GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:45
Tarih:04.01.2023

YUNUS EMRE (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifi'nde hem Türkiye'nin dış politikası bakımından hem de bu politikanın kurumsal bir şekilde yürütülmesi bakımından çok ciddi mahzurlar bulunmaktadır. İlk olarak şöyle bir problemi gündeme getirmek istiyorum: Bir defa, dış politikamızda çok ciddi bir kurumsal dağınıklık var, Türkiye'nin dış politika alanındaki kurumlarının ve o kurumlarının birbiriyle ilişkilerinin nasıl olması gerektiğiyle ilgili çok ciddi bir dağınıklık var. Bakın, şimdi, bu yeni vakfın yanında -hatırlatmak istiyorum- çok benzer görevler yapan, örneğin, Dışişleri Bakanlığının kendi bünyesinde yer alan Dış Politika Danışma Kurulu var. Yine, aynı şekilde, Cumhurbaşkanlığındaki politika kurullarından biri olan Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu var. Şimdi, burada, kanun teklifinde vakfın faaliyetleri alanında sıralanan neredeyse bütün hususlar aslında bu bahsettiğim kurullar tarafından da bir yandan yürütülüyor. Yani insanın aklına şöyle bir soru geliyor: Bu kurullara ne gerek var o zaman? Bu kurullar vazifesini yapıyorsa eğer, o zaman böyle bir vakfın kurulmasına niye ihtiyaç duyuluyor?

Arkadaşlar, ayrıca, bu vakfın yapısına, daha doğrusu mütevelli heyetinin teşkiline baktığımızda çok temel bir sorunla karşı karşıyayız. Bakın, 11 üyeden oluşan, vakfın temel karar organı olan mütevelli heyetinin 6 üyesi kanun teklifinde daimî üye olarak belirtilmiş. Şimdi, tekrar ifade etmek istiyorum arkadaşlar, Cumhurbaşkanı geçici olarak seçiliyor yani belli bir dönemle sınırlı olarak Cumhurbaşkanı seçiliyor. Şimdi, siz bu vakfa Dışişleri Bakanlığının kimi faaliyetlerini de aslında yüklemiş oluyorsunuz. Örneğin, diyorsunuz ki: "Türkiye'yi diplomasi ve dış ilişkiler veçhiyle tanıtmak, Türkiye'nin diğer ülkelerle dostluğunu ve iş birliğini geliştirmek amacıyla faaliyetlerde bulunmak." E, şimdi, bu, Türkiye'nin Dışişleri Bakanlığının da faaliyeti ama bir yandan -tekrar ifade ediyorum- geçici olarak seçilmiş olan Cumhurbaşkanına kalıcı olarak görev yapacak üyeler atama yetkisini veriyorsunuz, çoğunluğu oluşturacak şekilde bu kurul içerisinde veriyorsunuz ve Bakanlığın kimi yetkilerini bu kurula devretmiş oluyorsunuz. Ya, bu uygulama gerçekten, az önce ifade ettiğim, başlangıçta söylediğim, Türkiye'nin dış politikası bakımından karşı karşıya bulunduğumuz dağınıklık manzarasını daha da pekiştirmektedir.

Arkadaşlar, tabii, şunu da belirtmem gerekir: Bir yanıyla da Türkiye'nin dış politika alanında son dönemde özellikle, daha çok, sert güç unsurları ön plana çıkmışken böyle bir ortamda "diplomasi" vurgusunun ön planda olduğu bir kurumlaşmayı tabii ki ilk bakışta desteklemek gerekebilir. Ama şunu da eklemek istiyorum: Bakın, az önce ifade ettiğim sorunlar yerli yerinde duruyor.

Ayrıca, böyle bir girişimin dünya çapında itibar kazanabilmesi için, Türkiye'nin dünyayla ilişkilerinin gelişimine katkıda bulunabilmesi için Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu demokrasi sorunlarının da ortadan kaldırılması gerekir. Bakın, Rusya büyük paralar da harcayarak büyük bir propaganda faaliyetinin kapsamı içerisinde adına "Valdai Forumu" denilen, "Valdai toplantıları" denilen toplantılar yapıyor, yıllardır yapıyor ama hiçbir itibarı yok arkadaşlar bu forumun. Niye yok? Çünkü Rusya, öyle ya da böyle bütün dünyada demokrasinin, hukukun üstünlüğünün, insan haklarının işlemediği bir ülke olarak biliniyor. E, tabii ki böyle bir ülkenin dış politika alanında diplomasiyi, diyaloğu gündeme getirdiği bir kurulunun da bir oluşumunun da itibarı olmuyor. Özetle, Türkiye'de Antalya Diplomasi Forumu'nun itibar kazanmasını, uluslararası planda dikkat çekici bir kuruluş olmasını istiyorsanız en başta Türkiye'nin, az önce bahsettiğim demokrasi sorunlarının da üstesinden gelinmesi gerekiyor.

Tekrar hatırlatmak istiyorum; bu hâliyle, özellikle bu "daimî üye" tanımının çoğunlukta bulunuyor olması ve geçici bir süre için seçilmiş Cumhurbaşkanı tarafından daimî üyelerin atanıyor olması ve çoğunlukta bulunan o daimî üyelerin Bakanlığın kimi yetkilerini kullanıyor olması gerçekten hukukun temel ilkeleriyle çelişmektedir, bunu belirtmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet, tamamlayalım lütfen.

YUNUS EMRE (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.

Son olarak da Türkiye'nin demokrasiden uzaklaştığı ortamda, kurumsal işleyişin Türkiye'nin birçok politika alanında olduğu gibi dış politikada da büyük zarar gördüğünü eklemek istiyorum değerli arkadaşlarım. Bakın, birçok ülkeyle, işte başlangıçta Mısır'la ilgili, Suriye'yle ilgili oldu; hangi örneği gördük? Dışişleri Bakanlığının tamamen devre dışı bırakıldığı, Türkiye'nin istihbarat örgütünün bir diplomasi faaliyetini neredeyse tamamıyla yüklendiği bir ortamı gördük.

Değerli arkadaşlarım, adlı adınca bunu koymak gerekiyor. Bu, Türkiye'de demokrasi ortadan kalktığı için oluyor, Türkiye'de kurumsal işleyiş, ehliyet, liyakat ilkeleri ayaklar altına alındığı için oluyor. Türkiye'nin kurulları bu türden ciddi faaliyet alanlarından dışlanmış oluyor.

Teşekkür ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)