| Konu: | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 1'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 30 |
| Tarih: | 06.12.2022 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakanlar, Bakanlığın çok kıymetli bürokratları, yüce Türk milleti; çiftçinin olmadığı, emeklinin olmadığı, memurun olmadığı; asgari ücretlinin, öğrencilerimizin, EYT'li kardeşlerimizin, başta üniversite mezunu olmak üzere atama bekleyen yüz binlerce gencimizin, taşeron işçilerimizin; kısaca, milletin olmadığı, cumhuriyetimizin 100'üncü yıl bütçesi. Bir diğer ifadeyle, AK PARTİ'nin veda bütçesinde yer alan Yargıtay ve Danıştay kurumlarının bütçeleri üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlar, bütçemizin devletimize, milletimize hayırlı olmasını niyaz ederim.
AK PARTİ'nin veda bütçesi diyoruz çünkü AK PARTİ'nin artık heybesinde, dağarcığında Türk milletine verecek bir şeyi kalmadığı gibi, bütün millî değerlerimizi, millî varlıklarımızı elden çıkardı. Bu arada, özel sektör de olsa İHA'lar, SİHA'lar başta olmak üzere millî savunmaya olan destekten dolayı devletimize, Hükûmetimize teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, günümüzde ülkemizde çözüm bekleyen en önemli konu ekonomi. Bir devletin veya düzenin esası adalettir. Bağımsız ve tarafsız bir yargı erki sağlıklı bir ekonomi sisteminin de direğidir. Yargıya güven istikrarlı ekonomik kalkınmanın ön şartıdır. Adalete, yargıya güven yoksa ekonomi de yok olmaya mahkûmdur. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Ekonomide dönüşüm ve reform yapılması gerektiğini hepimiz biliyoruz. Ekonomik reformun yapılabilmesi için yargıya olan güvenin tesis edilmesi birinci önceliktir. Ülkemizde çok büyük bir güçler ayrılığı, denge ve denetleme sorunu bulunmaktadır. Yürütme çok güçlüdür hem yasama hem de yargı yürütmenin etkisi altındadır. Yürütmenin başı aynı zamanda Parlamento çoğunluğunun da başındadır ve yargı mensupları ile yargı mensuplarının özlük haklarının belirlenmesinde çok büyük söz sahibidir. Bu durumda yürütmenin başının dilediği yasal düzenlemeyi yapabilmesi ve yasal düzenlemeyi yargı sisteminde dilediği gibi yorumlatıp uygulatabilmesi mümkündür. Yürütmenin bu kadar güçlü ve denetimsiz olduğu ekonomik bir ortamda vatandaşların ve yerli, yabancı özel firmaların haklarının tam manasıyla korunabileceğine, adil ve hızlı bir karar alınabileceğine güvenmeleri ne kadar mümkündür? Gerçek bir refahtan bahsetmek ancak yargıya güven, hukuka saygı duyulan, demokrasisi güçlü bir ülkede mümkündür.
Yapılan araştırmalara göre, vatandaşlarımıza "Yargıya güveniyor musunuz?" diye sorduğumuzda, alınan cevaplar sonunda, 2004 yılında yargıya güven oranı yüzde 65 iken günümüzde maalesef yüzde 33'e kadar gerilemiş durumdadır. Yani vatandaşlarımızın yüzde 67'si yargıya güvenini yitirmiştir. "Türkiye'de yargı siyasallaşmış mıdır?" sorusuna ise "Evet, siyasallaşmıştır." diyenlerin oranı da yüzde 45 civarındadır.
