| Konu: | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin İlk Görüşmesi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 29 |
| Tarih: | 05.12.2022 |
MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun düşünce ve kanaatlerini paylaşmak üzere huzurunuzdayım. Genel Kurulu ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken aziz vatanımızı bizlere emanet eden atalarımızı, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, vatanı uğruna toprağa düşen kahraman şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
Cumhuriyetimizin 100'üncü yılının bütçesi olarak özel bir anlam ifade eden bu bütçe görüşmelerini sabırla ve dikkatle takip ederek objektif değerlendirmelerle düşüncelerimizi paylaşacağız. Bütçeyi, dünya ve ülke gündemiyle birlikte, akıl ve vicdan terazisinde, millî tarih şuuruyla dün, bugün, yarın perspektifiyle ele alacağız.
Muhterem milletvekilleri, dünya salgınların, savaşların ve ekonomik buhranların neden olduğu küresel krizlerle boğuşmaktadır. Derinleşen krizler Asya'dan Avrupa'ya, Amerika'dan Afrika'ya pek çok ülke yönetiminde istikrarsızlıklara yol açmıştır. Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkede hükûmet krizleri çıkmakta, siyasi çalkantılar yaşanmaktadır; İngiltere'de neredeyse iki haftada bir Başbakan değişirken Hollanda, Almanya, Belçika, Bulgaristan ve Çekya'da parlamenter sistemden kaynaklanan krizler yaşanmaktadır. Birçok ülkede hükûmetlerin görev süreleri -kendi ifadeleriyle- marulun bozulma süresinden daha kısa sürmüştür. Türkiye, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yönetimde sağladığı istikrarla âdeta bir çınar gibi kök salmakta, özgün bir model olarak tüm dünyaya örnek olmaktadır.
Fakat bugünlere gelmek kolay olmadı. Siyasi ve demokrasi tarihimiz darbelerle, muhtıralarla, vesayet girişimleriyle kesintiye uğramıştı. Sistemden kaynaklanan sorunlar nedeniyle çok sayıda hükûmet krizleri çıkmış, istikrarsız hükûmetlerin deneme yanılma yöntemiyle ülke meseleleri âdeta yazboz tahtasına çevrilmişti; memleketin temel meseleleri ortada kalmıştı. Sadece bir örnek vermek istiyorum: Öyle ki Aralık 1998'de, bir türlü hükûmet kurulamıyor, hükûmet kurma çalışmaları akamete uğruyor ve koalisyon kurma girişimleri sonuçsuz kalıyordu. En sonunda, dönemin Cumhurbaşkanı, Mecliste bağımsız bir milletvekiline yani tek başına Mecliste yer alan bir bağımsız milletvekiline -Allah rahmet eylesin, merhum Yalım Erez'e- hükûmeti kurma görevini vermek zorunda kalmıştı. Bu bağımsız milletvekili, on dört gün sonra hükûmet kurma görevini iade etmiş, bir ay içerisinde hükûmet kurma çabaları 2'nci defa başarısız olmuştu. Ülkemizde çok partili seçimlerin ilk kez yapıldığı 1946'dan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yürürlüğe girdiği 9 Temmuz 2018'e kadar tam 51 hükûmet görev yapmıştır.
(MHP Genel Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli'nin Genel Kurul Salonu'nu teşrifi sırasında MHP sıralarından ayakta karşılamalar)
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Bu yetmiş iki yıl boyunca 17 koalisyon hükûmeti, 6 azınlık hükûmeti, 3 darbe hükûmeti ve 2 de geçici hükûmet kurulmuştur. Hükûmetlerin ortalama görev süresi bir yıl üç aya tekabül etmektedir, bir buçuk yılı bile bulmamaktadır. Türkiye'nin temel problemi, bir türlü siyasi istikrarın temin edilememiş olmasıydı. Bu tablodan çıkan en önemli sonuç şudur değerli milletvekilleri: Türkiye, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle istikrarını sağlamıştır. Bu çok önemli bir kazanımdır, bunu göz ardı edemeyiz. Dört yılı başarıyla geride bırakan bu sistemle, ülkemiz kaybolan yıllarını telafi etmektedir. Türkiye, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle prangalarından kurtulmuş, atılımlarımıza engel olan kronik sorunlara neşter vurmuştur. Eski parlamenter sisteme dönme arzusu siyasi bir körlük, müzmin bir ufuksuzluk ve geçmiş deneyimlerden ders almayan bir akılsızlıktır. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu sisteme "ucube" diyenler, eski sistemin kısır tartışmalarını yeni sistem üzerinden yürüten ucube bir tutum takındıkları gibi, kendileri de ucubenin ucubesi sistem önerilerinde bulunmaktadırlar. Görmüyor musunuz, bakın, bugün, Gazi Meclisimiz yeni sistemle sağlanan istikrar sayesinde ilk defa 6'ncı Yasama Yılında çalışmalarını sürdürüyor. Yönetimde sağlanan istikrar, ekonomik altyapıda, diplomaside, teknolojide, terörle mücadelede, millî haklarımızın korunmasında, sağlıkta, sporda ve her alanda kazanılan başarılarla perçinleniyor; uzun yıllar hükûmet krizleriyle, emperyalist müdahalelerle, darbelerle, vesayetle, istikrarsız yönetimlerle sekteye uğrayan atılım hamlelerimize sahip çıkılıyor.
