GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (10/6818, 6819, 6821, 6822, 6823, 6824, 6825) No.lu Altı Yaşındaki Bir Kız Çocuğunun Evlilik Adı Altında Cinsel İstismara Maruz Bırakılması Olayının Araştırılarak Benzer Olayların Yaşanmaması ve Her Türlü Çocuk İstismarının Önlenmesi İçin Yapılması Gerekenlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin Ön Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:44
Tarih:03.01.2023

AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ARSLAN (Tokat) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çocukların temel hak ve özgürlüklerinden en üst düzeyde yararlanması ve her türlü istismarla etkin bir mücadele için Meclis araştırması açılmasına dair vermiş olduğumuz önerge üzerine AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, yaklaşık bir ay önce kamuoyunun haberdar olduğu, bir kızımızın küçük yaşta evlendirilmesi ve istismar edilmesine dair haberler toplumun her kesimini derinden yaralamış ve olumsuz etkilemiştir. Sayın Cumhurbaşkanımız "Günümüz şartlarında hiçbir çocuğumuzun 13 yaşında nişanlanıp 14 yaşında evlendirilmesini, hele bu çocuğun daha küçük yaştayken istismar edilmiş olmasını kabul etmemiz mümkün değildir." ifadesiyle konuyla ilgili düşüncelerini dile getirmiştir. İddiaları hiçbir vicdan kabul etmez. Olay yargıya intikal etmiştir. Atılı eylem tüm boyutlarıyla değerlendirilecek ve yargı kararını verecektir. Konunun Meclis gündemine taşınmasıyla birlikte aynı anda Grubumuz adına Grup Başkan Vekilimiz hadisenin tüm yönleriyle araştırılması için Meclis araştırması talep edeceğini ifade etmiştir. Bu samimi duygunun neticesinde de araştırma önergemizi Sayın Başkanlığa arz ettik.

Değerli milletvekilleri, sürecin seyrini kısaca özetlemekte fayda mülahaza ediyorum: Mağdure 30 Kasım 2020 tarihinde İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak eşinin kendisine küçük yaştan itibaren cinsel istismarda bulunduğuna ilişkin şikâyette bulunmuştur. Cumhuriyet Savcılığına müracaatı sonrasında konu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımıza intikal etmiştir. 4 Aralık 2020 tarihinde 6 yaşındaki çocuğuyla birlikte Aile Bakanlığımıza ait kadın konukevinde mağdure ağırlanmaya başlanmıştır. Eşinin kendisi ve çocuğu hakkında kayıp ilanı vermesi ve can güvenliği riski bulunması nedeniyle 8 Aralık 2020 tarihinde mağdure çocuğuyla birlikte başka bir ilde bulunan kuruluşa nakledilmiştir. Mağdurenin travma riski göz önünde bulundurularak psikolojik hâlinin güçlendirilmesine yönelik pek çok mesleki görüşme gerçekleştirilmiş, psikiyatri servisine yönlendirilerek tedavi programı uygulanmış, psikolojik olarak sürekli desteklenmiştir. Bu süreçte kişinin sağlık takipleri kaldığı kuruluşça yapılmıştır. Mağdurenin kendisini ekonomik olarak destekleyecek mekanizmalardan yoksun olması, hiçbir gelirinin bulunmaması dikkate alınarak Kadın Konukevleri Yönetmeliği'nin 23'üncü maddesine göre ekonomik olarak da desteklenmiştir. Kendisi yapılan görüşmelerde kadın konukevi hizmeti almaya başladıktan sonra psikolojik olarak rahatladığını ve kendisini iyi hissettiğini ifade etmiş, kişinin psikiyatri tedavisi devam ettiği, kuruluş hemşiresi tarafından sağlık takiplerinin yapıldığı, söz konusu desteklerle duygu ve davranışlarının süreç içerisinde olumlu yönde geliştiği gözlemlenmiştir. Çocuğunun bebeklik aşılarının, bebeklik zamanında yapılması gereken birtakım takiplerin yapılmadığı tespit edildiği için tedbir kararının çıkarılmasından hemen sonra çocuk için sağlık ocağıyla koordineli olarak aşı takvimi oluşturulmuş, çocuğun bebeklik ve çocukluk dönemine ilişkin aşılarının tamamlanması sağlanmıştır. Çocuğun özel bir anaokuluna kaydı yapılmış, eğitim süreci desteklenmiştir. Çocuk, kuruluştan hizmet alan diğer akranlarıyla olumlu iletişim becerileri göstermiş, kuruluş bünyesinde bulunan kreşten faydalanmıştır. Mağduriyeye ebeveynlik tutum ve becerileri konusunda danışmanlık hizmeti verilmiş, süreç yakından takip edilmiştir. Kendisinin ve çocuğunun ihtiyaçları göz önünde bulundurularak kuruluştaki grup çalışmalarına da katılımı sağlanmıştır. Aile Bakanlığımıza ait kuruluşlarımızın bünyesinde hizmet veren atölye çalışmalarına aktif katılan mağdure, bu çalışmaların psikoloji üzerinde olumlu etkiler gösterdiğini ifade etmiştir. Okuma yazma kursuna yönlendirilmiş, ilkokul diplomasını açık öğretim üzerinden alması sağlanmış, ortaokul eğitimine başlamıştır. Meslek edindirme kursuna yönlendirilmiş, aşçılık sertifikası alarak istihdama katılımı sağlanmıştır.

