| Konu: | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 34 |
| Tarih: | 10.12.2022 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Sayın Başkanım, Sayın Bakanlar, değerli milletvekilleri, televizyonlarının başında bizi seyreden kıymetli Türk milleti; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2023 bütçesi üzerine İYİ Parti Grubum adına söz aldım. Bundan sonra, kısaca, kolaylık olsun diye Bakanlığın ismini "Aile Bakanlığı" diye tabir etmek istiyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 6 Aralık 2022 tarihli oturumunda AK PARTİ Bursa Milletvekili Zafer Işık tarafından gerçekleştirilen milletvekilimize yönelik şiddet eylemi, demokrasimize, yüce Meclisimizin mehabetine yakışmayan bir olay olarak Parlamento tarihine geçmiştir. Bu elim olayı şiddetle kınıyoruz; hiçbir ahlaksız yumruk bizi hakkın ve hakikatin yolundan ayıramayacaktır. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Aile Bakanlığı ülkemizde çok önemli bir fonksiyonu yüklenmiş bulunuyor. "Sosyal devlet" kavramını ilk defa milattan önce 2200 yılında Mısır'da görüyoruz. Mısır'da o vakitki yönetimi elinde bulunduran ruhban sınıfı dul ve yetimlere yardım için kendi aralarında bir yardımlaşma kurumu oluşturmuşlardır.
10 Aralık, Dünya İnsan Hakları Günü'dür. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda kabul edilişinin 74'üncü yılındayız. Bildirge, insanın özgürlüğü, kişi güvenliği, yasa karşısında eşitliği, yargı hakkı, özel hayatın dokunulmazlığı, seyahat hakkı, zulümden kaçma hakkı, yurttaşlık hakkı, mülk edinme hakkı, düşünce, vicdan, din hürriyeti, ifade özgürlüğü, eğitim, sağlık gibi konularda 30 başlığı içermektedir. Tüm insanlığın bu bildirgede geçen tanımlamalardan tam yararlanmadığı açıktır. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi âdeta Aile Bakanlığını, Aile Bakanlığımızın görevlerini tanımlamaktadır. Bildirgenin yerine getirilmesi ancak temel ihtiyaçlarını gidermiş ülkeler için geçerlidir. Türkiye bildirgeyi 1949 yılında imzalamıştır. Dünya milletinin kabul ettiği bildirgeyi maalesef ülke olarak biz de içselleştiremedik.
Aile Bakanlığının yapabileceği çok şey vardır. Hâliyle Aile Bakanlığı, en başta ekonominin, Sağlık Bakanlığının, Millî Eğitim Bakanlığının, İçişleri Bakanlığının ve daha pek çok bakanlığın yapamadığı, aksattığı sorunlarla uğraşmaktadır. "Ne yapsın biçare Bakanlık?" sözü kısaca Bakanlığımızın hâlinin tarifidir. Aile Bakanlığının görevi hakikaten çok zordur. Yirmi yıllık AK PARTİ hükûmetleri ülkemizi diğer ülkelerin gösterdiği kalkınma seviyesine ulaştıramadı; fakirlik, yoksulluk kaderimiz oldu. Aile Bakanlığının görevlerinin tamamına yakını yoksulluğa ilişkin sorunlardır. Ailelerin maddi imkânsızlıkları nedeniyle okula aç giden çocuklar, bebeklerine mama, süt parası bulamayan anneler her zaman Aile Bakanlığının konusu olabilir ancak toplumun yüzde 40'ı Aile Bakanlığının konusu oluyorsa ülkede bir sorun vardır, ülkede bir gariplik var demektir. AK PARTİ iktidarları burada da vatandaşı uyutma, oyalama, algı yönetimi, gerçek ötesi algı yönetimi maharetlerini uygulamaya koymaktadır. Aile Bakanlığı devlet adına şefkat elini uzatan Bakanlıktır ancak Hükûmet görevini yapar, insanları iş sahibi yapar, aş sahibi yapar ise irade dışı olan bazı sorunların üstesinden Aile Bakanlığı tabii ki rahatlıkla gelebilir. Sosyal yardımların gayrisafi millî hasıla içindeki payı Fransa'da yüzde 31, OECD ortalaması yüzde 20, ülkemizde ise sadece yüzde 12'dir. AK PARTİ Hükûmetinin dezavantajlı gruplar için ayırdığı finansman son derece yetersizdir.
