GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:38
Tarih:14.12.2022

MHP GRUBU ADINA METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 7'nci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Muhterem heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, Milliyetçi Hareket Partisi olarak Cumhur İttifakı ruhu ve Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'nin "Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben." anlayışıyla desteklediğimiz Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin 5'incisi olan 2023 yılı bütçesini olumlu bulduğumuzu ve desteklediğimizi belirtmek isterim.

Türkiye Yüzyılı vizyonu kapsamında, 2023 yılı bütçesiyle birlikte istihdamı artıran, katma değerli üretim ve ihracatı teşvik eden, kamu dengesinin iyileştirilmesini öngören, enflasyonla mücadelenin yürütüldüğü 2023-2025 dönemini kapsayan orta vadeli programla uyumlu bir bütçe hazırlanmıştır. Bu çerçevede, bütçede en büyük pay eğitime verilmiş, bütçenin yüzde 5'inden fazlası "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." şiarıyla sosyal yardımlara tahsis edilmiş, sağlık harcamalarına yaklaşık 700 milyar ayrılmış ve istihdam programı ödeneği yüzde 60'tan fazla artırılmıştır.

Geride bıraktığımız yılı değerlendirdiğimizde, tüm dünyayı etkileyen pandemi sürecinin devam ettiği, kuzeyimizde Rusya-Ukrayna arasında başlayan jeopolitik gerilim sonucunda enerji maliyetlerinin arttığı ve dünya genelinde parasal sıkılaştırıcı politikaların uygulandığı gözlemlenmiş, bunun sonucunda da en gelişmiş Avrupa ülkelerinde dahi İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki en yüksek enflasyon oranları gözlenmiş ve dünyanın en büyük ekonomisinin sahibi Amerika ise resesyon gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalmıştır. Kısacası, ülkemiz de dâhil olmak üzere bütün dünya ekonomileri durgunluk riskiyle karşı karşıya gelmiş, uluslararası ticaret zayıflamış ve ekonomik dengeler altüst olmuştur.

Dünya genelinde böyle hassas ve kırılgan iktisadi bir süreç yaşanırken Türkiye Yüzyılı vizyonuyla hazırlanan 2023 bütçesiyle birlikte ülke ekonomisinin yükselişinin sürdürülmesi ve toplumumuzun refahının artırılması amaçlanmıştır. Bu kapsamda, 2023 bütçesine muhalefet edilirken liberal ekonomiden uzaklaşan dünyanın yaşadığı sancılı süreç, küresel enflasyon ve uluslararası arz daralması yok sayılarak ülkemizdeki yansımanın faizlerin düşürülmesinden kaynaklandığı savunulmaktadır. Faiz artırımını savunan reel piyasadan kopuk kitap ekonomistleri, hocaları, Nobel Ödüllü Ekonomist Joseph Stiglitz'in faiz artırımının asıl sıkıntısı olan arz daralmasına bir çözüm olmadığını açıklamasını görmezden gelmektedirler. Ülkemizin ekonomik politikalarının sağlamlığı, sürdürülebilirliği açısından bu süreçte en kilit noktanın Türkiye'nin jeopolitik çıkarlarının korunuyor olmasına hiçbir atıf yapmayan çeyrek ekonomistler "Faiz yükselirse dolar düşer." diye umumda bas bas bağırmakta, ekonomiyi sadece faiz ve dövizden ibaret saymaktadırlar. Ülkemizin jeopolitik çıkarlarını göz ardı eden bazı çevreler, çift kutuplu eski dünyanın egemen güçleri Amerika'nın ve Rusya'nın bugün sınırımızdaki varlığını hayra yormakta, bu varlığın bölge insanı için güvenlik, huzur ve barış sağlayacağı ham hayalindedirler. Bölgedeki çıkar öylesine büyüktür ki dünyayı paylaşamayan bu iki küresel güç, aynı bölgede birbirlerinin kuyruğuna basmadan çıkarlarını tatmin edebilmektedir. Bölgenin enerji potansiyeli küresel güçlerin jeopolitik çıkarlarına bölünmesi durumunda bile ekonomilerini besleyen büyüklükteyken bölge insanının payına zulüm, yıkım, zorunlu göç düşmüş; yerlerine de en yüksek teklifi veren PKK'nın Suriye ayağı, emperyalistlerin tasmalı köpekleri YPG adlı satılık milisler konumlandırılmıştır. Bu denklemde Türkiye'nin bölgeye ağırlığını koyması bütün küresel güçlerin çıkarlarını bozacağından ötürü, sınır güvenliğimiz için yapılan operasyonlara "işgal" bölücü terör örgütünün bir kolu olan YPG'ye de "demokrasi savaşçısı" denilerek algı yönetilmektedir. Günün sonunda, bölgedeki kana ve yıkıma bakmadan petrolü tankerlerle yollayabildiği her bir günü yanına kâr sayan küresel güçler, evlerini terk etmek zorunda kalmış milyonlarca insan ve küresel güçlerin tetikçiliğini yapan bir terör örgütü bölgenin özeti olmuştur. Oluşan göç dalgaları ve insanlık dramının oluşturduğu ekonomik ve sosyolojik tehlikelere karşın Türk devletimizin sessiz kalmasını beklemek "Ne işimiz var orada?" diyerek sorabilmek, kendi çıkarlarımızdan ziyade küresel güçlerin çıkarlarına hizmet etmek, mandacılığı kabul etmek, tahakküm altında olmayı tercih etmektir.

