütün ihracatı gerilemiştir. İthalatın artmasındaki en önemli neden, yurt içinde üretilen sigaralarda kullanılan yerli tütün kullanım oranının yüzde 40'lardan yüzde 12'lere gerilemiş olmasıdır. Kayıt dışı üretimle birlikte, özellikle büyük yapraklı tütün üretimi ve ticaretinin ülkemiz koşulları doğrultusunda bir türlü şekillendirilememesi, hem tütün üreticisi tarafında hem de kayıt dışı ticaretin boyutlarının büyümesiyle yaşanan adli ve idari süreçlerle birlikte sorunların katlanarak büyümesine yol açmıştır. Tütün üreticisinin talebi; yetiştirdikleri tüm ürünler kayıt altına alınsın, makul ve ödenebilir oranda vergilendirme yapılsın, yerli ürünümüz yok olup gitmesin.

Tütün üreticisi sayısı 2006 yılında 252 bin kişi iken son yıllarda 50 bin kişiye düşmüştür yani 200 bin çiftçimiz tütün tarımından vazgeçmiştir. Tütün üretimi 2006 yılında 135 bin ton iken son yıllarda 80 bin ton civarındadır.

Özetle, yaklaşık 200 bin üretici ailesini ilgilendiren ve bir zamanlar en önemli ihraç ürünü olan tütünde, Türkiye yabancı şirketlerin pazarı konumuna gelmiştir. Üreticinin en önemli sorunu yüksek girdi maliyetleridir. Diğer ürünlerde olan doğrudan destek tütün çiftçisinde olmayınca tütün çiftçisi kaderine ve çok uluslu şirketlerin insafına terk edilmiş durumdadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ iktidarı âdeta Türkiye'de tarımı bitirmek üzere politikalar üretmektedir. Tütünü bitiren AK PARTİ'ye vatandaşlarımız sormaktadır: Tütünden sonra şeker fabrikaları satıldığına göre sıra şeker pancarına mı geldi? Tarım politikalarınız yüzünden üzüm, fındık, çay, pirinç, pamuk, tahıl üreticileri de kurbanlık koyun gibi sıranın kendilerine geleceği endişesi içinde yaşamakta ve hayatları zindan olmaktadır.

Türkiye'de resmî verilere göre kayıtlı çiftçi sayısı son beş yılda yaklaşık yüzde 29, son on yılda ise yüzde 55 civarında azalmıştır. Tarım alanları ise son on yılda yüzde 5, son on dokuz yılda ise yüzde 12 gerilemiştir. TÜİK verilerine göre, tarımda istihdam edilen insan sayısı 2002'de 7 milyon 458 bin kişiyken bu sayı 2021 Eylülünde 4 milyon 974 bine düşmüştür. Buna göre, tarımda istihdam edilenlerin sayısı on dokuz yılda yüzde 33, son on yılda ise yüzde 26 gerilemiştir. Verilere pozitif bakıp "Bu azalma tarımda makineleşmekten kaynaklanmış mıdır?" diye düşündüm ancak 3 milyon hektar tarım arazisinin üretim dışı kalması bu düşüncemi ortadan kaldırdı.

Değerli Başkan, kıymetli milletvekilleri; AK PARTİ iktidarında şeker fabrikalarını sattık, millet olarak şekere hasret kaldık. 1 kilo toz şeker şu aralar 30 TL civarında, vatandaşın ağzının tadı kalmadı. Kâğıt fabrikalarını sattık, millet defter, kitap alamaz hâle geldi. Sümerbankı elden çıkardınız, vatandaş giyim eşyalarını ancak otuz altı ay taksitle alabilir hâle geldi. Hangisini sayalım, ülkede elden çıkarmadığınız, satmadığınız hiçbir şey kalmadı. Bu durum, devlet yönetimine egemen siyasi iradenin, AK PARTİ'nin tarımı ve tarımla uğraşan küçük çiftçileri gözden çıkardığını ortaya koymaktadır. Çiftçi artık borç ekiyor, icra biçiyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, 2002 yılı başlarında 4733 sayılı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun yürürlüğe girdi. TEKEL'in içki bölümü, 2004 yılında kasasındaki 348 trilyon TL ve 70 milyon TL değerindeki içkiyle beraber 290 milyon dolara bir konsorsiyuma devredildi. Sözü edilen konsorsiyum, 2006 yılında TEKEL'in içki bölümünün yüzde 92 hissesini Amerikan Texas Pacific Group'a 3 katı fiyatla 810 milyon dolara sattı. Özelleştirme çalışmaları kapsamında 2 fabrika -Şanlıurfa ve Kırıkkale- ihale sonrası ise 8 fabrika -Ankara, Çanakkale, Diyarbakır, İstanbul, İzmir, Ürgüp, Yozgat ve Acıpayam- kapatılmıştır. TEKEL'in sigara bölümü, 2008 yılında 1 milyar 720 milyon dolara Amerikan şirketine satılmış, satış sonrası İstanbul, Adana, Bitlis, Malatya ve Tokat sigara fabrikaları kapatılmış, yalnızca Ballıca Fabrikası çalışır durumda. Köylü ve işçi üretim alanlarını yitirmiş, piyasa yabancılaştırılmış, böylece Reji idaresi boyunduruğundan sonra, şimdi de piyasa, yabancı tekelin insafına bırakılmıştır.