AK PARTİ eğitime para bulamaz, Aile Bakanlığına para bulamaz, üniversite gençlerine para bulamaz; yandaşlara, 5'li çeteye gelince para bol. Aile Bakanlığı vasıtasıyla, Hükûmet, üstesinden gelemediği, daha da ötesi, derinleştirdiği yoksulluğu normal bir durummuş gibi ülke insanlarına kabul ettirmeye çalışmaktadır. Ülkemizdeki yoksulluk oranı TÜİK verilerine göre yüzde 14,4; Tüketici Hakları Derneğine göre yüzde 49,6'dır yani nüfusun yarısı yoksul gözükmektedir. Azalan 150 milyar Türk liralık 2023 bütçesiyle Aile Bakanlığının yoksullukla mücadele etmesi hayaldir. Bu durum ancak algı yönetimi konusu olabilir. Örneğin, ayda vereceğiniz 500 lirayı iki ayda bir verirsiniz ve vatandaşın eline bin lira geçmiş gibi olur ki bu enflasyonist ortamda galiba bundan sonra Bakanlık üç dört aylık maaşı verecek ki 1.500, 2 bin lira vermiş gibi gözüksün. Türkiye'deki yoksulluk hem OECD ülkelerinden fazla hem de ayrılan ödenek OECD ülkelerinden daha azdır. Millî gelire oranı arttıkça yoksulluğun da azaldığı değişik ülke verilerinden anlaşılmaktadır. 2019 yılı için Fransa'da yoksulluk yüzde 8, Almanya'da yüzde 10, İngiltere'de ise yüzde 11'dir. Sığınmacılara 70-80 milyar dolar destek nereden bulunur bilinmez ama vatandaş yok yoksul tutulur ve bu paralar bir şekilde karşılanır.
Lübnan, ülkesinde yaşayan Suriyeli sığınmacıların doğum belgelerini Suriye devletine verip onları kendi nüfusuna kaydetmemektedir. Lübnan'da 4,5 milyon Suriyeli göçmenin 600 bin kadarının ülkesine gönderildiğini biliyoruz. Lübnanlılar kendi öğrencilerini hangi aşamalardan geçiriyorlarsa, onlar için verilen şartlar neyse sığınmacılara da bunu yaptırmaktadırlar ve bizde olduğu gibi onlara bir ayrıcalık tanımıyorlar. Sağlık sisteminden oradaki sığınmacılar paralı olarak yararlanıyor. Suriyeli göçmenlere kalıcı olmadıkları daima hissettiriliyor. Lübnan Hükûmeti Suriye Hükûmetiyle göçmenler konusunda daima irtibatlı oldu. Sığınmacılar aç kalmasın, yardımda bulunalım, kabul ancak sosyal hayatımıza nüfuz etmelerine izin vermemeliyiz. Sanki Hükûmet, Arap sığınmacılarla demografik yapımızı değiştirme derdinde gibi gözüküyor.
Dezavantajlı vatandaşlarımıza devlet yardımları yetersizdir. Yaşlı bakımının devlete maliyeti yani yaşlıların devlete maliyeti 10 bin lira civarındadır -kendi bakarsa- evde bakımlarda ise aileye verdiği bedel sadece 3.360 liradır. Alet, malzeme yardımı normal ederin üçte 1'i kadardır.
Ülkemizde engellilerin durumu her yönüyle iyileştirilmeye muhtaçtır. 2002 sayımına göre nüfusumuzun yüzde 12'si engellidir. Engellilik, kişinin değil, içinde bulunduğu toplumun sorunudur. Ülkemizin yaşadığı ekonomik bunalımdan engelliler de payına düşeni almaktadır. 2015 yılında 150 dolar olan bireysel eğitim bedeli 2022 yılında 86 dolara düştü. Tüm ödenekleri bu şekilde, döviz bazında aldığınız vakit yarı yarıya düştü iki yıl içerisinde.
