GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 7'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:36
Tarih:12.12.2022

HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, sizleri saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 2022 yılı yurttaşlarımız için zor bir yıl olarak tarihe geçecek ve 2022 yılında, değerli arkadaşlar, işçi evine ekmek götüremedi, çiftçi tarlasına gübre atamadı, emekli şu anda kombisini çalıştıramıyor ve biliyorsunuz, uzun zamandır Sayın Bakan, Sayın Cumhurbaşkanı "Ekonomi uçuyor." teranelerini ortaya koyuyorlar. İşçi, memur, emekli perişanken yani yurttaşlarımızın geniş bir kesimi perişanken "Ekonomi nasıl uçuyor?" diye soruyoruz değerli arkadaşlar. İşte, Sayın Bakan bu konuda, sağ olsun, bize yardımcı oluyor itiraflarıyla. Bakın, bugün bir itirafta bulunmuşsunuz Sayın Bakan. Ne demişsiniz? Sayın Nebati diyor ki: "2022, en kötü yıl olarak tarihe geçecek." Hadi buyurun.

HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN NEBATİ - Ben mi demişim?

GARO PAYLAN (Devamla) - Sağ olsun, kendisi bize çok yardımcı oluyor. Bugünkü manşet: "2022, en kötü yıl olarak tarihe geçecek." Vallahi ben söyleseydim itiraz ederdiniz değil mi? Ama bunu kim söylüyor? Ekonomiden sorumlu Bakanımız söylüyor "2022, en kötü yıl olacak." diyor ama devamında bir şey söylüyor, umut satıyor, ne diyor biliyor musunuz? "Ama çok şükür, bu zor dönemi geride bırakıyoruz." Hadi buyurun.

Şimdi ben Sayın Bakana şunu söyleyeceğim: Bir önceki Bakanımız Sayın Albayrak, hatırlıyor musunuz -şu anda nerede olduğunu kimse bilmiyor- ne diyordu biliyor musunuz 2019 yılında? "Şubat ocaktan çok daha iyi, mart da şubattan daha iyi, nisan marttan zaten çok iyi olacak." dedi, haziranda görevden alındı. (HDP sıralarından alkışlar) Hadi buyurun bakalım arkadaşlar. Bak "Şubat marttan çok iyi olacak." dedi, umudu sattı ama kendisi birkaç ay sonra ortadan kayboldu, sırra kadem bastı. Sayın Bakan, siz de umut satıyorsunuz ama maalesef, bakın -sözüm meclisten dışarı- aynı şeyleri yaparak farklı şeyler beklemek ancak ahmakların işidir. Ahmaklık etmememiz lazım. Halkımızdan, işçiden, memurdan, emekliden yana politikaları ortaya koymamız lazım değerli arkadaşlar.

Değerli arkadaşlar, bundan tam beş yıl önce Sayın Cumhurbaşkanı dedi ki: "Parlamenter rejim bana yetmiyor, bu yetkiler bana yetmiyor, bütün yetkileri bana verin, Türkiye'yi uçuracağım." Dedi mi arkadaşlar? Dedi değil mi? Hepiniz biliyorsunuz. Peki, ben şimdi soruyorum Sayın Nebati'ye: Beş yıl önceye göre yoksulluk arttı mı azaldı mı? Sayın Nebati, net bir soru yani Sayın Cumhurbaşkanı "Verin yetkiyi, Türkiye'yi uçuracağım." dedi ya, beş yıl önceye göre yoksulluk arttı mı azaldı mı? Yani işçi, memur, emekli daha iyi bir durumda mı yoksa daha kötü bir durumda mı? Bir sorum daha var: Beş yıl önceye göre işçinin, memurun, emeklinin yani dar gelirlinin alım gücü arttı mı azaldı mı? Hadi, buyurun cevap verin. Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı ne dedi bundan yıllar önce? "Beş yıl, yedi yıl önceye göre daha az yumurta, daha az et alıyorsanız bana oy vermeyin." dedi. Şimdi, yurttaşımız da bunun hesabını yapsın. Beş yıl önceye göre yurttaşımız daha iyi durumda mı daha kötü durumda mı?