Kendisiyle yapılan görüşmelerde boşanmak istediğini beyan etmesi üzerine Bakanlığımız tarafından kendisine bir avukat ataması yapılmış, müracaatçının avukatıyla telefon aracılığıyla iletişim kurması sağlanmıştır. Aile mahkemesinde görülen boşanma davasına, polis ve personel refakatinde güvenlik tedbirleri alınarak iştirak etmesi sağlanmıştır. Boşanma süreciyle ilgili resmî iş ve işlemler, müracaatçının risk durumu ve gizliliği nedeniyle İstanbul Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi tarafından gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, avukatı tarafından yüksek can güvenliği riski nedeniyle kendisi ve çocuk yararına gizlilik kararı alınmış, tedbir kararının takibi gerçekleştirilmiştir. Mağdur ve eşi boşanma protokolünü imzalamış, 12 Ekim 2021 tarihinde görülen boşanma davası neticesinde anlaşmalı olarak boşanmıştır. Eşinden boşanma süreci kesinleştikten sonra soyadı değişikliği yapılmış, yine, kendisine yeni bir kimlik çıkartılmıştır. 12 Ekim 2021 tarihinde anlaşmalı olarak gerçekleşen boşanma sonrasında hükmedilen kişisel ilişki tesisi sonrasında, mağdur, avukatı aracılığıyla şahsi ilişkinin kaldırılmasına ilişkin aile mahkemesine müracaat etmiştir. Kuruluşta kaldığı süre içerisinde kendisine ulaşmaya çalışan kök aile bireyleri hakkında mağdur savcılık makamına yönlendirilmiş, kök aile bireylerinden şikâyetçi olmuş ve kendisi ve çocuğu lehine kök aile bireylerine karşı tedbir kararı talebinde bulunabilmesine aracılık edilmiştir. 30 Ocak 2023 tarihinde gerçekleşecek duruşmaya Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız avukatları müdahil olarak katılım sağlayacak olup mağdura psikososyal ve hukuki destekler başta olmak üzere her türlü sosyal hizmet destekleri sunulmaya devam edilecektir. Aile Bakanlığımız bundan önce olduğu gibi bundan sonra da tüm süreçleri yakından takip etmeye devam edecektir.

Değerli milletvekilleri, çocuklar toplumumuzun temeli, geleceğimizin teminatıdır. İnsana büyük değer veren, insan onurunu her türlü saldırı karşısında masum addeden medeniyetimiz kendilerini kötülüklerden korumaktan mahrum bulunan çocuklarımızın hukukuna hassasiyetle yaklaşmış, onların korunması ve haklarının temini noktasında aileye, topluma ve yöneticilere büyük sorumluluklar yüklenmiştir. Çevreden gelebilecek tehlikelere karşı en savunmasız kesim çocuklardır. Cinsel istismar dâhil her türlü fiziksel ve duygusal şiddete karşı korunmaları, devletin anayasal görevidir. İçinde bulunduğumuz çağda yaşanan olaylar, ailenin ve çocuğun korunmasına yönelik politikalara daha fazla önem verilmesi gereğini ortaya koymaktadır. Kırsal kesimden kentlere göç, ekonomik dalgalanmalar, sağlık sorunları ve benzeri olgular, çocukların istismara ve ihmale daha açık hâle gelmesine neden olmaktadır.

