| Konu: | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Tümü münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 40 |
| Tarih: | 16.12.2022 |
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin tümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılı bütçesinin milletimizin birliğine, huzur ve refahına katkı sağlamasını temenni ediyor, Gazi Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, aziz şehitlerimizi ve muhterem ecdadımızı rahmet ve hürmetle anıyorum.
Toplumsal ihtiyaçların karşılanmasıyla birlikte büyüme ve kalkınma hedeflerine ulaşmayı amaçlayan 2023 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi'nin orta vadeli programda yer alan makroekonomik hedef ve politikalarla uyumlu olarak hazırlandığı görülmektedir. 2022 yılı gerçekleşme tahminine göre bütçe giderlerinin yüzde 57,9 artışla 4 trilyon 469 milyar, bütçe gelirlerinin yüzde 42,6 artışla 3 trilyon 810 milyar, bütçe açığının 659,4 milyar, vergi gelirlerinin yüzde 41 artarak 3 trilyon 200 milyar lira olması hedeflenmiştir. Gayrisafi yurt içi hasılaya oranla toplam bütçe giderlerinin yüzde 24; bütçe gelirlerinin yüzde 20,4; bütçe açığının da yüzde 3,5 olması öngörülmüştür. 2023 yılı bütçe tahminleri yapılırken gayrisafi yurt içi hasılanın reel olarak yüzde 5 büyüyeceği; yıl sonu TÜFE'nin yüzde 24,9 olacağı; ihracatın 265 milyar, ithalatın da 345 milyar olacağı varsayılmıştır.
Ekonomiyi yatırım, üretim, istihdam ve ihracat temelinde büyütme, gelir dağılımı adaletini gözetme, mali disiplinden taviz vermeden öngörülen hedeflere ulaşma amacıyla hazırlanan bütçede, esnaf ve sanayicimizin rekabet gücünü artıracak, çiftçimizi destekleyecek, eğitimde fırsat eşitliği sağlayacak, çalışan ve emeklilerimizin yaşam standardını yükseltecek, gençlerimizin önünü açacak, muhtaçlarımızı sosyal koruma şemsiyesi altına alacak bir kaynak dağılımı yapıldığı anlaşılmaktadır. İnanıyoruz ki bu bütçe tüm vatandaşlarımızın nitelikli kamu hizmeti almasını sağlayacak, bekamızı koruma kararlılığına ve lider ülke Türkiye'nin inşasına destek olacaktır.
Değerli milletvekilleri, 2023 yılı bütçesinden en büyük pay eğitime ve gençlerimize ayrılmıştır. Eğitime ve gençliğe yapılacak yatırımın Türkiye'nin geleceği için yapılmış en değerli yatırım olduğunu düşünüyor, gençliğin beklentilerinin karşılanmasını ihmal edilemez bir gereklilik olarak görüyoruz. Bu kapsamda verilen önemin bir göstergesi olarak bütçenin yüzde 14,5'i eğitime ayrılmış, yükseköğretim dâhil edildiğinde eğitim bütçesi yüzde 66,9 artışla 649,8 milyar liraya yükseltilmiştir. Eğitim sisteminin en temel ögesi olan öğretmenlerimizin 3600 ek gösterge dâhil mali ve sosyal haklarına yönelik birçok beklentisi 2022 yılı içinde karşılanmış, Meslek Kanunu'yla da kariyer basamakları artırılmıştır. Millî hedeflerimize ulaşmak iyi yetişmiş gençler sayesinde mümkün olacaktır. Bu anlayışla, okuyan, çalışan, girişimci ve işsiz gençlerimizi geleceğe hazırlayan, ümitlerini yeşerten, hayatlarını kolaylaştıran istihdam ve girişimci desteği ile KYK borç faizlerinin silinmesi gibi birçok düzenleme yıl içinde gerçekleştirilmiştir.
