| Konu: | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 38 |
| Tarih: | 14.12.2022 |
HDP GRUBU ADINA FELEKNAS UCA (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; buradan Genel Kurulu ve tüm halkımızı selamlıyorum.
Evet, arkadaşlar, bunu bir kez daha burada söylüyoruz: Bu bütçe kadınların, yoksulların, emekçilerin, gençlerin bütçesi değil; bu bütçe savaşın, talanın, şiddetin bütçesidir.
Değerli milletvekilleri, 2002'de insan hakları, kadına yönelik suçlarla mücadele, demokrasi ve toplumsal barış vaatleriyle iktidara gelen AKP Hükûmeti, özellikle son yıllarında savaş ve şiddet siyasetini barış siyasetinin önüne koymuştur. Temel insan hakları ve hukuk ilkelerini terk eden, eğitim kurumlarını cemaatlere teslim eden bir iktidar var.
İktidarın düşmanca politikalarından biri de kadın mücadelesine yöneliktir. Türkiye'de kadına yönelik şiddeti önleyen yasaların uygulanmaması bir yana, tarikatların isteği doğrultusunda İstanbul Sözleşmesi feshedilmiş, kadınlar tamamen korunmasız bırakılmıştır. Mağduru değil de suçluyu koruyan bir yargı süreci yürütülmekte. Failler tutuksuz yargılamalarla korunurken kadınlar, muhalifler ses çıkardıkları anda evlerine baskınlarla tutuklanabiliyor. Çocukların cinsel istismarına ses çıkarmayanlar, çocukları koruyan kadın kurumlarını kapatıyor, yöneticilerini tutukluyorlar. Kadına şiddete her zaman hazır olan iktidarın kolluk kuvvetleri, tüm dünyada 25 Kasım etkinlikleri sürerken kadınları darbetmekten geri durmadılar. Türkiye'de, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'nde kadınlar polis şiddetine maruz kaldı, gözaltına alındı. Diğer yandan, TJA ve Kürt kadın hareketinin aktivistleri gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. Gazeteci kadınlar başları öne eğdirilerek insan onuruna aykırı bir şekilde gözaltına alındılar. Bu ülkede kadınların, Kürtlerin muhaliflerin uydurma suçlamalarla tutuklanmalarına herkes şahit. Kürt coğrafyasında ise genç kadınlara özel savaş politikaları uygulanıyor. Kadınlar istismara maruz kalıyor, failler korunuyor.
Durum cezaevlerinde de farklı değil, Garibe Gezer'e işkence yapıldığına dair görüntüler var ama bu konuyla ilgili takipsizlik kararı verildi. Birçok örnek verebiliriz. Buna alışmamızı, kabul etmemizi bekliyorlar, başımızı eğmeye çalışıyorlar. Şunu bilin ki ne kabul ederiz ne alışırız ne de sizin önünüzde eğiliriz. Sesimize, sözümüze siz alışacaksınız, kadın direnişinin önünde siz eğileceksiniz. (HDP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, sokakta, cezaevlerinde, gözaltında kadınlara işkence eden, Kürt kadınlarını siyasetin dışına itmeye çalışan iktidar, Kürtlerin varlığına ülke sınırları dışında da tahammül edemiyor. IŞİD çetelerine karşı güçlü bir kadın direnişinin yürütüldüğü Kobani başta olmak üzere kuzey ve doğu Suriye'nin birçok sivil yerleşim bölgesine saldırılar düzenlenmektedir. Bu operasyonların amacı, Türkiye halklarının güvenliği değil, AKP-MHP iktidarının yerini sağlamlaştırma çabasıdır.
Rojava'da ve Kobani'de iktidar için tehlike oluşturan tek gerçek, iktidarın üzerinde yükseldiği savaş politikalarına karşılık, kadın öncülüğünde kurulan özgür ve eşit yaşam modelidir. Bölgede demografik yapıyı değiştirmeye çalışanların, Afrin'de kadınları çeteler eliyle kaçıranların, zeytinlikleri talan edip hırsızlık yapanların, türlü oyunlarla savaş başlatmayı amaçlayanların asıl hedefi Rojava'da inşa edilen ve dünyaya örnek olan sistemdir. Bu sebeple iktidar, kadın özgürlükçü, eşit yaşamın kurulduğu topraklara saldırarak işgalci çeteler için yaşam alanı oluşturmaktadır. Rojava'ya yönelik gerçekleştirilen hava saldırıları bu savaş ve talan ittifakının çaresizliğinin geldiği son noktadır.