Çocuklara yönelik cinsel istismar, maalesef tüm dünyada yaygın bir sorundur. Cinsel istismar, çocukların çocukluklarını çaldığı gibi hayatlarının her dönemine yayılan ciddi ve olumsuz etkiler ortaya koymaktadır. Çocuklara yönelik istismarın hiçbir türü, hiçbir şekilde kabul edilemez. İstismarın ortadan kaldırılması için kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının birlikte, iş birliği içinde çalışması gereklidir.

Değerli milletvekilleri, çocuk istismarını tanımlayacak olursak, çocuk istismarı, anne, baba ya da bakım veren bir erişkin tarafından çocuğa yöneltilen, toplumsal kurallar ve profesyonel kişilerce uygunsuz veya hasar verici olarak nitelendirilen, çocuğun gelişimini engelleyen ya da kısıtlayan eylem ve eylemsizliklerin tümüdür. En basit ifadeyle istismar, 0-18 yaşlarındaki çocuğun kendisine bakmakla yükümlü kişi veya kişiler tarafından zarar verici bir duruma maruz kalmasıdır. Dünya Sağlık Örgütü tanımına göre çocuk istismarı, çocuk ile bir yetişkin, toplum veya devlet tarafından bilinçli veya bilinçsiz olarak bedensel, duygusal, zihinsel ve sosyal gelişimlerini olumsuz etkileyen, çocuğun istismar veya şiddet olarak algılamadığı veya yetişkinlerin istismar olarak kabul etmediği davranışları da içine alan bir durumdur. Diğer bir tanımda istismar, belli bir zaman dilimi içerisinde bir yetişkin tarafından çocuğun o kültürde kabul edilmeyen bir davranışa maruz bırakılması olarak tanımlanmaktadır.

Uzmanlar istismar tiplerini fiziksel istismar, cinsel istismar, duygusal istismar, ekonomik istismar, internet istismarı olarak sınıflandırmıştır. Fiziksel istismar, çocuğun dayak, yakma, ısırma, sarsma, haşlanma gibi olaylar sonucunda kaza dışı her türlü yaralanmasıdır. Anne, baba, öğretmen ve bakıcı gibi çocuğa bakıp yetiştirmekle yükümlü kişiler ya da yabancı kişiler tarafından gerçekleştirilebilir. Çocuğu terbiye etmek amacıyla ya da öfkeyle yetişkinin kontrolünü kaybetmesi sonucunda da gelişebilir. Duygusal istismar, çocuğun ihtiyaç duyduğu ilgi ve sevgiden mahrum bırakılması ya da çocuğun duygu ve düşüncelerine ilişkin uygun olmayan tepkiler vererek çocuğun psikolojik hasara uğratılmasıdır. Cinsel istismar, çocuğun kendisinden büyük bir kişi tarafından cinsel dürtülerle zorla ya da ikna edilerek cinsel etkileşime maruz bırakılmasıdır. İnternette istismar -çocukların internette karşılaşabilecekleri çok büyük riskler vardır- cinsel içerikli sitelere girerek yetişkinlerin cinsel tekliflerine maruz kalmaları ve daha sonra cinsel açıdan istismar edilmeleridir. Günümüzde milyonlarca çocuk bilgisayarla, tabletle ve telefonla zaman geçirmektedir. İnternet arama motorlarına göre en çok arama yapılan 200 sözcüğün 82'sinin çocuklar için sakıncalı içerikler olduğu tespit edilmiştir. Bu içeriklerle çocukların karşılaşması oldukça kolay ve yüksek bir ihtimaldir.