Bilindiği gibi, Türkiye'nin zorlu salgın sürecinde yakaladığı başarının arkasında zamanında alınan tedbirlerle birlikte önemli sağlık yatırımları, teknoloji ve insan gücü kapasitesindeki artış yatmaktadır. Nitelikli sağlık hizmetlerinden herkesin yararlanmasını sağlamak üzere bütçeden sağlığa ayrılan kaynak yüzde 69,1 oranında artırılarak 307 milyar liraya çıkarılmış, üniversiteler ve sosyal güvenlik kurumlarınca yapılacak harcamalar dâhil edildiğinde ise bu kaynak 696,8 milyara ulaşmıştır. Sağlık hizmetlerinin geliştirilmesinin sağlık çalışanlarımıza verilen önemle yakından ilişkili olduğunu düşünüyoruz. Bu anlayışla, başta hekimlerimiz olmak üzere, sağlık personelinin çalışırken ve emekliliğe yansıyan mali haklarında iyileştirmeler yapılmış, tıp ve diş hekimliği fakültesi son sınıf öğrencilerine ödenen ücret asgari ücret düzeyine çıkarılmış, sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti önleme konusunda önemli yasal ve idari düzenlemeler hayata geçirilmiştir.
Aile kurumunu koruyan, kadın ve erkeğe eşit fırsatlar sunan, çocuğun yüksek yararını temel ilke olarak benimseyen ve devlet tarafından güvence altına alınan bir yaklaşımı öngörüyor, bu doğrultuda uygulanan kapsamlı Aile Destek Programı'nı ve cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesini aileyi destekleyici önemli politikalar olarak değerlendiriyoruz. Devleti yaşatmanın yolunun insanı yaşatmaktan geçtiğine, istikbale güvenle bakabilmek için muhtaçların ve yaşlıların onurlu bir yaşam sürmesinin sağlanması gerektiğine inanıyoruz. Bu anlayışla, Türkiye, şehit yakınına, gazisine, muhtaç, engelli ve emeklisine sosyal koruma tedbirleriyle her daim sahip çıkmaktadır. Bu kapsamda, sosyal yardım harcamalarına ayrılan kaynak, bütçenin yüzde 5,8'i olan 258,4 milyar liraya yükseltilmiştir. İftiharla söylenebilir ki ülkemizde geliştirilmiş sosyal yardım programlarıyla hiç kimseyi sahipsiz bırakmayacak bir sosyal destek sistemi ve sosyal devlet anlayışı hâkimdir.
Değerli milletvekilleri, lider ülke Türkiye ülkümüzün en önemli unsurlarından biri Türkiye'nin bağımsız, etkili ve sonuç alıcı bir dış politika izlemesidir. Türkiye, bu doğrultuda yürüttüğü dengeli, çok boyutlu ve çok yönlü dış politikayla öne çıkmaktadır.
Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye'nin basiretli duruşu ve Rusya karşıtı siyasi ve ekonomik bloklara körü körüne tabi olmayı reddederek millî çıkarlarımızın gereği neyse onu tercih etmesi takdire şayandır. Nitekim, Türkiye'nin bu duruşunun stratejik kazanımları her geçen gün daha da belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Türkiye'nin girişimleriyle imzalanan Tahıl Koridoru Anlaşması'yla bugüne kadar sevk edilen yaklaşık 14 milyon ton tahıl Batılı devletler insan haklarının siyasetini ve ticaretini yaparken küresel gıda krizinin önlenmesinde önemli katkı sağlamış, ayrıca, her 2 ülke arasında esir takasına öncülük etmesi de Türkiye'nin etkinliğini pekiştirmiştir. Aynı şekilde, mavi vatanın önemini ortaya koyan Türkiye ve Libya arasındaki Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası'nın bazı ülkelerde yol açtığı rahatsızlık Türkiye'nin nesiller boyu Doğu Akdeniz'de dengeleri belirleyecek olan ne denli önemli bir kazınım elde ettiğinin ve stratejik adım attığının açık bir göstergesidir.
