| Konu: | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 2'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 31 |
| Tarih: | 07.12.2022 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin Enerji Bakanlığının bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşları üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve bu bütçenin her kuruşunda hakkı olan milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Meclis Genel Kurulunun dünkü oturumunda AK PARTİ'si Bursa Milletvekili Zafer Işık tarafından gerçekleştirilen milletvekilimize yönelik şiddet eylemi demokrasimize, yüce Meclisimizin mehabetine yakışmayan bir olay olarak siyasi tarihimize geçmiştir. Bu elim olayı şiddetle kınıyoruz. Hiçbir ahlaksız yumruk bizi hakkın ve hakikatin yolundan ayıramayacaktır. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) İktidar ellerinden gidiyor korkusuyla devlet adamlığı bilinci ve sorumluluğu olmayanların saldırıları bizleri asla yolumuzdan döndürmeyecektir.
Değerli milletvekilleri, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi görüşmeleri sırasında, yine, bu kürsüden Enerji Bakanlığı ve bağlı kuruluşların bütçesi üzerine söz almıştım ve demiştim ki: Enerji Bakanlığının bütçesine bir isim verilecek olsa bu isim "yokluk, karanlık ve unutkanlık" olmalıdır ve ne yazık ki dediğimiz oldu. 2021 yılının Aralık ayında bütçe görüşmeleri sırasında sözler veren iktidar, 2022 yılının ilk dakikalarında sözlerini unuttu. Ülkemiz 2022 yılının ilk dakikalarına elektrik ve doğal gaza yapılan bir zam yağmuru altında girdi; yetmedi, ocak ayının ortasında İran teknik bir arıza bahanesiyle Türkiye'ye gaz akışını on gün süreyle durdurdu. Önce BOTAŞ, doğal gazla üretim yapan fabrika ve santralleri kapsayan kullanıcı birliklerinin doğal gaz kullanımını yüzde 40 oranında kısıtladı, arkasından TEİAŞ da organize sanayi birliklerine telefonla bildirim yaparak OSB'lerde üç ila dört gün arası elektrik kesintisi uygulanacağını iletti hem de ceza yazmakla, elektriklerinin kesileceği tehdidiyle. "Ey OBS'ler! Aydınlatma ve ısıtma dışında elektrik çekerseniz bedelini ödersiniz." Bir Enerji Bakanı düşünün, 2021 yılı Aralık ayında "Elimizde doğal gaz var, her yılın sonunda bir sonraki yılın planlamasını yapıyoruz." diyor ama anlıyoruz ki elimizde ne doğal gaz varmış ne de bir sonraki yıla yönelik plan. Olan plan, yalan ve dolan; aslında, hepsi talan. Daha bitmedi, şubat ayının başında Isparta günlerce elektriksiz kaldı hem de hava sıcaklığının eksileri gösterdiği günlerde vatandaşlarımız hem ısınma hem de aydınlatma ihtiyaçlarını gideremedi. Neden? Çünkü Isparta'ya çok fazla kar yağmış(!) Bahaneye bak. Gerçek ne? Dağıtımda elini özel sektöre kaptıran; iletimde, üretimde nasıl bir politika izlediği belli olmayan Enerji Bakanlığının havlu atmak zorunda kalması. Ama bu kesintilerden, anladığımız kadarıyla EPDK Başkanının haberi yok. Kendileri, bütçe sunum konuşmasında "Türkiye'ye baktığımızda özellikle elektrik ve doğal gaz sektörlerine yönelik 2022 yılının ilk aylarından itibaren atılan adımlar ve alınan tedbirlerle kış aylarına daha müsterih ve güvenle girdiğimizi söylemek mümkündür." diyor. "Yalancısınız!" desek suç. Ne diyelim? Yalan mı söylüyorsunuz yoksa hayal âleminde mi yaşıyorsunuz?
Enerji iş yapabilme kapasitesiyle ilgilidir; enerjiniz yoksa iş yapabilme kapasiteniz de yoktur, enerjiniz yoksa üretim olmaz, enerji yoksa kalkınma olmaz. Bugün, hem ülkenin hem de AK PARTİ'si iktidarının enerji sorunu var. Bu nedenledir ki 2023 yılı bütçesi enerjisi biten AK PARTİ'sinin son bütçesidir. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Bu bütçe geçim değil, seçim bütçesidir.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın başında da dile getirdiğim gibi, Enerji Bakanlığının bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşları üzerine söz aldım. Konuşmamı hazırlarken de özellikle Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmeler sırasında Sayın Bakan ve Bakanlıkla ilgili kuruluşların yetkili görevlileri de ne söylemiş dikkatle inceledim. Sayın Bakan biraz da karışık bir anlatımla demiş ki: "Geçmişteki başarılarımızdan çok, geleceğe yönelik kısa, orta ve uzun vadeli programlar yaparak hem piyasaların hem de yeni teknolojilerin içinden geçtiği büyüme ve gelişim sürecinin dışında kalmamak için millî enerji ve maden stratejilerimizle güçlü Türkiye anlayışıyla belirlediğimiz politikalar ve hedefler doğrultusunda reform niteliğinde birçok projeyi hayata geçirdik."
