BAŞKAN - Sayın Beştaş, evet, ben İç Tüzük'e göre yönetiyorum. İç Tüzük'ün hiçbir maddesinde "Grup Başkan Vekillerine milletvekillerinden ekstra süre verilir." diye bir madde yok. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Bunun bir tespitini yapalım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - İktidar grubu alkışlıyor, tebrik ederim.

BAŞKAN - Veriyor muyuz? Teamüller böyle mi? Evet, böyle, bir sefer bile kırmıyorum. Bu özel bir konuydu, size özel değildi, geçen hafta yaşadığımız bir olaydı. Beni bir Kürt düşmanı, Kürt dili düşmanı olarak lanse ettiler; siz de oradan bağıran arkadaşlar -mensubu bulunduğum partinin ki onun ideolojisine göre yönetmiyorum burayı- "Acaba öyle mi?" diye sorgulamaya kalktı ve beni toplumun önüne koydu. Ben de burada anlatırken benim de ana dilimin farklı olduğunu söyledim, yanımda şu anda oturan Kâtip Üyenin de farklı, gruplara bakın, Grup Başkan Vekillerinin birçoğunun, Engin Bey'in, Müsavat Bey'in...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Benim.

BAŞKAN - ...Sayın Bülbül'ün, işte bizim arkadaşlarımızın ana dilleri farklı. Ben asla ana diline karşı falan değilim yani burada "Birden fazla ana dille konuşma yapılabilir." derse, şurada, ben hepsine izin veririm, niye vermeyeyim ama böyle bir olay yok. Ben buna göre eşit mesafede durarak yönetmeye çalışıyorum, mensubu bulunduğum siyasi partiye de eşit mesafede duruyorum, iktidar partilerine de eşit mesafede, muhalefet partilerine de eşit mesafede durmaya çalışıyorum. Eksik yapıyor muyuz? Yapıyoruz. Bazen iktidar partisi mensupları beğenmiyor, bazen muhalefet partisine mensup arkadaşlar beğenmiyor ama hepimiz insanız sonuçta. Elimizden geldiğince, asgari derecede buna uyduğumuz sürece bir problem yaşamayacağız demektir, buna davet ediyorum. Sizinle ilgili bir şey yoktu, onun için tekrar kürsüden size söz vermeyeceğim dedim. Hatip yine benim o geçen günkü konuyla ilgili söylediği için ben ona cevap verdim, sizinle ilgili bir problemim yoktu tabii ki.