| Konu: | ELEKTRİK PİYASASI KANUNU VE TÜRKİYE RADYO-TELEVİZYON KURUMU GELİRLERİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 75 |
| Tarih: | 07.03.2013 |
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı'nın 16'ncı maddesinin (1)'inci fıkrası üzerinde verdiğimiz değişiklik önergesini bahane ederek söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'nin bugün 60 milyar dolar enerji ithalatı için harcadığı bir para var, gittikçe de artıyor. Türkiye enerjide çok büyük oranda dışa bağımlı, bu bağımlılık da büyük oranda İran ve Rusya'ya. Genel ithalat içinde ödenen
her 100 doların 22,46 dolarının enerji için ödendiği de biliniyor. Enerjinin her alanı Türkiye yönünden hayatidir. Türkiye'nin geleceği her şeyden daha çok enerji üretiminde ve kullanımında sağlayacağı gelişmelere bağlıdır. Üretmeyen ekonomi refah değil, bağımlılık yaratır. Enerji, ekonominin de ötesinde yaşamın ana unsurudur. Bu tasarı, elektrik piyasasında radikal değişiklikler öngörmesine karşın elektrik üretimi odaklı bir tasarı değildir. Piyasanın düzenlenmesi, elektrik üretimini teşvik ve tüketicinin haklarının korunması ile birlikte bu tasarının düzenlenmesi ve dizayn edilmesi gerekmekteydi. Piyasa düzenlemesi, bilindiği gibi sistemle ilgilidir, üretim ve tüketim ise insanla ilgilidir. İnsanı esas almayan yapısal bir düzenlemenin başarılı olma şansı da maalesef yoktur.
4628 sayılı Kanun'un uygulamaya konulduğu 2001 yılından bu yana elektrik üretimi, iletimi ve dağıtımı alanında kamu yararını esas alan ciddi gelişmeler yaşanmadığı gibi dışa bağımlılık artmış, kayıp kaçak oranlarında azalma olmamış ve aboneler yüksek fiyatla elektrik tüketmek zorunda kalmışlardır.
Bakanlığın, getirmiş olduğu bu yasa tasarısıyla kafasının fena hâlde karışık olduğu gözlenmektedir. Enerji Bakanlığı, âdeta "ithalat" denildiğinde gözü hiçbir şeyi görmemektedir. Hadi petrol, doğal gaz ithalatı anlaşılır bir şey çünkü ülkemizde maalesef zengin kaynaklarımız yok ama kömür zengini bir ülkeyiz biz aynı zamanda ve kömür zengini bir Türkiye, kömür ihtiyacının yüzde 91'ini ithal ediyor. Türkiye son dokuz yılda ithal kömüre harcanan parasını yüzde 547 oranında artırmıştır. Taş kömürü ihtiyacının yüzde 91'i, linyitin ise yüzde 39'u ithal ediliyor. 2000 yılına kadar elektrik sisteminde ithal kömür santrali yoktu, daha sonra yapılan yatırımlar yerli değil, ithal kömürü kullanacak şekilde santraller olarak kuruldu. Yani, tamamen çok uluslu şirketlere veya diğer ülkelerin ihtiyaçlarına uygun bir santral sistemi ikame edildi ve oradan gelen yer altı kaynakları kullanılıyor. Türkiye'nin yer altı kaynakları ise maalesef kullanılmayı bekliyor.
Değerli milletvekilleri, piyasa faaliyetleri sonucunda elektrik enerjisinin bugün kilovatsaat fiyatı çok yüksek rakamlara ulaşmıştır. Elektrik tüketimi bugün Türkiye'de geniş kesimler için risk hâlini almıştır. Bu kanun tasarısı Elektrik Piyasası Kanunu olmaktan daha çok tüketiciye yeni yükümlülükler getirme kanun tasarısıdır.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Allah Allah ya!
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Evet, peygamber peygamber. Bir de kelimeişehadet getirin öyle.
Şimdi, şu hâle bir bakar mısınız? Yani aktif elektrik bedeli, kayıp kaçak bedeli, perakende hizmet bedeli, iletim bedeli, belediye tüketim bedeli, enerji fonu, TRT fonu, fon oğlu fon. Yani, vatandaşa bu kadar bedel, bu kadar fon, bu kadar ilave hangi vicdan alabilecek bir ilavedir, onu sizin vicdanlarınıza bırakıyorum.
AKP Hükûmeti, ilginçtir, Şeyh Edebali'nin "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." sözünü sürekli olarak tekrarlamasına karşın çıkardığı her yasa insan yaşamını daha da zora sokacak politikalarla malul bir politika izliyor. İnsana âdeta yükümlülük getiren, maliyet getiren, pahalılık getiren bir politikanın sürdürüldüğünü görüyoruz. AKP'nin devlet yönetiminde esas aldığı bir ilke var; bu, bir cümleyle "Maneviyatçı söylem, materyalist eylem." Hadise budur, tarifiniz de bundan ibarettir.
Değerli milletvekilleri -bu zamanın canına okuyayım, bu gene şey yapmış- bugün yaşanmış, yaşanmakta olan süreçten de anlaşılacağı gibi, bu kaygıları giderecek, sorunları çözecek olan yasal düzenlemelerin kamu yararı anlayışı içinde ele alınması ve tarafların katılımıyla hazırlanması gerekmektedir.
Yasa tasarının hayırlı olmasını diliyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)