GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:39
Tarih:15.12.2022

HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Sözlerime başlarken "Bizden çaldıklarınızı geri alacağız." diyerek sokaklara çıkan gençleri, "Yaşamak direnmektir." diyen halklarımızı saygıyla selamlıyorum.

Sarayda yapılan bu bütçe şirket gibi yönetilen bir ülkenin bütçesidir. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından gerçek bir darbe yapıldı; ülke o günden bu yana fiilî OHAL'lerle, KHK'lerle, tek adamın iki dudağı arasından çıkan kararlarla yönetiliyor. Erdoğan iktidarı totaliter bir rejime dönüşmüş, AKP-MHP bloku faşizmi kurumsallaştırma çabasına girmiştir. Doğrusu 12 Eylül askerî darbesine rahmet okuttunuz ve her gün yeni bir darbe yapıyor, siyaseti darbelerle dizayn ediyorsunuz. Bu Parlamentonun 3'üncü büyük partisine kumpaslar kurarak Kobane kumpas davası ve HDP kapatma davasıyla halkın iradesini gasbetmeye hazırlanıyorsunuz. Dokunulmazlıkları kaldırmanız, belediyelerimize üst üste kayyum darbesi yapmanız, KHK'ler, barış akademisyenlerinin ihracı, Boğaziçi Üniversitesine kayyum darbesi yapmanız; saymakla bitmez. En son, İstanbul Belediye Başkanına yapılan yargı darbesi darbe sarmalındaki Türkiye'nin geldiği son aşamayı gösteriyor. Diyarbakır başta olmak üzere, kürdistandaki onlarca belediyemize yapılan darbeleri kınadığımız gibi İstanbulluların iradesine yapılan bu yargı darbesini de en sert şekilde kınıyoruz. Keşke bütün Türkiye Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak, Selçuk Mızraklı ve tüm siyasi temsilcilerimize yapılan siyasi darbeye aynı kararlılıkla karşı durabilseydi, Türkiye bugün bambaşka bir yerde olurdu.

Değerli halkımız, saray rejimi bu bütçeyi sarayda yapmıştır. Herkes yaşadığı yerdeki gibi düşünür; sarayda yaşayan başka, kulübede yaşayan başka düşünür. Saray işsizin derdinden anlamaz; asgari ücretlinin, EYT'linin derdinden anlamaz; on bir saat çalışan, ekmek arası ıspanak verilen, yataklarını tahtakurularıyla paylaşan Bayburt Grup metro inşaat işçilerinin derdinden anlamaz. Saraydakiler kadının, gencin, çocuğun derdinden anlamaz; yoksulluğu ve yoksunluğu bilmez. Bu bütçe halk için değil, sarayın bekasını kurtarmak için yapıldı ve enflasyon altında ezilen dar gelirliye faydası olmaz.

Hazine Bakanı Nebati -burada değil kendisi- "Enflasyonla birlikte büyümeyi tercih ettik, yoksa enflasyonu düşürmek için çok sert tedbirler alabilirdik." demiş, "Üretimi ve büyümeyi tercih ettik." buyurmuştur. Enflasyona ezdirdikleri milyonlarca insanı nasıl gözden çıkardıklarını bu sözlerle itiraf etmişlerdir. Enflasyon halka kesilen en zalim vergidir, halktan alıp bir avuç para babasına servet transferidir.

Seçime giderken halka en büyük vaadi "Vallaha bir kez daha aday olmayacağım." olan Erdoğan'ın iktidarı pul pul dökülüyor. Bu bütçe, Erdoğan'ın bekasını kollama bütçesidir yani savaşın ve yandaşın bütçesidir. Saray rejiminin temel harcı, AKP-MHP Ergenekoncu militarist ittifakın yapıştırıcı çimentosu, Kürt düşmanlığı ve savaş politikalarıdır. Canikli'nin bu salonda söylediği gibi "F-16'lardan atılan mühimmatın tanesi 400 bin dolardan 5 milyon dolara kadar çıkıyor." yani bütçe savaşa akıtılıyor. Savaşla kuzeydoğu Suriye'de Kürt kazanımlarının kalıcılaşmasını önlemek istiyor, Suriye'de Kürtlerin statü sahibini olmasını engellemeye çalışıyorsunuz. Bu bütçe "Kürt, anasını görmesin." bütçesi olmuştur. Bu bütçe, yaklaşık 30 milyon Kürt yurttaşı yok sayan; barışa değil, savaşa kaynak akıtan bir bütçe olmuştur; tıpkı 84 milyonun yarısı olan kadınların bu bütçede hakkının yendiği gibi, İşsizlik Fonu'nu işsizden çok patronlara verdiğiniz gibi, patronlar daha çok kâr etsin diye maden ocaklarında iş güvenliği yatırımlarının yetersizliğini örtbas ettiğiniz gibi; iş cinayetlerinde cezasızlık politikası izlediğiniz gibi, Limak istiyor diye zeytin yasasını çıkarmak için kırk dereden su getirdiğiniz gibi; "Altın maden şirketleri altının yüzde 2'sini ülkeye bırakıyorlar." deyip milyonlarca ton tehlikeli atık, ağır metaller ve siyanürle ekolojiyi, yaşamı yok ettiğiniz gibi; çocuğun yüksek yararını korumak yerine tarikatlara kaynak akıtarak çocuklarımızın istismar edilmesine göz yumduğunuz gibi, çocuklara okullarda bir öğün yemek için bütçe ayırmazken 5 yandaş şirketin vergi borçlarını bir kalemde sildiğiniz gibi, tarıma kanun yükümlü kıldığı hâlde yüzde 1 desteğin yarısını bile vermediğiniz gibi.