Sayın milletvekilleri, dünya, bugün, tıpkı yüz sene önce olduğu gibi, yeni bir denge arayışının sancıları içindedir. Türkiye, dün olduğu gibi bugün de beka ve egemenlik mücadelesi vermektedir. Covid-19 salgını, sınır çatışmaları, iç savaşlar, terör saldırıları ve göç dalgası küresel istikrarsızlığı derinleştirmiştir. Rusya-Ukrayna savaşı küresel enerji ve gıda kriziyle âdeta mutasyona uğramıştır.
Peki, dünyanın siyasi, iktisadi ve toplumsal kaosa sürüklendiği bu kritik süreçte Türkiye neler yapmaktadır? Sınırlarımızın içinde ve dışında, Irak ve Suriye'nin kuzeyinde "ara-bul-yok et" parolasıyla bütün terör örgütleriyle etkili bir mücadele verilmektedir. Türkiye'nin öncülüğünde İsveç ve Finlandiya'yla imzalanan üçlü muhtırayla PKK-PYD/YPG ve FETÖ terör örgütlerinin küresel bir tehdit ve terör örgütleriyle mücadelenin uluslararası bir sorumluluk olduğu kabul edildi; Doğu Akdeniz'de, adalar denizinde, mavi vatanda meşru haklarımızı hedef alan kirli senaryolar bertaraf edildi. Libya'yla imzalanan anlaşmalarla Türkiye'yi kara sınırlarına hapsetmeye çalışanlara gereken cevap verildi. Kıbrıs'ta kırk altı yıldır kapalı olan Maraş açıldı. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Türk Devletleri Teşkilatına gözlemci üye kabul edilerek tüm dünyaya açık bir mesaj verildi. Karabağ, Ermenistan işgalinden kurtarıldı. Bir yandan meşru haklarımıza göz dikenlere hadlerini bildirirken diğer yandan "Yurtta barış, dünyada barış." parolasıyla Türkiye, diplomasinin cazibe merkezi hâline geldi. Salgın sürecinde bazı ülkeler yardım gemilerine el koyarak korsanlık yaparken Türkiye 161 ülkeye ve 12 uluslararası kuruluşa tıbbi yardım malzemesi gönderdi. 12 Kasım 2021'de Türk Devletleri Teşkilatı kuruldu. Türk devletleri "Dilde, fikirde, işte birlik." parolasıyla siyasi, kültürel ve ekonomik ilişkilerini üst seviyelere taşıdı. 11 Mart 2022'de, 17 devlet ve hükûmet başkanı, 80 bakan, 39 uluslararası kuruluş temsilcisi ve 75 ülkeden gelen katılımcılarla İkinci Antalya Diplomasi Forumu düzenlendi ki geçtiğimiz hafta bu forumun vakfının kanununu Mecliste birlikte kabul ettik.