Huzur ve güvenlik toplumsal ihtiyaçların başında gelmektedir. Güvenliğin olmadığı yerde özgürlükten, demokrasiden ve insan haklarından söz etmek mümkün değildir. Terör, bir insanlık suçu, devletimizin bekasına ve milletimizin birliğine en büyük tehdittir. O sebeple, demokrasiye, insan haklarına ve hukuka saygıdan bahseden herkesin ve her ülkenin insanlığın ortak düşmanı olan teröre ve terör örgütlerine yönelik "ama"sız "fakat"sız ortak bir karşı tavır alma mecburiyeti bulunmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, hangi düşünce ve amaç uğruna olursa olsun, terörü ve şiddeti bir yöntem olarak benimseyen anlayışı devletimizin bekasına, milletimizin huzur ve güvenliğine, aynı zamanda insanlığa karşı bir tehdit olarak görüyoruz. Son yıllarda Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma, Sahil Güvenlik ve emniyet güçlerimiz tarafından düzenlenen harekâtlarla PKK/YPG ve tüm terör örgütlerine darbe üstüne darbe indirilmiş, güney sınırlarımız boyunca açılmak istenen terör koridorunun ve yeni bir göç dalgasının önüne geçilmiştir. Türkiye artık meşru haklarını kullanarak, tehdit nereden kaynaklanıyorsa ve terörist neredeyse arayıp bularak orayı yıkıp geçmektedir. Bugün ülkemizin her yerinde huzur hâkim, ekonomik ve sosyal hayat canlıdır. Huzur ortamıyla birlikte terörden arındırılan Gabar Dağı'nda zengin petrol yatakları keşfedilmiş, Türkiye'nin her bölgesindeki yer altı ve yer üstü zenginliklerimizi ekonomik değere dönüştürme ve kalkınmaya ivme kazandırma süreci hızlanmıştır. İnşallah bu kararlı mücadele sonuç verecek, milletimiz cumhuriyetimizin 100'üncü yılında terör belasından tamamen kurtulacaktır.
Vatandaşlarımızın huzur ve güvenliğini sağlama kararlılığıyla, savunma ve güvenliğe bütçeden 468,7 milyar lira ödenek ayrılmıştır. Biz kahraman güvenlik güçlerimizin vatan ve millet uğruna verdikleri mücadelenin maddi karşılığının olamayacağını biliyoruz. Bununla birlikte, onların hayatlarını kolaylaştıracak adımların atılmasının, yeterli mali ve sosyal haklara kavuşturulmalarının gerekli olduğuna inanıyor, bu yönde yapılan düzenlemelerden memnuniyet duyuyoruz. Bununla birlikte, şehit yetimlerimizin tamamına istihdam hakkı verilmesini, şeref aylığının hak sahipleri bakımından eşitlenmesini, uzman erbaşların kadroya geçirilmesini, malul sayılmayan gazilerimizin mağduriyetlerinin giderilmesini de gerekli görüyoruz.
Parti olarak program ve beyannamelerimizde toplumsal kesimlere ilişkin olarak gündeme getirdiğimiz birçok önemli hususla beraber çalışanlarımıza ilişkin taahhütlerimiz de Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin uygulandığı dönemde Cumhur İttifakı birlikteliğinde gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda, asgari ücretli ve ücretlilerin gelirlerinin asgari ücret kadarlık kısmı vergi dışı bırakılmış, 2022 yılı için 2 defa yapılan artışla asgari ücrette kümülatif yüzde 94,6 oranında artış yapılmıştır. Reformist bir adımla tüm memur ve emeklilere genel anlamda 600 puanlık ek gösterge artışı yapılmış; öğretmen, polis, müdür, şube müdürü, sağlık personeli, kamu avukatı, uzman erbaş, fakülte sekreteri, gelir uzmanı, din görevlisi ve birçok kamu çalışanının 3600 ek gösterge beklentisi karşılanmıştır. Askerî personel, polis, çarşı ve mahalle bekçilerinin ek göstergeleri 3600'ün altında olanlarının emekli aylıklarında 1.200 lira artış yapılmıştır. Muhtar ödeneği ve güvenlik korucularının aylık ücretleri asgari ücret tutarına çıkarılmıştır. Eğitim, sağlık, güvenlik, mülki idare çalışanlarının çalışma şartlarında ve mali haklarında iyileştirmeler yapılmış, infaz koruma memurları ile sağlık çalışanları için yıpranma payı getirilmiştir. 