Değerli milletvekilleri, bir ülkeye duyulan güven o ülkedeki yargı bağımsızlığına bağlıdır. Yargının siyasal gücü elinde bulunduran başta yasama ve yürütme organı ve tüm güç odakları karşısında bağımsız olması hukuk devletinin değişmez ilkesidir. Hukukun amacı toplumsal barışı sağlamak ve insanlar arasındaki ilişkileri tanzim etmek suretiyle adaletin gerçekleştirilmesidir. Güzelliğe yönelmeyen bir sanat ya da hakikati amaç edinmeyen bir bilim nasıl anlamsız ise adalete yönelmeyen bir hukuktan söz etmenin de bir anlamı yoktur. Kendi kendine hak almanın artık geçerli olmadığı günümüzde mahkemeler aracılığıyla maddi hakları korumayı ve güven altına almayı amaçlayan devlet, eğer adaletli devlet olduğu iddiasında ise halkına sunduğu yargılama hizmetiyle hak dağıtırken yurttaşının en az giderle ve en az zahmetle, en kısa sürede hakkına kavuşmasını sağlamakla yükümlüdür ancak bu şekilde adaletin yerine getirilmesinden söz edilebilir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her alanda olduğu gibi, üzülerek ifade etmek gerekirse yargı ve adalet sistemi de erozyona maruz bırakılmıştır. Yargı kararları gündelik siyasi hesapların parçası hâline getirilmiş, hâkim ve savcıların yer ve yetki teminatları gasbedilerek verdikleri, verecekleri kararların kontrol altına alınması amaçlanmıştır. Devleti ve milleti bir arada tutan en önemli unsur olan adalet duygusu haddinden fazla yara almıştır. Sadece kâğıt üzerinde değil, uygulanma ve teşkilatlanma bakımından da aldığı kararları gerçekten yüce Türk milleti adına verebilen tarafsız ve bağımsız bir yargı sisteminin acilen kurulması gerekmektedir. Yargı sisteminin en önemli unsuru hiç şüphesiz insan kaynağıdır; insan kaynağının temelinde de hâkim ve savcılar bulunmaktadır. Binlerce hâkim, savcıyı ilgilendiren "coğrafi teminat" sözü ilk olarak 2019 yılında açıklanan "Yargı Reformu Strateji" belgesinde yer almıştı. Buna ilişkin 2021 yılında mevzuat değişikliği yapılacağı ifade edilmiş ama bugüne kadar herhangi bir gelişme olmamıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız bunu açıklarken "Hukuk devletinin ancak bağımsız, tarafsız ve insan haklarına saygılı mahkemelerin varlığıyla vücut bulacağı inancıyla bu kapsamda yeni adımlar atıyoruz." demesine rağmen hâkim ve savcılara coğrafi teminat getirilmemiştir. Bugün, hâkim ve savcılarımızın bağımsız, tarafsız ve korkusuz kararlar verdiğine dair bir anket yapıldığında, bu anket sonuçlarına göre, hâkim ve savcıların korkusuz ve tarafsız olmadığı yönündeki sonuç maalesef yüzde 80'lere varmaktadır. Yargıya güvensizliği ortadan kaldıracak, hâkim ve savcıların tarafsız, korkusuz, bağımsız karar vermesini sağlayacak coğrafi teminat sözü yerine getirilmelidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk yargısında davaların uzun sürdüğü hakkında kamuoyunda genel bir kanaat mevcuttur. Adaletin en kötüsü geç tecelli edenidir. "Adalet topaldır; ağır ağır yürür fakat gideceği yere er geç varır." anlayışının vatandaşta karşılığı yoktur. Adalet topal olmamalıdır; ayakları yere sağlam basmalı, gideceği hedefe, menzile sağlam varmalıdır, zamanında varmalıdır. Aksi hâlde, hukuki uyuşmazlıkları zamanında ve hakkaniyetle çözüme kavuşturulmayan toplum, kendi adaletini sağlamak için suç işlemeye yönelecek ve toplumsal çatışmalara mahal verecektir. Sonunda hüküm isabetli olsa bile geciken adalet zulümdür. Bu nedenle, mahkemelerin etkililiği ile verimliliğinin artırılması, özellikle yargılama sürelerinin kısaltılması büyük önem arz etmektedir. Adil yargılanma hakkı kapsamında davaların makul sürede karara çıkması vatandaşın temel hakkıdır. Anayasa Mahkemesinde verilen ihlal kararlarının yaklaşık yüzde 70'inin adil yargılanma hakkı üzerinde olduğu görülmektedir. Bu durum, makul sürede yargılamanın yapılmadığını ortaya koymaktadır. Yine, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca "Yargının sorunları var. Bu sorunların çözümü noktasında devletimizde, Hükûmetimizde ve bizde çözüm iradesi vardır." beyanıyla yirmi yıldır iktidardan reform beklemektedir. Yirmi yıldır iktidarda bulunan, Anayasa değişikliği yapmış, kanun yapma yetkisini haiz ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ve Cumhurbaşkanı kararlarıyla otoritesini sağlamlaştırmış bir iktidardan yargı reformuyla adalet düzenini iyileştirmesi beklenemez.