Engellilerin topluma kazandırılması için toplum eğitilmelidir. Toplumsal farkındalığı artırmak için engelsiz yaşam dersleri müfredata konulmalıdır. Yoksulluktan kurtulmada eğitim engelliler için de önemli bir fırsattır. İlk ve ortaöğretimde engelli çocuklara dinlenecekleri, kıyafetlerini değiştirecekleri bir mekân ayrılmalıdır. Yükseköğrenimde engelliler için büyük bir sorun vardır. OECD ülkeleri arasında yükseköğrenime kayıt yaptıran engellilerin en çok kayıt sildireni bizim ülkemizdedir. Bir engellinin yükseköğrenim kapısına gelmesi avantajlı gruplara göre çok daha zordur. Burada bu insanlar kaderini değiştirmek üzereyken bizim onlara yapmadığımız ulaşım yardımı, konaklama yardımı ve teknik destekler yüzünden makûs talihlerinin ellerine bırakılmak üzeredirler.
2005 yılında Engelliler Hakkında Kanun yürürlüğe girmiş. Bu kanunda kamuya açık tüm yaşam alanlarında, merkezlerde erişebilirlik şartlarının yerine getirmesi şartı konulmuş, nakil vasıtalarının hepsinin de engellilere göre ayarlanması istenmiştir. Ancak ötelenmiştirti ve en sonunda, 2022 yılında bu vaat dört yıl daha ertelenmiştir. Engellilere tanınan yüzde 4 kotası son derece yetersizdir. Bunun yüzde 50 kadar artırılması gerekir. Devlet engelliler için her türlü rehabilitasyon ve habilitasyon imkânlarını hazırlamalıdır.
Sayın Bakan, devlete ait ilkokul 1'inci sınıfa giden çocukların yüzde 40'ı aç olarak geliyorlar. 4'üncü sınıfa gelenlerin ise yüzde 40'ı hem aç hem de yorgun olarak geliyorlar. Bir hükûmete düşen, vatandaşın yoksulluğunun üzerini örtmek değil, onu telafi etmek olmalıdır. Aç çocukların ihtiyacı ailelerinin yeterli maddi imkânlara sahip olmasıyla giderilebilir.
2020-2022 yılları arasında ücretlilerin millî gelirinden aldıkları pay dörtte 1 oranında azalmıştır. İYİ Partinin Demre Belediyesi bu çocuklara günde 2 öğün yemek vermeye başladı. Neymiş? Hükûmetin ayıbı ortaya çıkıyormuş ve iptal edilmeliymiş. AK PARTİ Hükûmeti, maalesef, kendi siyasi hırsları uğruna çocuklarını feda etmekten çekinmiyor.
Sayın Bakan Plan Bütçe ve Komisyonu görüşmelerinde 4,6 milyon haneyi ziyaret ettiklerini bildirdiler. Sayın Bakandan cesaretle bu sonuçları vatandaşa, Türk milletine açıklamasını bekliyoruz. Aile odaklı hizmetlerden yararlanan çocuk oranının yüzde 92'ye çıkarılmasıyla övünüyorlar. Çocuk başına yaptıkları yardımın ne olduğunu da açıklamalıdırlar. Bir ülkede çocukların yüzde 92'si yardıma muhtaç ise o ülke, ülke olmaktan çıkmış demektir. Ülkeyi yönetenler buna kafa yormalıdır. Gençlerinin yüzde 73'ünün yurt dışına çıkmayı düşündüğü bir ülkede buna kafa yormayan bir yönetim, buna hiç kafa yormaz; bizim böyle bir ümidimiz yok.
Ülkemizde cinsel ayrımcılık AK PARTİ Hükûmeti döneminde tırmandırılmaya devam ediliyor. 2019 yılında OECD'nin yayınladığı bir raporda 29 ülke arasında ülkemiz, kadına yönelik fiziksel ve seksüel şiddet bakımından dünyada 2'ncidir. Kadınlarımızın yüzde 38'i bu konudan şikâyetçidir. Şikâyetçilerin OECD ortalaması ise sadece yüzde 23'tür. Kadın cinayetleri Anıt Sayaç raporlarına göre 2008'de 66 iken 2021'de 425'e çıkmıştır. Sayın İçişleri Bakanı 2014-2020 yılları arasında kadın cinayetlerini açıklarken 2021 ve sonrası için artık kadın cinayetlerini açıklamaktan vazgeçmiştir. Kadın-erkek cinsiyet ayrımcılığı konusunda da AK PARTİ ülkeyi oldukça kötü bir duruma getirdi. 2022 küresel cinsiyet eşitsizliğinde ülkemiz 146 ülke arasında 124'üncü sıradadır.