4/B sözleşmeli personel statüsü için engelli çalıştırma mecburiyeti getirilerek 12 bin engelliye istihdam sağlanmıştır. En düşük emekli aylığı 3.500 liraya çıkarılmış, kamu çalışanları ve emekli memur aylıkları ile SSK ve BAĞ-KUR emekli aylıklarında enflasyonun üzerinde artış yapılmıştır. Çalışanlara işverenlerce yapılan doğal gaz, elektrik ve yemek ödemeleri vergiden istisna tutulmuştur. Ayrıca, emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili sorunun kökten çözülmesi, kamudaki sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi, geçici işçilerin daimî işçi kadrolarına alınmasına ilişkin düzenlemelerin yakında Meclis gündemine gelerek yasalaşacak olmasından da memnuniyet duyuyoruz.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, hayata geçirdiği reformlarla pek çok uluslararası yatırımcının dikkatini çekmeyi sürdürmektedir. Ülkemiz, aldığı yatırımlarla, 2021 yılında Avrupa'da en çok tercih edilen 5'inci uluslararası doğrudan yatırım destinasyonu konumuna gelmiştir. Türkiye, yatırımcı için, hızlı işleyen, öngörülebilir teşvik ve destekleri de içeren, uluslararası standartlarda bir yatırım iklimine sahiptir. Yatırıma, üretime ve ihracata dayalı büyüme stratejisinin desteklenmesi doğrultusunda bütçeden yatırım harcamaları için 383,1 milyar lira ayrılmış, reel kesim destekleri için ayrılan ödenek de önemli ölçüde artırılarak 145,4 milyar liraya çıkarılmıştır.
Türkiye, sanayi ve teknoloji alanında güçlü bir vizyon ortaya koyarak birçok yeniliğe imza atmıştır. Nitekim, Millî Teknoloji Hamlesi'nin çıktıları alınmaya devam etmekte, başta savunma sanayisi olmak üzere, enerji, yazılım, ilaç ve tıbbi malzeme gibi birçok stratejik alanda yerli ve millî üretim artmaktadır. Yüksek teknolojiyle üretilen çiplerle birlikte millî otomobilimiz Togg banttan inmiş, KIZILELMA harekete geçmiştir.
Türkiye'nin gelişen sanayisine ve büyüyen ekonomisine paralel olarak enerji talebi de artmaktadır. Son yıllarda yapılan hamleler; yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarındaki artış, nükleer santraller, depolama alanları ve yerli üretime dönük keşifler, enerji arz güvenliğini sağlamanın yanında dış ticaret açığımızın orta ve uzun vadede kalıcı olarak azalması bakımından önemli hâle gelmiştir. Ayrıca, Karadeniz'de keşfedilen 540 milyar metreküp doğal gaz rezervinin halkımızın kullanımına sunulacak olması, bulunan petrol rezervleri inanıyoruz ki ülkemizi enerjide daha güçlü hâle getirecektir.
Önemli enerji yatırımlarının yanı sıra tüm dünyanın kapandığı bir dönemde ulaştırma ve lojistik alanında yaptığı dünya çapındaki yatırımlarla Türkiye ön almış ve rekabet üstünlüğü sağlamıştır. Dünya ticaretinin değişen ekseni nedeniyle tüketim ve üretim merkezlerine yakınlığı, uluslararası alanda ülkemize önemli fırsatlar sunmaktadır.