Yerli ve millî olduğunu iddia eden AK PARTİ iktidarı, yerli ve millî olan tütünümüzün üretiminin önüne set çekerek ihraç ettiği tütüne karşılık yurt dışından, 2 kat fazla tütün almak zorunda kalmıştır.

Kendilerinden önce ülkenin öz kaynakları ile vatandaşımızın alın teri, bilek gücüyle yapmış olduğu millî servetimiz fabrikalar yok pahasına birer birer elden çıkarılmıştır. Bunun neticesi olarak çiftçi üretimden vazgeçmiş, tüketici ise dışarıdan alınan ürünlere mahkûm edilmiş, parası olmayan ise kaçak ürünlere rağbet eder hâle gelmiştir.

Türkiye'de tütün ve tütün mamulleri ile sahte alkolün yasa dışı satışının gittikçe yaygınlaştığı bir gerçektir. Neden acaba? Bu gerçek, AK PARTİ'nin uygulamış olduğu yanlış politikaların bir sonucudur. Bu iktidar bu gerçeği bilerek veya bilmeyerek saklamaya çalışmaktadır.

Akaryakıta zam konusuyla yarış hâlinde olan sigara fiyatları 2 katına kadar zamlandı. Artan hayat pahalılığı, enflasyon, yolsuzluk, yoksulluk, açlık sınırı altında kalan vatandaşlarımız istemeseler de mecburi olarak fiyatı daha düşük olan kaçak ürünlere yönelmek zorunda kalmıştır.

Tekrar ediyorum: Bu durumun sorumlusu iktidarın yanlış politikaları. Yine, iktidarın yanlış izlediği politika sonucu düzensiz göç alan ülkemizde sınır güvenliği kontrolü azalmış, elini kolunu sallaya sallaya ülkemize girenler her türlü kaçak malı getirir hâle gelmişlerdir.

Özetle, kaçak tütün ve tütün mamulleri pazarı ile sahte alkol üretimindeki artışın sebebi iktidardır, iktidarın izlediği yanlış politikalardır. Vatandaşın kaçak ürünlere yönelmesinin sebepleri tespit edilmeden, bunlar ortadan kaldırılmadan bu yapacağınız, cezayı artırıcı kanunlarla bunun önüne geçmek mümkün görünmüyor. Bu kanun teklifi, kaçakçılığa çare olmayacak diye düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

AYHAN EREL (Devamla) - Başkanım, teşekkür ediyorum.

Az önce Aksaray Sultanhanı ilçesinden hemşehrilerim, dar gelirli hemşehrilerim bir mesaj attılar, dediler ki: "2020 yılında 'Dar gelirlilere ev yapacağız.' diye TOKİ'ye bizi kaydettiler. Büyük heyecanla, büyük sevinçle buraya gittik, kaydolduk." Ama bugün geldiğimiz noktada "15 bin lira peşin ödeyeceksiniz." denilen konutlara 75 bin lira peşin "1.400 lira civarında taksitiniz olur." dedikleri konutlara ayda 5 bin lira taksit ödemek zorunda olduklarını, 5.500 lira asgari ücret alan bir vatandaşın 5 bin lira taksit ödediğinde geri kalan 500 lirayla geçinmesinin mümkün olmadığını ifade ediyorlar.

Ben buradan AK PARTİ'li arkadaşlarımdan, TOKİ'ye ulaşarak -bu konuda yapılabilecek bir düzenleme olur mu- bu vatandaşların mağduriyetlerinin giderilmesini, kışın ortasında sokakta kalmamaları adına evlerine kavuşmaları yönünde bir çalışma talep ediyor, saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)