Nüfusun devamlılığı için doğumların belli bir hızla devam etmesi arzu edilmektedir. 19'uncu yüzyıl ekonomistlerinden David Ricardo bunu o vakit vurgulamıştır. Kalkınma ile nüfus artışı arasında doğrudan bir ilişki vardır ve bu ilişki iki yönlüdür. Ülkemizde ailenin yapısı değişiyor, aileler küçülüyor, evlenmeyenlerin sayısı ise artıyor. Doğum oranı binde 2'ye, doğum hızı binde 2,1'in altına inerse nüfus azalıyor. Türkiye'de toplam doğurganlık hızı 2001 yılında 2,38 iken 2018'de 1,99'a, 2021'de ise binde 1,7'ye düştü. TÜİK'e göre, 2008 yılında ortalama hane büyüklüğü 4 iken, 2021'de 3,23'e düştü. Tek kişilik hane halkı 2014 yılında yüzde 14 iken, 2020'de yüzde 19'a yükselmiştir. Aralarında eş, anne, çocuk veya baba çocuk ilişkisi olmayan fertleri içeren hane sayısı yedi yılda yüzde 50 arttı. Argo tabiriyle nerede devlet? Büyük ailelerin yüzde 27,2'si yoksulluk sınırı altında yaşıyor, yoksulluk oranı tek çekirdekli ailelerde ise yüzde 21'dir. Yoksulluk, aileleri küçülmeye ve az sayıda çocuk sahibi olmaya zorlamaktadır. AK PARTİ iktidarlarında TÜİK verilerine göre kaba boşanma hızı 2001'den 2021'e kadar artış göstermiştir. Konumuz ailenin korunması değil mi? Buyurun, korunmuş ailesi olan ülkeye. Yoksulluk, parçalanmış aileler, çocukların ihmali ve suça sürüklenen çocuklar, öykü böyle gelişip gitmektedir. Çocuk sayısı yıllar içerisinde azalırken suça sürüklenen çocuk sayısı yıllar içerisinde artmaktadır. 2000 yılında çocuk sayısı 22,8 milyon, 2002 yılında çocuk mahkemelerine gelen davalardaki sanık sayısı 15 bin; 2021 yılında çocuk sayısı 22,7 milyon, çocuk mahkemelerine gelen davalardaki sanık sayısı 107 bin; yirmi yılda çocuk mahkemelerine gelen sanık sayısı 7 misli artmıştır. AK PARTİ iktidarında, yoksulluk, suç, kol kola gezmektedir; bu, büyük bir sosyal sorundur, bu çocukların yetişkin hayata geldikleri vakit hangi suçlara sürüklenebileceğini tahmin etmek hiçbirimiz için zor değildir.
Çocuk yaşta evlilik; 18 yaşın altındaki evliliklere "çocuk yaşta evlilik" diyoruz; alelade bir olgu değildir, geçmiş ve gelecekteki toplumsal sorunları içinde barındıran derin ve önemli bir toplumsal yaradır, ülkelerin gelişmesi önünde önemli bir engeldir. Reşit olmayan evlilik sıklığı dünyada azalmakla beraber ülkemizde devam etmektedir. Erken evlilik, depresyondan intihara kadar giden pek çok spektruma neden olur; erken evlilik, susuz ve güneşsiz kalma veya çile çekme sürecidir. Çocuk yaşta evliliğin bazı sonuçlarını şöyle özetleyebiliriz: Daha fazla evlilik sorunlarına ve boşanmalara neden olmaktadır. Bu çiftler gebelikten korunma konusunda yeterli bilgiye sahip değildirler. Erken gebelik fazladır, sağlıksız düşüklere neden olmaktadır. Çocuk yaşta evlilik, insan hakları ihlalidir, çocuk hakları ihlalidir, kadın hakları ihlalidir; çocuğun, ergenliğin ve kişisel özgürlüklerin yok sayılmasıdır.
Çocuk yaşta evliliğin önüne geçmede eğitim çok önemlidir. "Baba Beni Okula Gönder" ve "Haydi Kızlar Okula" çok yerinde projelerdir. Bu projelerle hem çocuk yaşta evliliğin önüne geçilmekte hem de kızlar zihinsel ve bedensel olgunluğa erişmektedirler. 4+4+4 sistemi çocukların eğitim akışını bozmuştur. Bu kademeli eğitimle çocuklarımız eğitim akışı dışında kalıyorlar. Sistem bu yönüyle yeniden gözden geçirilmelidir.