ABD ve Batılı ülkeler kaos yaratmaya çalışırken Türkiye,çalışırken Türkiye, Rusya-Ukrayna savaşının kalıcı ateşkesle sonuçlanması için somut adımlar attı. Rusya ve Ukrayna, Türkiye'nin öncülüğünde Antalya ve İstanbul'da düzenlenen zirvelerde bir araya getirildi. 22 Temmuz ve 2 Kasımda İstanbul'da, Birleşmiş Milletler, Rusya ve Ukrayna arasında imzalanan Tahıl Koridoru Anlaşmalarıyla gıda krizlerinin önüne geçildi. Batılı ülkeler ırkçı ve sömürgeci bir tutum alırken Türkiye, Afrika'da, Orta Doğu'da, Güney Amerika'da, Asya'da barışçı ve insani ilişkiler kurmuş, milyarlarca insanı bekleyen açlık tehlikesinin önüne geçmiştir. İnsani yardımlar, esir değişimi ve savaştan kaçan sivillerin kabul edilmesinde insanı merkeze alan bir anlayış ortaya konulmuştur.
Türkiye, millî çıkarları ve hedefleri doğrultusunda güçlü bir şekilde kendi çizdiği yolda ilerlemeye devam etmektedir. Çok yönlü, aktif ve dinamik politikalarıyla inisiyatif alan Türkiye, başka ülkelerin gündemine mahkûm değildir. Türkiye artık kendi gündemine hâkim bir ülkedir. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Muhterem milletvekilleri, Türkiye, yerli ve millî kalkınma hamleleriyle yüksek teknolojinin ve savunma sanayisinin gelecek vizyonunu şekillendirmektedir. Bugün, 170'ten fazla ülkeye savunma sanayisi ürünleri ihraç eden bir ülkeyiz. Havada Bayraktar, ANKA, AKSUNGUR, Akıncı, Kargu, Karayel insansız hava araçları; insansız savaş uçağımız Kızılelma; kısa menzilli balistik füzemiz TAYFUN; ATAK ve GÖKBEY helikopterlerimiz; BORA, Kasırga, TOROS ve ATMACA füzeleri; karada BOĞAÇ, BARKAN, KAPLAN, DEMİRHAN, ALPAN, ERTUĞRUL ve diğer insansız kara araçlarımız; ALTAY, VURAN, POYRAZ, AKINCI, TULPAR tank ve zırhlı araçlarımız; millî piyade tüfekleri ve FIRTINA obüsleri; denizlerde ULAQ, SANCAR, SALVO, ALBATROS-S ve MİR insansız deniz araçları; MİLGEM Projesi kapsamında üretilen millî savaş gemileri, TCG Heybeliada, Büyükada, Burgazada ve Kınalıada ve Fatih, Yavuz, Kanuni, Abdülhamid Han sondaj gemilerimizle Türkiye gücüne güç katmaktadır.
Ayrıca, millî günlerimizde büyük eserlerin milletimize kazandırılması âdeta bir gelenek hâline gelmiştir. 29 Ekimde Cumhuriyet Bayramı'mızın yıl dönümünde yerli ve millî elektrikli otomobilimiz Togg ülkemize kazandırıldı. Bu girişimle, teşebbüsleri sekteye uğratılarak fabrikaları kapatılan Nuri Demirağ, Nuri Killigil, Vecihi Hürkuş ve Şakir Zümre'nin mirasına sahip çıkılmıştır. "Türkler otomobil yapamaz, yapsa da yürütemez." diyenlere gereken cevap verilmiştir. "Otomobil yapıyormuşuz, hani, nerede?" diyenler hayal kırıklığına uğramıştır. Şom ağızlıların kem sözleriyle kaybedecek vaktimiz yoktur. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Türkiye bugün dünyanın en büyük uzay ve teknoloji festivali TEKNOFEST'lerde bilimin ve Türk gençliğinin cazibe merkezi hâline gelmiştir.
