| Konu: | AKP İKTİDARININ ON YILLIK UYGULAMALARININ MİLLÎ EĞİTİM SİSTEMİNDE YARATTIĞI KARGAŞA VE NİTELİK KAYBININ, MİLLÎ EĞİTİM POLİTİKALARINDAKİ TUTARSIZLIKLAR VE HATALARIN, EĞİTİMDEKİ VİZYON VE KARARLILIK EKSİKLİĞİNİN VE BUNLARIN GENÇLİK ÜZERİNDE YARATMAKTA OLDUĞU SORUNLARIN ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 26/2/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN GENEL KURULUN 7 MART 2013 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE ÖN GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 75 |
| Tarih: | 07.03.2013 |
FATMA NUR SERTER (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözüme başlarken Sayın Başkan, sizlere teşekkür etmek istiyorum, bugün kadın milletvekillerine tanıdığınız ayrıcalık nedeniyle ve 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle önce Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütün kadın emekçilerinin ve milletvekilleri başta olmak üzere dünya kadınlarının 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutluyorum ve gelecekte kadının şiddet görmediği, erkekle her anlamda eşit olduğu aydınlık bir dünyaya bir an önce kavuşma özlemimi de ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi olarak millî eğitim konusunda bir araştırma komisyonu kurulmasını öneriyoruz. AKP'nin on yılı aşkın iktidarı süresince izlediği politikalar, eğitimin temel sorunlarını çözümlemeye yönelik istikrarlı bir sistem oluşturamadığını ortaya koymuştur.
AKP, özellikle 4+4'ün altyapısı hazırlanmadan, tepeden inme bir biçimde uygulamaya sokulmasıyla eğitime, eğitimin niteliğini artıracak değil ama siyasi proje üretecek bir araç olarak baktığını kanıtlamıştır.
Millî eğitim sistemi, Adalet ve Kalkınma Partisinin on yıllık iktidarında tam bir yapboz oyununa dönüştürülmüştür. On yıllık iktidarda 5 kez millî eğitim bakanının değiştirilmiş olması, aslında eğitimdeki başarısızlığın en somut itirafıdır. AKP'nin on yıllık dönemde eğitimle ilgili performansı beş başlıkta özetlenebilir: Yapılıp bozulanlar, yapılırken bozuk çıkanlar, sonuçsuz kalanlar, fırsat eşitliğine aykırı olanlar ve yasa dışı olanlar.
Yapılıp bozulanlardan birkaç örnek, alfabenin neredeyse tüm harflerini sınavlar için kullandınız: OKS, SBS, YGS, LYS, YDS, ALS, DGS, YÖS, DUS, TUS, ALES vesaire devam edip gidiyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Bir sınav enflasyonu yarattınız ve ardından dershaneleri kapatmaya kalktınız, sınavlar yerli yerinde dururken. Oysa, sizin döneminizde dershane sayısını 2.122'den 3.867'ye çıkarttınız. OKS'yi önce SBS yaptınız, sanki OKS kalkıyormuş gibi bir algı yarattınız, sonra SBS'yi altı ve yedinci sınıflara da uyguladınız, daha sonra üç yıl bu uygulamayı yaptıktan sonra altı ve yedinci sınıflardan SBS'yi kaldırdınız ama üç yıl boyunca çocuklara ve ailelere cehennem azabı yaşattınız. Maalesef, kaynakları israf edip öğrencilerin o çocuksu mutluluğunu çaldınız. Şimdi, SBS'yi kaldırmaya kalktınız. SBS'yi kaldırmaya kalktığınızı açıkladıktan sonra, birden, Anadolu liselerinin bazılarına çok yüksek talep olabileceğini fark ettiniz ve bir SBS'yi kaldırırken yerine bütün Anadolu liselerini kapsayacak "GSS, İLS, KAS" gibi çeşitli adlar altında sınavların yapılacağı bir sistemin projesini ve çalışmasını başlattınız.
Genel liselerdeki eğitimin niteliğini yükseltmek yerine -defalarca burada söyledik- genel liseleri görünmez kılmayı seçtiniz, genel liselerin ismini değiştirerek bu görünmezliği sağlayacak projeler başlattınız. Bir bakanınız geldi, onların adını "Anadolu lisesi"ne çevirmeye kalktı, diğeri onu beğenmedi "akademik lise" dedi, sonra vazgeçildi, tekrar "Anadolu lisesi olsun." dedi. Aslında, genel liselerin niteliğini artırmak yerine, tüm Anadolu liselerini genel lise düzeyine indirgeyecek bir projeye imza attınız.
Müfredatı değiştirdiniz 2004'te, sonra beğenmediniz, tekrar değiştirdiniz. "Engelliden öğretmen olmaz." dediniz, sonra Başbakan "Bal gibi olacak." dediği için geri adım attınız, engellinin öğretmenliğiyle ilgili kararı kaldırdınız. Eş ve mazeret ataması için öğretmenlere gerçekten çile çektirdiniz. Atamaları yılda 1'e indirdiniz, sonra yeniden eski uygulamaya çark ettiniz.
Okula başlama yaşını -tüm itirazlara rağmen- altmış ay olarak ilan ettiniz, okullar açılırken vazgeçtiniz, "Altmış altı aylık olanlar gelsin." dediniz.
Kat sayıyla sürekli oynadınız, önce kaldırdınız, sonra "binde 2" dediniz, sonra ek puan getirdiniz, ortaöğretim başarı uygulamasını eklediniz, sonra bir yıl ertelediniz.
