| Konu: | Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 26 |
| Tarih: | 29.11.2022 |
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Evet, 25 Kasım, bildiğiniz gibi, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Ama ne oldu? İktidar olayı yanlış anlamış herhâlde, kadınlarla mücadele etti. Kadınlara yönelik yoğun bir darp, şiddet görüntüsü ve arkasından gözaltı yaşandı. Taksim'de 216, Cizre'de 23, Ağrı'da 5, Ankara'da 7 ve ertesi gün Kadıköy'de yapılan eylemde ise 116 kadın darbedildi ve gözaltına alındı. Şimdi, bu darp ve gözaltı bir öncekilerden çok daha yoğun bir şiddetle yaşandı, o yüzden buna dair örnekleri tek tek anlatmak istiyorum.
Arkadaşımız Fulya Dağlı, amirin talimatıyla hızlıca bir polis grubunun içerisine alındı, yere düşürüldü; yüzüne, kafasına tekme darbeleri aldı, diz darbeleri aldı, burnu kanamaya başladı. Yerde darp edilirken bir polisin diziyle kafasını ve boynunu ezdiğini anlattı. Kendi cümleleri şöyle, diyor ki: "Nefes alamıyordum, ağzım ve burnum kan doluydu; başımı yerde eziyorlardı. Montum ve şalım arasında sıkışmıştım. Kafama ve sırtıma inen darbeler artık önemsizleşmişti, yalnızca ufak bir aralık yaratıp nefes almaya çalışıyordum." Bir kadın arkadaşımızın Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde sözü bunlar. Arkasından da burnu kanamasına rağmen o hâliyle saatlerce ters kelepçeyle gözaltı aracında tutuldu ve burnunu silmesine dahi izin verilmedi. Yine, muayeneye götürüldüklerinde doktor gelerek araç içerisinde muayene etmek istedi, itiraz üzerine yapamadı. Hani hep söyleyip duruyorsunuz ya "Darp, cebir izi yoktu; raporlarda bir şey yoktu." diye; işte, söylediğiniz o raporlar polisin yanında böyle üstünkörü alınan raporlar olduğu için darp, cebir izi göremiyorsunuz onlarda. Yine, Taksim Karakoluna götürüldüklerinde 3 kadın arkadaşımız, polis şöyle diyor: "Pantolonunuzu çıkarın ve eğilin." Kadınlar çıplak aramaya direnince bir kadın polis diğer kadın polise şöyle diyor: "O zaman sen elini istediğin yere kadar götür, o zaman görsünler bakalım ne olacak." İşte, iktidarın polisinin sözü bu.
Dilbent Türker aynı açıklamaya katılmak istedi, polis arasına alındı, yere düşürüldü, yerde özellikle bacağına ısrarla vuruldu ve iki yerinden kırık şu an arkadaşımızın bacağı. Kırıldıktan sonra gözaltı için hastaneye götürüldüğünde doktor ısrarla diyor ki: "Sevk yapılması lazım. Ayağının üzerine basmaması gerekiyor, düz biçimde tutulması gerekiyor." Polisin söylediği ne? "Araçta yer yok, düz tutma şansımız da yok." diye cevap veriyor ve bu arkadaşımız muayeneye götürülürken de iki yerden kırık ayağına rağmen sürüklenerek götürülüyor. Yine aynı açıklamada gözaltına alınan 2 mülteci kadın arkadaşımız ise şu an Selimpaşa'daki Geri Gönderme Merkezinde geri gönderilmek üzere tutuluyor. Niye? "Kadın cinayetlerine hayır." demek için açıklamaya katılmalarından kaynaklı. Arkasından Kadıköy'de benzer bir saldırı yaşandı ve orada da çok sayıda kadın arkadaşımız gözaltına alındı. Engelleyemediniz, gözaltı ve şiddete karşı her yerden "..."(*) sloganları yükseldi. Ama sadece gözaltı değildi sizin saldırınız, her yeri kuşattınız, binlerce polis, TOMA, Akrep'le sokakları kapattınız, parti binalarının önlerine polis yığınağı yaptınız, zannettiniz ki kadınlar baskılara boyun eğecek, istediğiniz olmadı. Kadınlar her yerden seslendi ve bir kez daha kadınların sesine olan tahamülsüzlüğünüzü göstererek 25 Kasımda size rağmen, erkek şiddetine, erkek devlet şiddetine karşı "Haklarımızdan, hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz." "..."(*) diyen kadınları gece yarısı operasyonuyla gözaltına aldınız; 14 ilden kadın özgürlük mücadelesi yürüten 14 TJA'lı Kürt kadın arkadaşımız gözaltında.
Baskılarınız, sadece dışarıda değil içeride de sürüyor. "Garibe Gezer, cezaevinde intihar etti." denilmişti. Zorunlu olarak soruşturma açılsa da takipsizlik kararı verilerek cinayetin üstü örtülmüştü. Garibe, haksızlığa itiraz eden bir kadındı, Kayseri Cezaevinden Kandıra Cezaevine sevk edilirken çok ciddi işkenceye, tacize, tecavüze maruz kalmıştı, bunları ailesine anlattığı için de tekli hücrede tutulmuştu.
OYA ERONAT (Diyarbakır) - Yalan söylüyorsun, ben biliyorum, çıkar anlatırım.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Dinle, dinle!
OYA ERONAT (Diyarbakır) - Söylersem utanırsınız, rezil olursunuz, rezil!
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Git bir çorba iç, çorba.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) - O kadar bir düşmanlık vardı ki cenaze aracı dahi polis tarafından engellenmiş, verilmemişti. Şimdi, hepimizin bilgisine sahip olduğu görüntüler Garibe Gezer'in nasıl öldürüldüğünü, işkenceyi göstermiyor mu? Bu görüntülere rağmen nasıl oluyor da savcılık olayda takipsizlik kararı veriyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) - Neden hep katiller korunuyor, cezasızlıkla ödüllendiriliyor biliyoruz. Yeni cinayetler, işkenceler ancak bir cezasızlık politikasıyla mümkün, o nedenle oluyor.
OYA ERONAT (Diyarbakır) - Garibe'nin niye öldüğünü biliyorum; söylerim, utanırsınız!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Dinlerken saygılı ol saygılı, vekil var kürsüde!
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) - Kadınların can güvenliğini sağlamakla yükümlü siyasi irade ve kolluk kuvvetleri kadınları sokak ortasında, evde, iş yerinde öldüren erkeklerle suç ortaklığı yapıyor.
OYA ERONAT (Diyarbakır) - Utanırsınız, utanırsınız!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - O elini indir!
OYA ERONAT (Diyarbakır) - Utanırsınız, utanırsınız!
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) - Biz, kadınlar her türlü zulme, baskıya, hukuk tanımamazlığınıza karşı sesimizi daha da yükselterek mücadeleye devam ediyoruz.
OYA ERONAT (Diyarbakır) - Garibe'yi anlatırım, utanırsınız!
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) - Yığınaklarınız, gözaltılarınız bizi durduramıyor.
OYA ERONAT (Diyarbakır) - Sen de biliyorsun ne olduğunu, sen biliyorsun ne olduğunu Garibe'ye!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Ne olmuş?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - O bir yiğit, o bir şehit anası.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) - Dünyanın neresinde olursa olsun, gözü özgürlük arayan, dili özgürlük türküsünü söyleyen kadınlarla baş edemeyeceksiniz. Kadınlar, dün olduğu gibi bugün de susmuyor, korkmuyor, itaat etmiyor, vazgeçmiyor. Tüm baskılarınıza rağmen her bir yerden "..."(*) demeye devam ediyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)