Bakın, size söyleyeyim ben: İki kuyruk var memlekette, iki kuyruk.

Sayın Bakanı meşgul etmeyin lütfen Sayın Cora.

Birinci kuyruk ne arkadaşlar? Ekmek kuyruğu. Ucuz ekmek kuyruklarında yurttaşlarımız bekliyor değil mi; ekmek piyasada 5 lira, 2 liraya ekmek almak için kuyrukta bekliyor, değil mi? En yaygın kuyruk bu ama bir kuyruk daha var değerli arkadaşlar, lüks araba kuyruğu. Lüks araba bayilerine gidin, altı ay sonrasına, bir yıl sonrasına sıra veriyorlar. Neden? Çünkü Sayın Bakan bir itirafta daha bulundu bu yıl, çok önemli bir itiraftı, kendisine teşekkür ediyorum. "Bu sistemden dar gelirliler hariç patronlar kazanıyor." dedi. Allah Allah! Vallahi, Sayın Bakan, sizi takdir ediyorum, itiraflarınızla gerçekten bize çok yardımcı oluyorsunuz. Neden biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Sayın Bakanın ortaya koyduğu bu epistemolojik, heterodoks, nöroekonomi politikaları yoksuldan alıyor, zengine aktarıyor.

Peki, bu vicdansız düzene karşı milletin vekilleri ne yapmalı? Ne için varız bizler arkadaşlar? Zenginden alıp yoksula vermek için varız ama bu epistemolojik, nöroekonomik politikalar yoksuldan alıp zengine aktarıyor. (HDP sıralarından alkışlar)

Bakın, rakamlara bakalım. Ya, Sayın Bakan, banka kârları ne oldu ya, ne oldu Sayın Bakan; patladı değil mi? Banka kârları patları arkadaşlar, yüzde 500 artmış banka kârları ya, yüzde 500! Şirket kârlarına bakın, İMKB rakamlarına bakın; değerli arkadaşlar, Borsa İstanbul'da kârı 5 kat, 10 kat, 20 kat, 50 kat artan şirketler var. Evet, doğru, Sayın Bakanın dediği gibi bu sistemden dar gelirliler hariç patronlar kazanıyor. Peki, arkadaşlar biz ne yapacağız? Bu heterodoks, nöroekonomi politikalarına devam mı diyeceğiz tamam mı diyeceğiz? İşte soru buralarda.

Bakın, bu düzen yoksuldan alıp zengine veriyor öyle değil mi? Ve şu anda açlık sınırı 8.500 lira arkadaşlar. Açlık sınırı ne demek? 4 kişilik bir ailenin yalnızca mutfak masrafı demek. Ya, Sayın Bakan, asgari ücret kaç para? 5.500 TL. Sayın Bakanın bugün bir açıklaması daha var. Asgari ücretle ilgili belli rakamları duyuyor Sayın Bakan 7.500-8.000 gibi, sonra panikliyor; bakın, 7.500-8.000 TL'ye panikliyor. Niye? Ne diyor: "Asgari ücretteki artış enflasyonu tetiklememeli." Allah Allah! Sayın Bakan sizin kimden yana olduğunuzu biliyoruz, patronlardan yanasınız. Peki, milletin vekilleri ne yapacak arkadaşlar? Sayın Bakanı mı dinleyecek yoksa milleti mi dinleyecek?