Sayın Bakanın konuşmasının içerisinde birkaç konu var, çok dikkat çekici, biraz da ayrıntılarına gireceğim; mesela, "millî enerji ve maden stratejilerimizle güçlü Türkiye" ifadesi çok önemli; mesela, enerji fiyatlarının yüksekliği ve vatandaşlarımızın bu fiyatlardan etkilenmemesi için yapılan fedakârlıklar; mesela, kamu binalarındaki enerji verimliliğine yönelik tasarruflar; mesela, doğal gaz keşifleri; mesela, yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanmak üzere yapılan çalışmalar; mesela, Akkuyu Nükleer Enerji Santrali; hepsi ayrı ayrı çok önemli başlıklar ama içleri boş, nedenlerini kısaca anlatayım: Önce kulağa çok hoş gelen millî enerji konusu... Yıllardır ifade ediyoruz, ülkemiz enerjide dışa bağımlı. Ülkemizin toplam ithalatının yaklaşık dörtte 1'ini enerji ithalatı oluşturmaktadır, bu dörtte 1'lik ithalat oranı ise enerji ihtiyacımızın dörtte 3'üne karşılık gelmektedir. Sayın Bakanım, bütçe sunumunda yer alan bilgiye de burada yer verirsek kullandığımız doğal gazın yüzde 99'u, petrolün ise yüzde 92'si ithal edilmektedir. Evet, petrol ve doğal gaz rezervlerimiz yetersiz ama yenilenebilir ve alternatif enerji kaynaklarımız mevcut. Sadece doğru bir yatırımla, doğru bir stratejiyle bu kaynakları ülkeyi ele güne muhtaç etmemek üzere kullanabiliriz, yirmi yılda da kullanabilirdiniz ama gelgitleriniz ama öncelikleriniz ama tercihleriniz ülkemizi enerjide dışa bağlı, hatta bağımlı hâle getirdi. Unutulmaması gerekir ki bağımlılık bir hastalıktır. Bağımlılıktan kurtulmak sağlam bir irade gerektirir ama iktidarınız bağımlılığı daha da kalıcı bir hâle getirmeye çalışıyor.
Küçük bir örnek: Akkuyu Nükleer Santrali yapımında yaşananlar. Akkuyu'da Ruslara uluslararası anlaşmanın dışında hem yatırım teşviki hem de liman lisansı verdiniz. Ruslara tanıdığınız bu imtiyazlar Rusların Akkuyu'yu askerî üs olarak kullanmasının yolunu açabilir, farkında mısınız? Belki siz de farkındasınız ama birkaç milyar dolar adına eliniz kolunuz bağlandı. Sayın Cumhurbaşkanı, dostu Putin'le bekletmeli toplantılarının birinde Akkuyu'da yapılacak nükleer güç santralinin 20 milyar dolarlık sermayesiyle tek kalemde yapılan en büyük yatırım olduğunu kaydetti ve ekledi: "Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu 700 milyon dolar sermaye aktardı, daha sonra 800 milyon dolar daha aktaracak. Bu rakamı 2,5 milyar dolara çıkarmak istiyoruz." Biz nükleer enerjiye karşı değiliz ama arkasında ne tür gizli pazarlıkların döndüğü, sahibinin kim olduğu belli olmayan; enerjide dışa bağımlılıktan kurtulmayı bırakın, yıllarca sürecek yeni bir bağımlılık yaratacak anlaşmalar imzalayan zihniyete ve yönetime karşıyız. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Ruslarla yapılan anlaşmada teknoloji transferi yok. Ruslar bizim ülkemizde ürettiği elektriği bize yüklü fiyatlardan satacak. Alım garantisinin büyüklüğü düşünülürse Akkuyu Projesi bütçede kocaman bir delik açacak, çöpü de atığı da bize kalacak. Sizin yaptığınız anlaşmayla Akkuyu Ruslara istediği gibi at koşturması için verilmiştir. Rusların Akkuyu'da Türk şirketinin feshedilmesi için yaptığı oyunları da gördük. 5'li çeteden bir firmayı savunacağımız aklımıza gelmezdi ama Rusların nükleer santral projesi yönetiminde yer alan Türk şirketi feshedip Türk şirketinin varlığını azaltmaya ve taşeron seviyesine indirmeye çalışmasına göz yummak vatana ihanetle eş değerdir.
