| Konu: | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 32 |
| Tarih: | 08.12.2022 |
HDP GRUBU ADINA ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başında bizi izleyen canlar; sizi saygıyla aşkla selamlıyorum.
Kültür Bakanının da yerinde olmasını isterdim çünkü Kültür Bakanlığıyla ilgili konuşacağım.
Değerli milletvekilleri, birkaç hafta önce Kültür Bakanlığına bağlı Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kuruldu fakat bu, ne Alevilere soruldu ne Alevi örgütlerine soruldu ne kanaat önderlerine, akademisyenlere soruldu. Bunun nedeni nedir, size açıklayacağım.
Alevilerin tarihi, biz Alevilerin tarihi katliamlar tarihidir. Cumhuriyet Dönemi'nde -yani daha öncelerini saymıyorum- onlarca büyük katliam olmuştur ve özellikle Sivas katliamı Aleviler için bir dönüm noktasıdır. Sivas katliamı, Alevilerin külleri üzerinden yeniden doğmasına neden olmuştur. Aleviler örgütlenmiş, Aleviler demokratik alanda mücadeleye başlamışlardır, hem yurt içinde hem yurt dışında demokratik mücadelelerini vermişlerdir; sorunlarını iç hukuka, İnsan Hakları Mahkemesine taşımışlardır. İnsan Hakları Mahkemesinin, Yargıtayın cemevleri konusunda, zorunlu din dersleri konusunda kararları var, Anayasa Mahkemesinin kararları var ama bu iktidar, bunları uygulamamıştır. Ve bu zorlamalar, mücadelenin gelişimiyle AKP sorunu çözmek için değil... Şimdiye kadar Aleviler fiziken katlediliyordu, şu anda, bu getirilen yasayla Alevilik katledilmek isteniyor çünkü sorunu çözüyor, sorunun arkasında dolanıyorlar.
Şimdi, Alevi inancını, sistematiğini bilmiyorlar, bildiklerini iddia ediyorlar ama biz Alevi çocukları zorunlu din derslerinde Sünniliği öğrendik arkadaşlar. Siz, Aleviliğin hakikatini, inancının sistematiğini bilmiyorsunuz. Alevilikte şeyhülislamlık yoktur, atamayla bir dede, baba, ana olunamaz. Ocak sistemi var, her ocağın anası, dedesi, babası, piri vardır, onlar taliplerine hizmet yaptırır ve onlar da hizmet yaptırırken rızalık almak zorundadır. Hiç kimse gelip de o posta oturamaz.
Şimdi, Cumhurbaşkanlığına bağlı 11 kişiden oluşan bir Kurul oluşturuluyor. Kim bunlar ya, kim bunlar? Bunlar hangi Alevi'den rızalık almışlar? Siz Aleviliğe kayyum atıyorsunuz. Aleviler kayyumu kabul etmez. Nasıl Kürtlere koruculuğu dayattınız... Ama şunu da iyi bilin; yetkililer iyi bilir bunu: Aleviler köy koruculuğunu bile kabul etmediler. Biz asla ve asla böyle bir dayatmayı, inancımıza müdahaleyi kabul etmeyiz.
Değerli arkadaşlarım, Alevilik kendine özgü bir inançtır. Hizmet Hak için yapılır. Dedeler, analar, babalar, pirler, mürşitler maaş almazlar, taliplerin hakkullahlarıyla yaşarlar. Şimdi, siz, onları devlet memuru hâline getirmek istiyorsunuz.
Tarihten bir şey anlatayım. Pirimiz Pir Sultan, Hızır Paşa tarafından makamına çağrılır. Lüks bir sofra hazırlanır. Pir Sultan'a o lüks sofraya "Buyur." derler. O da "Bu sofra haramdır, biz yemeyiz." der, hatta şunu söyler; özür dileyerek söylüyorum: "Benim itlerim bile bunu yemezler." Alevi inancını, Alevi felsefesini, hakikatini bilmeden siz ne yaptığınızın farkında değilsiniz.
Değerli arkadaşlar, ben bu kürsüde kaç defa söyledim sizlere, dedim ki çıkıp bu kürsüye hamaset konuşmaları yapmayın: "Kürt-Türk kardeştir." "Alevi-Sünni kardeştir." Evet, biz de kardeş olmak istiyoruz ama kardeşlik eşit yurttaşlık, eşit haklarla olur. Şimdi bu size ağır gelebilir -keşke bu sıralar dolu olsaydı, onlar dinleseydi- bu ağır gelebilir. Neden bunu söylediğimi size açıklayacağım: Şimdi, Sünni vatandaşlarımıza hizmet eden bir Diyanet İşleri Başkanlığı var. Yaklaşık 36 milyar lira bütçe ayırmışsınız. Diğer taraftan, Kültür ve Turizm Bakanı da burada; bütçenizin hepsi yaklaşık 16 milyar lira. Bu nasıl kardeşlik ya, bu nasıl kardeşlik? Bu Aleviler bu ülkenin dörtte 1'i yani yüzde 25'i. Kültür ve Turizm Bakanlığının tüm bütçesini ayırsanız, bu yetmiyor. Bizim de Aleviler olarak böyle bir talebimiz yok. Demokratik ülkelerde devlet dinlere para ayırmaz. Biz de hem Halkların Demokratik Partisi olarak hem Aleviler olarak diyoruz ki: Demokratik bir devlette inançlara para ayrılmaz ancak her cemaat, her inanç kendi kendini finanse eder; devlet de bu konuda yardımcı olur.