Değerli milletvekilleri, dünya genelinde çocukların istismar ve olası kötülüklerden korunmasına yönelik çalışmalar sonucunda 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda Çocuk Hakları Sözleşmesi kabul edilmiştir. Türkiye, Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni 1990 yılında imzalamış, 1995 yılında 4058 sayılı Kanun'un onaylanmasıyla sözleşmenin tarafı hâline gelmiştir. Takip eden yıllarda da yasal düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. 2002 yılında yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile kız çocuklarının evlenme yaşı yeniden düzenlenmiştir. Kız çocuklarının yasal temsilcilerinin izniyle evlenebilme yaşı 15'ten 17'ye yükseltilmiştir. Mahkeme kararıyla olağanüstü durumlarda evliliğe izin verilebilen durumlarda evlenme yaşı 14'ten 16'ya çıkarılmıştır. AK PARTİ iktidarlarımız döneminde, çocuk haklarının korunmasına yönelik yasal düzenlemeler yapılmış, çocuğun üstün yararını gözeten yasal ve idari tedbirler hayata geçirilmiştir. 2005 yılında korunmaya ihtiyacı olan veya suça sürüklenen çocukların korunmasına, haklarının ve esenliklerinin güvence altına alınmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu Meclisimizce kabul edilmiştir. Çocukların korunmasına dair hükümler, yine AK PARTİ Hükûmetimiz tarafından Anayasa'ya da kazandırılmıştır. 2010 yılında Anayasa'nın 41'inci maddesinin "Ailenin korunması" şeklindeki başlığı "Ailenin korunması ve çocuk hakları" şeklinde değiştirilmiş ve maddeye "Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır." hükmü eklenmiştir.

Bu yasal düzenlemelerin yanında idari düzenlemeler de hayata geçirilmiştir. Cumhuriyet tarihinde ilk defa 2013 yılında Çocuk Hakları Strateji Planı hazırlanmıştır. Çocuk haklarının korunması, izlenmesi, geliştirilmesi amacıyla 4 Nisan 2012 tarihli Başbakanlık genelgesiyle Çocuk Hakları İzleme ve Değerlendirme Kurulu kurulmuştur. Çocuk Hakları İzleme ve Değerlendirme Kurulunun 8 Mayıs 2012 tarihinde yapılan ilk toplantısında Ulusal Çocuk Hakları Strateji Belgesi, Ulusal Çocuk Hakları Eylem Planı ilk gündem maddesi olarak ele alınmış ve belgenin revizyon yetkisi Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğüne verilmiştir.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca, çocuğa yönelik şiddet veya istismar çağrılarında ALO 183 hattı aracılığıyla olay hakkında detaylı bilgiler alınarak Emniyet ve Jandarma birimlerine durum gecikmeksizin iletilmektedir. Ayrıca, cinsel istismara uğramış veya uğrama şüphesi altındaki mağdur çocuklarımızın ifade alma, adli muayene ve diğer işlemlerinin tek merkezden yürütülmesi için Sağlık Bakanlığına bağlı hastaneler bünyesinde çocuk izlem merkezleri kurulmuştur. Gizlilik esasına göre faaliyet gösteren bu merkezlerde çocuğun ve ailenin kimlik bilgileri titizlikle korunmakta, çocuğun bedensel ve ruhsal sağlığı açısından ihtiyaç duyabileceği her türlü destek sunulmaktadır.

2022 yılı Nisan ayında başlatılan ve icra yoluyla çocuk teslimine son veren uygulama kapsamında sekiz ayda 57 il, 263 ilçede toplam 320 çocuk görüşme merkezi hizmete açılmıştır. Bu uygulama kapsamında 2022 yılı Nisan ayından bugüne kadar 3.755 dosyada çocuk teslimi ve kişisel ilişkiye ilişkin işlemler gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişki kurulması işlemlerinde görev alacak uzmanlara çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişki kurulması süreciyle ilgili on-line ve yüz yüze eğitimler verilmiştir. Çocukların üstün yararı gözetilerek hayata geçirilen uygulamayla velayet hakkı kendisine verilmeyen ancak belirlenen takvime göre çocuğunu görme hakkı tanınan ebeveynler artık icra dairelerine başvurmaktan kurtulmuştur. İcra yoluyla çocuk teslimine son veren uygulamada ebeveynler adliyelerde kurulan adli destek ve mağdur hizmetleri müdürlüklerinde ücretsiz olarak bu işlemleri yapabilmektedir.