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti iktidarında hâkim ve savcıların mesleğe kabullerinde ve yükselmelerinde objektif kriterler esas alınacak. Hukuk eğitiminin kalitesini yükseltmek amacıyla hukuk fakültelerinin sayısı azaltılacak, akademik kadro ve müfredat konuları kapsamında iyileştirmeler yapılacak. Hâkimlerin çok daha özenli davranmalarını sağlamak amacıyla, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ile verdikleri kararların uyumunu temel terfi ve yükselme ölçütlerinden biri hâline getirecek düzenlemeler yapılacaktır. Hukukun evrensel ilkelerinden kasten uzaklaşarak sebep-sonuç ilişkilerini muhakeme yerine siyasi konjonktüre göre görevini kötüye kullanarak yargıya, hukuka, adalete güveni ortadan kaldıran, Anayasa Mahkemesi veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği hak ihlali kararlarına sebep olan, devleti tazminata mahkûm ettiren veya zarara uğratan hâkim ve savcılara bu rücu edilecek. Tutuklamanın, keyfiyetten uzak, kurallara bağlı ve istisna olması için kesin, objektif, vicdana, hukuka uygun düzenlemeler hayata geçirilecek. Tutuklama ve gözaltı işlemlerinde yetki ve uygulama sorunlarına çözüm bulmak adına, cumhuriyet başsavcılığına bağlı, yalnız soruşturma evresinde görev yapacak adli kolluk teşkilatı hayata geçirilecek, tutuklama, ön infaz müessesesi olmayacak. Ceza yargılaması kişiye özel işlemeyecek, savcılar cumhuriyet savcısı olduklarını unutmayacaklar. Masumiyet karinesi yasama, yürütme, yargı tarafından korunacak, yargı bağımsızlığı teminat altına alınacak, yürütmenin yargı üzerindeki atama ve denetim yetkilerine son verilecek. HSK üyeleri beş yıl süreyle seçilecek, ikinci defa seçilemeyecekler.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine, bölge idare mahkemelerinin işlevi bakımından idare mahkemesinden çıkan tüm kararların bölge idare mahkemesine geldiği, bölge idare mahkemesinden verilen kararların ise Danıştaya gönderildiği ve böylece Danıştayın yükünün arttığı ortaya çıkmaktadır; bölge idare mahkemeleri kapatılmalı ya da Danıştayda görüşülecek ivedi konuların genişletilmesi sağlanmalıdır. Adli yargıda olduğu gibi idari yargıda da ara buluculuk sistemi getirilmeli, hâkim ve savcıların özlük hakları düzenlenmelidir.
Adalet, hak ve hukuka uygunluk, hak ve hukuku gözetmek ve yerine getirmek, doğruluk, insanların haklarını gözetme... Adalet sadece yargı kararlarıyla sağlanabilecek midir? Devletin adaletli olması ne demektir? Toplumsal adaleti getirecek mekanizma nedir? Bir hukuk devletinde adalet, Anayasa ve kanunların tüm vatandaşlar için uygulanması, vatandaşın her hakkının gözetilmesidir.
Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener'in grup toplantısında hayat pahalılığını dile getirdiği; peynir, zeytin ve benzeri gıda maddelerinin kürsüye gelmesi sırasında TRT yayını kesmiştir. TRT bu yayını neden kesmiştir, niye kesmiştir, bu konuda kimlerden talimat almıştır? 5 milyona yakın seçmeni olan, şu anda da seçmen sayısıyla Türkiye'nin 1'inci partisi olma yolunda emin adımlarla ilerleyen bir parti Genel Başkanının grup toplantısını TRT'nin kesmesini şiddetle kınıyorum. Az önceki suskunluğum o kınamaya yöneliktir. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) TRT, sadece AK PARTİ'ye oy veren seçmenlerin ödediği vergilerle giderlerini karşılamıyor, bu memlekette yaşayan 85 milyondan aldığı vergilerle giderlerini karşılıyor, ayakta duruyor; dolayısıyla her partiye, her vatandaşa, her görüşe saygı duymak zorundadır.
Yine, Demre'de, İYİ Partili Belediye Başkanımız; çocukların okula aç gitmemesi, çocukların beslenme çantasından çıkaracağı ve kendisini mahcup edecek beslenme yüzünden arkadaşları arasında küçük düşmemesi adına -Demre Belediyesi- öğrencilerimize sabah kahvaltısı ve öğlen yemeği uygulaması yapmıştı ama yine bilinmeyen bir nedenle -bizce bilinen ama kamuoyuna açıklanmayan bir nedenle- Demre Belediyesinin bu uygulamasına son verilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
AYHAN EREL (Devamla) - Ya, aç çocukların doyurulması, çocukların beslenmesi, çocukların sağlıklı olarak yetişmesi ve gelecek günlerde sapasağlam bir nesil olarak vatanına, milletine, devletine, bayrağına hizmet ederek bu gençlere bunu çok görmek hangi hukuka, hangi vicdana sığar? (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
Bunu yasaklayanları, hak ve hukuk peşinde koştuğunu ve bunu savunduğunu iddia edenleri en büyük hak sahibi olan, en büyük ilahi adaleti sağlayan Cenab-ı Hakk'a havale ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)