Değerli arkadaşlar, millette büyük bir öfke birikimi var, Sayın Bakan bilmez; o, hep zenginlerle toplantı yapıyor ama biz, halkın vekilleriyiz değil mi, milletin vekilleriyiz. Çıkın biriniz deyin ki: "Millet mutlu, 7.500 liraya razı asgari ücretli." deyin. Bakın, açlık sınırı 8.500 TL; peki, yoksulluk sınırı ne yani kirayı ve diğer masrafları da kattığımızda bir evin yoksul olmaması için kaç paraya ihtiyacı var o evin? 26.500 liraya ihtiyacı var. Geçtiğimiz ay 25 bindi, bu ay 26.500 lira; her ay yükseliyor.

Geçmişte bir evde 1 kişi çalışırdı, genelde de babalarımız çalışırdı; 4 nüfusa, 5 nüfusa bakardı değil mi arkadaşlar, bakardı değil mi? Geçinirdik yani 1 kişi çalışırdı, 5 nüfusa bakardı. Bak, şimdi 4 kişi çalışsa bir evi yoksulluk sınırından çıkaramıyor. 5.500x4= 22.000 lira yoksulluk sınırını yine geçemiyor. İşte, epistemolojik model bunu getirdi değerli arkadaşlar.

Başka neyi getirdi? Ya, milyonlarca emekli bizi izliyor arkadaşlar. Gitmiyor musunuz emeklilerin yanına? 3.500 liraya mahkûm ettik emeklileri, en düşük emekli maaşı 3.500 lira. Sayın Bakan bilmez ama 3.500 lirayla arkadaşlar, kira verilemiyor, kira! Bugün büyük şehirlerde 5 bin liranın altında baraka yok, baraka! Bu emekli taş mı yiyecek arkadaşlar? Bak, emekliler battaniyeyle oturuyorlar, büyük bir öfkeleri var, kombilerini çalıştıramıyor, sobasını yakamıyor emekli. Buna dair milletin vekilleri ne diyecek değerli arkadaşlar? Bir sözümüz var mı?

Bak, Sayın Bakan vergi topluyor. Kaç para vergi topluyor biliyor musunuz? Gelecek sene 3 trilyon 200 milyar lira vergi toplayacak, tam 3 trilyon 200 milyar lira değerli arkadaşlar. Peki -bu vergiler zaten adaletsiz ama- en adaletsiz vergi nedir, nedir en adaletsiz vergi değerli arkadaşlar? Enflasyondur, enflasyon! Enflasyon en adaletsiz vergidir; enflasyon işçinin, memurun, emeklinin alım gücünü alıp götürür ve Sayın Bakan bunun üzerine bir ekonomik düzen kurmuş.

Bakın, değerli arkadaşlar, ortada bir yolsuzluk düzeni var. Bak -TÜİK yetkilisi orada oturuyor mu bilmiyorum- TÜİK eliyle Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük yolsuzluğu yapılıyor, iddiayla söylüyorum. Sayın Bakan enflasyon kaç, kaç enflasyon? "Yüzde 85." diyecek değil mi? Değerli arkadaşlar, biriniz çıksın "Enflasyon yüzde 85." desin, hadi buyurun -600 kişiyiz- biriniz çıksın, bir milletin vekili "Evet ya, TÜİK doğruyu söylüyor, enflasyon yüzde 85'tir." desin ve bunu ispat etsin, ben vekillikten istifa edeceğim; hadi buyurun, diyebiliyor musunuz?

Ya, Diyarbakır peynir pazarında -Sayın Bakan bilir mi bilmem- peynir geçtiğimiz yıl bu zamanlar 30 liraydı, 30 lira; Sayın Bakan, bugün 130 lira. Nasıl enflasyon yüzde 85 oluyor ya? TÜİK'e göre peynir enflasyonu yüzde 100 ama Diyarbakır peynir pazarında yüzde 350; işte böyle bir hırsızlık var. Ne yapıyorlar? TÜİK'in rakamlarına göre enflasyonu hesaplıyorlar ve yılbaşında Sayın Bakan işçinin, memurun, emeklinin ağzına bir parmak bal çalacak ama o bal acı bir bal olacak değerli arkadaşlar. İşçinin, memurun alım gücünü, kaybolan alım gücünü karşılamayacak ve işçiden, memurdan, emekliden çalınan alım gücü yandaşlara aktarılacak. Ne üzerinden aktarılacak? Kur garantili mevduat üzerinden, faiz politikaları üzerinden.