Türkiye haftada altmış saat ile OECD ülkeleri içinde en uzun çalışma süresine sahip ülke ve geçinemeyen işçiler fazla mesailerle gelirlerini artırmaya çalışıyor. "Çocuğunun büyüdüğünü görmeden, gece gündüz, hafta tatili yapmadan çalışarak yaşamak, yaşamak mıdır?" diye sormak istiyorum. Asgari ücretliler ülkesi olan ülkemizde asgari ücrete yapılacak zamla övünmeyi artık bırakın; asgari ücret zammını enflasyonla geri alıyorsunuz, yaptığınız zamlar yaralara merhem dahi olmuyor. Asgari ücret en az 12.500 lira -net- olmalıdır, her ay enflasyona göre güncellenmelidir. Bir emekçi işe girerken asgari ücret alıyor, otuz yıl sonra yine asgari ücretle çalışıyor ve emekli oluyor; emeklilikte bu ücreti de alamıyor. En düşük emekli maaşı en az 8 bin lira olmalıdır.

Sayın Başkan, bu Meclis çatısı altında aynı işi yapan çalışanlara farklı statüler verilmesi kabul edilemez. Eşit işe eşit ücret anayasal bir haktır; Mecliste dahi uygulanmıyor, birçok hizmetli personelin özlük hakları ihlal ediliyor. Bu ayıba artık son verilmelidir. Meclis Başkanı Şentop'un söz vermiş olduğu, danışman arkadaşlarımızın kıdem tazminatı meselesi bugüne kadar çözülmedi. Bugün kanun teklifinin komisyona verildiğini öğrendik, bir an önce çözüme kavuşmalıdır. Bunun da takipçisi olacağız.

EYT'liler konusuna gelince, EYT'lilerle ilgili gerekli adımlar hâlâ atılmadı; işi yokuşa sürüyorsunuz, kırk takla atmanıza gerek yok. Gasbedilmiş bir hak var ortada, EYT'lilerin hakkı "ama"sız, "fakat"sız verilmelidir ancak bu bütçede EYT'ye ödenek bile koymadığınıza göre niyetinizi anlıyoruz; EYT'lilerle beraber takipçisi olacağız ve ipe un sermenize asla izin vermeyeceğiz.

Buraya gelip istatistiklere, rakamlara takla attırdınız. Yirmi yıldır kadın istihdamı erkek çalışanların yarısına dahi gelemedi, kadınlara iyi işler bulunamıyor. Genç işsizliği, güvencesiz öğretmenler, esnaf kuryeler, sağlıkta şiddet ve ayrımcılık, taşeron, redevans sistemleri, iş cinayetleri, meslek hastalıklarıyla çalışma yaşamını âdeta cehenneme çevirdiniz. İşçilere, emekçilere cehennemi reva görenlerin kendileri vergi cennetlerinde para istifliyorlar. Bu bütçe vergi cennetlerinde servet biriktirenlerin bütçesidir.

Kadınların hayatı, görülmeyen, değeri olmayan işlerle geçiyor. Kapsamlı bir bakım sistemi oluşturmak, bakım emeği konusunda toplumu dönüştürecek, bakım işlerini eşit paylaştıracak, kadınları güçlendirecek politikalara bir an önce yönelmek gerekiyor ama sarayın bütçesinde kadın emeğine pay ayrılmamıştır. Kadınlar ev kadınlığına, güvencesiz işlere, angaryalara layık görülmektedir ve bu bütçede kadının adı yoktur; toplumsal cinsiyet, LGBTİ hakları yoktur. Nefret suçlarına karşı devlet LGBT+'ları korumalıdır ama bu kürsüde de gördük ki Hükûmet nefret suçlarını kendi ağzıyla üretiyor. LGBT hakları insan haklarıdır ve insan haklarına sahip çıkılmalıdır.

Maden işçilerini hatırlamak için maden işçilerinin ölmesi mi gerekiyor? Balıkesir'de Esan Madencilikte çalışan 243 işçi 4 Aralık Dünya Madenciler Günü'nde işten atıldı, susuyorsunuz. İzmir'de, Gebze'de DYO işçileri direnişte. Koç Üniversitesi hastanesinde sendikalaşan işçiler işten atıldılar. Her gün hakkı yenen işçiler 3 tane çay -bakın, 3 poşet şöyle- poşeti çantasında bulundu diye işten atılıyor. İşçilere sahip çıkmıyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) - Soho House Otel işçileri yetki aldıkları hâlde sendikal yetkileri tanınmıyor, onlar da greve çıktılar; buradan grevlerini selamlıyorum.

Erdoğan, patronlar gülsün diye grevleri yasaklıyor; AKP yirmi yılda 19 grev yasakladı, 2'si "İşçi dostuyum." diyen Vedat Bilgin döneminde oldu. Yine zeytinlikleri, limanları yağmalamak isteyen patronlar Ankara'da her gün ağırlanırken KESK'in "Seçim İçin Değil, Geçim İçin Bütçe" mitingi engelleniyor.

Yaşasın işçilerin birliği, halkların eşitliği ve kardeşliği diyoruz. "..."(*) diyerek halklarımızı burada selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)