AKP-MHP talan ittifakı, savaştan ve nefretten beslenen politikalarla asla başarıya ulaşamayacaktır. Kürt halkına, kadınlara ve kazanımlarına tahammül etmemenin sonucu olan bu şiddet sarmalı, tüm halklara daha fazla yoksulluk, işsizlik ve acı olarak dönmektedir. Savaş ve talan siyasetiyle iktidarınızı sürdürmenize izin vermeyeceğiz; her türlü savaşın, şiddetin karşısında direnmeye devam edeceğiz. (HDP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, iktidarın hedefinde soykırımın izlerini hâlen silmeye çalışan Şengal halkı da var. Bir yandan Şengal'e saldırılar sürerken Ezidiler yeni bir kırıma maruz bırakılma tehdidi altındadır. Ezidilerin her yıl olduğu gibi bu yıl da saldırıların gölgesinde kutlamaya çalıştığı Ezidi Bayramı yani "Cejna Ezi" haftasındayız. Bu vesileyle tarih boyunca sürgünlere ve katliamlara maruz kalmış ama boyun eğmemiş kadim Ezidi halkının Ezi Bayramı'nı kutluyor ve oruçlarının kabul olmasını diliyorum.
Biz, Ezidiler, ibadetlerinde önce yetmiş iki millet için, sonra kendimiz için dua ederiz ancak yaşadığımız coğrafyadaki farklı inancımızla, kültürümüzle tarih boyunca dışlanma, baskı ve katliamlara maruz kalmış kadim toprakların kadim inançlarından biriyiz. Biz, Ezidiler, bugün karşı karşıya kaldığımız yok edilme tehdidini tarihsel hafızamızdan dolayı "74'üncü ferman" olarak tanımlıyoruz. Ezidiler, maruz kaldığı soykırımlara "ferman" diyerek aynı zamanda katliamların sorumlularına da işaret etmenin bir yolunu bulmuş bir halk. Hükümdarın resmî ve yazılı emri olan ferman, toplumsal tarihimizi, sürgünü ve kırımı anlatan tek kelimedir. Biz bugüne kadar varlığımızı korumayı başarmış olsak da 74'üncü fermanın varlığımızı ortadan kaldırma amacı var. Kadim değerlerin temsili olan kadının şahsında bir toplumu tümüyle tarihten silme gayesi Şengal'de eksiksiz bir şekilde devreye girdi ve bugün hâlen devam etmektedir.
DAİŞ çetesi, kanlı tarihlerinin en büyük katliamını 3 Ağustos 2014'te Şengal'e kutsal bayramımız sırasında saldırarak yapmıştır. Bu, kesinlikle bir tesadüf değil, kültürümüzü, inancımızı, varlığımızı yok etme mesajı içeren bilinçli seçilmiş bir gündü. Bu çeteler, Şengal katliamı sırasında binlerce Ezidi kadın ve çocuğu esir almış, kadınları köle pazarlarında satmış, tecavüzlere maruz bırakmış, binlerce Ezidiyi katledip toplu mezarlara gömmüş, yüz binlercesini topraklarından etmişti. Şengal'in yaraları hâlâ sarılmış değil, hâlâ akıbeti bilinmeyen binlerce kadın ve çocuk var. İktidarın "Kuş uçurtmuyoruz." dediği sınırlardan çete liderleri, DAİŞ emirleri, kaçırdıkları kız çocukları ve kadınlarla rahatlıkla geçebiliyor; Ankara'da ikamet edip köle ticareti yapabiliyorlar.
Değerli arkadaşlar, bugün Şengal, kadın öncülüğünde, kadın özgürlüğü, demokratik özerklik fikri çerçevesinde ideolojik, toplumsal ve politik yeni yaşamı kurmayı sürdürmektedir. Her yaştan kadın, özerk Şengal Kadın Meclisini kurarak tarih yazdık. Gençlik meclisleri kuruldu. Bugün hâlen Türkiye'nin saldırılarının hedefinde olan Şengal'de ve Rojava'da inşa edilen yeni yaşamı hep birlikte savunacağız. Bir yanda saldırı tehdidi, bir yanda halkları yeni bir kırıma uğratmaya çalışanlara geçit vermeyeceğiz. (HDP sıralarından alkışlar)
Buradan tekrar tüm Ezidi halkının bayramını kutluyor, savaşın, kıyımın bittiği, kadınların, çocukların özgürce yaşadığı ve toplumsal barışın sağlandığı yarınları diliyorum. "..."(*)
ARZU ERDEM (İstanbul) - Anlamıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Uca, hiçbir kimse söylediklerinizi anlamıyor.
FELEKNAS UCA (Devamla) - "..."(*) (HDP sıralarından alkışlar)