GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 7'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:36
Tarih:12.12.2022

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET KASIM GÜLPINAR (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin Avrupa Birliği Başkanlığı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, Gazi Meclisimizin Genel Kurulunu ve ekranları başında bizleri izleyen aziz vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, 1959'da Türkiye'nin 6 üyeli Avrupa Ekonomik Topluluğuna ortak üyelik başvurusuyla başlayan Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri, önce "ortak üye" sonra "aday ülke" statüsüyle altmış üç yıldır yani yarım asırdan fazla bir zamandır inişli çıkışlı bir seyir takip etmiştir. Türkiye'yi içine almayan Avrupa Birliği, üye bakımından 1963'ten beri 7 misli genişlemiş ve bugün 27 üyeli bir yapıya dönüşmüştür. Üstelik son dönemdeki yeni üyelerin çoğunun ekonomik, sosyal ve siyasi seviyesi Türkiye'nin gerisindedir. 2005'te başlayan üyelik müzakerelerinde ise 35 fasıldan 16 tanesi müzakerelere açılmış ve bunlardan sadece Bilim ve Araştırma Faslı geçici olarak kapatılmış, diğer fasıllar ise hiç açılmamıştır.

Sayın milletvekilleri, 1989'dan itibaren Sovyetler Birliği'nin çöküşüyle birlikte artık Batı dünyasının stratejik olarak Türkiye'ye ihtiyacının kalmadığını düşünen bir kısım Avrupalı çevreler, o dönemlerde Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin ilerlemesini önlemek için Yunanistan'ın engellemelerinin arkasına saklanırken 2000'li yılların başında ise -bu ilişki bakımından- en büyük hatalarından birini yapmıştır ve hem 1960 Londra ve Zürih Anlaşmalarına hem de sınır sorunu olan ülkeleri üye yapmayacaklarına ilişkin Avrupa Birliğinin kendi genişleme kriterine aykırı olarak Kıbrıs Adası'nda BM öncülüğünde yürütülen barış çalışmalarının somut göstergesi olan Annan Planı'na "hayır" diyen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni bütün adayı temsilen "Kıbrıs Cumhuriyeti" olarak 2004 yılında AB üyesi yapmışlardır; barışa "evet" diyen Kıbrıs Türkleri ise cezalandırılmıştır. Böylece Kıbrıslı Rumların hukuksuz bir şekilde Avrupa Birliği üyesi olmasıyla, Türkiye'nin önüne her Avrupa Birliği platformunda Yunanistan'a ek olarak Kıbrıslı Rumlar da çıkmaya ve Türkiye-AB ilişkilerini zehirlemeye başlamıştır. Nitekim, 35 fasıldan açılamayan ve Avrupa Birliği tarafından bloke edilen bütün fasılların Türkiye'nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni tanımamasıyla doğrudan ilgisi vardır.

Değerli milletvekilleri, bir kısım AB çevrelerindeki Türkiye'ye yönelik olumsuz tutum, Avrupa Komisyonu tarafından 9 Mayıs 2021 tarihinde başlatılıp bir yıl süren Avrupa'nın Geleceği Konferansı'na Türkiye'nin çağrılmamasıyla bir üst aşamaya geçmiştir. Ancak, Türkiye-AB ilişkilerindeki bu olumsuz gidişat, Rusya'nın 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna'ya saldırması ve iki ülke arasında hâlen devam etmekte olan savaşın başlamasıyla yerini farklı bir çehreye bırakmıştır. Türkiye'nin bu savaşta Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Sayın Bakanımız ve ekibinin olağanüstü çabaları ve gayretleriyle, Cumhur İttifakı'nın da desteğiyle yürüttüğü bir taraftan barışı önceleyen, diğer taraftan Türkiye'nin çıkarlarını gözeten politikası, Avrupa Birliğinin de ezberlerini bozmuştur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Nitekim, Türkiye, Birleşmiş Milletler kararına dayanmadığı için Rusya'ya yönelik AB yaptırımlarına katılmadığı hâlde, parlamenter diploması da dâhil, Avrupa Birliği platformlarında Yunanistan ve Kıbrıslı Rumlar dışında ciddi bir eleştiriye maruz kalmamaktadır; aksine, Türkiye'nin her iki tarafla da konuşabilmesi nedeniyle kolaylaştırıcı ara buluculuğu sayesinde savaşan tarafları barış masasına oturtabilen tek aktör olması, tahıl sevkiyatı krizinin çözümündeki eşsiz katkısı, savaş esirlerinin karşılıklı değişimini mümkün kılan müdahalesi gibi benzersiz rolünün, çoğu Avrupa Birliği çevreleri tarafından takdir gördüğüne, bir kısım Avrupa Birliği çevrelerinin ise kıskançlık ve hasetlerine neden olduğuna şahit oluyoruz. Ancak, bundan da önemlisi, Avrupa'nın Geleceği Konferası'ndan dışlanan Türkiye'nin 6 Ekim 2022'de Çekya'nın başkenti Prag'da yapılan ve bütün Avrupa çapında ortak sınamaların ele alınabileceği bir iş birliği ve diyalog platformu olarak işlev görebilecek olan Avrupa Siyasi Topluluğu Toplantısı'na davet edilmesi ve Sayın Cumhurbaşkanımızın da bu zirveye katılması olmuştur.

Sayın milletvekilleri, önümüzdeki dönemde Avrupa Birliği karar alıcılarının Türkiye'ye karşı stratejik körlükle malul politikalar üreteceklerine, Türkiye-AB ilişkilerini Kıbrıslı Rum ve Yunan ikilisinin prangasından kurtarıp daha küresel perspektife sahip bir stratejik bakış açısından bakarak geleceğini hâlâ Avrupa'da arayan Türkiye'nin üyeliğinin önündeki bütün suni engelleri hızlıca kaldırarak üye yapmalarını ve böylece, Avrupa Birliğinin sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasi ve askerî anlamda da gerçek bir küresel güç olmasının önünü açmasını bekliyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

MEHMET KASIM GÜLPINAR (Devamla) - Son olarak, Avrupa Birliği Başkanlığının yönetici kadroları başta olmak üzere bütün personeline bugüne kadarki gayretleri için teşekkürlerimi sunuyor, Avrupa Birliği Başkanlığı başta olmak üzere Dışişleri Bakanlığımızın ve Hazine ve Maliye Bakanlığımızın bütçelerinin hayırlı olmasını diliyor, yüce Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)