Sayın milletvekilleri, dünyada iki tip devlet vardır: Hâkim olanlar ve tahakküm altında olanlar. Tahakküm altında olanlar ekonomik, askerî ve sosyolojik alanlarda doğrudan hâkim devletlerin etkisi altında olup hâkim güçlerin sunacağı ekonomik konfor ve askerî güvenlik karşılığında icap ettiğinde bu güçlerin çıkarlarına hizmet etmeyi bekleyen piyonlardır. Bir asır önce, Kuvayımilliye ruhuyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde reddedilen bu tahakkümü, bugün de Milliyetçi Hareket Partisi aynı şuurla, iç ve dış unsurların tehdit ve hasmane tavırlarına aldırmadan reddetmektedir.

Bu bağlamda, Cumhur İttifakı, Ankara merkezli millî çıkarlarımızı ve egemenlik haklarımızı koruyacak politikalar yürüterek Türkiye Yüzyılı vizyonuyla hâkim olmayı vadetmektedir. Türkistan coğrafyasında kültürel ve ekonomik bağların güçlendirilmesi, Afrika ülkeleriyle katlanarak artan iş birlikleri, Orta Doğu'da sürdürülen kararlı istikrar mücadelesi, Doğu Akdeniz'de egemenlik haklarımızdan doğan mavi vatan doktrinin savunulması, işgal altındaki Karabağ'ın kurtarılarak yeniden Türk yurdu olması ve bölücü terör örgütünün ülke gündeminden silinmesi için yürütülen operasyonlar yeni Türkiye Yüzyılı'na yakışır bir devlet aklını ortaya koymaktadır. Bu devlet aklının bir tezahürü sonucunda, yakın tarihlerde Avrupa Birliğinin ikiyüzlülüğüne rağmen Türk dünyasının ayrılmaz bir parçası olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türk Devletleri Teşkilatına gözlemci üye olmuş ve Rusya-Ukrayna Savaşı sonrasında ortaya çıkan tahıl krizi ülkemizin ev sahipliğinde imzalanan Tahıl Koridoru Anlaşması'yla çözümlenmiş; Türkiye, bölgesel etkinliğini bütün dünyaya ve uluslararası kamuoyuna bir kez daha göstermiştir.

Atılan önemli tarihî adımların yanı sıra millî teknoloji hamlemiz ve sanayiye verilen destekler neticesinde yerli otomobilimiz Togg üretim bandından inmiş, Türkiye'nin özgün ilk insansız savaş uçağı KIZILELMA'nın başarılı teker kesme testini tüm dünya gıptayla izlemiş ve Türk donanmasının millî amiral gemisi TCG Anadolu'nun deniz kabul testleri başlamıştır.

Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu paylaşamayanlara da Türkiye Cumhuriyeti'nin geldiği nokta itibarıyla ülkemizin küresel duruşunu ve bölgesel ağırlığını başkalarının çıkarlarına kiralamadan bu büyük oyunda küçük oyuncu olmak zorunda olmadığımızı hatırlatmak isterim. Bu öz güvensizliğini aşamayan, yabancı sermaye tarafından kapıları çalındığı için dahi sevinebilen, Cumhur İttifakı'nı yıkmak ve Türkiye'yi bölmek olan düşman oklarıyla aynı hedefi göstermeyi yeni bir vizyon kabul eden bu ezberci anlayış, Türkiye Cumhuriyeti'nin 100'üncü yılındaki gerçek duruşunu hiçbir şekilde temsil etme kabiliyetine sahip değildir. Yeni yüzyılımızın arifesinde bu farkındalığa en kısa zamanda erişmeleri temennimdir.

Hatırlatmak isterim ki yüzyıl önce yedi düvele karşı egemenlik mücadelesi veren büyük Türk milleti, önümüzdeki seçimlerde bozkurtça hür yaşamamız için bir karar verecektir. Küresel enerji üssü olma yolunda atılan kararlı adımlar, güçlendirilmiş sanayi üretimi, kıtalar arası köprü olarak tedarik merkezi potansiyeli, diplomaside yürütülen denge siyasetiyle yeni yüzyılın Türk yüzyılı olacağı ve bu Türk yüzyılında mazisi boyunca hep bedel ödemesine rağmen devletine sırtını dönmeyen Milliyetçi Hareket Partisinin vatansever milletimizin itibarına mazhar olacağına inancım tamdır.

Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son vermeden seçim bölgemin Eskişehir'e ve Eskişehirspor'a değinmek isterim. Türk futbolunun Anadolu'daki temsilcisi, efsane taraftarıyla şehrimizin birliğini ve neşesini oluşturan Eskişehirspor, geçtiği zor dönemlerde yerel yönetimlerden yeterli desteği alamamasına rağmen şanlı taraftarıyla var olma mücadelesini sürdürmektedir. Futbol kültürü, ekonomik ve sanayi liderliği ve öğrencileriyle farklı dokuya sahip Eskişehir, şehir merkezi başta olmak üzere iç turizmde de farklı etkinlikler sunmaktadır ama Eskişehir merkezdeki on beş-yirmi yıllık pirinç heykellerin ve Porsuk Çayı'nın 1 kilometre çevresinin ötesinde Yunus Emre'nin diyarı Mihalıcçık, Nasrettin Hoca'nın evi Sivrihisar, Anadolu'nun Ege iklimindeki hatırası Sarıcakaya, muhteşem Frig diyarının merkezi Han ve doğa harikası Çifteler ve masal şatolarına alternatif gerçek bir destanın iziyle bezeli olan Seyitgazi'dir. İlçelere yapılacak yatırımlar belki de şehir merkezimizde hayatı felç eden trafiğe çözüm olacak ve merkezde sıkışan nüfus için ilçelerde istihdam yaratacaktır.

2023 yılı bütçesinin ülkemize hayırlı olmasını diler, muhterem heyetinizi ve büyük, necip Türk milletini saygıyla selamlarım.

Ne mutlu Türk'üm diyene! (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)