| Konu: | ELEKTRİK PİYASASI KANUNU VE TÜRKİYE RADYO-TELEVİZYON KURUMU GELİRLERİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 75 |
| Tarih: | 07.03.2013 |
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, 20 inci madde aslında bu kanunun bütününün özü yani arz güvenliği. Bütün bu maddeler, bütün bu elektrik piyasası kanunu arz güvenliğini sağlamak üzere yapılıyor. Dolayısıyla, diğer bütün maddeler de bu arz güvenliğini desteklemesi gereken maddeler. Burada sadece işte, projeksiyon hazırlamakla, vesaireyle falan arz güvenliği zaten sağlanmaz ama bizim daha önceki maddelerde bazı uyarılarımız oldu. Mesela, ön lisans uygulamasına geçiliyor. Ön lisans uygulamasındaki süre muğlak kaldı yani "En fazla yirmi dört ay verilir." diyor, minimum ne kadar verildiği belli değil. Bakın, orada görüştüğüm sayın bürokratlar işte, "Bazı RES'lerde filan çok fazla uzun süre gerekmiyor." gibi birtakım gerekçeler öne sürdüler ama bakın, TEİAŞ'ın -yine ben her zaman olduğu gibi belgelerden konuşacağım- sorunlarını bahsettiği sayfada, okuyorum: "İletim tesisleri ihale ve tesisleşme sürecinde yaşanan sorunlar aşağıda sıralanmıştır. ÇED sürecinin uzun yani üç yüz yetmiş beş güne varan süre olmasının yanında, kamulaştırma işlemleri ve akabinde gelen dava süreci; orman ve tarım dışı arazi, kadastro, mera, maliye hazinesi, sit alanı izinlerinin alınmasında ve orman kesiminde yaşanan sıkıntılar tesis sürecini olumsuz yönde etkilemektedir." diyor. Bunu söyleyen kim? TEİAŞ, devletin kurumu. Yani devletin kurumu bu anlamda yatırım yaparken bu kadar uzun sürelerde sıkıntılar yaşıyorsa, tabii ki özel sektör bu anlamda hem teminatlarını yatırıp ondan sonra da verilen o süreyi iyi kullanamaz, o belgeleri oraya veremezse yatıracağı teminat da dolayısıyla orada yanmış olacak. Onun için bilhassa hadi bu konular, bu maddelerde muğlak kaldı ama hiç olmazsa yönetmelikler çıkartılırken yönetmeliklerde bu hassasiyetler gözetilerek yatırımcının iştahını kapatmamak adına bu tür konularda biraz daha dikkatli olmak lazım. Sayın Başbakanın ortaya koyduğu projeksiyon çerçevesinde 2023 yılı için 100 bin megavatlık güce ulaşmak için yine 100 milyar dolarlık yatırım gerekiyor bu önümüzdeki süreçte yani on yılda Türkiye? Tabii ki büyük çoğunluğunu, bu gösteriyor ki özel sektör yapacak yani 100 milyarlık yatırımı yapacak, insanların da cesaretlendirilmesi gerekmektedir.
Başka, buradaki elektrik piyasasının bazı maddelerine baktığımızda da yine iştah kırıcı veya caydırıcı birtakım maddelerin de olduğunu görüyoruz.
Bunun dışında, arz güvenliğini sağlamak için tabii birçok metot da var. Mesela aslında arz güvenliği dediğimiz, puant saati gücünü önemli ölçüde yukarıya çıkarmaktır. Puant saati gücünü eğer biz yukarıya çıkaramazsak yani elektriğin en fazla kullanıldığı saatlerdeki gücümüzü yukarıya çıkarmazsak, geçmişte yapılan yatırımlar atıl hâle gelirse, emre amadelikler düşerse vesaire, bütün bunlar arz güvenliğini sıkıntıya sokacak konular.
Yine, bakın, bu sayaçların değiştirilmesi konusunda birtakım sıkıntılar var, vatandaşa iki defa üst üste fatura ediliyor. Aslında bakın, Bakanlık bu sayaçları yani akıllı sayaçları bedava değiştirse bunu buradaki bahsedilen sübvansiyonlardan sağlasa; puant saatlerindeki harcamaları düşürerek, bunu iyi anlatarak vatandaşa, puant gücümüzü aşağı düşürerek de elektrik fiyatının hem daha aşağı çekilmesini, vatandaşın daha az fatura ödemesini hem de yatırımlarımızın daha az olmasının önünü açar diye düşünüyorum.
Ben, bu sözlerle hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)