BAŞKAN - Konuyu tartışmaya açmak istemiyorum ama Kürt diline veya başka ana dillere, resmî dillere karşı değilim. Herkes ana dilini konuşmalı, herkes istediği uluslararası dili de öğrenebilmeli ama bir şey var, biz, burayı keyfimizle yönetmiyoruz, ideolojilerimize göre yönetmiyoruz, etnisitelerimize göre de yönetmiyoruz inançlarımıza göre de yönetmiyoruz; yönettiğimiz şey Anayasa ve İç Tüzük... Ve İç Tüzük, "Kürt dili" "Türkçe dili" söylemiyor, İç Tüzük şunu söylüyor: "Konuşmalar Başkana ve Genel Kurula yapılır."

KEMAL PEKÖZ (Adana) - Değişmez bir şey midir yani? Allah'ın kelamı mıdır?

BAŞKAN - Tabii, televizyonların gelişmesiyle de iletişim olanaklarının gelişmesiyle de konuşmalar artık halka yapılıyor; tüm Türkiye'ye yapılıyor konuşmalar.

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Hani biz de murat ediyoruz eşit olsun diye.

BAŞKAN - Ben hangi dilde konuşurlarsa konuşsunlar burada konuşan herkesi anlamak durumundayım.

MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) - İşte, Türkçe bilmeyen halk da var. Onlar da burada ne konuşulduğunu bilsin.

BAŞKAN - Niye anlamak durumundayım? Çünkü burayı yönetebilmem için ne dediğinizi, bir arkadaşınıza küfrettiğinizi, hakaret ettiğinizi ya da başka şeyler söylediğinizi bilmek durumundayım; buna göre yönetmek zorundayım. Ha, talepleriniz karşılanır, dediğiniz gibi olursa, ondan sonra İç Tüzük'e de Anayasa'ya da girerse biz de ona göre yönetiriz; bu kadar net söylüyorum bunu.

KEMAL PEKÖZ (Adana) - Hani kardeşiz ya, kardeşimizin dilini öğrenelim, kardeşimizi anlayalım.

BAŞKAN - Evet, kardeşiz. Benim ana dilim de farklı.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Beştaş, size söz vermeyeceğim, oturur musunuz yerinize.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Bir kere bu peşin hükmünüzü reddediyorum.

BAŞKAN - Oturun yerinize.

KEMAL PEKÖZ (Adana) - Kardeşimizi anlayalım.

BAŞKAN - Kardeşiz. Ana dile karşı değilim, beni Kürt düşmanı ilan edemezsiniz; burada bu hakkı size vermiyorum, nokta. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)