Sorun buraya kadar geldikten sonra devletin aldığı tedbirler sadece palyatif olmaktadır. Çok fazla hastane yaparak sağlık sorunlarını çözemezsiniz, çok fazla hükûmet konağı yaparak, adalet sarayları yaparak, hapishane yaparak adalet sorunlarını çözemezsiniz, çok fazla sığınma evleri yaparak da erken evliliklerin önüne geçemezsiniz.
20'nci yüzyılda ülkemiz maalesef bir kız çocuğunun evlendirilmesi haberiyle çalkalanmaktadır. Ülkede köhne alışkanlıklarla mücadele etmeyip onlara yol verirken bir otomobil, bir barajla "cumhuriyetin 2'nci yüzyılı" kavramı çok eğreti kalmaya mahkûmdur.
Kadın cinayetleri hepimiz için, hele hele zaman zaman kadını ikinci sınıf gösteren yetkililer için tümden yüz karasıdır. Sosyal zaaflarını düzeltmeyen ülkemizle 10 bin kilometre uzakta olan ülkeler dalga geçmekte ve bizim çok çok övündüğümüz ay yıldızlı amblemi çok kötü amaçlarla kullanmaktadırlar. Sayın Bakan, 10 bin kilometre ötedeki çocuklarımız bu olaylardan etkilenmektedir.
AK PARTİ tüm ülkeyi asgari ücretli yaptı. Çalışma Bakanının asgari ücretliler için verdiği oran -tüm ücretlilere oranı- yüzde 38 iken başka kaynaklarda yüzde 59 olarak gösteriliyor. Asgari ücret için önce bir rakam toplum önüne atılıyor, sanal bir durum yaratılıyor "Yüzde 30 mu artsın, yüzde 40 mı artsın..." Bu şekilde önce asgari ücretliler alıştırılıyor. Hâlbuki bir yılda kira artışları yüzde 70'dir, bir yılda gıda fiyatlarındaki artış yüzde 102'dir; dar gelirlilerin en büyük giderleri bu 2 kalemdir.
Algı yönetimine gelince, asgari ücret yüzde 40 ya da yüzde 50 bandında tutulmaya çalışılıyor. İYİ Partinin asgari ücret için önerdiği rakam 9.600 liradır, bu ancak idare edecek bir rakamdır. Bakanlığın bir yardımcısı daha var; fakir düşürülen halka, ilimizde, AK PARTİ teşkilatının akşam saatlerinde dağıttığı 200 liralık hediye çekleri... Ben olsam bu hediye çeklerini yoksul vatandaşlara vermekten hicap duyarım ama maalesef Eskişehir'de AK PARTİ il örgütü bu şekilde bir faaliyet içinde.
Hükûmet dezavantajlı gruplar için öncelikle insan onuruna yakışır bir ücret politikası uygulamalıdır. AK PARTİ Hükûmeti ülkeyi karpuz gibi ikiye böldü. Entelektüel sermayeyi güçlendirmeliyiz; kaliteli bir eğitim, sağlam bir ahlaki yapı ülkemizin geleceği olacaktır. İYİ Parti gençler, yaşlılar, engelliler için çalışmalarını tamamlamıştır. İyi Yaşam Geliri Projesi'yle 15-26 yaş arasındaki tüm gençlerimize her ay belli bir ücret ödemeyi taahhüt ediyoruz. Bu önceden belirlenmişti ama şu artan enflasyonist ortamda bu rakamlar her defasında yenilenmeye muhtaç. İlkokuldan liseye kadar tüm öğrencilerimize 2 öğün yemek vermeyi vadediyoruz.
Ülkemizde muharip gaziler arasında maalesef ayrımcılık yapılmaktadır. Sosyal güvencesi olan muharip gazilere, sosyal güvencesi olmayan muharip gazilere verilen şeref aylığının iki buçukta 1'i kadar ödeme yapılmaktadır; bu haksızlık düzeltilmelidir. Ayrıca, malul gazilerin yakınlarına tanınan birtakım haklar muharip gazi yakınları için de tanınmalıdır.
Karamsar değiliz. Ülkemiz imkânları geniş, insanları çalışkan bir ülkedir. İYİ Parti iktidarının dürüst siyasetçileri, doğruluktan ayrılmayan siyasetçileri özlenen Türkiye'yi inşa edecektir. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesinin ülkemize hayırlı olmasını diler, hepinize saygılarımı sunarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)