GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:45
Tarih:04.01.2023

İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerinde İYİ Parti adına söz almış bulunuyorum.

Ülkemizin uluslararası ilişkilerde sürekli savrulduğu, tüm önemli aktörlerle kritik sorunların yaşandığı bir dönemdeyiz. Maalesef, uluslararası imajımız, daha doğrusu, iktidarın uluslararası itibarı berbat. Tarafsız uzmanların, düşünce kuruluşlarının objektif kıstaslara göre yaptıkları yıllık dış politika değerlendirmelerinde ülkemizin bilançosu çok kötü; tıpkı 110 milyar dolar yani gayrisafi millî hasılanın sekizde 1'i kadar açık veren dış ticaret bilançomuz gibi ve nedense, Sayın Cumhurbaşkanı Türkiye ekonomisinin hayalî şahlanışını anlattığı hafta başındaki konuşmasında ihracat performansına değindi ama ithalattaki muazzam artıştan hiç söz etmedi. Dış politikadaki savrulmalardan tutun ekonomimizin çökmesine, otoriter, sultanvari rejimden tutun insan hakları ve temel özgürlüklerin ağır ihlaline kadar, yabancı basın her gün onlarca incitici haber ve yorum yayınlıyor ülkemiz hakkında. Böylesine bir ortamda, Antalya Diplomasi Forumu ülkemizin uluslararası ilişkileri açısından olumlu ve sürdürülebilir bir girişim olabilirdi ama maalesef görüştüğümüz bu düzenlemeyle âdeta Sayın Cumhurbaşkanının vakfına dönüşmektedir. Biz Forum'un Türkiye'nin bütününü temsil eden bir yapıya kavuşmasını isterdik ancak iktidar eksiklerine rağmen takdir ettiğimiz var olan yapıyı bozarak mevcut değerin ve kapasitenin aşındırılmasını tercih etmiştir. Uluslararası âleme hitap eden bu kurum, Türkiye'nin bütünü için ilave bir vitrin teşkil etmeliydi, kurumun yönetim yapısı buna göre belirlenmeliydi, bazı üyeleri Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilmeliydi yani daha millî olmalıydı. İktidarın sıklıkla gündeme getirdiği parlamenter diplomasi çabalarını güçlendirmek için de Antalya Diplomasi Forumu Vakfı yönetimine Meclisten, muhalefet partilerinden üyelerin seçilmesi doğru olurdu. İktidar, bu değerli girişime millî bir boyut kazandırmak yerine Forumu, yönetimi âdeta münhasıran tek kişi tarafından seçilen bir vakıf hâline getirmeyi tercih etmiştir. Şahsi mülk gibi bir şey yaratılmak istenmektedir. Bu, elbette istismara da açık bir yapılanmadır. Yalnızca işinize geldiğinde millî iradenin tecelligâhı olarak zikrettiğiniz Türkiye Büyük Millet Meclisi Vakıfla ilgili süreç ve yetkilerden uzak tutulmuştur. Devletin bütçesinden kaynak sağlanacağı anlaşılan Vakıftan Meclisin dışlanması millî iradenin bu oluşuma yansıtılmaması demektir ve hatalıdır. İktidar Türkiye'nin uluslararası ilişkilerine bakış, tasarlama ve uygulama safhalarına da bu tek adam anlayışıyla yaklaşmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi esasen Türkiye'nin uluslararası ilişkiler ağının ve kararlarının da kasten dışına itilmiştir. Demokratik ülkelerde parlamentolar dış politikada karar alma sürecinin ayrılmaz parçasıdırlar. Parlamentoların bu konumu iktidarların dış âlemle ilişkilerindeki elini kuvvetlendirir. Ne var ki Türkiye'deki tek adam rejimi Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu gücünden istifade etmekten acizdir. Bu durum, Meclisimizi sadece Sayın Cumhurbaşkanının iradesinin tecelligâhı