Sayın milletvekilleri, yüz dört yıl önce ülkemiz emperyalistler tarafından işgal edilmiş, ordularımız dağıtılmış, ekonomimiz çökertilmişti. Emperyalistlerle iş birliği yapan bazı sefiller, işgalcilerden himaye dilenerek iktidarı ele geçirmeyi ummuşlardı, tıpkı bugün yabancı devletlerden iktidar umanların yaptığı gibi. Bugün "İktidar yıkılsın da nasıl yıkılırsa yıkılsın." diyenler, dün "Abdülhamit gitsin de nasıl giderse gitsin." demişlerdi. Bugün "Libya'da ne işimiz var?" diyenler dün "Trablus ve Bingazi'de ne işimiz var?" diyorlardı. Bugün "YPG bize saldırmaz." diyenler, dün Hınçak, Taşnak ve Pontusçu çeteler için de aynısını düşünüyorlardı. Dün "Edirne'yi Enver alacağına Bulgar alsın." diyorlardı, bugün "Sınırımızda PYD olsun." diyorlar. Bugün "Otomobil yapıyormuşuz, hani nerede?" diye soranlar, dün "Türkler otomobil yapamaz." diyenlerin ahfadıdır. Bugün "Türkiye'de can ve mal güvenliği yok, yatırım yapmayın." diyenlerin dün Nuri Demirağ, Vecihi Hürkuş ve Nuri Killigil'in girişimlerine engel olanlardan hiçbir farkı yoktur. Dün manda ve himayeyi savunanlar bugün ittifak hâlinde "İktidara gelirsek Avrupa Birliğinin Türkiye hakkındaki bütün kararlarını derhâl uygulayacağız." diyerek Brüksel'e selam durup tekmil vermektedirler. Bunlar, millete değil, yabancı devletlere taahhüt vermektedirler. Bugün "Türkiye Suriye'de nüfus mühendisliği yapıyor." diyenler Hatay'ın ana vatana katılmasına da kesinlikle karşı çıkarlardı. Bugün "Türkiye'nin bir beka sorunu yok." diyenler, dün Samsun'daki ilk adımı; Amasya, Erzurum ve Sivas'taki bağımsızlık çağrısını da gereksiz, hatta zararlı bulacaklardı. Türk ordusunun kimyasal silah kullandığı iftirasını atan hainler, dün Kuvayımilliye'ye de alçakça iftiralar atmışlardı. Kahraman ordumuza defalarca "katil" ve "satılık" diyen güruh, Taksim'deki saldırıyı devletin planladığını ima edecek kadar teröristlere kalkan olmaktadır. Türkiye, Rusya-Ukrayna savaşında ara buluculuk üstlenerek dünyaya barışçı bir diplomasi dersi veriyor; bunlar ABD ve AB'nin istekleri doğrultusunda hareket etmeyi tavsiye ediyorlar. Türkiye, savunma sanayisinde 21'inci yüzyıla damga vururken; bunlar "Tank, top, İHA, SİHA, vur, öldür; kahramanlık türküleri..." diyerek Kandil ağzıyla konuşuyorlar. Askerimize Libya'da "lejyoner" Suriye'de "işgalci" diyenler, "Türkiye, Doğu Akdeniz'i geriyor." diyerek düşman ağzıyla konuşuyorlar. Kendisini ve ülkesini küçük görüp Batı'ya bakmaktan boynu tutulan mandacılara milletimiz geçit vermeyecektir.
Muhterem milletvekilleri, küresel krizler Covid-19 salgını, iç çatışmalar ve savaşın etkisiyle ivme kazanmıştır. Salgın nedeniyle tüm dünyada kamu maliyeleri bozulmuş, bütçe açıkları, borçluluk, işsizlik ve enflasyonda yüksek artışlar meydana gelmiş, gelir eşitsizliği artmış, yoksulluk daha da belirginleşmiştir. Küresel ekonomide Rusya-Ukrayna savaşıyla derinleşen belirsizlik, enerji ve gıda krizi ile tedarik zincirlerinde ciddi sorunlara yol açmıştır.
Birçok ülke son elli yılın en yüksek enflasyonuyla yüzleşmektedir. Yüksek enflasyon sadece Türkiye'de değil, dünya genelinde önemli bir sorun olmaya devam etmektedir. Taşımacılık maliyetleri ve emtia fiyatlarında gözlenen olumlu seyre rağmen küresel enflasyon artış eğilimini sürdürmektedir. Bu durum, dünya genelinde finansal sıkılaşmayı artırmakta, ekonomik faaliyetleri sınırlamaktadır. Avrupa'da derinleşen enerji krizi, ABD ve AB'de sıkılaşan mali koşullar nedeniyle artan durgunluk küresel ekonomi için olumsuz bir tablo çizmektedir. Küresel ölçekte 2023 yılına ilişkin büyüme tahminleri önceki yıllara göre önemli ölçüde aşağı yönde güncellenmiştir. IMF 2022 yılı büyüme beklentilerini 4,4'ten 3,2'ye düşürmüştür. 2023'teki büyüme oranlarının yüzde 2,7'ye düşeceği tahmin edilmektedir.
