| Konu: | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 1'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 30 |
| Tarih: | 06.12.2022 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa Mahkemesi ve Sayıştay bütçeleri üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bütçe yapma yetkisi elinden alınmış olan bir Mecliste seçilmişlerin değil, atanmış bürokratların sunduğu bir veda bütçesini görüşüyoruz. Anayasa Mahkemesine dair önce birkaç kelam etmek istiyorum. Her şeyden önce, bilindiği gibi, Anayasa Mahkemesi bir anayasal yüksek yargı kurumudur. Anayasa Mahkemesinin kararları da yine Anayasamıza göre kesindir ve bağlayıcıdır. Hâl böyleyken "Mahkemenin kararlarına uymuyorum, saygı da duymuyorum." diyebilen zihniyetin iktidarda olduğu bir ülkeyi tasavvur edebiliyor musunuz? Bir Cumhurbaşkanı bunu derse bakan, bürokrat ne yapar? Cumhurbaşkanı böyle deyince, bırakın bakanı, bürokratı, bu ülkede Anayasa Mahkemesi kararlarını İstanbul ağır ceza mahkemeleri dahi uygulamadı. Bu durumda ülkede hukuk mu kalır, hukuk devleti mi kalır, demokrasi mi kalır? Bu anlayışa Mehmet Akif'in anlayışıyla, Mehmet Akif'in mısralarıyla cevap verelim. Merhum Akif "Ver kuvveti kanuna ki vahdet yürüsün/Yoksa millet değil, dağınık bir sürüsün..." (İYİ Parti sıralarından alkışlar) "Kararlarına uymuyorum." dediğin mahkemenin 15 üyesinden 12'sini bizzat sen atıyorsun; üstelik bu çoğunluğu sağlarken ortalama on yıllık üyelerin seçilmesi gelenek olduğu hâlde Yargıtayda tek bir imza dahi atmamış, yeni seçilmiş başsavcıyı Anayasa Mahkemesi üyeliğine atıyorsun. En yüksek yargı organının üyelerini adaletsizce oluşturuyorsun; çoğunluğunu senin tercihlerinin belirlediği üyelere rağmen Anayasa Mahkemesi kararlarından da mutlu olmuyorsun. Pes artık diyoruz ve soruyoruz: Siz acaba hukuktan mı hoşlanmıyorsunuz? Siz adalete mi güvenmiyorsunuz? Adalet size ağır mı geliyor? Hâlbuki bu durumdan sizin ya da iktidarınızın değil, biz muhalefet partilerinin rahatsız olması gerekir ve biz bu tablodan gerçekten çok rahatsızız.
Şimdi, diyoruz ki: Üyeliklerini alın teri ve emeklerine değil de sadece size borçlu olan üyeler nasıl görevlerini yerine layığıyla getirecekler? Onların bağımsız ve tarafsız karar verebileceğine kim inanır? Lütufla gelmeyi kabul edenler, ihsanla itaat etmeye devam ederler. Anayasa Mahkemesini işlevselliği bakımından zaten tamamen kapattınız. Bu durum hukukumuz adına acı, vahim ve kabul edilemez bir durumdur. Hukukumuzun içler acısı durumunu sırf Anayasa Mahkemesindeki derdest başvuru sayısının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine 40'ın üzerinde üye ülkeden yapılan başvurunun 2 katı olmasından bile anlayabilirsiniz. Dahası, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru sayısında bizi dünya şampiyonu yaptınız. Dünyadaki hâlimiz o kadar utanç verici ki Bulgaristan bile daha yeni, istediğimiz bir tanığı "Türkiye'de adil yargılama yok." diye vermeyebiliyor, dünkü tebaamızdan adalet dersi alacak duruma düştük.
Saygıdeğer milletvekilleri, her türlü kalkınmanın, refahın, barışın ve özgürlüğün teminatı adalettir; adaletin teminatı ise yargı bağımsızlığı ve bağımsız mahkemelerdir. Keşke her şeyi yanlış yapsaydınız da bağımsız yargıyı zedelemeseydiniz. Hukukun üstün olduğu ülkelerde yüksek denetim kurumlarının hazırlamış olduğu denetim ve performans raporları dikkate alınır ve hazırlanan raporlar doğrultusunda gerekli kurumlar harekete geçer ama bizde denetim yapan Sayıştayın raporları ne dikkate alınmakta ne de gereği yapılmaktadır. Sayıştayın kamuoyuyla da paylaşılan raporları kamuyu zarara uğratma, rant, rüşvet, yolsuzluk ve usulsüzlükler içermesine rağmen yargıdan kaçırılmakta, tek bir soruşturma dahi açılmamaktadır. AK PARTİ hükûmetlerinin asıl görevinden uzaklaştırdığı kurumlardan biri de hiç şüphesiz ki Sayıştaydır. Eskiden, Sayıştay denetçileri raporlarını yazar, kurula sunardı; kurul eksik görürse tamamlatırdı. Ancak son yıllarda raporlarda bulunan işe gelmeyen bölümlerin çıkarılması için yazım sırasında müdahaleler geldiği duyumlar arasındadır.
