| Konu: | ELEKTRİK PİYASASI KANUNU VE TÜRKİYE RADYO-TELEVİZYON KURUMU GELİRLERİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 75 |
| Tarih: | 07.03.2013 |
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, saat itibarıyla, artık, 8 Mart oldu. Ben, Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle bütün kadınların gününü kutluyorum. Tabii, bu arada "emekçi kadınlar" diye bir ayrım yapılıyor, belki Türkiye'nin dışındaki yerlerde bu ayrım yapılabilir ama Türkiye'de yaşayan kadınlarımızın içerisinde emekçi olmayan yok, evinde oturan dahi büyük emeklerle hayatını sürdürüyor. Dolayısıyla, Türkiye'deki bütün kadınların, ben, bu anlamdaki günlerini kutluyorum.
24'üncü madde, rölekasyon maddesi. Tabii, bu, yine biraz önce ifade ettiğim gibi, arz güvenliğine destek olsun, hatta, yenilenebilir yerli kaynakların, projelerin bir an önce hayata geçirilmesi, onların işini kolaylaştırmak adına konulmuş bir madde gibi gözüküyor. Bundan sonrasıyla alakalı doğru bir madde ama bunun içerisine daha önce su kullanım hakkını, anlaşmalarını tamamlamış, bundan önce projeye başlamış olanlar da dâhil edildiğinde şimdi bunu sormak gerekiyor: Kaç kişi bu durumda? Yine bir haksız rekabete söz konusu olur mu olmaz mı? Çünkü su kullanım anlaşmaları yapılırken, hidroelektrik santrallerinde elbette o yapılacak projenin maliyeti de söz konusu bu projeye girenler, bu projeyi yapmak isteyenler için. Dolayısıyla, eğer böyle bir madde o anlaşmalar yapılırken olmuş olsaydı, belki bu rekabetin içerisine girip o fiyatları değişik şekillerde ortaya koyacak yatırımcılar da olabilirdi. Dolayısıyla, proje başlayıp anlaşmalar yapıldıktan sonra, bu maddeyle, geçmişe yönelik bu projelerin de içerisine dâhil edilmesi bir anlamda haksız rekabete yol açacak diye düşünüyorum.
Ama her şeye rağmen yine ifade ediyorum: Bundan sonraki projelerle alakalı YPK öngörmüş, öyle planlamış, yüzde 70 yerli kaynaklarla elektrik üretimini yapmak üzere bir öngörüde bulunmuş; bu çok zor bir hedef. Yani yapılan başvurulara bakıyorsunuz, lisans almış projelere bakıyorsunuz, bunların içerisinde oranlara bakıyorsunuz, maalesef bu oranlar hiç de öyle yüzde 70, yüzde 30 gibi değil, tam tersi şeklinde, yani şu andaki mevcut durumdan yani yüzde 72'lik yabancı kaynakları daha da belki de yukarıya çıkartacak şekilde hâlâ doğalgaz termik santralleri, hâlâ taş kömürü, ithal taş kömürüyle yapılacak santraller hayata geçecek bu oranlamaya baktığımızda.
Yenilenebilir enerjilerle ilgili bir kanun çıkardık. Bakın, bunlar da güzel; teşvik var onun içerisinde, yenilenebilir enerjilerin hem alım garantileriyle ilgili. Alım garantilerinin fiyatlarını gerçi biz doğru bulmadık; daha doğrusu, daha önce çıkanı, sadece eurodan dolara çevirerek burada rakamları belirledik. Orada ilave olarak şu vardı: Yerli teçhizatlarla, yerli malzemelerle bu santraller yapılırsa, ilave işte 2 sent, 2,3 sent gibi rakamlar geliyor o kanunda.
Şimdi, TEMSAN'ın denetiminde, ifade ettim, dedim ki: "TEMSAN bu avantajı kullanmalı. Dolayısıyla, siz yerli üretim yapıyorsunuz; projelerini yapanlara siz bu yaptığınız işi tanıtın, bu avantajı da kullanın, hem de yerli üretime de yerli kaynaklara da destek olun." Bana gelen cevap şu Sayın Bakanım, bu konuyu da lütfen takibe alın: "Türkiye'de bir ürünün yerli olup olmadığını tescil edecek akredite olmuş bir kurum yok." Değerli milletvekilleri, yani o kanun, şu anda öyle bir kurum olmadığı için atıl vaziyette. Bunu da bilgilerinize sunarım.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)