Bizim tavsiyelerimize kulaklarınızı tıkıyorsunuz ama geçmişte birlikte yol yürüdüğünüz Cuneyd Zapsu'ya bari kulak verin. Cuneyd Zapsu, Akkuyu Nükleer Anonim Şirketinin tek Türk Yönetim Kurulu Üyesi. Zapsu geçtiğimiz günlerde şirkete hem dava açtı hem de noter kanalıyla ihtarname gönderdi. Daha önce de şirketin aldığı kararlara yönelik muhalefet şerhi de vermişti. Zapsu'nun şirketin içinden biri olarak söyledikleri çok önemli. Öncelikle, kendisi hiçbir Yönetim Kurulu toplantısına alınmamış. Fiziki toplantı istemiş, yok. Yönetim Kurulu toplanmadan ne şekilde alındığı belli olmayan kararların altına imza atması dayatılmış. Kamu yararı açısından bilgi ve belge istemiş, yok. Hem de bu kararlar ne biliyor musunuz? Türkiye ekonomisine mali yük, millî güvenliğimize tehdit oluşturacak kararlar. "Yerli, millî" gibi lafları kullanıp hamaset yaparak bu kıymetli kelimelerin içini de boşaltmayın. Efendim, Akkuyu Nükleer Santrali'nde şu anda 20 binin üzerinde beyaz ve mavi yakalı personel çalışmaktaymış. Bu çalışanların yüzde 80'i Türk vatandaşıymış, geçiniz. Santral Rusların olduktan sonra içinde Türk çalışsa ne olur, Rus çalışsa ne olur. Bu arada biz Ruslarla nükleer ilişkimizin altmış yıl süreceğini zannediyorduk ya, seksen yılmış; bunu da Nükleer Düzenleme Kurumunun açıklamasından öğreniyoruz. Son kez söylüyoruz, nükleer santral konusunda Rusya'yla kurulan asimetrik ilişki biçimi sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır; aklınızı başınıza alın.
Değerli milletvekilleri, gelelim hayatımızın tam ortasında yer alan bir devlet kurumu olan EPDK'ye; gerçekten önemli bir kuruluş. "Avrupa İstatistik Ofisi (EUROSTAT)" diye bir kuruluş var. O kuruluş "enerji yoksunu" diye bir tanım yapıyor; eğer gelirinin yüzde 25'i faturasını karşılıyorsa o kişiyi enerji yoksunu sayıyor. Enerji zengini miyiz, fakiri miyiz? İşte, bizim vatandaşımızın enerji faturası adına harcadığı ne varsa önemli bir kısmı EPDK'nin yaptığı düzenlemelerle şekilleniyor ya da biz öyle zannediyoruz. Geçmişte elektrik tekti, kamu tekelindeydi; güya tekel kırıldı, dağıtım dağıtıldı, üretim kısıtlandı, iletimin ne olacağı belirsiz. Doğal gaz, petrol, akaryakıt ve LPG piyasalarında ise kontrol imkânsız. Hâlâ enerji yoksuluyuz, hâlâ enerji yoksuluyuz ama EPDK'nin -elektrik ve doğal gaz kesintileri gibi- bundan da haberi yok.
Bakınız, en önemli savunmaları var ya "Avrupa'da enerji krizi var. Avrupa'da da fiyatlar yüksek. Avrupa bizi örnek alıyor..." EUROSTAT verilerine göre, Ekim 2021 ve Ekim 2022 arasında Türkiye'de enerji fiyatları yüzde 137,4 olarak gerçekleşmiş, enerji enflasyonu sınırlamasında Avrupa'da lideriz. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü OECD'ye göre, enerji fiyat artışlarında en kötü orana sahip ülke yine Türkiye ama EPDK Başkanı diyor ki: "Bu süreçte Avrupa'nın da örnek aldığı ve uygulamaya başladığı adımlarımız..."
Evet, yenilenebilir enerji konusunda iyi işler de yapmaya çalışıyorsunuz ama kafanız karışık. Mesela güneş enerjisinden yararlanmak için bir kanun çıkarıyorsunuz, yönetmelikle destekliyorsunuz; teşvik sistemi, vergi indirimi, destek açıklıyorsunuz, sonra birdenbire sanki bu kanunu başka biri çıkarmışçasına kanunu, yönetmeliği değiştiriyor, yatırımcıyı ortada bırakıp pişman ediyorsunuz. Bu konuda ülkenin birçok yerinde mağduriyet yaşayan yatırımcı var.