Faille yüz yüze gelmesinde sakınca bulunduğu değerlendirilen, öncelikli olarak suça sürüklenen çocukların cinsel suç ve aile içi şiddet suçu mağdurları ile diğer kırılgan gruba mensup mağdurların ifade ve beyanlarının uzman eşliğinde alınmasının sağlandığı adli görüşme odaları uygulaması da 2022'de yaygınlaştırılmıştır. Uygulama sayesinde mağdurların ikincil örselenmesinin önüne geçilmektedir. 2022 yılında açılan 42 adli görüşme odasıyla birlikte 81 ilde 147 adliyede adli görüşme odası sayısı 152'ye çıkarılmıştır. 2022 yılı boyunca 26.690 kişi adli görüşme odalarından yararlanmıştır, 2017 yılından bu yana toplam yararlanan şahıs sayısı 68.300'dür.

Bu düzenlemelerin yanında, Millî Eğitim Bakanlığımız tarafından çocukların okullaşma oranının artırılmasına yönelik düzenlemeler de yapılmıştır. Özellikle kız çocuklarına yönelik yapılan çalışmalar neticesinde 2002 yılında yüzde 40 olan kız çocuklarının ilköğretimde okullaşma oranı, bugün yüzde 95'e yükseltilmiştir.

Değerli milletvekilleri, evlenme yaşı yeniden gündeme geldiği için evlenme yaşıyla ilgili geçmişten bugüne düzenlemelere bakmamız lazım. 1926 tarihli 743 sayılı Medeni Kanun'da da 2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Medeni Kanun'da da 18 yaş üstü erkeklerin ve kadınların kendi rızalarıyla evlenmeleri mümkünken, 743 sayılı Medeni Kanun'da 17 yaş üstü kadınlar anne ve babasının rızasıyla, 15 yaş üstü erkek ve kadınlar olağanüstü hâllerde hâkim izniyle evlenebilmekteyken, Haziran 1938 yılında yapılan değişiklikle kadınlar için evlenme yaşı 14'e düşürülmüştür. 4721 sayılı Kanun'a göre, 17 yaş üstü erkekler ve kadınlar anne-baba rızasıyla, 16 yaş üstü erkek ve kadınlar hâkim izniyle evlenebilmektedir. 2005 yılında yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'yla cinsel suçlara verilen cezalar arttırılmış, istismar suçunun ceza alt sınırı beş yıldan sekiz yıla çıkarılmıştır. 2014 yılında aynı suçun ceza alt sınırı on altı yıla çıkarılmıştır. 2016 yılında yapılan düzenlemeyle, bu suçun 12 yaşını doldurmamış çocuğa karşı işlenmesi durumunda ceza alt sınırı on sekiz yıl olarak belirlenmiştir.

Tekrar özetlemek gerekirse, çocuklara karşı basit cinsel istismar suçunun cezası, eski Ceza Kanunu zamanında iki ila dört yıl hapis cezası iken 2005 yılında üç ila sekiz yıla, 2014 yılında sekiz ila on beş yıla çıkarılmıştır. 2016 yılında aynı suçun cezasının alt sınırı mağdur eğer 12 yaşını doldurmamışsa sekiz yıldan on yıla çıkarılmıştır. Çocuklara karşı işlenen nitelikli cinsel istismar suçunun cezası eski Ceza Kanunu zamanında en az beş yıl hapis cezası iken 2005 yılında sekiz ila on beş yıla, 2014 yılında en az on altı yıla, 2016 yılında mağdurun 12 yaşından küçük olması durumunda on altı yıldan on sekiz yıla çıkarılmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

MUSTAFA ARSLAN (Devamla) - Teşekkür ederim.

Yukarıda arz ettiğimiz gibi, çocuk istismarı ve aileye karşı suçların önlenmesi için hükûmetlerimiz döneminde her türlü yasal düzenleme ve idari tedbirler alınmıştır. Bütün bunlara rağmen gündemde olan, kesinlikle tasvip etmediğimiz hadise gibi hadiseler meydana gelmiştir; bunlar çok üzücüdür. İnşallah, kurulacak araştırma komisyonumuz olayları tüm yönleriyle inceler, bundan sonra alınacak tedbirlerle ilgili Genel Kurula ve Gazi Meclisimize ışık tutacak önerilerde bulunur.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)