GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:38
Tarih:14.12.2022

İYİ PARTİ GRUBU ADINA FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 2023 yılı bütçe teklifinin 11'inci maddesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bütçenin içeriğine baktığımızda sermaye kesimlerinin taleplerine öncelik veren, faizin ağırlığının arttığı, Diyanetin harcamalarının şişmeye devam ettiği, kaynakların AK PARTİ ve saray seçim propaganda kaynaklarına aktarıldığı bir manzarayla karşı karşıyayız. Bunu neden söylüyorum? Bir önceki seçim yılı 2018'de bütçe giderleri yüzde 17 artırılmıştı ama 2023 seçimleri öncesi bu artış yüzde 154 olmuştur. Bir önceki yıl yani 2022 bütçesinin giderleri, verilen ek bütçeyle bile 2 trilyon 536 milyar lira olmuşken 2023 bütçesi 4 trilyon 808 milyar liraya yükseltilmiştir. Bu bir seçim ekonomisi ve seçim harcama programıdır, seçime daha avantajlı girmek için yapıldığı apaçık ortadadır. Bu bütçede sermayeden ve ranttan alınan vergiler yüzde 10'u bulmazken özellikle asgari ücretle geçinenlerden alınan dolaylı vergiler yüzde 65 civarına çıkmıştır. Bu bile bütçenin kimin bütçesi olduğunu daha açık ortaya koymaktadır. Geçmediğimiz köprülere, tünellere, adım atmadığımız hastanelere, müşteri garantili döviz üzerinden ödeme yapılan kamu-özel iş birliği adı verilen projelere 2023'te ne kadar ödeme yapılacağını bu bütçede göremiyoruz. Anlaşılan kamu-özel iş birliği projeleri aracılığıyla 5'li çetenin servetine servet katmasına hizmet etmeye devam edilecektir.

İktidarın tercihi ranttan, 5'li çeteden yanadır. Bundan dolayı bu bütçe katılımcı, kamucu, sosyal ve adil bir bütçe değildir; yıllardır her konuda faiz lobisini suçlayanlar bu bütçeyle faiz lobisine, uluslararası tefecilere teslim olmuştur. Bu rakamlara göre bu bütçede umut var mıdır? Elbette, yoktur. Ekonomik kriz çok yoğun bir şekilde devam etmektedir, elde avuçta ne varsa satan iktidar, yeni yatırım yapmak şöyle dursun "Başka ne satabilirim?" derdine düşmüştür. İşsizlik giderek büyümüştür, ekonomide daralma devam etmektedir.

Değerli milletvekilleri, ülkenin ekonomik gelişme ve sosyal kalkınma düzeyinin en önemli göstergesi, istihdam yapısı ve işsizlik boyutudur. Türkiye genelinde işsizlik oranı 2022'de TÜİK rakamlarına göre bile yüzde 11'dir. Gençlerin durumuysa çok daha vahim, her 3 gençten 1'i işsizdir; ülke genç işsizler ordusuyla karşı karşıyadır. Peki, çalışanlarımızın durumu daha mı iyi, özellikle asgari ücretlinin durumu? Asgari ücret, bugün milyonlarca kişinin tek gelir kaynağıdır ama asgari ücretli geçinemiyor. Her yıl artırılan dolaylı vergiler ve yapılan zamlarla çalışanlara zulüm yapan AK PARTİ zihniyeti asgari ücretlileri çağdaş köle olarak görmektedir. Asgari ücretle çalışanlara ailesiyle birlikte insanlık onuruna uygun bir hayat mutlaka ve mutlaka sağlanmalıdır. Emeklilerimizin durumu ise tüm kesimlerden çok daha vahim, içler acısıdır. Emeklilerin yıllarca hizmet verdikten sonra geçim kaygısı duymadan onurlu bir hayat sürmesini temin etmek devletin en önemli ve öncelikli görevlerinden biri olmalıdır. Ancak emeklilerin tamamına yakını, açlık, dikkat edin, yoksulluk demiyorum, açlık sınırının altında yaşamaktadır. AK PARTİ emeklilere maaş artışı yerine harçlık vermektedir.