Ben seçim bölgem Denizli üzerinden bir örnek vermek istiyorum. 2019 yılında dediniz ki: "Siz yenilenebilir enerjiye yatırım yapın, ihtiyacınızı alın, üste kalan miktarını ben sizden devlet olarak alacağım." Denizli sanayi şehri, her türlü fabrikanın çalışması için enerjiye ihtiyaç var. Sanayici size güvendi ve uzun vadeli kredi çekerek, borçlanarak yatırım yaptı. Siz ne yaptınız? Daha borcun vadesi bitmeden 2022 yılında tekrar bir yönetmelik çıkardınız "Kendi tüketebildiğiniz kadarı sizin, üzerini ben almayacağım." dediniz ama başından söyleseydiniz sanayici yatırımını ve hesabını ona göre yapardı. Bugün ülkede size güvenen birçok sanayici gibi Denizlili sanayici de zorda. Kimin yüzünden zorda? Sizin yüzünüzden zorda.
Değerli milletvekilleri "Bu bütçe geçim değil, seçim bütçesi." dedik. OECD ve EUROSTAT verileri tersini söylese de Sayın Enerji Bakanı diyor ki: "Meskenlerde ekim ayı itibarıyla birim enerji başına, Avrupa ülkeleri arasında, vatandaşlarına en ucuz doğal gaz sağlayan 3'üncü ülkeyiz." Anlaşılan, hesaplamada bir sıkıntı var. Bununla birlikte, ısınmak için 4 milyon haneye yardım yapılacakmış. 4 milyon vatandaşımıza yardım yapılmasına karşı değiliz ama Sayın Bakan, doğal gazımız size göre bu kadar ucuz ama 4 milyon hane ısınmaya para ayırmaya muhtaç, bu da başka bir ayıbımız ama bununla da övünüyorsunuz.
Bir de evlere şenlik tavsiyeleriniz var: "Kısa mesafelerde yürüyün, saçınızı havluyla kurutun, banyoya kum saati koyun, dört dakikadan fazla duş almayın, fırını kullandıktan sonra kapağını açıp ortamı ısıtın." Bu tavsiyelere hiç gerek yok, vatandaş bunların âlâsını yıllardır yapıyor; uzun mesafelere bile yürüyor, değil saç kurutma makinası, fırın kullanmak, lamba yakmayıp karanlıkta, kombi çalıştırmayıp soğukta battaniyeyle oturuyor.
Gelelim sloganınıza: "Aklınla Verimli Yaşa" Ya! Az kaldı, vatandaş aklıyla verimli yaşamaya başlayacak. Seçim yaklaştıkça müjde üstüne müjde, açılış üstüne açılış. Yerli doğal gazımızla buluşmaya gün sayarken son günlerde ülkemizden petrol fışkırmaya başladı; Doğu Akdeniz'de 2 ayrı bölgede büyük rezerv, Çukurova'da 800 milyon dolar değerinde petrol keşfi, Şırnak'ta bulunan petrol 2022 yılında dünyada yapılmış en büyük ilk 10 keşif arasında. Bu keşifleri Sayın Cumhurbaşkanı açıklayacak ama ön hazırlık A Haber tarafından yapılıyor. Dünya rezervlerinin yüzde 73'üne sahip ülkemizde yıllardır yeterli yatırım yapılmayan bora ilişkin bor karbür üretim tesisleri 2023 Ocak ayında işletmeye açılacak. Eskişehir Kırka'da lityum karbonat üretim tesislerinin kurulmasına yönelik ihale 2023 yılında yapılacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Eskişehir Beylikova'da bulunan nadir toprak elementini cevhere dönüştürmeye yönelik tesis 2023 Ocak ayında devreye alınacak. Bunlar tabii ki güzel gelişmeler ama keşke seçim müjdesi olarak tabela asmak değil de yıllar içinde icraat olarak karşımıza çıksaydı.
Konuşma süremin sonunda, bu ülkenin geleceğine karar verecek milletimize seslenmek istiyorum: İktidar milletvekillerinin hırçınlığına siz de şahitsiniz; gidecekler, az kaldı çünkü ampul patladı. Su görülünce teyemmüm bozulur. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Güneş çıkınca gereksiz ampul söndürülür; güzel ülkemde iyi ve güneşli günlere az kaldı.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)