Yine, bir başka duyum ise filigran sistemi yani Sayıştay raporlarının dışarıya sızmasını önleme amaçlı olarak hangi bilgisayardan çıktı alındığının tespit edilmesi sistemi.
Sayıştay Başkanına bu hususları sormak istiyorum: Bunlar doğru mudur? Sayıştay bir istihbarat teşkilatı hâline mi getirilmiştir? Hukukun üstünlüğüne inanan her iktidar hesap verebilir, denetlenebilir olmak zorundadır. Bundan dolayı Sayıştayın daha etkin bir şekilde işini yapması mutlaka sağlanmalıdır.
Artık bütün bu hoyratlığın sonuna gelinmiştir. Hazırladığınız bu veda bütçesiyle iktidarı İYİ Parti'ye bırakıyorsunuz. Tüm kurumlar asli görevlerine döndürülecek, ülkede adalet ve hukuk tekrar hâkim kılınacaktır. Çok az kaldı. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, yargı teşkilatı son beş yılda AK PARTİ teşkilatlarından alınan yaklaşık 20 bini aşkın AK PARTİ militanlarıyla mülakat sisteminin de yardımıyla doldurulmuş, adalet de siyasi amaçlara alet edilmiş, adalet dağıtması gereken mahkemeler eliyle haksızlık ve hukuksuzluklar meşrulaştırılmıştır. Maalesef, ülkede tuz kokmuştur, yargı bağımsızlığı tamamen ortadan kaldırılmıştır ama unutmayın ki ayarını bozduğunuz kantar gün gelir sizi de tartar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Yargı bağımsızlığının olmaması zirve yapan yolsuzluklara da zemin hazırlamıştır. Yargının yozlaşması yolsuzluğun bir kanser gibi yayılmasına neden olmuştur. İktidar, ne yazık ki yargı sistemini muhalifleri sindirmek için elinde tuttuğu bir güç olarak görmektedir. Coğrafi teminatın sağlanması yargı sistemi üzerindeki bu baskının giderilmesi kaçınılmazdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" denilen bu ucube sistem yürütme gücünü tamamen Cumhurbaşkanına vererek yasama organını zayıflatmış, yargının kontrolünü Cumhurbaşkanına vermiştir. Bundan dolayı devletin birbirinden ayrı olması ve birbirini denetlemesi gereken 3 temel erkini tek bir kişinin iradesine bağlamıştır. Ülkemiz yirmi yıldır unuttuğu ama özlemini duyduğu hukuk devletine ve yargı bağımsızlığına İYİ Parti iktidarında mutlaka kavuşacak ve mahkemeler bağımsız hâle gelecektir, etkisiz kılınan Meclisin yetkileri iade edilecek, Türkiye Büyük Millet Meclisi tekrar millet iradesinin tecelligâhı hâline gelecektir. İYİ Parti iktidarıyla tekrar sağlanacak demokratik, laik ve sosyal hukuk devletinde güçlü olduğu için haklı olma durumu asla olmayacaktır. Temel hak ve özgürlüklerin tamamı uygulamada da anayasal güvence altında olacaktır. Devletin şekli, işleyişi ve organları anayasada belirtildiği şekilde uygulanacaktır. İdarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolu açık olacak, idari yargı kararları beklemeden uygulanacaktır. Hiçbir kişi, kurum ya da kuruluşa ayrıcalık tanınmayacaktır. Kamu görevlileri gerçekleştirdikleri eylem ve işlemlerden sorumlu tutulacaklardır. Mahkemelerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı mutlaka sağlanacak, hâkim teminatı coğrafi teminatla birlikte mutlaka sağlanacak, mülakat sistemi kaldırılacaktır. Bağımsız yargının olmadığı bir yerde hukuk devletinden ya da hukukun üstünlüğünden söz etmek mümkün değildir. Anayasa Mahkemesi hukuk devletini şöyle tarif eder: "Hukuk devleti, tüm faaliyet, işlem ve eylemlerinde hukuk kurallarına ve anayasaya uyan, bu kurallarla bağlı olan devlet anlamına gelmektedir. Hukuk devleti, insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu, adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendisini zorunlu sayan ve faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan bir devlettir." der.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) - AK PARTİ iktidarının bu hukuk tanımaz yürütme üslubu anayasal bir yürütme üslubu değildir. Milletin oyuyla gelmekle övünen iktidar ne yazık ki milletten aldığı desteği istismar etmiştir hem de dibine kadar istismar etmiştir ama artık bu zor günlerin sonuna gelinmiştir; İYİ Parti iktidarı yakındır. İYİ Parti iktidarında Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener'in de dediği gibi, hedefimiz hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığıdır.
Bu düşüncelerle yokluk ve yolsuzluk bütçesi olarak gördüğümüz AK PARTİ'nin bu veda bütçesine "hayır" oyu vereceğimizi ifade ediyor, büyük Türk milletini ve Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)