Dünyada hâl böyleyken Türkiye, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yönetimde sağladığı istikrarla krizleri bertaraf ederek diğer ülkelerden pozitif yönde ayrışmıştır. Türkiye yatırım, büyüme, ihracat ve istihdamda gösterdiği güçlü performansla küresel ekonomik krizlerin yıkıcı etkilerini en az hasarla atlatan ülkelerden biri olmuştur. Dünya ekonomisinin yüzde 3,3 daraldığı, OECD ülkelerinin yüzde 4,5; AB ülkelerinin yüzde 6 küçüldüğü 2020 yılında Türkiye yüzde 1,8 büyümeyi başarmıştır; 2021 yılında yüzde 11,4'le son elli yılın en yüksek büyüme hızına ulaşmış, AB ve OECD ülkelerinden 2 kat daha fazla büyümüştür; 2022'nin ilk çeyreğinde yüzde 7,5; ikinci çeyreğinde yüzde 7,6; üçüncü çeyrekte yüzde 3,9 oranlarıyla başarılı büyüme performansını sürdürmekte ve dokuz çeyrektir kesintisiz büyüme süreci devam etmektedir. G20 ülkeleri içinde en iyi büyüme performansı gösteren ülkelerin başında geliyoruz. IMF ve OECD gibi uluslararası kuruluşlar ülkemizin 2022 büyüme tahminlerini yukarı yönlü revize etmişlerdir. Orta vadeli program kapsamında öngörülen yüzde 5'lik büyüme hedefine ulaşarak 2022'de, dünyada en güçlü büyüyen ülkelerden biri olacağımıza inanıyoruz.
Ocak-kasım dönemi, on bir aylık ihracatımız yüzde 14 artışla 231 milyar dolara yükselmiştir. Aynı dönemde ithalatımız ise yüzde 36,6 artışla 331 milyar olmuştur. On bir aylık dış ticaret açığı yüzde 153,6 artışla 99,8 milyar dolara çıkarken dış ticaret hacmi yüzde 26 oranında artarak 562 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemde ithalatta ve dış ticaret açığında meydana gelen artışların ana sebebi küresel ölçekte gerçekleşen enerji ve emtia fiyat artışlarıdır.
Ekonomideki büyüme, yatırım ve ihracat odaklı güçlenmenin pozitif etkilerini istihdamda da görüyoruz. Türkiye, OECD ülkeleri arasında, salgın öncesi döneme göre istihdamını en fazla arttıran ülke olmayı başarmıştır. 2021 yılında, bir önceki yıla göre toplam istihdam, salgın sonrası güçlü toparlanmanın etkisiyle 2 milyon 102 bin kişi olmuştur. Salgın öncesi döneme kıyasla toplam istihdam yaklaşık 2 milyon 600 bin kişi artmış, 2022 yılı Eylül ayı itibarıyla toplam istihdam seviyesi 30 milyon 867 bin kişiyle tüm zamanların zirvesine ulaşmıştır. İş gücüne katılımdaki artış sürerken işsiz sayısındaki azalış belirgin hâle gelmiştir. 2022 yılı genel işsizlik nispetinin yüzde 10,8 olması beklenmektedir.
Sayın milletvekilleri, enerji tedariki ve arz güvenliği, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle küresel gündemin en önemli başlıklarından biridir. Rusya, ABD ve Avrupa Birliğinin karşılıklı yaptırım kararları küresel ölçekte siyasi, iktisadi ve sosyal krizler yaratmıştır. Enerjinin güvenli iletimi ve dışa bağımlılığın azaltılması her ülke için stratejik bir hedefe dönüşmüştür. Türkiye, gıda ve enerji krizine çözüm odaklı yaklaşımıyla öne çıkmış, enerji jeopolitiğinde önemli bir avantaj kazanmıştır. Türkiye, aynı zamanda, bu krizlerde aldığı inisiyatifle arz ve fiyat sorunlarının seyrini olumlu yönde etkileyerek küresel ekonomiye katkı sağlamıştır.