Bize göre, geleceğin stratejik sektörlerinden biri de tarımdır. Tüm dünyada enerji kriziyle birlikte gıda arz güvenliği ülkelerin başat sorunu hâline gelmişken, güçlü altyapısı sayesinde gıda tedarikinde sorun yaşamayan Türkiye aynı zamanda tarımda net ihracatçıdır. Tarımsal gayrisafi yurt içi hasılamız 2021 yılında 44,7 milyar dolara yükselerek Avrupa'da 1'inci sırada yer almıştır. 2023 yılı bütçesinde tarımsal destek programları 54 milyara, tarıma ayrılan kaynak ise 142,9 milyar liraya yükseltilmiştir. Ayrıca, Gelir Vergisi Kanunu'nda yapılan değişiklikle çiftçilerimize yapılan tarımsal destekleme ödemeleri gelir vergisinden istisna tutulmuş, geriye dönük beş yıllık vergi kesintileri de iade edilmiştir. Toprak Mahsulleri Ofisinin 2022 hasat dönemindeki alım fiyatları ve teşvikleri üreticilerimizce memnuniyetle karşılanmıştır. Tarımsal desteklerle çiftçilerimiz güçlendirilirken esnaf ve sanatkârımıza yönelik nakit, hibe, kira, gelir kaybı ve hazine kredi destekleri uygulanmış; basit usulde vergilendirilen yaklaşık 850 bin esnafımızın kazançları gelir vergisinden istisna tutulmuş, esnafımıza sahip çıkılmıştır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; pandemiyle, doğal afetlerle, savaşlarla, yoksullukla, göçlerle imtihanında insanlığın ağır hasarlar aldığı bir süreçten geçmekteyiz. 2020 yılında salgının etkisiyle yüzde 3,1 oranında daralan dünya ekonomisi, küresel tedarik zincirlerindeki bozulmalara rağmen 2021 yılında yüzde 6 oranında büyümüş, 2022 yılına Rusya-Ukrayna savaşının olumsuz yansımalarıyla girmiştir. Savaş sadece iki ülke arasındaki çatışmadan ibaret kalmayıp küresel ekonomi üzerinde olumsuz etki oluşturan jeopolitik bir gerilime evrilmiştir. Yaşanan küresel enflasyon nedeniyle ABD ve avro bölgesi ülke ekonomilerinin faiz oranlarını yükseltmeleriyle birlikte dünya ekonomisinde resesyon ve devamında işsizlikte artış tehlikesi baş göstermiştir. Ekonomilerde yaşanan daralmayla küresel büyüme tahminleri aşağı yönlü revize edilmiş, IMF'ye göre dünya ekonomisinin 2022 yılında yüzde 3,2; 2023 yılında yüzde 2,7 oranında büyümesi öngörülmüştür.
Önce pandemi, ardından Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle politik ve ekonomik türbülansa giren dünyadaki gelişmeler elbette Türkiye'yi de olumsuz etkilemiştir. Dış ticarette en önemli partneri avro bölgesi olan Türkiye, savaşın doğrudan zarar göreni olmasa da dolaylı olarak olumsuz etkilenen ülkelerden biri olmuştur. Bununla birlikte, hızla toparlanarak 2021 yılında yüzde 11,4 oranında büyüyen Türkiye ekonomisi son elli yılın en yüksek büyüme hızına ulaşmıştır. Tüm dünya daralırken büyüme eğilimi devam eden Türkiye, üçüncü çeyrekte yüzde 3,9; 2022 yılının ilk dokuz ayında da yüzde 6,2 oranında büyümeyi başarmıştır.
Sürdürülebilir büyümenin sürükleyicilerinden olan makine, teçhizat yatırımları on iki çeyrektir artmaya devam ederek dengeli büyüme kompozisyonunun devam ettiğini göstermiştir. 2022 yılında da ekonominin üretim ve talep yönüyle dengeli bir görünüm sergileyerek yüzde 5 büyüme oranını koruması hedeflenmektedir.
Büyüme oranlarında görülen bu başarının arkasındaki asıl itici güç, son açıklanan ekim ayı verilerine göre yükselme eğilimi devam eden sanayi üretimimiz ve güçlü sanayi altyapımızdır. Bu doğrultuda, Türkiye'nin istihdam kazanımları da benzer ekonomilere göre daha olumlu seyretmektedir. Özellikle istihdam artışına katkı veren sektörler dikkate alındığında, büyüme dinamiklerinin yapısal kazanımlarla desteklenmekte olduğu görülmektedir.
Salgın öncesi 2019 yılı üçüncü çeyreğinde 27 milyon 939 bin olan istihdamımız 2022 yılı üçüncü çeyreğinde 2 milyon 848 bin kişi artarak 30 milyon 787 bin kişiye çıkmış, ekim ayı itibarıyla da 31 milyon 200 bin seviyesiyle tarihî zirveye ulaşmıştır.
