| Konu: | BDP GRUBUNUN, İSTANBUL MİLLETVEKİLİ SEBAHAT TUNCEL VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN, KADIN VE ERKEK İSTİHDAMI ARASINDAKİ UYGULAMA FARKLILIKLARININ ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 20/2/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN GENEL KURULUN 6 MART 2013 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE ÖN GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 74 |
| Tarih: | 06.03.2013 |
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisinin Meclis araştırması açılması konusundaki grup önerisi aleyhinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Toplumsal cinsiyet, belirli bir zamanda, belirli bir mekânda, belirli koşullar içinde bir toplumun erkeklere ve kadınlara hangi kimliği tanıdığı, hangi rolleri ve işlevleri yüklediğiyle ilgilidir. Bu bağlamda "toplumsal cinsiyet" kavramı uluslararası literatüre yaklaşık otuz yıl önce girmiştir ve hâlâ tam olarak ne anlama geldiği, nasıl karşılık bulduğu da tartışılmaktadır. Ülkemizde 1980 sonrasında sürdürülen mücadeleler sonucunda toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda bir kısım aşama kaydedilmiştir, ne yazık ki yeterli değildir. Bu anlamda ben, bizden önceki on yıla bakmak istiyorum.
Biliyorsunuz, 2009 yılında Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu kuruldu. Fırsat Eşitliği Komisyonu, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kadın haklarının korunması ve geliştirilmesi, kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasına yönelik amaçla kuruldu. Bizi, iktidar partisini sürekli, ayrımcılıkla, kadını eve hapsetmekle suçlayan bir kısım gruba da 2009 yılında, aslında, biz ilk cevabı vermiş oluyoruz böylece. Akabinde, Sayın Başbakanımızın imzasıyla kadın istihdamının artırılması ve fırsat eşitliğinin sağlanması konulu Başbakanlık genelgesi 2010 yılında yayınlanarak yürürlüğe girdi. Tabii ki, bu genelge de çok önemli bizim için. Öncelikle, farkındalık yaratmak adına önemli çünkü hem kamu kurumlarında hem özel sektörde maalesef -bunu maalesef olarak söylüyorum- zaman zaman kadın-erkek fırsat eşitliğinin sağlanmasına dönük bir farkındalık oluşturulmadığını görüyoruz. Bu bağlamda, bugün bu genelgeyi çok önemsiyoruz ve takipçisiyiz.
Bunun dışında, biz AK PARTİ Grubu olarak çok önemli bir eşik olarak gördüğümüz 2010 yılında gerçekleşen anayasal bir değişiklik var. Bu anayasal değişiklik de şu şekilde sayın milletvekilleri: "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür." Yani bu anayasal değişiklikle, aslında bu fırsat eşitliğini devletin sağlaması gerektiğini de üstüne basa basa vurgulamaktayız.
Bunun dışında, bu yasal çerçevelere, aslında ne kadar yasal çerçevede bu alana hapsederseniz hapsedin siz farkındalık oluşturmadığınız sürece, toplumsal bilinci oluşturmadığınız sürece çok fazla yapabileceğiniz bir şey yok.
Ben aslında şu konuya da dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu toplumsal bilinci oluşturmak için biz her zaman şunu söylüyoruz, eğitim, eğitim, eğitim. Biraz önce ifade ettiğim gibi, işte, "3 çocuk yapın. Kız çocukları evine kapansın, başka hiçbir şey yapmasın..." Eğer gerçekten biz bu anlayışta olsak?
Size birtakım oranlar vermek istiyorum izninizle, okullaşma oranlarından bahsetmek istiyorum. 2002 yılında ilkokulda 88,4 iken, 98,56'ya çıkartmışız ilköğretimde. Biz mi kızları eve hapsediyoruz? Ortaokulda 42,9 iken 66,14'e çıkartmışız. Hakeza üniversiteyi de söyleyeyim -ki bu oran bizim için düşük bir oran, biliyorsunuz biz 2023, 2071 hedefi olan, vizyon sahibi bir partiyiz- üniversite oranlarımız da 2002'de yüzde 12,1'den yüzde 32,65'e çıkmış. Yeterli mi? Tabii ki yetmez, ama bizim hayallerimiz var, her zaman söylüyorum bunu ve millet desteğiyle, inşallah bu oranları da yükselteceğiz ki yine STK'larla birlikte iş birliği yaparak bu "Haydi Kızlar Okula", "Ana Kız Okuldayız" gibi toplum destekli projelere de AK PARTİ ve Hükûmetimiz sahip çıktı.
Arkadaşlar, 2002 yılında 873 bin kız çocuğu okula gitmezken, bu oran 56 bine düşmüştür. Biz bu oranı daha da düşürmek için Millî Eğitim Bakanlığımızla birlikte yine seferberlik hâlindeyiz.