Değerli milletvekilleri, bugün, size ülkemizin özlem duyduğu, yirmi yıldır unuttuğu ama çok yakın bir gelecekte yani İYİ Parti iktidarında mutlaka kavuşacağı bir hukuk devletinden söz edeceğim. Hukukun üstün olduğu ve egemenliğin kayıtsız, şartsız millete ait olduğu demokratik, laik ve sosyal hukuk devletinde bugün hâkim olan güçlerin haklılığı sistemi ortadan kalkacak, haklıların hukuku mutlaka egemen olacaktır. Anayasa ve yasalar raflardan indirilecek, iktidarın talimatına göre hareket etme ortadan kaldırılıp hak, hukuk ve adalet ülkede tekrar hâkim kılınacaktır. Devletin şekli, işleyişi ve organları Anayasa'da ve yasalarda belirtildiği şekilde uygulanacaktır. Güçler ayrılığı ilkesine uygun olarak kurumlar yetki ve sorumluluklarına uygun davranacaktır. İdarenin her türlü işlemine ve eylemine karşı bağımsız yargının verdiği tüm idari yargı kararları bekletilmeden derhâl uygulanacaktır. Yandaş müteahhit, 5-10 maaş alan danışman, ayrıcalıklı kişi ve kurum kalmayacaktır. Hak kaybına sebep olan kamu görevlileri bu eylemlerinden ve işlemlerinden sorumlu tutulacak, gerekirse tazmin edilecektir. Yargı bağımsızlığı tavizsiz uygulanacaktır. Hâkimler için coğrafi teminat mutlaka getirilecektir. Hâkimlerin verdikleri kararlar sadece yargısal denetime tabi tutulacak, kararları sebebiyle açıkça yasalarda suç olarak belirtilenler dışında haklarında kesinlikle soruşturma açılmayacaktır. Hâkimler ve Savcılar Kurulu birbirinden ayrılacak ve hâkimler kurulunun yapısı yargı bağımsızlığına, hâkimlik teminatına uygun hâle getirilecektir.

Anayasa Mahkemesi hukuk devletini şöyle tarif eder: Hukuk devleti, tüm faaliyet, işlem ve eylemleri hukuk kurallarına ve Anayasa'ya uyan, bu kurallara bağlı olan devlet anlamına gelmektedir. İYİ Parti iktidarında bu tarife uygun hukuk devleti mutlaka ama mutlaka tesis edilecektir.

Değerli milletvekilleri, adalet teşkilatında çok önemli bir yere sahip olan adliye çalışanları nedense bugüne kadar görmezden gelinmiştir. Nitekim bugüne kadar çıkarılan yargı paketlerinde personel adına hiçbir iyileştirme olmaması adalet çalışanlarında daimî bir hayal kırıklığı yaşatmıştır. Adliye çalışanlarının özlük hakları mutlaka hak ettikleri seviyeye getirilecek, adalet hizmetleri sınıfı yeniden ihdas edilecektir. Adli kolluk cumhuriyet başsavcılığına bağlı olacak şekilde yeniden organize edilecek, yetki karmaşası önlenecektir. 3600 ek gösterge yüksekokul mezunları dâhil bütün yargı çalışanlarına verilecektir. İş yeri baskısına karşı çalışanları koruyan uygulamalar mutlaka hayata geçirilecektir. Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarında sözlü sınav şartı kaldırılacaktır.

Değerli milletvekilleri, bu hafta İnsan Hakları Günü'nü kutladık. 10 Aralık 1948 tarihinde, Birleşmiş Milletler, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ni kabul ve ilan etmiştir. Birleşmiş Milletler'in üyesi olup da bu bildirgeye de imza atan Kızıl Çin yönetimi 1949 yılında işgal ettiği Doğu Türkistan'da insanlık dışı uygulamalara ve soykırıma devam etmektedir. Soykırıma maruz kalan soydaşlarımız, Doğu Türkistanlı bir avuç Uygur Türkü aydın ise bu insanlık dışı uygulamayı dünyaya duyurmaya çalışmaktadır. Dünyanın birçok ülkesi bu zulme karşı çıkan açıklamalar yaparken, Türkiye, maalesef bu konuda hâlâ sessizliğini korumaktadır. Gazi Meclisimizin bu kürsüsünden Doğu Türkistan Türkünün çığlığına ses veriyor, Türk devletinin yapamadığını yapıyor, Kızıl Çin Hükûmetini kınıyor ve protesto ediyorum; acıları acımız, sevdaları sevdamız, mücadeleleri mücadelemizdir.

Bu vesileyle, yoksulluk ve yolsuzluk bütçesi olarak nitelediğimiz ve görüşmeleri süren iktidarın bu veda bütçesine Millî Savunma Bakanlığı, Millî İstihbarat Teşkilatı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Savunma Sanayii Başkanlığı bütçeleri hariç "ret" oyu vereceğimizi tekraren ifade ediyor; Gazi Meclisi ve büyük Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)