Türkiye daralan küresel ekonomiye rağmen yeni pazarlarla ihracattaki başarısını sürdürmüş, her ay ihracat rekorları kırmış, 2021 yılında küresel ihracattan aldığı payını ilk defa yüzde 1'in üzerine çıkarmıştır. Kasım ayında ihracatımız yıllık 253 milyar doları aşarak cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine ulaşmıştır. İthalat ise yüksek enerji fiyatları sonucunda yıllık 360 milyar dolara çıkmıştır. Türkiye'nin küresel turizminden aldığı payın İspanya'nın önüne geçtiği 2021 yılının ardından yanı başımızda yaşanan savaşa rağmen yıl sonu turizm gelirimizin 46 milyar dolara, ziyaretçi sayısının da 51,5 milyona çıkacak olması önemli bir başarıdır. Yurt dışı müteahhitlik sektörümüz de küresel başarısını devam ettirmekte 2022 Eylül ayı itibarıyla 40,4 milyar dolar gelir elde edilmiş bulunmaktadır.
İktisadi faaliyetteki güçlü toparlanmaya, ihracat, turizm ve yurt dışı müteahhitlik hizmetlerindeki gelir artışına karşın küresel emtia fiyatlarındaki aşırı yükseliş ve enerji ithalatçısı bir ülke olmamız, cari dengemizin 2021 yılı olumlu performansının sürmesini geciktirmiştir. Cari açık enerji ithalatına bağlı olarak artmış, ekim ayında yıllık 43,5 milyar dolar olmuştur. Enerji ve altın hariç cari işlemler hesabımız ise 49,5 milyar dolarlık fazlaya ulaşmıştır.
Türkiye, bir taraftan yüksek oranda büyüme sağlarken diğer taraftan bütçe açığı ve borçlanmada önemli oranda düşüş sağlamayı da başarmıştır. Harcamalarda ortaya konulan ihtiyatlı duruş, kamu maliyesinde birçok gelişmiş ülkeden daha iyi performans gösterilmesini sağlamıştır. Vazgeçilen bütçe gelirlerine rağmen 2021 yıl sonu bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı, orta vadeli programda yer alan hedefin ve Maastricht Kriterlerinin altında kalarak yüzde 2,8 olmuştur. 2022 yılında da yüzde 3,5'luk hedefin altında bir açığın gerçekleşmesi beklenmektedir. Nitekim kasımda bütçemiz 108,3 milyar lira fazla vermiş ve ocak-kasım dönemi açığı 20,4 milyar liraya gerilemiştir.
Türkiye; kamu borçluluğu, hane halkı borçluluğu ve reel sektör borçluluğu bakımından da en az borçlu ülkeler arasında yer almaktadır. Ülkemizin AB tanımlı genel yönetim borç stokunun millî gelire oranı yüzde 39,3'tür. Bu oran yüzde 60 olan Maastricht Kriterlerinin ve yüzde 86,4 olan güncel AB ortalamasının oldukça altındadır. Bankacılık sektörümüz, güçlü sermaye yapısına ve yüksek aktif kalitesine sahiptir. En önemli sağlamlık göstergelerinden olan sermaye yeterliliği oranı, ekim ayı itibarıyla yüzde 19,23'le standart oranların üzerinde, yüksek bir düzeydedir. Kredilerin takibe düşme oranı yüzde 2,23'le oldukça düşük bir riskliliğe işaret etmektedir. 2021 Aralık ayında yüzde 69 olan döviz tevdiat hesaplarının toplam mevduat içerisindeki payı, liralaşma stratejisiyle birlikte 2022 Aralık ayının ikinci haftasında yüzde 49'a gerilemiştir.
Türkiye ekonomisine güvenin bir sonucu olarak sermaye piyasalarımızda olumlu gelişmeler kaydedilmiş, yatırımcıların piyasalara talebi artmıştır. Cazibesine ve saygınlığına gölge düşürülmeye çalışılsa da işlem hacmi açısından küresel ölçekte dikkat çeken Borsa İstanbula bizim güvenimiz tamdır; yerli ve yabancı yatırımcılar için de en güvenli limandır.
