GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Oturum Başkanı TBMM Başkanı Vekili Süreyya Sadi Bilgiç'in, 381 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin İç Tüzük madde 81'e göre devam etmesi için Danışma Kurulunun toplantıya çağırılıp çağırılmaması hakkında usul görüşmesi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:41
Tarih:20.12.2022

ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, aslında iki tane tartışma var. Birincisi: "Bu, temel kanun mudur, değil midir?" Yani bunun bir temel kanun olmadığı, İç Tüzük 91'e göre görüşülmemesi gerektiği çok aleni bir şekilde ortada. Bundan önce de temel kanun olmadığı hâlde torba yasalar görüşüldü; tamam, görüşüldü ama doğru yapılmadı, yapılan iş doğru değildi; bir.

İkincisi: Burada, şimdi, çok ciddi bir şekilde -birazdan detaylarını açıklamaya çalışacağım- Anayasa'ya aykırı maddeler var. Yani hem temel kanun değil, yanlış maddeden görüşülüyor, 81'e göre görüşülmesi lazım, 91'e göre görüşülüyor...

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Maddelerde görüşeceğiz.

ERHAN USTA (Devamla) - ...hem de çok aykırı, Anayasa'ya temel aykırılığı olan maddeler var.

Mesela, limanlar konusunda, az önce bir miktar, daha iktisadi açıdan içeriğini anlatmaya çalıştım, şimdi biraz daha oradaki Anayasa'ya aykırılıklara bakalım.

Arkadaşlar, şimdi birilerine, birtakım... İşte, 18 tane liman özelleştirilmiş. Şimdi, kanun çıkarılmış, Anayasa Mahkemesine gidilmiş, Anayasa Mahkemesi kanunu iptal etmiş. Ya, Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçelerini karşılamadan tekrar bir kanun getirilmesi bir defa çok aleni bir şekilde Anayasa'nın 153'üncü maddesine aykırı. Yani aynı zamanda, Danıştayla ilgili burada kararlar var, Anayasa'nın 138'inci maddesine aykırı, hukuken de aykırı. Hani eşitlik -birazdan onlara geleceğim- serbest rekabet, falan filan, onlar ayrı bir husus, oralarda zaten ciddi aykırılıklar var. Yani yapılan şey şu: "Anayasa Mahkemesi bunu tekrar iptal edecek, biz bunu biliyoruz, ancak bu kanunun çıkması ile Anayasa Mahkemesinin iptali arasında bir zaman geçecek, o zamanı biz kullanarak burada birtakım işlemleri yapacağız ve bu özelleştirmeleri -yani daha doğrusu- süre uzatımlarını yapacağız." diyor burada AK PARTİ Grubu bize. Yani hukuk da diyor ki "Anayasa Mahkemesi kararları kesindir." diyor veya "Yargının daha önce verilmiş kararlarını etkisiz hâle getirecek bir yasama faaliyeti olamaz." şeklinde hükümler var. Ya, bunlar çok apaçık Anayasa aykırı. Hani bunu yapacaksanız ayrı bir şey, artık bunu milletin takdirine bırakacağız ama bu kadar aleni bir şekilde Anayasa'ya aykırı olan bir şeye "Burada Anayasa'ya aykırılık yok." demeyi doğrusu çok yakışık bulmuyorum.

Şimdi, bakıyorsunuz, Anayasa Mahkemesi kararında diyor ki: "Serbest rekabet şartlarını taşımıyor bu." Şimdi, ihaleyi almış olanlara tekrar ihale uzatımı veriyorsun ve "Eşitlik ilkesiyle de bağdaşmıyor." diyor. Yani aynı şeyden, yine bu çerçevede olmak üzere "Hukuki belirlilik ilkesine de aykırı." diyor. Diyelim ki bunu on beş yıl olarak alan birisi, bunun kırk dokuz yıla uzatılacağını zamanında bilmiş olsaydı, buna verdiği teklifin çok daha üzerinde bir teklif verecekti ve belki bu ihaleyi alabilecekti. Şimdi niye ona engel oluyorsunuz? Yani dolayısıyla, serbest rekabet ilkelerine aykırı; anayasal açıdan, eşitlik ilkesine aykırı, hukuki belirlilik ilkesine aykırı, teşebbüs hürriyetine aykırı. Yani bir başkasının buraya girememesini... Giremiyor çünkü buraya. Bir ihale var mı? Zaten ihale de yok, hiç kimse giremiyor, mevcutlar girebiliyor. Teşebbüs hürriyetine aykırı, sözleşme hürriyetine aykırı. Yani bu kadar aleni Anayasa'ya aykırılıklar varken "Burada Anayasa'ya aykırılık yok." demenin çok makul bir şey olmadığını düşünüyorum.

Teşekkür ederim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)