Bakın, bütçede vergilerimiz nereye gidiyor? Hadi buyurun, bakın; birinci kalem bakanlık ne, biliyor musunuz; en büyük bakanlık ne, biliyor musunuz? Hani faize karşıydınız ya, en büyük bakanlık faiz bakanlığı; hadi buyurun, 565 milyar. Yetiyor mu? Yetmez. Kur garantili mevduatı Sayın Bakan bütçeye koymamış. Sayın Bakanın öngördüğü kadar dolar en az yüzde 30 artsa -ben daha fazla artacağına eminim- kur garantili mevduat üzerinden de 500 milyar lira zenginlere para aktarılacak yoksulun vergisinden. Değerli arkadaşlar, böyle tercihlerle mi adaleti karşılayacaksınız?

Bakın, değerli arkadaşlar, Türkiye'de emek sömürüsüne dayalı bir düzen var; bu düzeni değiştirmemiz lazım. Kapitalist bir düzende zaten adalet olmaz ama kapitalist düzende dahi sosyal politikalarla, zenginden alıp yoksula veren politikalarla en azından bir miktar adalet sağlanabilir. Değerli arkadaşlar, ancak şu anda bu adaletten uzaklaşmış durumdayız.

Bakın, Sayın Bakan bugün bir görüntü verdi; tam şurada Başkanlık Divanının arkasında, tam içeriye girerken bir gazeteci diyor ki: "Sayın Bakan EYT'yle ilgili ne düşünüyorsunuz, ne olacak?" diyor. Sayın Bakan -espri kabiliyeti gerçekten meşhur biliyorsunuz ve tek rakibinin Cem Yılmaz olduğunu düşünüyorum- bugün bir espri yaptı ama kimse gülmedi, hiç kimse gülmedi; "EYT mi, o ne?" deyip kıkırdadı. Olacak iş mi değerli arkadaşlar ya? Milyonlarca yurttaşımız çözüm beklerken Sayın Bakan bakın EYT'yle ilgili ne yaptı?

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Kabine açıklama yaptı.

GARO PAYLAN (Devamla) - Bakın, Çalışma Bakanı Sayın Vedat Bilgin bundan tam bir ay önce geldi Plan ve Bütçe Komisyonunda milletin vekillerine EYT'yle ilgili ne dedi biliyor musunuz? Sayın Bakan, siz de dinleyin lütfen. "İki şartı kaldırmıyoruz: Prim gün sayısı ve yıl sayısı. Kadınlar için yirmi, erkekler için yirmi beş yıl şartını yerine getirdikleri zaman emekli olacaklar." dedi. Dedi mi? Dedi. Bakın, Meclis tutanaklarından okuyorum: "Yirmi yıl, yirmi beş yıl şartı değişmeyecek." dedi. Biz de mutlu olduk, emekliler mutlu oldu; gidiyorlar SGK müdürlüklerinde borç ödüyorlar, niye? "Emekli olacağız." diye bekliyorlar ama olur mu Sayın Nebati devreye geçti, dedi ki: "Ya, bütçede kaynak yok arkadaş, ben bu kadar kişiyi nasıl emekli edeceğim? Bunun 100 milyar maliyeti var."