Çok önemli bir konu daha var arkadaşlar. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinin bir toplantısına gitmiştik geçtiğimiz senelerde. Konu "eşit işe eşit ücret"ti. Gerçekten Avrupa Birliği ülkeleri içler acısı durumda, yüzde 17'lik bir oran var. Ama Türkiye'de biliyorsunuz ki İş Kanunu'nda yine bir maddemiz var, onu da okumak istiyorum: "Cinsiyet nedeniyle eşit değerde iş için daha düşük ücret verilmeyecektir." Yani biz bunu kanunlaştırmışız. Ne yazık ki birtakım güruhun "çağdaş, modern" diye gıptayla baktığı Avrupa ülkelerinde bu, kanunlaşmamış durumda.
Ben Antalya'la ilgili ufak bir örnek vermek istiyorum: Özellikle turizm sektöründe kadın bir garson 800 milyon alıyorsa erkek garson da 800 milyon alır. Yani bunun arasında herhangi bir kıstas, herhangi bir engelleme, "Sen kadın olduğun için daha az ücret alacaksın." dayatması yoktur ki yine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız da zaten bunun takipçisidir.
Ayrıca, istihdamla ilgili bir konudan daha bahsetmek istiyorum. Bizim, biliyorsunuz, hedefimiz var dedim. Biz istihdamı yüzde 23'lerden yüzde 31'lere çıkartmış bir hükûmetiz. Bence bu, çok önemli. Kadın istihdamı demek, kadının ekonomik anlamda güçlenmesi demek, kadının görünür olması demek. Biz kadını görünür yapmak adına almış olduğumuz tedbirler neticesinde bunu başaracağız. İnşallah, 2023 hedefimiz de bunu yüzde 38'lere çıkartmak.
Bu anlamda, İş Kanunu'yla ilgili birtakım değişiklikler yapmıştık, çok az zamanım kaldı, bunların kısa kısa üstünden geçmek istiyorum: Engelliler, hamile, doğum yapan memurlar gece vardiyası ve nöbetlerden muaf yani gece vardiyasından kadınlar ve memurlar muaf tutulmuş durumda. Aslında "eşit işe eşit ücret" noktasında tam zamanlı ve kısmi zamanlı yani part-time çalışma koşullarını da bizim Hükûmetimiz son olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız bir açıklamasında dile getirdi. Doğum izniyle ilgili, özellikle, yirmi dört haftaya çıkartılmasıyla ilgili bir çalışma var. Kamu kurumlarında kreş sorununun giderilmesiyle ilgili bir çalışma var. Doğum iznine ayrılan kadının doğumdan sonra işe alınmasıyla ilgili bir çalışma var. Onun dışında, maliyetinin kamu tarafından karşılanması var, yani doğum iznine çıkan kadının sosyal güvencesinin karşılanmasını devlet üzerine alacak. Çocuk sayısına göre kadınlar açısından emeklilik yaşının aşağı çekilmesiyle, yine kadınların istihdamını artırmak için, biraz önce söylediğim gibi, genel anlamda, hani kamuoyunda part-time çalışma koşullarının düzenlenmesiyle de ilgili gerçekten hem Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız hem de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız hassasiyetle çalışıyor.
Ben şunu da ifade etmek istiyorum: Bu 3 çocuk meselesinde Sayın Başbakanımızın ifadesi bir tavsiyedir, bir zorunluluk değildir. Diğer siyasi partilerdeki milletvekili arkadaşlarımız bunu çok sık dile getiriyor. Yani bunu ben çok üzücü buluyorum. Bu tavsiyeyi zorunluluk şeklinde addediyorsunuz. Yapabilecek de çok fazla bir şeyimiz yok işin açıkçası.
Onun dışında, KOZA'larla ilgili bir milletvekilimiz bir şey söyledi. Arkadaşlar, şiddet önleme merkezleri Türkiye'nin 10'dan fazla ilinde hizmet vermektedir ve bence bir devrimdir. Arkadaşlar, 7X24, şiddet gören kadın, evinden terliğiyle çıktığı zaman oraya gidebilir. Yani bunu bile eleştiren zihniyeti ben millete havale ediyorum. Bu, alkışlanması gereken bir çalışmadır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Oraya gittiniz mi hiç bilmiyorum, bir gidin eğer gitmediyseniz, ben sizi Antalya'da ağırlayabilirim. Orada, bir psikolog, İŞKUR'dan bir görevli arkadaş, doktoru, hemşiresiyle birlikte 7X24 görev yapmaktalar. Yani buna dışarıdan bakarak tabii, birtakım şeyler söylemek bazılarımız için çok kolay, biz buna alıştık.
Birkaç konu daha var temas etmek istediğim. Bence ve bizce, hiçbir konu siyaset üstü değildir, her şey siyasetin içinde tartışılır. Bir taraflara havale etmek, muhafazakâr demokrat parti olan AK PARTİ'nin geleneğinde yoktur. Bu kadın sorununu da siyaset içinde çözebiliriz, anlayışla.
Onun dışında söyleyecek çok şey var, vaktim azaldı. Bu grup önerisiyle ilgili çok ufak bir şey daha: Zaten bizim Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonumuz da alt komisyon olarak 2012'de? Bazı arkadaşlar zaman zaman fırsat bulduğunda katılıyor ama zaten istihdamla ilgili bir alt komisyon var. Bu yüzden, grup olarak, aleyhte karar veriyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)