Bu gelişmelerle birlikte küresel ekonomide yaşanan arz talep dengesizliği, başta enerji ve gıda olmak üzere emtia fiyatlarında gözlenen artışlar, tedarik zincirlerindeki bozulmalar, taşıma maliyetlerinin yükselmesi ve jeopolitik riskler ülkemizde de enflasyonist bir dalga yaratmıştır. Türkiye enflasyonla mücadele adına önemli tedbirler alırken bir yandan da gelir artırıcı politikalarla hiçbir vatandaşımızı enflasyona ezdirmemiştir.
Bu kapsamda asgari ücret ile memur ve emekli maaşlarında, elektrik, doğal gaz ve tarımsal desteklerde, sosyal yardımlarda ciddi oranlarda artışlar yapılmıştır. Ayrıca, konut kira artışları yüzde 25'le sınırlandırılmış, cumhuriyet tarihinin en kapsamlı konut projesiyle fiyat artışlarının önü kesilmek istenmiştir. Harcama tarafında ise başta gıda ve temel tüketim mallarında yapılan vergi indirimleri ve sübvansiyonlar aracılığıyla vatandaşlarımızın alım güçleri desteklenmiş, temel ürünlere erişimi kolaylaştırılmıştır.
Dış ticaret tedbirleriyle de arz kısıtlarının hafifletilmesini sağlamaya dönük enflasyonla mücadele önlemleri hayata geçirilmiştir. Yapılan mücadele sonuç vermeye başlamış ve enflasyon düşme eğilimine girmiştir. Merkez Bankası, TÜFE'nin 2022'de yüzde 65,2 2023'te ise yüzde 22,3 oranında gerçekleşeceğini tahmin etmiştir. Millî birlik ve dayanışma anlayışıyla enflasyonun da üstesinden gelinecek, haksız fiyat artışlarıyla vatandaşımızın helal kazancına el uzatanlardan da hesap sorulacaktır.
Değerli milletvekilleri, kim ne derse desin küresel gelişmeler ve mukayeseli değerlendirmeler, Türkiye ekonomisinin giderek güçlendiğini ve güven kazandığını, pozitif yönlü ayrıştığını göstermektedir. Türkiye, büyüyen, istihdam yaratan, ihracat rekorları kıran, gelir dağılımını daha adaletli hâle getiren en az borçlu ülkelerden biridir. Aynı zamanda da terörle kararlı mücadelesini sürdüren, egemenlik haklarımızdan taviz vermeyen huzurlu bir ülkedir. Ekonomik ve sosyal gelişmelerdeki bu olumlu seyir, şüphesiz ülkemizdeki demokratik, siyasi istikrarın sürdürülebilir olmasına bağlıdır. Türkiye, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle demokratik istikrarı yakalamıştır ve bundan geriye dönüş de olmayacaktır. İstikrar sürecek, Türkiye yükseldikçe yükselecek, aziz milletimiz, yabancı başkentlerde gelecek arayanlara, küresel senaryolara bel bağlayanlara fırsat vermeyecektir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle her sıkıntıyı aşmayı başaran Türkiye, bundan sonra da tüm zorlukların üstesinden gelecektir. Türkiye, Cumhur İttifakı birlikteliğinde, millî hedefler doğrultusunda yoluna devam edecek, fırsat ve imkânları değerlendirerek lider ülke olma hedefini adım adım gerçeğe dönüştürecektir. Bunun için Türk milleti ortak paydasında buluşmak, devletimize, milletimize, demokrasimize ve ahdî haklarımıza sahip çıkmak, Türkiye'nin kutlu geleceğinin inşasına odaklanmak yeterli olacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak "Önce ülkem ve milletim" düsturuyla "2053'te süper güç Türkiye" için gayret gösterecek, milletimizin hayrına olan her işin yanında olmaya devam edeceğiz. Zaman Türkiye zamanıdır, yüzyıl Türkiye'nindir. Bu bütçe, millî yükselişin ve Türkiye'nin onurlu geleceğinin destekçisidir.
Bu düşüncelerle 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'ne kabul oyu vereceğimizi bir kez daha vurguluyor, bütçelerin ülkemize ve milletimize hayırlı olması dileğiyle sizleri ve muhterem vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)