Birçok ülke enerji darboğazıyla boğuşurken Türkiye gelecek yüzyıllara damga vuracak enerji politikalarını adım adım uygulamaktadır. Karabağ'ın işgalden kurtarılmasıyla stratejik bir enerji güzergâhı olan Güney Kafkasya istikrara kavuşmuştur. Türk Devletleri Teşkilatı 2040 Vizyon Belgesi ekseninde ivme kazanan iktisadi girişimler enerjinin gelecek yüzyıllarını şekillendirmektedir. Nükleer, hidroelektrik, güneş ve rüzgâr enerjisinde büyük çaplı yatırımlarımız doğal gaz ve petrol keşifleriyle perçinlenmiştir. Sismik araştırma ve sondaj gemilerimiz Karadeniz'de ve Akdeniz'de başarılı çalışmalarını sürdürmektedir. Sakarya gaz sahasında keşfedilen 540 milyar metreküplük doğal gazı denizden karaya nakledecek 170 kilometrelik boru hattı tamamlanmıştır. Cumhuriyet tarihimizin en büyük projelerinden biri olan doğal gazın 2023 yılının ilk çeyreğinde evlere ulaşması beklenmektedir.
Sayın milletvekilleri, küresel ekonomik krizlerin ülkemiz üzerindeki olumsuz etkileri sanayimizde kesintisiz bir şekilde dönen çarklarla büyük ölçüde bertaraf edilmiştir. "Ülkede tek fabrika kurulmadı." yaygarası koparanlar ekonomik büyümemizin itici gücü olan sanayi sektöründeki pozitif göstergeler karşısında âdeta üç maymunu oynamaktadır. Küresel ekonomideki durgunluğa rağmen sanayi üretimimizde artış devam etmektedir. Sanayi üretimi pandemi sonrası yüksek seviyelerini korumakla birlikte, 2022 yılının ikinci çeyreğinde ekonomideki yüzde 7,6 büyüme oranına yüzde 1,7 puan katkı yapmıştır.
Sanayimizdeki bu pozitif ivmenin en önemli itici güçlerinden biri organize sanayi bölgeleri olmuştur. Organize sanayi bölgelerinin sayısı 379'dur, kısa zamanda bu sayının 500'e ulaşacağı tahmin edilmektedir. Toplam 75 bin fabrikanın yaklaşık 67 bini organize sanayi bölgelerinde üretim yapmakta ve 2,5 milyonu aşkın vatandaşımız doğrudan istihdam edilmektedir.
Organize sanayi bölgelerinin en önemli bileşenlerinden biri de mesleki eğitim merkezleri ve meslek okullarıdır. "Üreten ülke Türkiye" "güçlü sanayi, güçlü ekonomi" hedeflerine ulaşmak için mesleki eğitimin teşvik edilmesi ve yaygınlaştırılması büyük önem arz etmektedir. Son bir yılda mesleki eğitim konusunda çok önemli gelişmeler yaşanmıştır. 33 alanda, 182 dalda nitelikli eğitim imkânı sunan mesleki eğitim merkezlerindeki öğrenci sayısı 1 milyon 100 bine ulaşmıştır. Mesleki ve teknik eğitim kurumlarının gelirleri 2022 yılının ilk on ayında 2021'in ilk on ayına göre yüzde 200 artarak 1 milyar 651 milyon liraya ulaşmıştır. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler için önemli bir sorun olan çırak, kalfa, usta bulma sorunu mesleki eğitimin "iş arayan değil, işte aranan nesil" parolasıyla aşılmaya başlamıştır. Bir yandan öğrencilerimizin öğrenim süreçlerini destekleyen, diğer yandan ülke ekonomisine büyük katkı sağlayan mesleki eğitimde yaşanan olumlu gelişmeleri takdirle karşılıyoruz.
Türkiye, bir yandan küresel krizlerle mücadele yürütürken diğer yandan küresel para simsarlarının ve iş birlikçilerinin organize saldırılarıyla mücadele etmektedir. Bir kısım zincir marketler kartel oluşturarak fahiş fiyat artışları yaratmakta, piyasalardaki suni dalgalanmaları bahane ederek hayat pahalılığını körüklemektedir. Öyle ki bu tekelci marketler zincirinin haddini bilmez, küstah bir sözcüsü ekonomik gerçekleri çarpıtarak, yavuz hırsız misali suç bastırmaya kalkışmıştır. Bu malum şahıs, enflasyonun dizginlendiği, petrol fiyatlarının düşüşe geçtiği, döviz kurunun yatay seyir izlediği olumlu bir süreçte temel gıda ürünlerine yaptıkları zamları meşru göstermeye çalışmıştır.