Şimdi, nefret suçları daha devam ediyor; onlarca Alevi evi işaretlendi, kapısı işaretlendi. Ne dediniz? Dediniz ki: "Kendini bilmez, ayyaş veya bir çocuk yapmıştır." Hiçbir faili siz yargı karşısına çıkarmadınız. Elinizi vicdanınıza koyun. Daha dün okullarda, zorunlu din derslerinde, Bursa'da bir öğretmenin Alevilere ettiği hakareti biliyorsunuz: "Anası-babası belli değil." İşte, bir sürü saçma sapan şeyler. Soruyorum size: Eşitsek, sizin inancınıza böyle bir hakaret yapılsa ne derdiniz ya? Buradan Millî Eğitim Bakanını da kınıyorum. Millî Eğitim Bakanı bu öğretmeni görevden almadı, sadece görev yerini değiştirdi; bu öğretmen görevine devam edecek. Bu, yalnız bir örnek değil, bunun onlarca örneği var arkadaşlar. Şimdi, ondan sonra, kalkıyorsunuz, diyorsunuz ki: "Ya, Alevi-Sünni kardeştir." Neresi kardeş? Biraz samimi olun ya, elinizi vicdanınıza koyun.
Şimdi, Alevilere karşı işlenen tüm suçlar hep cezasız kaldı, soruşturulmadı ve bu cezasızlık devam ediyor ve bu meczuplar bundan cesaret alarak, bu iktidardan cesaret alarak bu suçları işliyorlar arkadaşlar; biraz elinizi vicdanınıza koyun.
Dergâhlarımız -Kültür ve Turizm Bakanlığı burada- bugün hâlen işgal altında. Alevilerin serçeşmesi Hacı Bektaş Veli dergâhına nasıl el koyarsınız, nasıl el koyarsınız ve Alevilere teslim etmezsiniz? Alevi inancını, cemevlerini yok sayıyorsunuz, inanç merkezi olarak saymıyorsunuz, bir folklorik kültür şeyi gibi algılıyorsunuz. Bu, Alevilerin onuruna dokunuyor; bu, incitiyor. Kimin böyle bir şeye hakkı var, kimin? Yani bu kürsülerde onun için ben bunları duymak istemiyorum. Eğer samimiyseniz bunları düşünürsünüz, bunları yaptırmazsınız arkadaşlar.
Diğer taraftan, onlarca katliam oldu; hangi katliamın hesabını verdiniz siz, hangi katliamın hesabını verdiniz? Ki bugün Aleviler konusunda yasa çıkarıyorsunuz; samimiyseniz, ilk önce bu katliamların hesabını verin. Yaklaşıyor, bizim, Alevilerin en yaralı olduğu bir dönem yaklaşıyor. 19-24 Aralıkta Maraş katliamı oldu, oradaki tüm şehitlerimizi ben saygıyla anıyorum. Biz 24 Aralıkta Maraş'ta olacağız, burada grup ayrımı yapmadan diyorum ki: Elinizi vicdanınıza koyun, vicdanlı olan herkesi oraya davet ediyorum. Bu katilleri lanetleyelim ki bir daha böyle bir olay yaşanmasın. Aynı zamanda, o dönemde başta Gıjgin Dede ve Mehmet Mengücek yoldaşım -o, Karamaraş Mahallesi'ni kurtaran yiğit bir yoldaşımızdı- olmak üzere, onları ve tüm şehitleri saygıyla anıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) - Ve şunu da bilin: Maraş'ta katledilen Alevilerin mezar yeri belli değil arkadaşlar, mezar yeri belli değil. Dün bir mahkeme vardı biliyor musunuz arkadaşlar? Avukatlar Maraş olayları dosyasını almak istiyor ve Millî Savunma Bakanlığı şu yazıyla cevap veriyor: "Gizlilik kararı var." Kırk dört yıl önce olan bir olay arkadaşlar... Neden çekiniliyor? Neden korkuluyor? Neden korkuluyor, bu dosya verilmiyor? Bu ne demektir biliyor musunuz? Bu katliamda devletin parmağı var, o suçlarının ortaya çıkmaması için dosyayı bile vermiyorlar.
Değerli arkadaşlar, şimdi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) - Teşekkür ederim.(HDP sıralarından alkışlar)