Sayın Bakan, bu yıl yalnızca yandaş müteahhitlere kamu-özel iş birliği projeleri üzerinden kaç para aktaracaksınız? 106 milyar lira, yalnızca kamu-özel iş birliği projeleri. Ama milyonlarca emekliye Sayın Bakan diyor ki: "Ya benim bütçemde kaynak yok, bu kadar kişiyi emekli edemem." Ve bana verdiği yazılı cevapta diyor ki: "Şu aşamada detaylar belli olmadan, bütçeye getirecek yükü belirleyemeyiz, Cumhurbaşkanımızın onayına sunduktan sonra en kısa zamanda kamuoyuna açıklayacağız." Yani Çalışma Bakanını ezdiriyor, kendi Kabinesinde olan Bakanın açıklamasının üzerine söz kuruyor ve Çalışma Bakanı Sayın Vedat Bilgin'i ezdiriyor. Sayın Bakan Vedat Bilgin de iki gün önce buraya geldi ve dedi ki: "Daha Cumhurbaşkanımıza sunacağız." Yani bir ay önce milletin vekillerine verdiği sözü ezmiş oldu değerli arkadaşlar. Değerli arkadaşlar, EYT'lilerle dalga geçmeyin lütfen; Sayın Bakan, EYT'lilerle dalga geçmeyin lütfen, gerçekten dalga geçmeyin. Sayın Vedat Bilgin bir söz kurdu ve yüz binlerce yurttaşımız şu anda borçlanmalarını yapıyor, emeklilik planlarını yapıyor ama siz o umutlara tekrar yeni bir yaş sınırı getirmek istiyorsunuz, emeklilikte yeni bir 50 yaş sınırı getirmek istiyorsunuz; bu da adalete uygun değil değerli arkadaşlar.

Değerli arkadaşlar, bütçedeki tercihlerden bahsettim. Bakın, bu bütçede öğretmen ataması yok, yüz binlerce öğretmen atama bekliyor. Bu bütçede çiftçi desteği yok, çiftçiler tarlasına gübre atamıyorlar şu anda. Bu bütçede Kredi Yurtlar Kurumuna borçlu gençlerimizin borçlarını tamamen silmek yok. Bu bütçede gençlere yalnızca 850 TL burs var biliyor musunuz? Büyük çoğunluğu da borç olarak veriliyor. Ya, Sayın Bakan, 850 TL'yi bir aylık veriyorsunuz, bir günde kaç para yapar? 29 TL. Gencimize bir günde 29 TL'yi reva görüyorsunuz. Şu köşedeki esnaf büfesine gidin, bir menemen 35 lira, yanında bir de ayran içerseniz 45 lira. Yani bir gencimiz bir menemen yiyip, bir ayran içse 45 lira; ona günde 29 lirayı reva görüyorsunuz. Şimdi, diyecek ki Sayın Bakan "Onu 1.100 lira, 1.200 lira yapıyoruz." Bu yeter mi? Yetmez.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Siz öğrenciyken kaç lira alıyordunuz hatırlıyor musunuz?

GARO PAYLAN (Devamla) - Biz de diyoruz ki gelin, bunu 5.000 TL yapalım. (HDP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

GARO PAYLAN (Devamla) - Yapılır mı? Yapılır. Güvenlikçi politikalardan vazgeçerseniz yapılır. Yüz milyarlarca lira silahlara gidiyor değerli arkadaşlar.

Bakın, bu bütçede pek çok vicdansız tercih vardı ama bu bütçenin en vicdansız oylamasını size göstereceğim. Plan ve Bütçe Komisyonunda dedik ki arkadaşlar: Öğrenciler okulda aç kalıyorlar, gelin okullarda bir öğün yemek çıkaralım. Ne dedi AKP ve MHP? "Hayır, bütçede kaynak yok." dedi. Yalnızca 50 milyar TL'yle 15 milyon çocuğa yemek çıkaracaktık "Hayır." dediler. Bugüne kadar bu bütçede bir virgül değiştiremedik arkadaşlar, bir virgül! Eğer bu ülkenin vicdanlı vekilleri varsa gelin, hep beraber yandaşlara akan kaynakları keselim ve 15 milyon çocuğumuza yemek çıkaralım değerli arkadaşlar. (HDP sıralarından alkışlar) Bunun size çağrısını yapıyorum, gelin hep beraber 15 milyon çocuğumuza yemek çıkaralım.

Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)