olarak görmek hastalığından kaynaklanmaktadır, Vakıf da Meclisi tamamen yok sayan bu anlayışla tasarlanmıştır. Dışişleri Bakanlığının, Vakfın Mütevelli Heyetinin belirlenmesindeki rolü göstermelik bir düzeyde tutulmuştur. Komisyondaki görüşmeler esnasında, Vakfın tabii üyelerine "daimî üye" sıfatı verilmiştir ancak bu kişilerin kimler olacağı teklifte belirtilmemiştir. Mütevelli heyeti üyeliğinin süresi beş yıl olarak tespit edilmiş ancak daimî üyelerin görev süreleri belirsiz bırakılmıştır. Pek çok benzer kurumda mütevelli heyeti üyeliğinin süresi üç yıl olarak tespit edilmişken Antalya Diplomasi Forumu Vakfında üyelik süresinin beş yıl olarak belirlenmesi soru işaretlerine neden olmaktadır. Üyelerin seçimindeki tüm yetki doğrudan ya da dolaylı olarak Sayın Cumhurbaşkanına verilmiştir. Cumhurbaşkanı kararıyla genel bütçeden ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından aktarılacak olan Vakıf gelirlerinin hangi kurumlardan aktarılacağı da belirtilmemiştir. Forumun tek bir kişinin uhdesine bırakılması otoriter rejimlerde sıklıkla rastlanan bir yaklaşımın yansımasıdır. Bütün yetkilerin tek adamda toplanmasının bir ülkeyi çökerteceği geniş kabul görmüş bir gerçektir. Bu Forum, uluslararası ilişkilerimizde son yıllarda yapılan nadir olumlu işlerden biriydi; bu düzenlemelerin hayata geçirilmesiyle bu değere yazık edilecektir. Mevcut hâliyle Vakıf, Putin'in Valday Tartışma Kulübü kategorisine girmiştir. Türkiye'nin diplomatik yaklaşımlarını ön plana çıkartan bir tartışma forumundan ziyade, tek adamı ve tercihlerini öne çıkartacak bir format hâlini almaktadır. Bu adımların ne gibi sakıncalara neden olabileceğini öngörmek de zor değildir çünkü Yunus Emre Enstitüsü ve TİKA gibi önemli, değerli kurumsal yapıların da iktidar tarafından nasıl yozlaştırıldığına şahit olduk. Zaman içinde bu kurumlar maalesef aleni şekilde ideolojik aygıta dönüşmüştür; demokratik ülkelerin benzer müesseseleriyle kıyaslandığında bu sözde kamu diplomasisi kurumlarının yönetim, kural ve usullerinin eşi ve benzeri yoktur. Bu kurumlar ısrarla geleneksel dış politika karar alma sürecimizin dışında tutulmaya çalışılmakta ve şeffaflıktan uzak bir şekilde yönetilmektedir. Mevcut yönetim anlayışı elde edilmesi amaçlanan hedeflerin tesirini zayıflatmakta, bazı durumlarda ülkemizin imajına ve kurumlarına zarar bile verebilmektedir. Kamu kaynaklarının birtakım kişi ve kurumlara aktarılması için bu kurumların suistimal edildiği izlenimi de mevcuttur, bunu daha önce de vurgulamıştım. Şimdi, aynı riskler Antalya Diplomasi Forumu için de geçerlidir. Tabii, ülkemizde iktidarın darmadağın savrulan yönetim tarzı geçerliyken belirttiğim bu sıkıntıların ıslahı mümkün olamayacaktır. Forum için yaptığımız uyarıların da dikkate alınmayacağını görüyoruz.

İktidar, Parlamentonun işlevini noterlik görevine indirgeme politikasıyla siyasi gelenek ve kültürümüze büyük zarar vermiştir. İktidar, işlevi muvazaa kurumu olmaktan ibaret bir parlamento istediği izlenimi vermektedir. Biz size birkaç ay daha bu uyarıları yapacağız ve seçimlerin ardından aktif bir şekilde gereken düzenlemeleri hayata geçirerek Parlamentoya itibarını iade edeceğiz.

Genel kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)