| Konu: | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 1'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 30 |
| Tarih: | 06.12.2022 |
CHP GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; 2 Anayasa ve fiilî durumla başlamak istiyorum. Genel esaslar, demokratik hukuk devleti, 2017 kurgusu, demokrasiyle bağdaşmayan hükümler ve uyguma, fiilî durum. İşte, Anayasa Mahkemesinin durumunu bu bağlamda değerlendirmek gerekiyor. Anayasa Mahkemesi 60 yaşında, bireysel başvuru ise 10 yaşında. Anayasa Mahkemesine on yılda 500 bine yakın başvuru yapıldı, 500 bine. Şu anda Anayasa Mahkemesi önünde bekleyen dosya sayısı -bireysel başvurular çerçevesinde- 150 bine yakın, norm denetim dosyaları ise 800'e yakın. Bu durum bireysel başvurunun ne kadar zor olduğunu, bütün başvuru yolları tüketildikten sonra yapılan başvuru olduğunu ve pahalı olduğunu, sıkıntılı olduğunu dikkate alırsak bu tablo bile başlı başına Türkiye'nin insan hakları karnesini gösteriyor, insan hakları karnesini gösteriyor. Tablo ağırdır; insan hakları ihlalleri geneldir, yaygındır ve sistematiktir. Bu arada, 800'e yakın norm denetim dosyasının sorumlusu ise ne yazık ki Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Bu açıdan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin durumunu Anayasa Mahkemesi bakımından bir ön kurum olarak değerlendirmek gerekir. Norm koyma yoluyla önlemek ve düzeltmek yerine, aslında Anayasa Mahkemesinin denetimi öncesinde, denetimi esnasında ve denetimi sonrasında açıkça Anayasa'ya aykırı olduğu hâlde kural koymak suretiyle Anayasa Mahkemesi önündeki dosya sayısını arttırmaktadır. Yalnızca Anayasa Mahkemesi kararları değil, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına karşı... Cemevleri düzenlemesi bunun tipik bir örneğidir. Bu çerçevede, Anayasa Mahkemesi kararlarından sonra bırakın uygun düzenleme yapmayı, yeniden ihlal düzenlemesi yapılmakta. Anayasa Komisyonu hiçbir zaman toplanmıyor, pilot kararlar gereği yaptığımız, verdiğimiz önergeyi de Meclis "Ben düzenlemem." diye reddetmiş bulunuyor yani Anayasa madde 153'ü açıkça, bilerek ve isteyerek, bilinçli olarak ihlal etmiş bulunuyor. Tabii ki Cumhur İttifakı yapmış bulunuyor bunu.
Peki, yargıya geldiğimiz zaman, yargı bütünlüğü, önce, Anayasa madde 138/11; 153 dâhil, diğer maddeler çerçevesinde yargı adil yargılanma hükümlerini, adil yargılanma hakkı hükümlerini ihlal konusunda birbiriyle âdeta yarışmaktadır.
Tabii ki burada Demokles'in kılıcını unutmamak gerekir, HSK'yi unutmamak gerekir ama bizim yaptığımız yasalar, özellikle Cumhur İttifakı'nın oyladığı yasalarda yargıçların nitelik yerine niceliği, liyakat yerine yandaşlığı öne alınan sınav sisteminde pekâlâ birçok kez bunun tanığı olduk. (CHP sıralarından alkışlar) Evet, demek ki bunun yanında adil yargılanma hakkı gerekleri doğrultusunda verdiğimiz yasa önerilerini de yine Cumhur İttifakı gündeme bile almadı, komisyonlar önünde beklemektedir.
Anayasa Mahkemesi bakımından, Anayasa Mahkemesi geç karar vermektedir, çok az iptal etmektedir, kısmen iptal kararlarında bile Meclise süre tanımaktadır ama Meclis onları gündemine almakta bile gecikmekte. Üyelerin nitelik sorununa girmiyorum, Yargıtay yoluyla araçsallaştırılan Anayasa Mahkemesi üyelik devşirme işine girmiyorum ama iş yükünü azaltmak için geceli gündüzlü Anayasa Mahkemesi çalışmalı ancak etkili bir başvuru yolu olup olmadığını da sorgulamak gerekmektedir.
Bu çerçevede, Adalet Bakanlığına gelecek olursak, Adalet Bakanlığı "yargı reformu" adı altında yapılan 6 yasal düzenlemenin hiçbirinin etki analizini bildirmemiştir, Meclise bildirmemiştir; ne de ihtiyaç bildirimi yapılmıştır. "Yıkın, hukuk arkadan gelsin." şeklinde Anayasa suçu oluşturan emirler sorununa girmeyeceğim ama "Yapın, hukuk kahrolsun!" zihniyetini, özellikle saray sevdası sonucu Meclisimizin bu yolda araçlaştırıldığını belirtmeden geçemeyeceğim. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım Hocam.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Şu hâlde adaletin tecellisini engelleyen öncesi, esnası ve sonrası müdahaleler idareden geliyor, bakanlıklardan geliyor, tek kişiden oluşan yürütme, parti başkanları yoluyla devlet başkanından geliyor ve bunun esasen ana nedeni kişi, parti ve devlet füzyonudur. Kişi, parti ve devlet füzyonu; bütçe süreci bunun örneğidir, grup toplantıları bunun örneğidir, talimat yoluyla bakanlara anayasa yaptırmak bunun örneğidir. Peki, Osmanlı'nın, cumhuriyetin yıkamadığı iki yüz yıllık birikimi iki ayda nasıl yıktılar? İşte, kanun hükmünde kararnameler yoluyla ilga ederek, başta Hükûmeti ilga ederek: Canikli, Kurtulmuş, sağ tarafımda Bozdağ, Özhaseki, Tüfenkci, Soylu, Eroğlu ve diğerleri...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - İşte, 30 kararnamede adları bulunan ve sivil ölü kadavraları üzerine inşa edilen Anayasa için, burada bu anayasal kurgu için demek ki parti başkanlığı yoluyla yürütmeyi kaldırmak ve demokratik hukuk devletini kurmaktan başka bir çözüm yolumuz yoktur. (CHP sıralarından alkışlar)