GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:45
Tarih:04.01.2023

MURAT SARISAÇ (Van) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Öncelikle cezaevlerinde olan yoldaşlarımın yeni yılı kutluyorum. "..."(*)

Sayın Başkan, yeni yıla girerken özellikle AKP iktidarının, AKP anlayışının iktidarda olduğu bir dönemde bütün sorunlar 2023 yılına tekrardan devredildi. Daha öncesinde kronik sorunları, yapısal sorunları çözemediği için bu sorunlar 2023'e kadar aktarıldı ve bu anlayışla bugünden sonra da bu sorunların devam edeceği görülüyor. Bizim için en önemli olan yani bütün sorunların, çoklu krizlerin kaynağı olan Kürt sorunu da dolayısıyla 2023'e bırakılmış oldu ama bizler umutluyuz, biliyoruz ki bu bizim final yılımız. Kürtlerin özgürlük hakları, Kürtlerin dil hakları eminim ki bu Meclis çatısı altında diyalog ve müzakereyle, hukuk yoluyla çözülecektir; inancımız buna tamdır.

Ve bir diğer konu da yine bu Meclis içerisinde çözülmesi gereken yani müzakere ve diyalog yollarının açılması gereken bir diğer konu da Sayın Abdullah Öcalan'la görüşülmesi ve bir an önce İmralı'daki tecridin sona erdirilmesidir. Çünkü şunu çok defa dile getirdik, dile getirmeye de her zaman devam edeceğiz: İmralı'daki tecrit bütün Türkiye'yi etkiliyor, bütün Türkiye'ye büyük bir maliyet çıkarıyor.

Yine sorunların Meclis çatısı altında demokratik ve barışçıl bir zeminde çözülmesi çağrısı ve çabası biz HDP'liler tarafından çok uzun zamandır veriliyor ama bu çaba ne yazık ki AKP tarafından hiçe sayılıyor yani Kürtlerin, HDP'nin demokratik siyasetteki ısrarı hiçe sayılıyor. Bunun en büyük örneklerinden bir tanesi de yine bu son günlerde DBP Genel Merkezine yapılan baskın ve Eş Genel Başkan Keskin Bayındır'ın tutuklanması. Bunun tek bir açıklaması var: Evet, AKP'nin, AKP Hükûmetinin Kürtlere "Sizler siyaset yapamazsınız. Ne sizin iradenizi tanırız ne de sizin siyasetinizi tanırız ve hiçbir şekilde size siyaset yaptırmayız." gibi bir anlayışı var. Bu son dönemde, -özellikle bize verilen mesaj da buydu ama- hepimizin de belirttiği gibi, Keskin Başkanının da duruşu, yine diğer birçok milletvekilimizin, belediye eş başkanlarımızın, parti yöneticilerimizin de şu ana kadar ki duruşu zaten size de herhâlde şu mesajı vermiştir ki evet, bizler sizin karşınızda hiçbir şekilde boynumuzu bükmeyeceğiz, hiçbir şekilde de sizin bu hukuksuzluklarınızı kabul etmeyeceğiz. Ve sadece AKP Hükûmeti, AKP iktidarı, Kürtleri kendisi yok etmeye çalışmıyor, iradesini yok saymaya çalışmıyor; bir de AKP iktidarının şöyle bir anlayışı var: AKP iktidarı, bir de halkları, kendi içinde kendine kırdırtma gibi bir politika da izliyor. Bu politikanın da en büyük göstergesi yine koruculuk sistemidir çünkü koruculuk sistemiyle büyük bir suç örgütü yaratılıyor ve bu suç örgütü de tamamen kendi halkına dönük, kendi halkının kazanımlarına dönük mücadele eden ve bunları yok saymaya çalışan bir anlayış çünkü son dönemlerde artık neredeyse Kürtleri her yerde durdurmaya çalışan, Kürtler üzerinde suç işlemeye çalışan bir koruculuk sistemi var. Kendisine yabancılaşmış, toplumsal ahlak değerlerine yabancılaşmış bir kişilik yapısı oluşturuldu koruculuk sistemiyle.

Van Vekilimiz Sayın İrfan Bey de burada, kendisi çok iyi bilir, Van'ın Çatak ilçesine bağlı Konalga köyü, 1999'da 12 köyün, 1 köyde toplatılması sonucu oluşturulan bir köy kent projesi. Bu köy kent projesinde, buradaki insanlara danışılmadan, onların rızası alınmadan, o insanlar oraya toplatıldı; gelmeyenler de, bir şekilde, elektrik cezaları ile kamu haklarından faydalanamama gibi durumlarla ya büyük kentlere göç ettirildi ya da zorla oraya getirildiler. En sonunda da yani geçen zaman sürecinde, orada, oranın koruyucu başı, muhtarı, ayrıyeten "A" ailesi, yapılan yatırımlarda yani orada yapılan binalarda eksik malzeme kullandırdığı için, orada halkın emeklerini çaldığı için şu an kullanılamaz haldeler; bir sağlık ocağı ve bir okul vardı orada...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

MURAT SARISAÇ (Devamla) - Ne okul ne de sağlık ocağı kullanılabiliyor orada. Bu yüzden de oradaki öğrenciler 42 kilometrelik yolu -yani Çatak'ı- gidip gelmek zorunda kalıyor. Çoğu insan artık orada barınamadığı için, o evlerde olamadığı için de yine Van veya başka kentlere göç etmek zorunda. AKP'liler inanmıyorsa İrfan Bey burada, kendisi bir gidip görüşsün orada ama sadece ağayla, muhtarla görüşmemek kaydıyla yani oradaki halkla, toplumla görüşsün ve gelsin, kendisi burada açıklasın oradaki durumun ne olduğunu.

Sadece bu da değil, bir de yine aynı muhtar ve ağa ailesi orada, 486 tapuyla oranın yaylasını da şu an başka ildeki başka aşiret mensuplarına satmış ve bu da çok büyük bir tehlike yaratıyor çünkü o ailelerin birbirine düşman olma durumları var. Bunların bir an önce çözülmesi gerekiyor.

Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)