| Konu: | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 8'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 13.12.2022 |
CHP GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Divan, değerli vekiller; 2017 kurgusu ve uygulaması siyasal rejim ve sistem bakımından ne anlama gelir? Anayasa'yla belirlenen hükûmet ve yönetim biçimi ülkenin siyasal rejimidir; siyasal sistem ise siyasal rejimin işleyişini etkileyen iktisadi, toplumsal, kültürel, dinsel ögeleri de kapsayacak şekilde toplumsal yapı ve siyasal yapı arasındaki ilişkiler bağlamında geniştir. 2017 kurgusu ve beş yıllık uygulamasına gelince, yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir, yürütme olarak siyaset tekeli de Cumhurbaşkanının; saraydaki 9 politika kurulunun Başkanı da Cumhurbaşkanı. Yürütme dışında tutulan bakanlıklar siyasal değil idari makamlar, bakanlar ise siyasi aktör değil atanmış bürokratlar; Türkiye Büyük Millet Meclisi de siyasal bir makam. Bakan olarak atanan vekillerin TBMM üyeliklerinin düşmesi yürütme dışı tutulmalarından. Siyasal makamlar olan yasama ve yürütmede 2017'de çifte kopuş, bakanları siyasal aktör olmaktan çıkardı; bakanlar yasama önünde siyaseten sorumlu da bulunmuyor; Cumhurbaşkanı Yardımcısının durumu da benzer, vekâlet dönemi dışında. Cezai sorumluluk dışında, bakanların tek sorumluluğu, sorumlu olduğu makam Cumhurbaşkanı. Ne var ki bu sorumluluğun niteliği belli değil çünkü ne kullanım şekli ne de ölçütü istifa sırasında bile geçerli değil; zira, kaynağını Anayasa'dan almayan "af talebi", "af kabulü" bunlar, bakanların çekilme yetkilerinin bile bulunmadığını göstermektedir. Gerçekten, kaynağını Anayasa'dan almayan devlet yetkisi yürütme ve idareyle sınırlı değil. Diyanet İşleri Başkanlığından Millî Güvenlik Kuruluna, toplanmayan Ekonomik ve Sosyal Konseye anayasal kurumlar bütününde Anayasa dışı kurumlar da yine, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve MİT'te olduğu gibi, ya Anayasa'nın gereklerini yerine getirmiyorlar veyahut da hukuk dışı eylem ve işlemlerini sürdürüyorlar.
Bakanlar ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı gerek genel söylemlerinde gerek bütçe sunumlarında Anayasa, hukuk ve yasa yerine sürekli "talimat"a yollama yapmaktalar. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi olarak resmî siyasal söylem ise sanal kalmakta çünkü Anayasa'nın öngördüğü anlamda tarafsız bir devlet başkanı bulunmuyor, Cumhurbaşkanı yok. İki, Hükûmet zaten kaldırıldı; örnek olarak, sistemde bakanların ne zaman görevden alınacağı, nasıl alınacağı, hangi ölçütlerde alınacağı belli olmadığından sistem bile söz konusu değil. Bu nedenle, bu kullanım da sanal bir kullanım.
Kuşkusuz, temel sorun adlandırma değil, temel sorun kurgunun ne olduğu yani kurgunun demokratik olup olmadığı, zira parlamenter rejim kaldırıldı ama onun yerine getirilen rejim Başkanlık rejimi değildir. Neden değildir? Çünkü Başkanlık rejimi yasama ve yürütme arasında karşılıklı bağımsızlık ilkesine dayanır. Her 2 organın oluşumu farklı, her 2 organın işleyişi ve işlevsel ilişkileri birbirinden kopuk, her 2 organın sona erişi birbirinden bağımsız. Bu nedenle bu bir Başkanlık rejimi değildir. (CHP sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Bravo!
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - 2017 kurgusunda bunlardan hiçbiri yok. Parti başkanlığı yoluyla yasamayı, HSK yoluyla yargıyı güdümü altına almış olan yürütme hesap verebilir değildir. Anayasa'ya aykırılıkları Anayasa Mahkemesince tekrar tekrar tespit edilen toplama ve torba yasalar ile Cumhurbaşkanlığı kararnameleri, ayrıca yargısal karar sürecine öncesi, esnası ve sonrasına teşmil olmak üzere sürekli müdahale eden yürütme ve bakanlıklar, siyasal denge ve denetim düzenekleri yokluğunu fırsata çevirmiş bulunuyor; dahası, Anayasa'nın emredici ve yasaklayıcı hükümlerinin gerekleri değil, defakto yani fiilî ağırlıklı uygulamalar baskın.
Anayasa dışına çıkışta belirleyici etken parti başkanlığıdır. Parti başkanlığı yoluyla tek kişi yönetimi, parti başkanlığı yoluyla devlet başkanlığı ve yürütmeye dönüşmüştür, bunun uygulamadaki sonucu da kişi-parti ve devlet birleşmesi olmuştur, bunu grup toplantıları göstermekte, bütçe süreci göstermekte ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve bakanların sürekli siyasal tartışma ve çekişmeler içerisinde yer almaları göstermektedir. İşte böyle bir uygulama, erkler ayrılığını fiilen kaldırmış bulunmakta, anayasal hak ve özgürlükleri kâğıt üstünde bırakmış bulunmaktadır.
Bütçe kanun teklifini Meclise sunma yükümlülüğünde olan kişi, yürütme, Meclise yılda 2 kez bile gelmeyen kişi 52 kez grup toplantılarına gelme potansiyeline sahip. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim.
Bakanlar arasında eş güdüm bulunmuyor. Bu nedenle, burada sorun esasen -başa dönecek olursak- siyasal rejim sorunu mu, siyasal sistem sorunu mu; 2017 kurgusu? Evet, 2017 Anayasa değişikliği siyasal rejimi değiştirmiştir ama beş yıllık uygulaması yeni bir siyasal sistemin inşasını göstermektedir.
Bu bakımdan, özü itibarıyla demokratik değildir, demokratik olmayan bir sistem, rejim savunulabilir, bu anlaşılabilir fakat dürüst olmak gerekir; demokratik olmayana "Demokratik değildir." demek gerekir, diğerine "Demokratiktir." demeli. Bu açıdan, anayasal bilgilenme hakkı önemlidir, Anayasa andımız gereği doğru bilgiyi ortaya koymamız gerekir. Bakanlar ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı siyasal aktörler değil, zira, makrodemokrasi yasama ve yürütmeyle sınırlıdır.
Şu hâlde çağrımız: Demokratik hukuk devletini inşa için Anayasa'nın ciddiye alınması ve andımız gereği, fırsatçı, anayasal... (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)