Keyfî fiyat artışlarıyla hayat pahalılığını körükleyen bu tekelci yapıya karşı denetimler artırılmalıdır. Fahiş fiyat artışları nedeniyle kesilen para cezalarına ek olarak kapatma ve teşhir cezaları caydırıcı bir seçenek olarak mutlaka değerlendirilmelidir. İlk üretimden son zincire kadar kurdukları kartel yapıyla ekonomik gücünü ülkesine ve vatandaşımıza karşı silah olarak kullananlardan adli ve idari olarak mutlaka hesap sorulmalıdır. Bu iş birlikçilerin küresel bağlantıları ve başta FETÖ olmak üzere terör örgütleriyle iltisakları araştırılmalıdır. Unutulmasın ki Türkiye, kriz fırsatçılarına, faiz lobilerinin döviz operasyonlarına ve küresel tefecilere geçit vermeyecektir. "Bittik, tükendik, mahvolduk." söylemleriyle milletimizi karamsarlığa sürüklemeye çalışanlar hayal kırıklığına uğrayacaklardır. Döviz kuru, faiz ve fiyatlar genel düzeyindeki dengesizlikler üzerinden manipülasyon üretenlerin oyunları büyük ölçüde boşa çıkarılmıştır.
Bu kapsamda sanayicilere, çiftçilere, ihracatçılara, turizmcilere, yatırımcılara, esnaf ve sanatkârımıza önemli desteklemeler yapılmıştır. Asgari ücretteki vergiler tamamen kaldırılmış, tüm çalışanlar kapsama alınarak ücretlerin asgari ücret kadar olan kısmı vergi dışı bırakılmıştır. Salgının vatandaşlarımıza etkisini sınırlandırmak ve enflasyonla mücadeleye katkı sağlamak amacıyla 2021'de 154 milyar, 2022'de 276 milyar liralık vergi gelirlerinden vazgeçilmiştir. 2022 yılında yaklaşık 7 bin ticari işletmeye 71 milyar kredi ve 61 milyarlık kefalet imkânı sağlanmıştır. Küresel fiyat artışlarının vatandaşlarımıza olumsuz yansımasını azaltmak için doğal gaz ve elektrikte kademeli fiyat uygulamasına geçilmiş ve önemli sübvansiyonlar sağlanmıştır. Uygulanan vergi politikasıyla temel gıda ürünlerinden alınan KDV oranları düşürülmüştür. Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı sosyal konut kampanyası başlatılmış ve konut kira artışları sınırlandırılmıştır. Öğrenci kredi borçlarının faizleri silinmiştir. Alınan tedbirler sayesinde fahiş fiyat artışlarıyla piyasa dengesini bozmaya tevessül eden kriz fırsatçılarıyla mücadele edilmektedir. Vatandaşlarımızın cebine göz diken enflasyon büyük oranda dizginlenme seyrine girmiştir. Enflasyondaki asimetrik artışın refah seviyesinde yol açtığı kayıpları önlemek için asgari ücret, memur maaşları, emekli maaşları ve sosyal yardımlarda önemli artışlar sağlanmıştır. 3600 ek gösterge meselesi çözülmüş, çok sayıda meslek grubunun emekli maaş ve ikramiyeleri artırılmıştır. İnşallah, önümüzdeki haftalarda EYT meselesi ve kamuda çalışan sözleşmelilerin kadroya geçmesi konuları da çözülerek tamamen gündemden çıkarılacaktır.
Değerli milletvekilleri, aziz Türk milleti; Türkiye özellikle son yıllardaki büyük hamleleriyle kurumsal kapasitesini ve organizasyon yeteneğini artırmıştır. Türkiye, yönetim sisteminde, diplomaside, ekonomide, savunma sanayisinde ve teknolojide insanı merkeze alan bir anlayışla küresel ve bölgesel düzeyde örnek bir güçtür. Güçlü sanayi altyapımız, yetişmiş iş gücümüz, yeniliklere hızlı uyum sağlama kapasitemizle aşamayacağımız hiçbir engel yoktur. 21'inci yüzyıl Türk ve Türkiye Yüzyılı olacaktır.
Bu düşüncelerle, Milliyetçi Hareket Partisi olarak 2023 yılı bütçesine olumlu oy vereceğimizi ifade ediyor, bütçenin ülkemiz için hayırlı olmasını temenni ediyor, yüce heyetinizi ve büyük Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)