Gelelim yapılırken bozuk çıkanlara: Okul Sütü Projesi'ni başlattınız. Sadece otuz dört gün süt dağıttınız, 800 bin öğrenciyi bu otuz dört günde sütsüz bıraktınız. Sütleriniz bozuk çıkınca da süt alerjisine sığındınız. Sonra, beş günden vazgeçip, okul sütü dağıtımının üç gün yeterli olacağını ilan ettiniz. Geçen ders yılının sonunda, yaklaşık 20 milyon liralık sütü de okullarda bırakarak devleti zarara uğrattınız. Serbest kıyafet uygulamasını başlattınız, başlatırken sakıncalarına kulak tıkadınız, sonra daha başlarken geri adım attınız, çok da iyi yaptınız.
Gelelim sonuçsuz kalanlara: FATİH Projesi'ni yüzyılın projesi ilan ettiniz. Eğitimdeki nitelik sorununun bu projeyle çözümleneceğini sandınız. Başbakanı elinde tabletle dağ, bayır dolaştırdınız. Stratejik planda "Proje 2014'te bitecek." dediniz, "2013'te bütün okullara tablet dağıtımı son bulacak, hepsini tamamlayacağız." dediniz. Şimdi size rakam veriyorum: 2013'ün ortasındayız, bütün okullardaki öğrencilerin tablet alanlarının oranı binde 3'tür arkadaşlar; Ankara'da bu oran binde 1, Türkiye genelinde binde 3'tür. (CHP sıralarından alkışlar) Ayrıca, tabletin eğitimin niteliğinde hiçbir değişiklik yapmadığına ilişkin denetim raporlarını da kamuoyundan sakladınız. Şimdi soruyorum: Stratejik planı mı yanlış uyguladınız, yanlış yaptınız, uygulamayı mı yanlış yaptınız, yoksa sadece halkın gözünü boyamayı mı amaçladınız?
İktidar olmadan "Atanmayan öğretmen kalmayacak." dediniz. Başbakan yaptığı bütün mitinglerde -Gaziantep, İstanbul, Kocaeli- ilan etti, "Bizim dönemimizde atanmayan öğretmen kalmayacak." dedi. O dönemde, 40 ila 50 bin arasında ataması yapılmayan öğretmen vardı, şimdi sayıyı 350 bine çıkarttınız, üstelik onları Eminönü'ndeki güvercinlere benzetip "Haydi başka kapıya." dediniz.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - İkna olduk, ikna olduk!
FATMA NUR SERTER (Devamla) - Gelelim fırsat eşitliğine aykırı olanlara: Tüm okullarda derslik sorunu yaşanırken, imam-hatiplere ayrıcalık tanıdınız. Önce 1.141 imam-hatip okulu açtınız, sonra bunların 42'sini kapattınız -bir yaptığınızı hemen arkasından bozma âdetiniz var çünkü- daha sonra bu okulları yüzde 75 boş kapasiteyle tuttunuz, öte yandan ortalama sınıf mevcudunu 50'ye, 60'a yükselttiniz ve şu sorunun cevabını hiç vermediniz: 16.905 bağımsız ilkokuldan mezun olacak öğrenciyi 3.558 ortaokula nasıl sığdıracağınızı defalarca sorduk, hâlâ buna cevap vermediniz.
"Hafızlık eğitimi" diye bir proje, büyük proje başlattınız, 9 yaşındaki çocukları bir yıl okuldan uzaklaştırdınız, izinli saydınız. Bunu yaparken sözde "çocuğun isteği" gibi, yönetmeliğe bir kalıp eklediniz, 9 yaşında çocuğun bir isteği, bir kararı olamayacağını bildiğiniz hâlde çocuğun isteğini, tercihini, yeteneğini ve çocuk haklarını görmezden geldiniz.
Yasaları yok saydınız. Siyasi projenizin simgesi olan türbanı yasalara aykırı olarak bütün okullara soktunuz?
İHSAN ŞENER (Ordu) - Hangi yasa?
FATMA NUR SERTER (Devamla) - ?bütün okullara bayrak yaptınız, anaokullarındaki 3 yaşındaki çocukların başlarını bağlattınız, 3 yaşında anaokulu öğrencilerinin başlarını bağlattınız.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Niye rahatsız oluyorsunuz?
FATMA NUR SERTER (Devamla) - Atatürkçü gençlik?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FATMA NUR SERTER (Devamla) - Kadınlar Günü nedeniyle bir cümle?
İHSAN ŞENER (Ordu) - Zaten iyi şeyler söylemiyorsun, bak kesiliyor.
BAŞKAN - Buyurun.
FATMA NUR SERTER (Devamla) - Atatürkçü gençlik yetiştirmeyi "tek tipleşme" saydınız, Atatürk milliyetçiliğini yasalardan söküp attınız ama "Dindar Gençlik Projesi"ni "tek tipleşme" saymayıp övgüyle anlattınız.
Laik eğitimi yok etmenin, cumhuriyet değerleriyle hesaplaşmanın, ülkeyi dönüştürmenin hevesiyle kendi gücünüze taptınız.
Vizyonsuz, altyapısız eğitim politikanızla eğitimi bir enkaza dönüştürdünüz, insanların, gençlerimizin yaşamını da maalesef azaba dönüştürdünüz.
Değerli milletvekilleri, Türkiye sahipsiz değildir. Bunların cevabını, bütçeye bu konuda verdiğiniz zararların hesabını vermeye mecbursunuz.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Millet sahip çıkıyor sandıkta.
FATMA NUR SERTER (Devamla) - Eğer gücünüz varsa, eğer doğru yaptığınıza inanıyorsanız bir Meclis araştırma komisyonunun kurulmasına onay verirsiniz.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Merak etme, millet sahip çıkıyor sandıkta.
FATMA NUR SERTER (Devamla) - Eğer onay vermiyorsanız bu bir kaçıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FATMA NUR SERTER (Devamla) - Bu kaçışın hesabını bu millet size soracak.(CHP sıralarından alkışlar)