| Konu: | İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 48 |
| Tarih: | 11.01.2023 |
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli vekiller; Genel Kurulu selamlıyorum.
Burada temel sorun, benim gördüğüm kadarıyla, insanın, insanlığın doğadan istediği ile doğanın verebileceği arasındaki çelişki, üretimin daha fazla artması, büyümenin -hani AKP de çok seviyor bu lafı- daha da fazla artabilmesi için doğa, doğal varlıklar -biz "varlık" diyoruz, "kaynak" demiyoruz- inanılmaz bir hızla talan ediliyor; dünyanın genelinde böyle.
Mesela, bir yıl içerisinde kullanılması gereken doğal varlıklar, geçen sene yani 2022'nin sonunda değil, haziran ayı gibi sona ermişti. Normal koşullarda ondan sonrası kullanılmaması gerekiyordu fakat bu daha fazla kâr elde etme hırsı, daha fazla servet biriktirme hırsı sonucunda doğal varlıklar sürekli azalıyor. Yirmi bir yıllık AKP iktidarı Türkiye'de bu işin şahikası oldu.
Şimdi kuraklık meselesinden bahsediyoruz ama mesela, niye bizim bir su politikamız yok, bundan bahsetmiyoruz. Mesele yalnızca su miktarının azalması değil, aynı zamanda kullanılabilir su varlıklarının da yok edilmesidir. Bunu niye söylüyorum? Çünkü tatlı su kaynaklarının çok büyük bir kısmı kimyasal kirlenmeyle karşı karşıya. Çok somut örnek yani az önce vekilimiz Konya'dan bahsetti, ben de Trakya'dan bahsedeyim. Örneğin, Trakya'da Ergene havzası boyunca sıralanmış olan 2 bine yakın sanayi tesisi -bunun içerisinde boya var, tekstil var, şu var, bu var, metal var- yer altı kaynaklarından yani akiferlerden çekmiş olduğu temiz suyu kirleterek dereye basıyor. Bunun sonucunda olağanüstü bir su kirliliği -tabii, debi inanılmaz artıyor- almış başını gidiyor ve bunun derin deşarj sayesinde şu anda Marmara'ya verildiğini ve Marmara'daki su kalitesini de inanılmaz bir biçimde olumsuz etkilediğini hepimiz biliyoruz. Yani mesele, bir taraftan su miktarının mutlak olarak azalması, diğer taraftan da nitelik olarak su kalitesinin ortadan kalkması.
Şimdi, şöyle bakıldığında, birinci planda, en fazla su kullanan sektör tarım, ardından sanayi geliyor ama Tarım Bakanı buraya geldiğinde her sene anlatıyor olmasına rağmen ürün desenine göre bir sulama politikası ne yazık ki hâlâ Türkiye'de egemen kılınmadı. Bakın, bazı yerlerde yapılıyor, yapılmıyor demiyorum ama genel olarak, özellikle kuraklığın çok fazla etkisi altına aldığı mesela Diyarbakır, Urfa, Antep hattında, oradan Orta Anadolu'ya kadar olan alanda bu konuda sorun çözücü hiçbir çalışma ne yazık ki yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
RIDVAN TURAN (Devamla) - İkincisi, ha bire "Her gün duş almayın, üç günde bir duş alın." "Arabanızı yıkamayın, silin." falan deniliyor da iyi de kardeşim yani sermayenin kullanmış olduğu, mesela, kendi seçim bölgemde kurulacak polipropilen tesisinin ne kadar olağanüstü akiferi yok edeceğini kimse söylemiyor. Dolayısıyla bir su politikasına, bu su politikasının mutlaka ama mutlaka ekolojiyle uyumlu biçimde sürdürülmesine yani suyun yalnızca bizim ihtiyacımız değil, böceğin, tosbağanın, kurbağanın, balığın, yılanın, hepsinin ihtiyacı olduğunu gören bir yerden bir su politikasına ihtiyaç var. Bu sebeple, biz bu önergeyi destekliyoruz ama iktidarın artık son günlerinin yaklaştığı dönemde de böyle bir perspektifinin olmadığını hepimiz biliyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)