GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:43
Tarih:22.12.2022

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; üç gündür gerçekten sıra dışı bir yasa önerisini görüşmekteyiz. Hangi tarafından bakarsanız bakın, bu sıra dışı yasa önerisinin maddelerini düzeltmek mümkün değil, zaten teklif sahipleri herhangi bir biçimde bunu düzeltme inisiyatifi ve iradesine sahip değiller.

Bu bakımdan, birkaç hatırlatma yaparak maddeye girmek istiyorum. Birincisi şu: Bu öneri yasa yapım sürecinin asgari gereklerini yansıtmamaktadır, asgari ciddiyetten uzaktır çünkü İç Tüzük'ün bağlayıcı hükümlerine saygı gösterilmemiştir; bunun tipik örneği, temel yasa olmayan bir torba yasa temel yasa olarak görüşülmektedir; uzmanlığa saygı gösterilmemiştir, uzman komisyonlarına gönderilmemiştir ama bu yasada önemli 3 ana tezat veya çelişki bulunmaktadır. Bunlardan biri, Anayasa Mahkemesi kararına rağmen, Anayasa Mahkemesince iptal edilen bir konuda esasa ilişkin kararına rağmen bir düzenleme yapılıyor olmasıdır. Anayasa Mahkemesi kararlarının gerekleri doğrultusunda düzenleme yapmayan Meclisimiz "Yapmayın, yapamazsınız." dediği bir alanda düzenleme yapmakta. Öyle ki yasa önerisinin başlığı ile Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği kanun arasında tam bir tezat bulunmaktadır. "Elektrik piyasası" deniliyor ama 7350 sayılı Yasa'yla piyasa ekonomisini silmiş bulunuyoruz. Piyasa... Anayasa Mahkemesi "İhalesiz uzatamazsınız." diyor. Şimdi biz yeniden "elektrik piyasası" başlığını taşıyan yasayla ihalesiz liman işletmelerini uzatabileceğiz. Bu önemli bir çelişkidir piyasa ekonomisi bakımından. Bunun anlamı şudur: "Madde 48'de öngörülen piyasa ekonomisini, sözleşme özgürlüğünü, serbest rekabete dayalı iktisadi yarışma sistemini kabul etmiyoruz." anlamına geliyor, "Bizim irademiz Anayasa'nın üstündedir." anlamına geliyor. Bu ciddi bir çelişkidir.

Diğer bir çelişki ise Adalet ve Kalkınma Partisi özellikle Anayasa madde 10'da gerçekleştirdiği 2004 ve 2010 değişiklikleriyle övünür. Nasıl övünür? "Biz eşitlik ilkesini pekiştirdik." söylemiyle övünür. Ama Danıştay bu ilkenin ihlal edildiği gerekçesiyle iptal etmiştir kamu sendikaları arasındaki ayrımcılığı. Şöyle: Danıştay 12. Daire toplu sözleşme ikramiyesiyle ilgili getirilen sınırlamanın yürürlüğünün durdurulmasını "Sendikalar arasında ayrıma yol açılması açıkça sendikal özgürlüğe bir müdahale oluşturarak sendikaların kuruluş amaçlarının gerçekleştirilmesini önleyici şekilde üye kaybına sebebiyet verecek nitelik taşıdığı gibi, aynı hizmet kolunda çalışıp aynı işi yapan sendika üyesi kamu görevlileri arasında sadece farklı sendikalara üye olmaları nedeniyle toplu sözleşme ikramiyesi ödenmesinde eşitsizlik yaratması suretiyle çalışma barışını da olumsuz yönde etkileyeceğinden dava konusu düzenlemede mevzuata ve hukuka uygunluk bulunmamaktadır." gerekçesine dayandırmıştır. Görüldüğü gibi, bu kararı verirken, bu iptal kararını verirken Danıştay yüzde 1'lik barajı bile çok görmüştür ve ayrımcılık getirdiği gerekçesiyle iptal etmiştir.

Bir başka çelişki ise şudur: Olağanüstü hâl düzenlemesi. Buradaki ana çelişki şöyle ifade edilebilir: Adalet ve Kalkınma Partisi on yıl süreyle ülke yönetimine ortak ettiği kişileri suçlu ilan etti 16 Temmuz gecesinden itibaren fakat onları, kendi ortaklarını yargısız infaza tabi tutarken suç ortaklığını kamufle...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Teşekkürler Sayın Başkan.

...etmek için esasen demokratik muhalefet yürüten, hiçbir biçimde cemaatlerle, yasa dışı örgütlerle ilişkisi bulunmayan kişileri de aynı torbaya doldurmak suretiyle âdeta o on yıllık kapalı dönemi aklar bir politikaya yöneldi; işte bugün yaşadığımız çelişki budur ve burada yaşanan ihlaller özgürlük ihlalidir. Evet, özgürlük ihlal edilmemeli ama özgürlüğün yanında eşitlik ihlal edilirse kitleler buna ciddi tepki gösterirler, hele hele 3'üncü bir öge eklenirse, adalet de eklenirse o zaman aslında özgürlükten yoksun kılınan, ayrımcı işleme tabi tutulan ve adalete erişim hakkından yoksun kılınan kişilerin isyan etmemesi mümkün değil. İşte, buradaki 3'üncü ana çelişki budur.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)